Barzani Musul-Kerkük’e el koydu, Türkiye Türkmenlerin can-mal güvenliğini peşmergelere emanet etti…
Geçen hafta Bağdat yönetiminden çekilip, referanduma gideceklerini ve bağımsızlıklarını ilân edeceğini açıklayan Barzani bir Alman gazetesinin, “Kürdistan’ın kurulmasını komşu ülkelerin kabul edeceği izlenimi var mı?” şeklindeki bir sorusunu şöyle cevapladı:
“Türkiye ile olan ilişkimiz son 10 yılda son derece gelişti ve şimdi çok iyi. Kürtlerle Türk hükümeti arasındaki barış sürecini destekliyoruz. Burada önemli gelişmeler oldu. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Erbil’de bizi ziyaret etti. Bu tarihi bir adımdı.”
Yani “Türkiye bizi tanımaya hazır” demeye getirdi. Bu mesajı verdikten hemen sonra da Türkiye’ye gelip, devletin zirvesindekilerle görüştü.
Resmi açıklamaya göre, “Barzani’ye Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız” mesajı verildi.
Fısıltı gazetelerine göre ise Barzani, Türkiye’ye “Kürdistan’ın kuruluş davetiyesini” getirdi. Ankara da, “Bağımsızlık ilânının Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına bırakılmasını” istedi.
“AKP devleti” açısından gerçekten “Nereden nereye!..” denilecek bir manzara. Neden mi?
Yıl 2002; ABD Irak’ın işgâli için Türkiye’yle 1 Mart tezkeresinin pazarlığını yapmaktadır. Başbakanlık koltuğunda oturan Abdullah Gül, Musul-Kerkük konusunda şunları söyler:
“Biz Irak’ın üniter yapısının korunmasını istiyoruz. Musul ve Kerkük’teki petrollerin, bu çerçeve içinde Irak halkının bütün unsurlarının faydalanacağı şekilde kullanılmasını savunuyoruz. Yani Arap, Türk ve Kürtlerin ortak yararlanmasını. Ama bu olmaz, orada bu petrollerin geleceğine yönelik yeni oluşumlar söz konusu olursa, elbette buna seyirci kalamayız. Bu konuda bizim de senaryomuz var… ABD’lilere, Musul ve Kerkük Kürtlere verilirse, Kürt devleti kurulursa, buradan bir asker geçiremezsiniz, bir uçak kaldıramazsınız dedik.”
Yıl 2006; ABD, Irak’ın bölünmesi gerektiğini dillendirmeye başlamıştır. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Gül şu çarpıcı örnekle itiraz eder:
“Irak küçük bir Ortadoğu. Her defasında tüm muhataplarımıza açıkça şunu söyledik; Irak’ın bölünmesi, ülkede şimdikinden daha büyük bir kaos yaratır. Bu kaos sadece Irak’la kalmaz tüm bölgeyi kapsar, dolayısıyla dünya barışı da ciddi şekilde tehlikeye girer. Biz şu görüşteyiz; Irak bir Yugoslavya gibi olmaz. Çünkü Irak’ın komşuları Irak’ın Yugoslavya gibi bölünüp parçalanmasını istemiyor. Bu çok önemli bir ayrıntı. Komşuların bu istemi, bu görüşü, Irak için de büyük bir avantaj.”
Yıl 2006’nın sonu; Barzani Kerkük için referanduma gidilmesini istemektedir. Dışişleri Bakanı Gül, “Kürtleri Barzani’nin temsil ettiğini düşünmek yanlış olur. Orada farklı farklı partiler, görüşler var. Ümit ederiz ki, Irak’ta işler daha çok kötüye gitmez” der.
Yıl 2007; Barzani, “Kürdistan fikrine alışın” açıklaması yapmıştır. Dışişleri Bakanı Gül, Barzani’yi şöyle uyarır:
“Orta Doğu’daki irrasyonel liderlik ve maksimalist hayalperestlik, halkların başını daima belaya sokmuştur. Bölgenin ve özellikle de Irak’ın kritik bir dönemden geçtiği, Türkiye’nin kucaklayıcı ve yapıcı bir politika takip ettiği sırada, bu tip demeçler ya kasıtlı ya da çok hayalperestlik ve sorumsuzluk örneğidir. Eğer kendi halklarına iyilik yapmak istiyorlarsa herkesin bu bölgede son 15 yılda olup bitenlerden çok iyi ders alması ve gerçekçi olması gerekiyor. Aksi bir hareket, kendi halklarının başını belaya sokmaktan başka bir işe yaramaz.”
Yıl 2007; Barzani, “Türkiye Kerkük’e karışırsa biz de Diyarbakır’a karışırız” tehdidi savurmuştur. Başbakan Erdoğan, “Bu sözlerin bedeli ağır olacaktır. Altından kalkamayacakları sözleri söylemesinler, yerlerini, konumlarını iyi tespit etmeleri gerekir. Sonra bu sözlerin altında ezilirler” derken, Dışişleri Bakanı Gül, “Cevabımızı göreceksiniz” karşılığını verir.
İşte 7 yıl önce “hayalpereset, sorumsuz” denilen Barzani’nin geldiği nokta; Kürdistan hayaldi, gerçek oldu.
Türkiye’nin maruz bırakıldığı “tarihi değişim ve dönüşümler” sayesinde!..
Cumhurbaşkanı Gül 2010’da “çözüm süreciyle” ilgili görüştüğü bir grup “aydına”, şu dileğinden söz etmişti:
“Tarihi sorumluluğum olduğunu düşünüyorum. Görev süremin sonunda ayrılırken ‘yapılabilecek her şeyi yaptım’ diyebilmek istiyorum.”
Artık görev süresinin sonuna geldi. Sadece PKK değil, Barzani için de gönül rahatlığıyla, “Tarihi sorumluluğum gereği yapılabilecek herşeyi yaptım” diyebilir, değil mi?
Silivri, Mamak, Şirinyer, Eskişehir ve Malatya’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
15 Temmuz 2014
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/hayaldi-gercek-oldu-1507141200.html