İçeriğe geç

Genelkurmay’ın “Kumpas” Çözümü Ne?

İnsanlar yıllardır haksız-hukuksuz şekilde zindanda. Herkes birden bire “hidayete” ermediyse, “kumpas” itirafları, yeniden yargılama arayışları nereden çıktı? Gerçekten Erdoğan’a yönelik “Cemaat merkezli polis-yargı darbesinin” sonucu mu, yoksa daha en başından “Kürt açılımı-Ergenekon operasyonları” denkleminde kararlaştırılan bir “devlet politikasının” gereği mi?

Anayasa Mahkemesi kararıyla önce CHP, sonra BDP milletvekillerinin tahliyesi…

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun Köşk-Başbakanlık-Silivri arasında çözüm arayışları…

Feyzioğlu’nun, “Yaklaşımımız herhangi bir davayla, herhangi bir kişiyle sınırlı değil. TBB’nin görevi, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumaktır” açıklaması…

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, “Türkiye’de terörle mücadele nedeniyle ihdas edilmiş DGM’ler vardı, sonra özel yetkili mahkemeler oldu. Aşama kaydettik şimdi TMK 10’a göre görev yapan mahkemeler var. Türkiye, TMK 10’u da mümkün olduğunda elbette kaldıracaktır. TMK 10 üzerine de bir çalışma var. Anayasa açısından yapılabilir mi, yansımaları ne olur, davalara etkisi ne olur, tükenmiş bitmiş davalara… Anayasa Mahkemesi’nin yaklaşımı çok önemli. Geçmişte bir af çıktı, onun yansımaları oldu iptalden sonra. Sadece hukuk devleti açısından, özel bir düzenleme yapılmasının da ayrı sıkıntılar doğuracağı çok açık” diyerek, PKK ve teröristbaşına kadar uzanabilecek bir “yeniden yargılamanın” sinyalini vermesi…

Bunca yıldır cezaevlerinde ölen, ölüm döşeğinde tahliye edilen veya onulmaz şekilde sağlığını yitiren asker ve aydınlarının durumuna kulaklarını kapatan Cumhurbaşkanı Gül’ün birden bire Prof. Fatih Hilmioğlu için, “dosyasını inceleyin” talimatı vermesi… Bu adımın sadece “kumpas”taki hasta tutuklulularla sınırlı kalmayıp, 100’ün üzerinde olduğu söylenen KCK’lıları da kapsayan seri bir “sağlık affına” dönüşme ihtimali…

Her ne oluyor ve olacaksa, unutulmaması gereken çok temel gerçekler var:

– Bu kadar insan “Kürdistan, Kıbrıs, Ege, Akdeniz, Karadeniz açılımlarını” kabul ettirmek ve T.C’nin temeli olan üniter-milli yapımızı yıkmak için tutuklanmadı mı?

– Yandaş kalemler, “Ergenekon operasyonları olmasa, Kürt açılımı yapılamazdı… Bu Avrasyacılara karşı küresel bir NATO-ABD operasyonudur” ve AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik daha geçenlerde, “Bugün yaptıklarımızı 10 yıl önce yapsak partimiz kapatılırdı” itirafında bulunmadı mı?

– Daha ortada Ergenekon’un adı yokken yokken Danıştay cinayetine, “Bu bir çete eylemi” teşhisini koyan, Ümraniye bombaları için, “Yakalanan emekli askerler, siyasi motivasyonla hareket ediyor. Böyle 4-5 oluşum var ve aralarında güçlü bir irtibat var. Ümraniye soruşturmasına dikkat edin. O iş çok büyüyecek” yorumunu yapan, “Cesur bir savcı aradıklarını” açıklayan, yine ortada ne Ergenekon, ne Balyoz varken 7 Nisan 2007’de Hasan Cemal’e NOKTA Dergisi’nde yayınlanan “Darbe Günlükleri” konusunda, “Bir bölümü yazılmamak kaydıyla ilginç noktalara değindikten” sonra, “Bunları basında çıkmadan önce biliyorduk. Türkiye’ye, bu ülkenin geleceğine yakışmayan niyetler… Bunlarla ilgili bilgiler, devlette bilmesi gereken yerlere bildirilmiştir. Bilmesi gerekenlerin bilgisi vardır. Zaten savcılar da gereğini yaparlar” diyen bugünün Cumhurbaşkanı Gül değil miydi?

Malûm “Kürt açılım planı” , ABD patentli, MİT merkezli ve 2005 tarihliydi. ABD yetkililerine göre, “Devletin büyük kısmı da bunu destekliyor”du!..

Bunları alt alt koyunca, bu “hidayete erişten” şüphelenmek anormal sayılabilir mi?

