İçeriğe geç

Bunu ancak düşmanlar yapar

Birkaç gündür Ankara’da olan ve Mamak, Sincan cezaevlerindeki silah arkadaşlarını ziyaret eden Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ her hafta Sakarya Meydanı’nda düzenlenen Sessiz Çığlık eylemine de katıldı. Eylemde oldukça sert mesajlar veren Başbuğ, bu davalarda en büyük darbeyi yiyen Deniz Kuvvetleri’ne sahip çıkarken, “Bunu ancak düşmanlar yapar. Deniz Kuvvetleri’nin bu yarayı kapatması, tamir etmesi maalesef yıllar alacaktır” dedi. Başbuğ kendilerinin nefret, intikam duygusu taşımadığını, ancak ailelerin büyük travma yaşadığını vurgulayarak, “Bu süreç devam ederse ailelerin, küçük çocukların içerisinde yetişen nefret duygusunu kimse önleyemez” uyarısında bulundu. Başbuğ, TBMM’nin kumpas davalara el atmasını ve bir araştırma komisyonu kurulmasını da istedi.

Eyleme geliş-gidişinde Sakarya Caddesi’ndeki vatandaşların yoğun ilgi gösterip, “Sizi Cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz” diye slogan attığı Başbuğ, 80’inci Sessiz Çığlık eyleminde şunları söyledi:

“DENİZ KUVVETLERİNE DARBE VURULDU”

Sözde Balyoz davası iddiaları ile yürütülen davalar sonucunda TSK’nın değerli personeline, silah arkadaşlarıma en büyük darbe bu dava ile vurulmuştur. Bugün 237 silah arkadaşım değişik cezaevlerinde tutuklu durumdadır. Bu 237 personelinden 111 silah arkadaşım ise Deniz Kuvvetlerine mensuptur. 111 silah arkadaşımın 33’ü Amiral, geriye kalanları ise hepsi terfi şansına sahip olan çoğunluğu albaylardır. Eğer siz kadrosu 52 amiralden oluşan bir kuvvetin 33 Amiralin tasfiye ederseniz ortada çok ciddi bir sorun, büyük bir yara vardır. Bunu ancak düşmanlar yapar. Deniz Kuvvetlerinin özellikle bu yarayı kapatması, tamir etmesi maalesef yıllar alacaktır. Bu hafta içerisinde Hasdal’da, Hadımköy’de, Sincan’da, Mamak’ta bulunan Balyoz davasından tutuklu bulunan silah arkadaşlarımı ziyaret ettim. Her zaman olduğu gibi hepsini dimdik, dirençli ve geleceğe ümitle bakan kişiler olarak gördüm. Ancak diğer bir izlenimim de bu 237 değerli silah arkadaşım en yakın zamanda hürriyetlerine kavuşma beklentisi ve ümidi içerisindedir. Bizim de bugün için temel amacımız, hedefimiz bu arkadaşların en yakın zamanda hürriyetine kavuşmasına yardımcı olmak, katkı sağlamaktır.

AİLELER TRAVMA GEÇİRİYOR

Bu davaların asıl mağdurları aile bireyleridir. Özellikle aile bireylerinin şu anda içinde bulundukları durumu çok zor, çok sorunlu olarak görüyorum. Bu aile bireylerinin artık sabırları taşma noktasında. Şu ana kadar gelen 4 yıla yaklaşan bu süreçte aile bireylerinin uğramış olduğu travmayı yakinen gördüm ve izledim. Yeter artık. Cezaevlerinde bulunan bütün silah arkadaşlarının hürriyetlerine kavuşması zorunludur. Bizler bütün yaşadığımız mağduriyetlerimize rağmen nefret, intikam duygusunu taşımıyoruz. Ancak bu süreç devam ederse ailelerin, küçük çocukların içerisinde yetişen nefret duygusunu kimse önleyemez.

TSK DAVALARLA TASFİYE EDİLİYOR

İzmir’de casusluk davası diye başlayan sonra başka bir adla devam eden bir dava daha var. Bu dava da tamamen dijital verilere dayanan, 10 u tutuklu 350 civarında sanığı olan bir davadır. Bu davadan sanıklara baktığımız zaman sanki özellikle seçilmiş insanlar olduğunu görüyoruz. Generalliğe, amiralliğe terfi şansı olan kurmay subaylar, mühendisler, doktorlar akademisyenler. Amaç TSK’nın nitelikli, personelini bu dava ile tasfiye etmektir.

