İçeriğe geç

Murat Albaydan Genelkurmay’a Son Mektup: “Terkedildik…”

“Kumpas” kurbanlarından Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp’in acı ölümünün üzerinden 11 gün geçti. Tarihe ibretlik pek çok not düştü, düşmeye devam ediyor.

Kendi ifadesiyle, “Paramparça edilen şeref ve onurunu” kurtarmak için nasıl da çırpınmış!.. “Hayatının 33 yılını adadığı TSK’nın, en çok ihtiyaç duyduğu zamanda kendilerini terk ettiğini”, mahkemeyi yanılttığını Genelkurmay’ın yüzüne öyle bir vurmuş ki!..

Tarih 26 Şubat 2013. 21 Eylül’de 16 yıl hapis cezasına çarptırıldıktan 5 ay sonra 2 sayfalık bir mektup yazıyor. Genelkurmay’da çok üst düzey bir komutana. O zaman Hasdal Cezaevi’nde. Ziyaretine gelen bir arkadaşı aracılığıyla, elden gönderiyor.

İsteği mi? Masumiyetini ispat edebilmek için Genelkurmay’ın sadece ve sadece doğru bilgi vermesi!.. Çünkü Genelkurmay kâh “gizlilik” gerekçesiyle sorularına cevap vermemiş, kâh özensiz, çelişkili cevaplar göndermiş. Haklı olarak sitem ediyor, “Mahkeme, yazıların ciddiyeti konusunda şüpheye düşmez mi?” diye soruyor.

Ya Genelkurmay’ın, Murat Albayın bu mektubuna cevabı? Yok… O üst düzey komutan kimse, cevap bile vermemiş… Dirisine sahip çıkmayanların, ölümünde kuru bir başsağlığı telgrafıyla yetinmesine şaşılır mı?

İşte Murat Albay’ın, Genelkurmay’a o son mektubu:

“Sayın Komutanım,

Ben Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp, Balyoz davası kapsamında 22 Ağustos 2011 tarihinden bu yana tutuklu bulunuyorum. Bu dava kapsamında;

– Genelkurmay Başkanlığında görev yaptığım sırada ‘Barbaros Planlama Direktifi’ne yönelik bir yazı hazırladığım,

– Ege’de bulunan Ada, Adacık ve Kayalıklara yönelik bir çalışma grubunda yer aldığım,

– Öncelikli ve Özellikli Personel ismi verilen bir liste ile 2000-2014 yılları arasında Amiral olması öngörülen subayların isminin yazılı olduğu diğer bir listede adımın yer aldığı iddiaları ile suçlandım.

Gerçek nedenini şu an dahi tam olarak anlayamadığım bu suçlamalar karşısında tüm samimiyetimle yapmış olduğum savunmam, Genelkurmay Başkanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın resmi belgeleri dikkate alınmayarak tutuklandım ve nihayetinde 21 Eylül 2012 tarihinde Türk hukuk tarihine silinmez bir kara leke olarak geçecek bir karar ile 16 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldım.

Komutanım, bugün yargılandığım ve cezalandırıldığım davada tarafıma yöneltilen en önemli suçlama 6 Ağustos 2001-14 Mart 2003 tarihleri arasında Genelkurmay Harekat Başkanlığı Plan Harekat Daire Başkanlığı Milli Müşterek Harekat Şube Deniz Harekat Subayı olarak görev yaptığım dönemde, ‘Barbaros Planlama Direktifi’ isimli dokümanın güncellenmesine yönelik hazırladığım iddia edilen, imzamı ihtiva etmeyen bir yazıdır. Yukarıda da arz ettiğim diğer suçlamaların tümünde ismim bir takım listelerde geçmektedir. Komutanım, 25 yıllık subaylık yaşamım süresince ‘Barbaros Planlama Direktifi’ isimli dokümanı görmedim, bu konuda herhangi bir çalışma yapmadım, zaten çalıştığım şube itibarı ile de bu yazıyı hazırlayamayacağım 2 Mart 2012 günü yapılan duruşmaya katılan Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu tarafından da belirtildi.