-Genelkurmay ve Erdoğan Mutabakatı mı?-

“Kumpasa çözüm” arayışları da bir “devlet politikası” mı, yani Cumhurbaşkanı Gül de bu sürecin içinde mi bilinmez, ama Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay arasında bir mutabakattan söz etmek mümkün.

Ağustos ayına gidelim; Bu davalarla ilgili ağır eleştirilere maruz kalan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’i savunmak için “askeri kaynaklar”, Milliyet’ten Fikret Bila ve Vatan’dan Murat Çelik’e peşpeşe açıklamalar yapıp, Özel’in devlet katında tutuklu askerler için nasıl çaba gösterdiği anlattı. O açıklamalarda özellikle şu iki husus dikkat çekiciydi:

“28 Şubat davasında gerçekleşen 38 tahliye ile Balyoz davasında ve temyiz aşamasında emir-komuta altındaki, görece düşük rütbeli sanıklar lehine verilen kararlarda, Genelkurmay bilgi, belge ve görüşleriyle hukuki ve yasal dayanak sağladı…”

“Komuta kademesi, yargılanan TSK mensuplarından (özellikle de general seviyesinin altındaki rütbelerde bulunan personelin) büyük bölümünün sadece verilen emirler gereği yaptıkları çalışmalar sebebiyle (Ergenekon’un yanı sıra özellikle Balyoz ve 28 Şubat davalarında) hüküm giydikleri görüşünde ve bu konudaki rahatsızlığını yasal platformlarda muhataplarına iletti, iletiyor. Yani Genelkurmay Başkanı; davalarda ‘sap ile samanın ayrılmasını’, ‘kuruların yanında yaşların da yanmamasını’ istiyor (Ergenekon’da geçerli, ama Özellikle Balyoz ve 28 Şubat davalarında)…”

Bunun üzerine o tarihte, “Bunun tek anlamı var; Özel ve ekibi, Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat’ta suç işlendiği hükmüne katılıyor, ama sadece komuta kademesindekilerin cezalandırılmasını istiyor. Alt kademede olanların ise verilen emirleri yerine getirdiğini, dolayısıyla suçsuz olduğunu düşünüyor” yorumunu yapıp, “Acaba Genelkurmay Karargâhı, hangi bilgi ve belgeyle bu kanaate vardı? Daha 7 ay önce Balyoz darbe planıyla ilgili kendilerinde belge bulunmadığını açıklayan, hatta bu yüzden Balyoz’a bakan 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne kamuoyu önünde cevap veren Genelkurmay değil miydi?” diye sormuştum.

Erdoğan cephesine geçelim; Yaklaşık 1 hafta önce Uzakdoğu gezisinden dönerken, “Ergenekon ve Balyoz dahil olmak üzere yeniden yargılamanın kapsamı ne olacak?” sorusunu cevaplandırırken, “Askeri kaynakların” açıklamasıyla örtüşen şu ifadeleri kullandı:

“Yeniden yargılama 17 Aralık komplosu ile ilgili değil. Kuru-yaş meselesi… Ayrıca emir komuta zincirindekiler ne olacak?”

Erdoğan’ın, “Yeniden yargılama, darbeciler ergeç hesap verir imajını zedeler mi?” sorusu üzerine “Hakkın zayi olmamasına ilişkin, gerçekten haksızlığa uğramış olanlara yönelik bir süreç bu” demesi de bir diğer benzerlikti.

-Çözümün Adresi Yargıtay-

Genelkurmay’daki son durumu aktarırsak; Karargâh’ta da “yeniden yargılama” veya diğer çözüm yolları üzerinde hukuki bir çalışma yürütüldüğü bildiriliyor.

Ancak Karargâh’taki hava, Ağustos’ta yapılan açıklamalardaki gibi… Yani “Bir darbe planı olabilir. Ama kurunun yanında yaş da yandı… Sapla samanın ayrılması gerekiyor” yönünde.

Genelkurmay’da “çözüm”e ilişkin ağırlıklı görüşün ise “yeniden yargılama” değil, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine davanın Ceza Genel Kurulu’na götürülüp, bir kez da orada görüşülmesi olduğu öne sürülüyor.

Eğer doğruysa, en azından Balyoz’da ilk etapta sadece “üst rütbeli komutanların cezalandırılması, alt rütbelilerin tahliyesi” isteniyor, bekleniyor veya hesaplanıyor demektir.

Böyle bir “çözüm”ün, AKP ve Erdoğan’ın da işine yarayacağı kesin; Hem yıllardır söylenen “Darbecilerden hesap soruyoruz” propagandası çürümemiş, hem de “2002-2009 arasında Ankara’da birşey olmamış gibi bir algının ortaya çıkması” önlenmiş olmaz mı?

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

16 Ocak 2014

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/karargah-yeniden-yargilama-icin-calisma-baslatti-1601141200.html

Kategori:Uncategorized