İçeriğe geç

Adalet Bakanlığı’ndan Önemli Balyoz Sinyali: “Mahkeme Salonunda Mikrofon Sallandırmak…”

Haftalardır Balyoz tutukluların gözü-kulağı Anayasa Mahkemesi’nde. Mahkeme raportörleri, adil yargılama olmadığı gerekçesiyle yapılan bireysel başvuruları inceliyor, incelemesi tamamlanan dosyalar hakkında da Adalet Bakanlığı’ndan görüş soruluyor.

Adalet Bakanlığı ise hemen hemen tüm sanıklar için benzer cevaplar verip, şikâyet edilen konularla ilgili itirazlarını sıraladıktan sonra “takdiri” Anayasa Mahkemesi’ne bırakıyor.

Ancak Adalet Bakanlığı görüşünde önemli ve dikkat çekici bir maddenin yer aldığı öğrenildi. Bu madde duruşma salonunda mikrofonların sallandırılması suretiyle, “Sanık ile avukatını özel konuşma hakkından yoksun bırakma” şikâyetine ilişkin.

Adalet Bakanlığı işte bu konuda, “Duruşma yapılmasına ilişkin hukuk kurallarının savunma haklarını ortadan kaldırır şekilde uygulanmaması ve özellikle ceza yargılamalarında, AİHS’nde öngörülen sanığın temel savunma haklarına saygı gösterilmesi gerekir” diyerek, savunma hakkının ihlâl edildiği yönünde görüş bildirdi.

-Şikâyetler Ne? Bakanlık Ne Diyor?-

Balyoz sanıklarının tamamı, avukatları aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuruda şu konularda adil yargılama hakkının ihlâl edildiğinde savundu:

“Tanık dinleme taleplerinin reddedilmesi… İsnat olunan suça ilişkin delillerin değerlendirilmemesi… Delil olarak öne sürülen dijital medya ve verilerde zaman-mekân ve teknik çelişkilerin bulunması, bu çelişkilerin de çeşitli bilimsel kurum ve kuruluşlar ile adli bilirkişi raporlarıyla tespit edilmesi… Dijital veriler ve delillerde sahtecilik yapılması… Ses, görüntü ve iletişim kaydı gibi herhangi bir somut olguyla desteklenmeyen bulgulara dayanılarak karar verilmesi… Yargılama sürecinde savunma taleplerinin reddedilmesi… Mahkeme salonunda yapılan düzenleme nedeniyle avukatı ile özel konuşma hakkından yoksun bırakılma….”

Bu şikâyetlerle ilgili olarak Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü İnsan Hakları Daire Başkan Vekili Hâkim Nurullah Yamalı imzasıyla Anayasa Mahkemesi’ne gönderilen 29 sayfalık görüşte özetle şöyle denildi:

Delillerin Değerlendirilmesi : Delillerin kabul edilebilirliği veya değerlendirilmesi gibi konular öncelikle yerel mahkemeleri ilgilendirmektedir. Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlâl edilmediği sürece ya da açıkça keyfilik içermedikçe derece mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Kural olarak yerel mahkemeler tarafından yapılan maddi ve hukuki hatalar, ancak AİHS ve Anayasa tarafından güvence altına alınmış hak ve özgürlüklerin ihlâli söz konusu olduğu ölçüde bireysel başvuruya konu edilebilir. Yani bireysel başvuru yoluyla, Anayasa Mahkemesi, yerel mahkeme kararlarını gözden geçiren dördüncü derece bir yargı organına dönüştürülemez. Başvurucunun delillerle ilgili benzer şikâyetlerini yargılama aşamasında ileri sürdüğü ve yerel mahkemenin gerekçeli kararı ile Yargıtay ilâmında değerlendirmeye tabi tutulduğu görülmektedir. Başvurucunun yerel mahkemece yapılan delillerin değerlendirilmesine ilişkin şikâyetlerinin dördüncü derece türünden olup olmadığı ile derece mahkemesinin delilleri takdirinde açıkça keyfilik bulunup bulunmadığının değerlendirilmesinde yukarıda açıklanan hususların takdirinin Anayasa Mahkemesine ait olduğu düşünülmektedir.

