-Gözaltı şekli şık olmadı…
-Yargılama basın değil, hukuki yollardan yapılmalı…
-2010’daki uyarılarımı dikkate alsalar, bugün bu kadar sıkıntı olmazdı…
-Beşir Atalay üzerine gidecekti, ama Başbakan engelledi…
-Allah herkese yardım etsin…
-Sadece ben değil tüm mağdurlara iade-i itibar yapılmalı…
Cemaate dokunup, en çok yanan isim Polis Müdürü Hanefi Avcı oldu. “Emniyette örgütlendiler… Hukuk dışı dinleme yapıyorlar” dediği için teşkilâttan ihraç edildi. Yaklaşık 5 yıl hapis yattı, hakkında 30’a yakın idari ve adli dava açıldı.
İktidar ve Türkiye gördü ki, meğer o haklıymış, meğer ülkede hukuk dışı dinlemeler yapılıyormuş. Bir yandan, “Ne istediniz de vermedik” itirafında bulundular, öte yandan “Safmışız… Kandırıldık… Aldatıldık…” dediler.
Acaba?
Hanefi Avcı, Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabını yazmadan önce İstanbul, Ankara savcılarına gitmedi mi? Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a herşeyi anlatmadı mı? Yine dönemin Emniyet Genel Müdürü, şimdinin AKP Milletvekili, Meclis Milli Savunma Komisyonu Başkanı Oğuz Kağan Köksal’ı hem sözlü, hem yazılı bilgilendirmedi mi?
Haliyle Hanefi Avcı, Cemaatçi polislere “yasa dışı dinleme faaliyetinde” bulundukları gerekçesiyle yapılan operasyon hakkında konuşması ve hatta bilgisine başvurulması gereken ilk isim.
Acaba Başbakan Erdoğan veya bir başka yetkili kendisini aradı, bilgi, destek, yardım istedi mi?
“Hayır. Hiç kimseyle görüşmedim. Talep geleceğini de sanmam” cevabını verdi Avcı.
2010 yılı başlarında devlet katında bu konuda yaptığı görüşmeleri hatırlattık, şunları söyledi:
“Evet hukuka aykırı dinlemeleri Beşir Beye enine boyuna anlattım. Eğer o zaman üzerine gitselerdi bugün bu kadar sıkıntı, olay olmazdı. Aslında Beşir Bey niyetliydi, ama hissettiğim, tahminim Başbakanı aşamadı.”
Operasyonu basından takip ettiğini belirten Avcı, “Şu anda açıklanmasa ve sadece casusluk kısmı ön plana çıkarılsa da anlaşılan tahkikatın kapsamında hukuka aykırı tüm dinlemeler var. Bu yasa dışı dinlemeler belgeleri, dökümanlarıyla ortaya konmalı ve bunu yapanlar yargılanmalı” dedi.
Ya sahur vakti yapılan gözaltılar, meslektaşlarının kelepçelenmesi, operasyonların en önce medya üzerinden yürütülmesi? İşte Avcı’nın bunlara dair sözleri:
“O usüller, yapılış biçimi yanlış, eleştiriye açık. Kelepçeler yanlış. Gözaltılar sessiz, gösterişsiz, sade olmalıydı. Evet bunları yapanlar yargılanmalı, ama basın değil, hukki yollar üzerinden gidilmeli.”
Hanefi Avcı tutuklandığında Fetullah Gülen onun için, “Allah taksiratını affetsin” demiş, bu sözler de “infaz emri” olarak yorumlanmıştı.
Peki Avcı bugün gözaltına alınan meslektaşları için, “Allah taksiratlarını affetsin” diyor mu? Bu cümleyi kullanmaktan ısrarla kaçınan Avcı, şu temennide bulundu:
“Allah herkese yardım etsin diyorum!..”
Son sorumuz, haklı çıktığına göre teşkilâta dönüp dönmeyeceğine, bunu isteyip istemediğine ilişkin oldu. Hakkında ihraç kararı verildiğini, davalarının devam ettiğini, istese de çok zor olduğunu vurgulayan Avcı, devamında şöyle konuştu:
“Sadece bana değil, tüm mağdurlara iade-i itibar yapılmalı. Askerler, gazeteciler, öğrenciler… Adı duyulmayan o kadar çok insan mağdur oldu ki… Askerler başta olmak üzere işlerinden edilen herkesin görevlerine dönmesi gerekir.”
Görüldüğü gibi, dünün mağduru Avcı, bugün hiç de “mağrur ve kindar” değil. Aksine onlar için de sadece “adalet” istiyor.
Silivri, Mamak, Şirinyer, Eskişehir ve Malatya’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
24 Temmuz 2014
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/besir-atalay-uzerine-gidecekti-ama-basbakan-engelledi…–2407141200.html