Komutanım, 17 Ekim 2011 tarihinde avukatım tarafından Genelkurmay Başkanlığı’na bu konuyu da içeren bir dizi soru soruldu, 9 Aralık 2011 tarihli hazırlayanın ismi ve görevi yazılı olmayan cevabi yazıda sorduğumuz sorulardan bir kısmı cevaplanırken, ‘Barbaros Planlama Direktifi’ne yönelik soruların tümü dokümanın gizliliği nedeniyle cevaplanmadı.

Üzülerek belirtmek istiyorum ki, askeri okullar da dahil hayatımın 33 yılını adadığım Türk Silahlı Kuvvetleri kendisine en çok ihtiyaç duyduğum zamanda, suçsuzluğumun en büyük kanıtı olacak sorulara gizlilik gerekçesi ile cevap vermedi. Oysa ben, dokümanın içeriğini değil güncelleme tarihlerini, bu çalışmalarda benim görev alıp almadığımı, bahse konu dokümanı inceleyip incelemediğimi, buna yetkim olup olmadığını, bu konuda Donanma Komutanlığı ile direkt yazışma yapıp yapmayacağımı ve kendi inisiyatifim ile bu dokümanda değişiklik yapmamın mümkün olup olmadığını sormuştum.

Komutanım, ben üzerime atılı sözde suçlamalarla ilgili herhangi bir eylemde bulunmadığımı, masum olduğumu, bundan tam 29 yıl önce etmiş olduğum yeminden bir saniye olsun ayrılmadığımı çok iyi biliyorum ve bu konuda vicdanım çok rahat. Aksi bir durum söz konusu olsa idi aldığım ailevi ve mesleki terbiyem gereği bunu açıkça ifade etmekten geri kalmayacağma, sizi ve dairenizi zor durumda bırakabilecek her türlü girişimden kaçınacağıma emin olunuz.

Ancak bana verilen bu cevapta olduğu gibi, dava kapsamında karargâhınıza sorduğumuz sorulara verilen cevaplar çoğu zaman gerekli inceleme yapılmadan ve yeterli özen gösterilmeden hazırlanmakta ve bizlerde terkedilmişlik duygusu uyandırmaktadır. Bunun küçük bir örneğini burada belirtmek istiyorum.

Komutanım, avukatım aracılığı ile sorduğumuz sorulara aldığımız cevaplardan birinde 16 Aralık 2002 tarihinden itibaren bana 61842_0502 numaralı kullanıcı isminin tahsis edildiği belirtilmektedir. Yargılandığım 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Genelkurmay Başkanlığı’ndan 27 Ocak 2012 tarihinde davada isimleri bulunan sanıkların bilgisayar kullanıcı isimlerinin bildirilmesi istenmiştir. Bu yazıya verilen 28 Mayıs 2012 tarihli, ADMÜŞ.: 9190-353-12/M.O.A. sayılı ve ‘Bilgisayar Kullanıcı İsimleri’ konulu yazı incelendiğinde ise bana ait herhangi bir kullanıcı ismi bulunmadığı görülmektedir. Bu iki cevap birlikte incelendiğinde mahkeme heyetinin hazırlanmış olan yazıların ciddiyeti konusunda şüpheyi düşmesinin beklenilmesi kaçınılmaz olacaktır. Daha da önemlisi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne tam 33 yıl şeref ve gururla hizmet etmiş, bir gün olsun ceza almamış, aksine meslek yaşamı başarılarla dolu bir subayın kendisini terkedilmiş hissetmesi de kaçınılmaz olacaktır.

Komutanım, benim için hayati öneme haiz soruları Yargıtay’da yapacağım savunmada kullanabilmek maksadıyla sizin iyi niyetinize sığınarak, EK’te bir kez daha gönderiyorum. EK’te göndermiş olduğum soruların cevaplanmasını, paramparça edilen şeref ve onurumu yeniden elde edebilmek için saygılarımla talep ediyorum. Arz ederim. Murat Özenalp Deniz Kurmay Albay.”

Murat Albayı gerçekte kimlerin veya neyin öldürdüğü ayan beyan ortada, değil mi?!.

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak, Şirinyer ve Eskişehir’e kucak dolusu sevgiler

Müyesser YILDIZ

12 Mayıs 2014

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/terkedildik…–1205141200.html

Kategori:Uncategorized