Tanık Dinletme Talebinin Reddi : AİHM içtihatlarına göre, mahkeme tarafından toplanan delilleri değerlendirmek ve savunma tarafından sunulmak istenen hususların isabetliliğine karar vermek, kural olarak ulusal yargı makamlarına aittir. Bu kapsamda, yargı organlarınca ‘silahların eşitliği’ ilkesine uyulup uyulmadığı önem taşımaktadır. Bu nedenle, sanığın dinlenmesini talep ettiği tanığın çağrılmasının, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olması ve bu tanığın sorgulanması talebinin reddedilmesi sanık haklarına zarar vermiş olması gerekir. Başvurucunun, tanıklarının dinlenmediğine ilişkin şikâyetlerinin değerlendirilmesinde, yukarıda açıklanan hususların takdirinin Anayasa Mahkemesine ait olduğu düşünülmektedir.

Savunma İçin Gerekli Zaman ve Kolaylık Olmaması : Yargılama sürecinde savunma taleplerinin reddedildi ileri sürülmektedir. Ancak başvurucu, yargılama sürecinde savunmalarını yapmıştır. Örneğin; 16 Ocak 2012 tarihli 73. celsenin 33-38. sayfalan arasında savunmasını yapmıştır. Başvurucunun, yargılama aşamasında savunma hakkını kullanıp kullanamadığının değerlendirilmesinde yukarıda açılanan hususların takdirinin Anayasa Mahkemesine ait olduğu düşünülmektedir.

-Ve Mikrofon Meselesi-

Bu cevaplara göre, Adalet Bakanlığı Balyoz kararlarının arkasında duruyor ve adil yargılama yapıldığını savunuyor.

Ancak “Mahkeme salonunda yapılan düzenlemeyle Avukatım ile özel konuşma hakkından yoksun bırakıldım” başlıklı şikâyete gelince, Bakanlığın önemli ve dikkat çekici bir cevap verdiği görülüyor.

Bakanlık öncelikle duruşma salonunun düzeniyle ilgili kuralların varlık sebebinin, adil yargılamayı garanti altına almak olduğunu hatırlatıp, şu tespitleri yaptı:

“Duruşmaların selameti ve gerektiği gibi yapılıp, yargılanan kişilerin savunmalarını ve görüşlerini gerektiği gibi ifade edebilmeleri ve adil bir şekilde dinlenebilmelerini güvence altına almak ve dolayısıyla adil yargılanma haklarından olması gerektiği gibi yararlanabilmelerini sağlayabilmek için duruşmaların belirli kurallara saygı gösterilerek yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Dolayısıyla, duruşmalara ilişkin kuralların ana varlık nedeni, özellikle bireylerin adil bir şekilde yargılanmalarını garanti etmek, duruşma salonlarındaki kargaşa ve düzensizlik önlenerek, mâkul sürede yargılanma hakkını güvence altına almaktır.”

Ardından da şunu söyledi:

“Ancak belirtilmelidir ki, duruşma yapılmasına ilişkin hukuk kurallarının savunma haklarını ortadan kaldırır şekilde uygulanmaması ve özellikle ceza yargılamalarında, AİHS’nin 6. maddesinin 3. paragrafında öngörülen sanığın temel savunma haklarına saygı gösterilmesi gerekir. Başvurucu vekilinin somut hangi durumdan şikâyet ettiği ve bu durumun savunma haklarım nasıl ihlâl ettiği açık bir şekilde anlaşılmamakla birlikte, söz konusu iddiaların vekil müvekkil arasındaki görüşmelerin gizli olarak yapılmasına imkân verilmesine ilişkin AÎHM’in kararları ışığında değerlendirilmesinin Anayasa Mahkemesinin takdirinde olduğu düşünülmektedir.”

Özetle Adalet Bakanlığı, duruşma salonunun tavanından mikrofonlar sallandırılarak, sanık ve avukatının gizli görüşme yapma hakkının çiğnendiği, bunun da savunma hakkını ihlâl edilmesi anlamına geldiği mesajı verdi.

Haydi hayırlısı!..

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

7 Nisan 2014

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/adalet-bakanligindan-onemli-balyoz-sinyali-0704141200.html

Kategori:Uncategorized