AKP, ABD’ye “Kürt sorununu çözeceğiz ama askerler, ulusalcı CHP, milliyetçi MHP engel oluyor” diye sızlanıyordu.
“Paralel devletin” bizatihi kendisi olan ABD’nin “kumpas projeleri” ve birkaç CD’yle “askeri vesayet” bitirildi… CHP ve MHP’nin halline birkaç kaset yetti… Müjdeler olsun, Cumhuriyet’i kuran CHP’nin “vesayeti” de bitiriliyor!..
ABD ve teröristbaşı, “Kürt sorununun çözümünde CHP de elini taşın altına koymalı” diyordu.
Millet yeni bir Milli Mücadele beklerken, Atatürk’ün koltuğunda oturan Kılıçdaroğlu elini değil, gövdesini taşın altına koydu…
Hem de Milli Mücadele’yi başlatan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temeli olan Amasya Tamimi’nin 95’inci yıldönümüne 1 gün kala.
Mustafa Kemal Paşa Samsun’a, Amasya’ya gitti. O Diyarbakır’a…
-Amasya Tamimi, Diyarbakır Tamimi-
Mustafa Kemal Paşa 21-22 Haziran 1919’da ilk kez ulusal egemenlikten bahsedip, şu temel esasları yazdırdı:
Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.İstanbul hükumeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gösteriyor.Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Kemal Bey 20 Haziran 2014’te Diyarbakır’da, “Dünyanın tanıdığı”, ama Türkiye’nin bilmediği “çatı” Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek isterken, şunları yazdırdı:
“Bizi hâlâ 1930’ların CHP’si gibi görmeyin… Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz… Madem bir sorun var sorunu oturup el birliği ile çözeceğiz… Süreçle ilgili yüksek beklenti yaratıldı. Yüksek beklenti karşılanmazsa sonu felaket olur. Sorunun çözümünde birinci nokta karşılıklı güvendir… ‘Sorunu çöz, sana sonsuz kredi’ dedim. Şöyle bir algı da var; AKP sorunu çözecek, CHP karşı. Hayatımda duyduğum en saçma görüşlerden biri. Ne yaptık da sorun çözülmedi? Sen sorunu çözdün de ‘hayır’ mı dedik?.. Akil insanlar heyetini ilk biz önerdik… Parlamentoda Uzlaşma Komisyonu kuralım dedim… İl İdaresi kanununda değişiklik yapılması için kanun teklifi verdik. Bazı yer isimlerinin değişmesi gerekir dedik. Travma yapan isimler değişsin diye teklif verdik… Dersim arşivlerini açın dedik… Koruculuk bitsin dedik… İşkence ve işkencecilerin araştırılması için önerge verdik…”
Dahası var;
“Kapalı kapılar ardında demokratik çözüm olmaz. Süreç yasal bir zemine oturtulmak zorundadır” açılımı yaptı…
“Sorun tarihsel kökleri olan bir sorun. Yeri ve zamanı geldiğinde biz kendi tarihimizle de yüzleşmeliyiz” itirafında bulundu…
“Ana dilde eğitime karşı değiliz” dedi…
“Yerel yönetimler özerklik şartını uygulasın istiyoruz. Sadece Hakkari için değil ki İzmir için de geçerli” buyurdu…
Kısaca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “Çatı”sını başımıza yıkmayı hedefleyen ABD-AB-PKK projesi ve AKP uygulamalarına “açık çek” imzaladı.
CHP’yi, Cumhuriyet AK Partisi yaptı!.. Adeta “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”nın kuruluşunu ilân etti!..
-AKP mi, PKK mı?-
Sözüm gerçek milliyetçi, vatansever ve Atatürkçülere;
Türkiye’ye asıl “kumpas”ın şimdi kurulduğu bal gibi ortada… Atatürk 19 kişiyle yola çıkmıştı.
PKK’ya, Kürtçülere, ABD’ye, AKP’ye, Gül’e “demokrat” olan bir lider, “Ekmeleddin İhsanoğlu’na itiraz ederseniz, partiden ihraç ederiz” diyor.
Ülke sabote edilip, millet arkadan hançerlenirken;
“Partiyi arkadan hançerlememe, alınan kararı sabote etmeme, siyaseti yaşayarak öğrenme” gibi sudan bahanelerle susuluyor ve 20 cesur adam çıkamıyorsa, sizler de sorumlusunuz!..
Bir başka aday mutlaka çıkmalı; En azından şundan:
Adaylık için son başvuru tarihi 3 Temmuz. 3 Temmuz’dan sonra İhsanoğlu çekilir/çekilmek zorunda bırakılır veya Allah uzun ömür versin, ama emr-i hâk vâki olursa, kime oy verilecek? AKP’nin mi, PKK’nın mı adayına?12 yıldır ülkenin bu hale gelmesini seyredip, çareyi “AKP’lileşmekte” bulan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin belki de son virajı olan Cumhurbaşkanlığı seçimini de, “Erdoğan olmasın da kim olursa olsun” denklemine indiren muhalefet liderlerinin artık ciddi bir derse ihtiyacı yok mu?
Yüreği bu ülke için çarpanlar öldürüldü, hapis yattı, dövüldü, gazlandı…
Muhalefet partileri ise bu insanları, “göbeğini kaşıyan adam”, “emir eri” (daha ötesini söylemeye terbiyem izin vermiyor) yerine koyup, “adayımıza oy vermeye mecbursun” diyor.
Kendi adıma, bu “öğretilmiş çaresizlikten”, demokrasicilik oyunundan, ölümü gösterip, sıtmaya razı etme kurnazlıklarından bıktım.
Bu şartlarda oy kullanmayacağım. Duyurulur…
Silivri, Mamak, Sincan, Şirinyer ve Eskişehir’e kucak dolusu sevgiler…
Müyesser YILDIZ
23 Haziran 2014
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/gobegini-kasiyan-adam-degilim-oy-vermeyecegim-2306141200.html