Teröristbaşı Şubat ayında, “müzakereler” için bağımsız, hakemlik yapacak “izleme heyetleri” oluşturulmasını istedi.
BDP 13 Şubat’ta TBMM’ye 12 maddelik bir kanun teklifi verdi. Adı, “Toplumsal Barış ve Müzakere Kanunu” idi.
Teklifi vermeden önce Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ile “kapsamlı” şekilde tartışan BDP’liler, “Süreç yasal statüye kavuşturulmalı, izleme kurulları oluşturulmalı, 8 komisyonla ilgili başlıklar müzakereye açılmalı, müzakere bakanlığı kurulmalı” dedi.
BDP’lilerin aktardığına göre, Atalay ve Ala şunları söyledi:
“Öcalan’ın talepleri konusunda hükümetin bu aşamada bir çalışma yapması mümkün olamaz. Bizim partimiz, tabanımız ve Bakanlar Kurulu homojen bir yapıya sahip değil. Seçimlere kadar müsaade edin. Seçimlerin ardından çözüm süreci ile ilgili adımları atmaya başlayalım.”
Bakan Atalay da “verimli bir görüşme yaptıklarını” açıklayıp, BDP’nin istekleriyle ilgili şöyle konuştu:
“Herkesin teklifi olur, ama bizim Müzakere Bakanlığı kurulması manasında bir hazırlığımız yok. Başka da teklifleri var. Birbirini anlama, güven artması, karşılıklı diyaloglar, bunlar iyi yürüyor. Biz memnunuz. Onların kendi teklifleriyle ilgili çok yorum yapmam uygun olmaz.”
30 Mart seçimleri atlatıldı, AKP, BDP’ye söz verdiği gibi harekete geçip, “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” tasarısını Meclis’e sevketti.
İktidarın tasarısının adı, BDP’nin teklifiyle aynı olmasa da içeriği itibarıyla BDP’nin “Toplumsal Barış ve Müzakere Kanunu”ndaki taleplerinin önemli bir bölümünü karşılıyordu. PKK resmen muhatap alınıp, müzakereler resmileştiriliyordu.
TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen kanun bu hafta Genel Kurul’da görüşülüp, yürürlüğe sokulmadan, iktidara yakın gazetelerde peşpeşe yeni “yol haritaları” yayınlanmaya başladı.
“Hükümet süreçte bir üst aşamaya geçerek”, şunları yapacakmış:
– Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’na bağlı uzman bir heyet dönüşe yönelik teknik görüşmeleri yürütecek. Müsteşarlık bünyesinde yeni bir sekreterya kurulacak. (PKK’nın Müzakere Bakanlığı kurulması talebine yumuşak geçişi olmalı)
– Sürecin kesintiye uğramaması için uluslararası kuruluşlar, deneyimli isimler, sivil örgütler ve insan hakları derneklerinden de katkı istenecek.
– Dağdakilerin dönüşü için hukuki altyapı hazırlamak üzere TCK maddeleri değiştirilecek.
– Önce Kuzey Irak’taki eski PKK’lılar ve Mahmur, son aşamada da Kandil’deki PKK’lıların dönüşleri sağlanacak.
– PKK’nın Avrupa kanadının Türkiye’ye dönüş için gerekli koşullar oluşturulacak.
– PKK’lıların dönüşünün ardından rehabilitasyon ve normalleşme süreci çalışmaları başlatılacak. Dağdan dönenlerin yaşamlarını sürdürebilmesi için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmaya Destek Fonu’ndan yardım sağlanacak. Kalkınma Ajansları ekonomik açıdan yeni programlar hazırlayacak. Kendi işini kurmak isteyenlere Diyarbakır, Mardin, Batman’da yer gösterilecek. Uyum için üniversitelerden de destek alınacak.
İktidarın “üst aşamaya geçiş” diye sunduğu bu açılımların tamamı BDP’nin 13 Şubat tarihli “Toplumsal Barış ve Müzakere Kanunu” teklifinde, üstelik tek bir maddede toplanmıştı. İşte “Göçler” başlıklı o madde:
“Devlet, zorla göçe tabi tutularak kadim yurtlarını terk etmek zorunda bırakılmış vatandaşların zararlarının telafisi ve tazmini ile isteğe bağlı olarak dönüşleri durumunda insan onuruna yaraşır yaşam koşullarını sağlar.
Devlet çatışmalı süreç ve Kürt sorunundan kaynaklı yaşadıkları mağduriyet neticesinde ülkesini terk etmek zorunda kalarak ülke dışında yaşamak zorunda kalan siyasi mültecilerin geri dönüşlerine ilişkin yasal, sosyal ve ekonomik koşulları sağlar.”
Bakmayın Başbakan Erdoğan’ın Samsun’a çıkmasına, Mustafa Kemal Paşa’dan söz etmesine ve “Ulusal güvenliğimizi, ülkemizin bağımsızlığını, devletin bütünlüğü ve birliğini hedef alan paralel yapıyı derdest edeceğiz” demesine.
İmralı’dan yola çıkıldığı, Apo’nun izinden gidildiği, PKK’nın “paralelleştirildiği” aşikâr.
AKP’nin harfiyen uyguladığı ve uygulayacağı anlaşılan PKK-BDP teklifinde bir madde daha var. “Kayıplar, Yargısız İnfazlar” başlıklı 8’inci maddede şu isteniyor:
“Devlet; devlet otoritesi tarafından veya devletin sorumluluğu altında hareket eden askerler, kolluk kuvvetleri, paramiliter güçler, sivil polisler, korucular ve diğer devlet görevlileri veya devlet adına çalışan diğer kişiler tarafından kişilerin zorla kaybedilmesi veya öldürülmesi suçunu işleyenlerin yargılanmalarının önünü açacak düzenlemeler yapmakla yükümlüdür. Bu suçlar insanlığa karşı suç olarak tanımlanır ve zaman aşımına tabi değildir.”
Açılımı; PKK’yla mücadele “insanlık suçu” sayılacak ve geçmişte terörle mücadele eden asker, polis, korucu ve diğer devlet görevlileri yargılanacak.
Sorum; İktidarın PKK paketine “Yetmez, ama evet” diyen Kılıçdaroğlu ve vekillerine:
“Bu açılımları da destekleyecek misiniz?”
Silivri,Mamak, Şirinyer ve Eskişehir’e kucak dolusu sevgiler
MüyesserYILDIZ
7 Temmuz 2014
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/pkkyla-mucadelenin-insanlik-sucu-sayilmasina-hazir-misiniz-0707141200.html