İçeriğe geç

Durmak Yok!.. Yakmaya Devam!..

Özel Yetkili Mahkemeler kalktı… Devlet, cemaate savaş açtı, “kumpasların” peşine düştü… TSK’daki “paraleller” de araştırılıyor… Artık Cemaate dokunan yanmıyor… Acaba?!.

Konumuz Kayseri’de Cemaatin ucunu yakaladıktan sonra başına gelmeyen kalmayan, 5 yıldır hapiste olan, hakkında neredeyse 600-700 yıl hapis cezası istenen Hava Hâkim emekli Albay Zeki Üçok.

Kayseri davasına baktığında askerdi. Ama Özel Yetkili Mahkemede yargılanıp, mâhkum edildi. Şimdi emekli, hatta TSK’dan atıldı, ama Kayseri’nin türevi davalarda Askeri Yargıtay’da yargılanıp, mahkûm ediliyor. “Siz beni yargılayamazsınız, sivil mahkemede yargılanmak istiyorum” dese de dinleyen yok. Bir eski asker ve hakimin, askeri mahkemelerde yargılanmaktan kaçar-korkar hale gelmiş olması çok şeyi anlatmıyor mu?

Üçok ve yardımcısı eski askeri Savcı Mehmet Çelik’in 2010’dan beri yargılandığı bir dava var. Memleket her gün ortaya dökülen “sahte evraklarla” yıkılırken, bu davanın konusu tam filmlik. Kısaca anlatmaya çalışayım:

Askeri Savcı Yardımcısı Mehmet Çelik Konya Yunak’ta bir düğüne gider, dönüşte benzin istasyonunda benzin alır, kredi kartıyla ödemesini yapar. O gittikten sonra burada bir kişi silahla tehdit edilir. Savcılık soruşturma açar, o saatlerde benzin alan herkes araştırılır. Mehmet Çelik ismine ulaşılır, Askeri Savcılığa bir yazı yazılıp, yüzleştirme için Çelik’in bir fotoğrafı istenir. Savcılık Yazı İşleri Müdürü, üst yazıyı hazırlar, Askeri Savcı Üçok’a imzalatır. Yazının ekine de bir zarfın içine fotoğraf koyar. Ancak konulan fotoğraf Çelik’in değil, dairede görevli bir başkasınınkidir. O vakitler Yazı İşleri Müdürü, “sehven koydum” der. Yunak Savcılığı ile telefonlaşma sonucu yanlışlık anlaşılır, Çelik bizzat Yunak’a gider, saldırganın o olmadığı anlaşılır, “takipsizlik” kararı verilir, fotoğraf meselesi üzerinde de durulmaz.

Ne zaman ki, Zeki Üçok Kayseri soruşturmasıyla hedefe oturtulur, Yunak dosyası da yeniden açılır. Üçok ve Yardımcısı Çelik hakkında, “evrakta sahtecilikten” soruşturma başlatılır.

Dava Askeri Yargıtay’a gelir, 18 Ocak 2013’te “beraatle” sonuçlanır. Savcı son güne kadar karar aleyhine temyize gitmez. Ama son gün, “evrakta sahtecilikten” görülen davayı, “suçluyu kayırma”dan temyize götürür. Askeri Yargıtay Genel Kurulu ise davayı “suçluyu kayırmadan” değil, Savcının talep etmediği “evrakta sahtecilikten” bozar.

Beraat veren 4. Dairesi kararının arkasında durmaz, davayı yeniden görmeye başlar. Çünkü o arada dairedeki üyelerin bir bölümü değişmiştir. Sincan Cezaevi’ndeki Zeki Üçok’a gönderilen isimli imzalı bir ihbar mektubunda beraat kararının “şantajlarla” değiştirildiği, hangi üyelerin “Cemaatçi” olduğu isim isim yazılır.

Duruşmada bu mektubu gündeme getiren Üçok, adı geçen üyeler hakkında reddi hakim talebinde bulunsa da üyeler çekilmez. Aksine o sıralarda yandaş medyada aleyhinde yazılar çıkan Başkan Hâkim Albay Kemal Özcan davadan çekilmek ister. Buna da Üçok itiraz eder.

Davanın yeniden görülmeye başlanmasından sonra tüm duruşmaları izledim. Hepsinde de Silivri’de, özel yetkili mahkemedeymişim hissine kapıldım. Ne çok benzerlik vardı:

Sanıkların hiçbir talebinin kabul edilmemesi… “Sehven” fotoğraf olayının asıl sorumlusu Yazı İşleri Müdürünün “tanık” olması ve sadece üst yazıda imzası bulunan Üçok ve Çelik’i suçlaması… Yunak Savcılığına gönderilen yazı ekindeki fotoğrafın delil niteliğinin bulunmadığı yönündeki bilirkişi raporlarının dikkate alınmaması… Adeta “Sizi 30 Mart’tan önce mahkûm etmeliyiz” havasında hızlandırılmış bir duruşma programı uygulanması…

Son duruşma Pazartesi günü yapıldı. Zeki Üçok duruşmadan duruşmaya koştuğu için savunmasını hazırlayamadığını söyleyip, ek süre istedi. Reddedildi. Neticede savunma yapamayıp, son sözünü söyleyemeyen Üçok da Yardımcısı Mehmet Çelik de “evrakta sahtecilikten” 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezaları, “iyi hâlden” 2 yıl 6 aya indirildi.

Lütfen karara dikkat; Mahkeme “evrakta sahtecilikten” beraat kararı veriyor. Genel Kurul, Savcının temyiz gerekçesi olan “suçluyu kayırma”dan değil, talep etmediği “evrakta sahtecilikten” davayı bozuyor. Ve aynı mahkeme daha önce “beraat” dediği “evrakta sahtecilikten” mahkûm ediyor.

Bu acayip kararın oy çokluğuyla alındığını da belirtmeliyim. Önceki beraat kararını veren Başkan Hakim Albay Kemal Özcan ve Üye Hakim Albay Abdulkadir Karakaş’ın karşı oyuna karşın, heyete yeni atanan üç üye mahkûmiyet yönünde oy verdi.

Tabii bu kararın da temyiz süreci var. Gidişata göre, sonucun değişme ihtimali sıfıra yakın. Yeterince “yanan” Zeki Üçok hiçbir şeye şaşırmıyor, ama ağır hasta bir çocuğu olan, tedavi için sık sık ABD’ye gitmesi gereken, lâkin mahkumiyet kararı onandığı takdirde hapse girecek, çıktıktan sonra ise avukatlık bile yapamayacak Yardımcısı Mehmet Çelik tam bir yıkım yaşadı.

Geç saatlerde verilen karardan sonra Askeri Yargıtay tarihinde görülmemiş bir şey daha oldu; Sanıklara destek için duruşmayı izleyen tutuklu askerlerin yakınları, sanıkların lehinde, heyetin aleyhinde slogan attı. Mahkeme heyetinin, sanıklar ve izleyiciler gidene kadar binadan ayrılmadıkları görüldü.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesini kaldırılmasından yana olduğunu duydum. Doğru mu değil mi bilmiyorum, ama Askeri Yargıtay’da neler olup bittiğine baktırmasında gerçekten fayda var!..

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

26 Mart 2014

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/durmak-yok-yakmaya-devam-2603141200.html

Kategori:Uncategorized