Erdoğan ve Cemaat arasındaki savaşta Erdoğan’ı destekleyen Sabah Gazetesi’nin bugünkü manşeti hem ilginç, hem önemli, hem de “paralel devletteki” ayrışmayı ortaya koyacak nitelikte.
“Korsan Hatla Paralel Dinleme” başlıklı haber şöyle:
“Paralel devletin yasadışı dinlemeleri nasıl yaptığına ilişkin şok iddia: TİB’in kuruluşunda Emniyet İstihbarat Dairesi’ne yasal fiber optik hatlara paralel gizli bir hat daha çekilerek hedefteki kişiler hukuka aykırı dinlendi.”
(Tıklayınız: http://www.sabah.com.tr/Gundem/2014/01/01/paralel-devletten-paralel-dinleme)
Haberde, üç önemli husus var:
– Gizli dinleme hattının TİB’in kuruluş aşamasında çekilmiş olması…
– Paralel hat ile son 7 yıldır izinsiz yapılan yasa dışı dinlemelerin, kimleri hedef aldığının ortaya çıkarılması…
– Bu hattın, kimlerin bilgisi dahilinde işletildiği…
Bunların ne anlama geldiğini izahtan önce 9 Eylül 2010’de Odatv’de yayınlanan “TİB’de Meçhul Kişi Var mıydı?” başlıklı haberimi dikkatlerinize sunmak istiyorum.
(Tıklayınız: http://www.odatv.com/n.php?n=tibde-mechul-kisi-var-miydi–0809101200)
Tutuklanmasından 10-15 gün kadar önce Hanefi Avcı’nın da verdiği teknik bilgilerle hazırladığım haberde, Yargıtay ve Danıştay Başkanlık santrallerinin dinlendiği iddiaları üzerine (İhbarı Ergenekon’dan tutuklu Gazi Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk yapmış, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Aydın Çayan da müşteki sıfatıyla suç duyurusunda bulunmuştu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan, ancak “dinleme iddiaları asılsız” diye takipsizlikle sonuçlanan incelemeden söz edip, şunları sormuştuk:
– Bu hacimli çalışmanın altında bir şeyleri gizleme çabası olabilir mi?
– Acaba rapor veya dosyaya yansıtılmayan başka tespitler de var mı?
– İnceleme sırasında, TİB’in kozmik odasında kimliğini açıklamayan, TİB resmi yetkililerinin de “tanımıyoruz, bilmiyoruz” dediği, ancak buraya her gün düzenli gidip, gelen “meçhul” bir şahısla karşılaşıldı mı?
– Meçhul kişi MİT mensubu mudur? Yoksa, hani Hanefi Avcı her kurumda bir “imam” olduğunu söylüyor ya, bu da TİB’in mi “imamı” idi?
Hanefi Avcı da şu değerlendirmeleri yapmıştı:
– Böyle bir inceleme bir savcının tek başına sonuçlandırabileceği iş değil. O, sadece önüne konan belgeler üzerinden hareket eder. Gerçek bir inceleme, birkaç saatlik keşif değil, ancak müfettişler eliyle ve aylarca sürecek bir çalışmayla yapılabilir…
– TİB dinlemelerin yapıldığı bir yer değil ki. Sadece ana dağıtıcı ve kayıtların tutulduğu yer… Tek başına TİB’de inceleme ve araştırma yapmak yetersizdir…
– TİB’de de kayıtlar silinebilir. Bu yüzden TİB’le yetinmeyip, mutlaka Yargıtay ve Danıştay’ın bağlı olduğu telefon santrallerine de gitmek gerekir…
– Santrallerde de silinme işlemi yapılabilir. Ama mutlaka iz kalır. Her şeyin yok edildiğini varsayalım… O halde en ciddi ipucu o santrallerin yazılım programlarıdır. Gerekirse bu yazılımları yapan ülke veya ülkelerle yazışarak dinleme yapılıp, yapılmadığına bakılmalıdır…
Yazı, “Biz neyi konuşuyor ve merak ediyoruz ki?!..” diye bitiyordu.
Peki şimdi “paralel devletle” ters düşen Erdoğan veya yandaş medyası, “Neyi konuşuyor ve merak ediyor”?.. 3 yıl 3 ay önce yazdıklarımızı.
-Bu Haber Neyin Habercisi?-
Yolsuzluk operasyonunun başlamasıyla birlikte, MİT takibi gibi haberlere imza atan Sabah’ın bu son haberindeki can alıcı nokta; “TİB’in kuruluş aşamasında kurulan hattın, kimlerin bilgisi dahilinde işletildiği”dir.
2010’da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın TİB’de yaptığı göstermelik inceleme ve aramaya, “ulusal güvenlik” gerekçesiyle şiddetle karşı çıkan kurumun MİT olduğunu vurguladıktan sonra şimdi de sunları soralım:
– Emniyet İstihbarat Dairesi’nde çalışırken, TİB’in kuruluş aşamasında buranın Teknik Daire Başkanlığı’na bizzat Erdoğan’ın seçimiyle atanan polis kimdi?
– Bu polisin adı 1999’da Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral’ın DGM Savcılığı’na sunduğu “Fetullahçı polisler” listesinin 15. sırasında yer almıyor muydu?
– 2009’da 49 hakim-savcı ile Yargıtay’ın telefonlarının dinlendiği iddialarında kimin ismi ön plana çıktı?
– Oslo görüşmelerinin sızdırılmasının ardından MİT bünyesindeki dinlemelerin yapıldığı Elektronik ve Teknik İstihbarat Daire Başkanlığı’na kim atandı?
– Başbakan Erdoğan’ın ofisindeki “böceği” kim buldu?
– Son olarak Kasım’da MİT bünyesinde kurulan ve tüm istihbarat birimlerinin koordinesiyle görevlendirilen Müşterek İstihbarat Koordinasyon Merkezi (MİKM)’nin Genel Sekreterliğine kim getirildi?
Soruların cevabı tek bir isme çıkıyor; Polis Akademisi’nden mezun olduğundan beri Emniyet İstihbarat Dairesi’nde çalışan, Başbakan Erdoğan’ın hastanede ziyaret edecek kadar yakınlık duyduğu, çok güvendiği için TİB, oradan MİT dinlemelerinin, oradan da “istihbarat havuzu”nun başına atadığı Basri Aktepe’ye.
Bu durumda Sabah’ın “Korsan Hatla Paralel Dinleme” haberinin ilk “olağan şüphelisi” Basri Aktepe olmaz mı?
İyi de Sabah, Erdoğan’ın “en güvendiği” ismi neden “olağan şüpheli” hale getirsin?
Üç ihtimal var:
– Ya birileri “MİT’in gerçek patronu ve Erdoğan’ın sağ kolu” denilen Basri Aktepe’yi, üstelik Sabah Gazetesi aracılığıyla sağ gösterip, sol vurarak, hedef gösteriyor…
– Ya Erdoğan, Basri Aktepe’yle de yollarını ayırıyor…
– Veya dün “Cemaatçi” bilinen Basri Aktepe, “paralel devlet savaşında” Erdoğan’ın safında yer alıyor…
Görünen o ki, savaş çanları yine MİT üzerinde çalacak!..
Ve “yolsuzluk borusuna”, “dinleme borusuyla” misilleme yapılacak!..
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
1 Ocak 2014
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/dinleme-borusu-nasil-dosendi-0101141200.html