HURŞİT TOLON’A YAPILAN ZULÜMDÜR

Önemli bir konu da değerli silah arkadaşım emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un şu anda içinde bulunduğu durumdur. Ben cezaevinde geçirdiğim 26 ayın her dakikasını onunla yaşadım, onunla paylaştım. Arkadaşımız büyük bir haksızlığa uğramıştır. Bir insana yapılabilecek en büyük kötülük onu haksız, ortada hiç bir şey yokken menfur bir cinayetle ilişkilendirmektir. Kanımca bu bir insana yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bu değerli arkadaşım aynı davada hem sanık, hem gizli tanık olan sadece bir kişinin ifadesine dayanarak bu davanın içine alınmıştır ve tutukluluk hali devam etmektedir. İlgili mahkeme başkanının verdiği tutukluluk halinin kaldırılması yönünde çok önemli bir karar var. 17 yıllık bir hakim gerekçesinde şunu yazmıştır; ‘Hurşit Tolon’u hem sanık, hem gizli tanık olan sadece ve sadece bir kişinin ifadesiyle suçlayamazsınız. Bu gizli tanığın ifadelerini destekleyen ikinci bir delil yoktur’. Ancak aynı mahkemede 5 aylık 2 hakimin karşı oyuyla tutukluluk hali devam etmektedir. Bu zulümdür. Hurşit Tolon’un arkadaşımın hürriyetine kavuşması da kısa bir zamanda gerçekleşmelidir.

TBMM KUMPASLARI ARAŞTIRSIN

Ortada bir kumpas var. Bu kumpası planlayanların, icra edenlerin de adalet önüne getirilmesini istememiz en temel hakkımızdır. Adil yargılama istiyoruz. Çıksınlar adaletin karşısına hesabını versinler. Bu açıdan iki noktayı önemsiyorum. Birincisi; Mutlaka TBMM bu konuya el atmalıdır. Meclis’te kurulacak bir araştırma komisyonu vasıtasıyla, bu konuda bilgisi olan, açıklamalarda ve ifadelerle bulunacak hakimler, savcılar vardır. Bulundukları dönemde bu oynanan kumpasın nasıl gerçekleştiğini bilen ve zaman zaman bunu kamuoyuna da açıklamaktan çekinmeyen hakimler ve savcılar vardır. Bunların ifadesine mutlaka başvurmalıdır. Yine bu kumpasın planlanmasında ve icrasında rol alan polislerin durumunu bilen polisler vardır. Sabri Uzun’lar, diğerleri. Bunlar bilmektedir bu oynanan dolabın nasıl bir dolap olduğunu. Bunların da ifadesine başvurulmalı. Eğer başta iktidar partisi olmak üzere diğer siyasi partiler bu kumpasın ortaya çıkartılmasında gerçekten samimiyseler, bana göre ilk yapacakları iş Meclis’te bir araştırma komisyonu kurarak, süratle bu konuyla ilgili bilgi sunacak kişilerin ifadesine başvurulmasıdır. Bu mutlaka yapılmalıdır.

GÖLCÜK’ÜN FAİLİ ASKERDİR

İkinci önemli husus; 6 Aralık 2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı’nda savcıların adeta eliyle konmuş gibi bulduğu, başta 5 No’lu harddisk olmak üzere diğer dokümanların oraya kim tarafından konulduğunun bulunmasıdır. 5 No’lu harddisk başta olmak üzere bunları oraya koyan asker kişidir. O odaya giren çıkanlar bellidir. 5 No’lu harddisk üzerinde parmak izi vardır. Bu parmak izi araştırılmamıştır. İhmal vardır. Bekliyorum. Takipçisiyim. Ümit ediyorum ki 5 No’lu harddisk başta olmak üzere o dokümanları oraya koyan kişinin bulunması başta Balyoz, Ergenekon, Odatv aklınıza ne gelirse; bütün davaların çözümü için ilk adımı oluşturacaktır. Bu fevkalade önemli bir konudur. Genelkurmay Başkanlığı’nın da bu konu üzerine eğildiğini biliyorum. Tekrar soruşturma açıldığını biliyorum. Ama bu bulunmalıdır, bulunmalıdır, bulunmalıdır. Başka çaresi yoktur.”

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized