Yargıtay’dan sonra HSYK’da da “adalet” değil, “iktidar” savaşları tam gaz sürüyor. İktidar, “maaş, sicil affı, idari yargı ve Danıştay’da görev yapan, ancak Hukuk Fakültesi mezunu olmayanlara hukuk fakültelerine sınavsız girme, silah satın alma ve edinme” gibi “teşviklerle” kesenin ağzını açtı. Adalat Bakanı Bekir Bozdağ’ın ifadesiyle, “Türk yargısının, Fethullah Gülen’in yargısı olmasına asla müsaade etmemek” için. Acaba 2010’da Cemaate teslim edilen yargı, “Türk yargısı” değil miydi ve teslimatı kimler yaptı?
Adalet benim için Silivri’de öldü. 9 Ekim 2013’te Yargıtay’ın Balyoz kararıyla da cenazesi kaldırıldı. Ölü diriltilir mi? Yüksek yargı kulislerinde yaşananlara ve konuşulanlara bakın, siz de hak vereceksiniz.
-Erdoğan’ın Çevresini Artık Kimse Kurtaramaz-
Temmuz ayında yapılan ve Cemaatin 12-0 zaferiyle sonuçlanan Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu seçimlerinin perde arkasıyla başlayalım.
Seçimler öncesinde Yargıtay’da eski kadrodan olan milliyetçi/sosyal demokrat isimler toplanmış. Anadolu Kulübü’ndeki toplantıda, “Türkiye’deki hukuksuzluğun giderilmesi ve içtihad istikrarına dönülmesinde” görüş birliğine varılmış. Sadece tek bir üye, “Hiçbir taraf ile ittifak yapmayalım. İttifak ahlâki değil, bağımsız kalalım” demiş. Bu sözlerin sahibi Cemaat’in desteğiyle seçilirken, toplantıya katılan Ankara eksenli gruptan, Yargıtay Başkanı ve Cemaat’in oluşturduğu öne sürülen adaylara –özellikle bir dairenin yapısının korunması için- epey oy gitmiş.
Malûm 1. Başkanlık Kurulu seçimleri epey uzun sürdü. Meğer “çekişmeli geçti” algısı oluşturulmak için özellikle uzatılmış.
O süreçte Taha Akyol, “Yargıtay Başkanı’nın Yargıtay’daki eğilimleri toparlayan ve Yargıtay’ın kurumsal kimliğini koruyan bir liste yaptığını, seçimleri de bu listenin kazandığını” yazdı.
Meğer bu da doğru değilmiş, Yargıtay Başkanı bazı üyelere, “ötekilerle görüşmeyin” diye talimat dahi vermiş. “Ötekilerden” kast edilen tabii ki, milliyetçi/sosyal demokrat grupmuş.
Bilindiği gibi seçim sonucunda Yargıtay’da hiçbir değişiklik olmadı. İktidar için özellikle kritik davalara bakan 9’uncu ve ihale suçlarına bakan 5’inci daireler önemliydi; Aynen muhafaza edildi. İşte bu tablodan sonra Yargıtay’da ihale suçlarına bakan daire için, “Başbakanın etrafındakileri artık kimse kurtaramayacak” yorumları yapılmış.
-Yargıtay Seçimlerini Cemaat “Politbüro”su Belirler-
Peki Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın olaylı Adli Yıl açılış töreninde verdiği, “Yargıçlar konuşmalı… Bakanlık, Yargıtay ve HSYK’daki seçimlere karışmamalı” mesajı Yargıtay’da nasıl yankılandı?
Yargıçlar konuşacak da şöyle bir engel var; Bir önceki Başkan, Yargıtay üyelerinden yazı yazmamaları için imza toplamış. Amaç, Ali Suat Ertosun, Hamdi Yaver Aktan gibi isimlerin yazı yazıp, konuşmasını engellemekmiş ve bu karar halen yürürlükteymiş.
Başkan’ın, “Bakanlık seçimlere karışmasın” mesajına gelince; Bir üye, şunları anlattı:
“2011’den beri Yargıtay’daki hiçbir seçime, ki buna Başkan seçimleri de dahil, Yargıtay karar vermiş değil. Cemaat ‘politbüro’su dışarıdan karar alıp, isim bildiriyor ve seçim bitiyordu. Hem de ilk turda. Hatta yerleşmiş teamüle rağmen yenileme seçimlerinde eski başkanlar seçilmiyor ve dolayısıyla emekliye zorlanıyordu. Keşke Başkan, adli yıl konuşmasında bunlara da değinseydi.”
Aynı üye, iktidarı destekleyen gazetelerin HSYK seçimleri için Cemaat lehine çalışan Yargıtay üyelerinin isimlerini yayınladığını, ancak bunlar hakkında hiçbir inceleme/soruşturma dahi başlatılmadığını belirterek, “Bu bir çelişki değil mi?” diye sordu.
Yargıtay üyelerinin dikkat çektiği bir diğer husus da Başkanın, usülsüz dinlemelere hiç değinmemesi oldu. Geçmişte, “Paralel yapı terör örgütü ise buna mensubiyet mutlaka soruşturulmalıdır” diyen bir Yargıtay üyesi, Ceza Genel Kurulu’nun Aralık ve Haziran aylarında aldığı dinlemelere ilişkin kararları hatırlatarak, “Usulsüz dinlemelere meşruiyet kazandıran bu kararlar öyle tehlikeli ki” yorumunu yaptı.
-Hakim ve Savcı Operasyonu İçin HSYK-
Gelelim HSYK seçimlerine; İktidar da Cemaat de tüm gücüyle asılıyor. Bu seçimlerin, Cemaat’in kontrolünde kaldığı öne sürülen Yargıtay’a kısa vadede hemen hiçbir etkisi olmayacak. Öyleyse bu kıran kırana “savaş” niye? İktidar cephesinin hesabını aktaralım, Cemaat’inki de anlaşılacaktır.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra KKTC’ye giden Erdoğan, dönüşte şunları söyledi:
“Operasyonların birbirini tetiklemek suretiyle gerisi gelecektir. Çünkü bu olayın sadece emniyet boyutu. Şimdi bunlar birbirini sürekli olarak tetikleyecek. Ve arkasında tabii bunun farklı şekilde gelecek. Diğer bakanlıklarda da buna benzer şeyler olacak. Şimdi özellikle HSYK seçimlerini bu noktada önemsiyorum. Ve HSYK seçiminden sonraki durum yeni bir sürecin başlamasına vesile olacaktır… Bu ara enteresan bir şey diyeceğim. Bizimle ilgili hakaretler yapılıyor, avukatlar dava açıyor, yargının verdiği cevap, ‘Siz siyasetçisiniz, bu ağır eleştiriye girer, buna katlanmak zorundasınız’. Kendileri için olsa olabilir mi? Bir tane başka savcı dava açıyor, onlarla ilgili HSYK’daki bir tanesi de çıkıyor, çok farklı bir yaklaşımla incelenmesine dair adımı atıyor. Ayrıca seçimden sonra yeni bir süreç başlayacaktır.”
Erdoğan’dan sonra Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da Milliyet’e şu açıklamaları yaptı:
“Türkiye’de yargı görevi yapan bir savcı, Zekeriya Öz, sosyal medyada mesajlar atarak, ismini zikretmeden Başbakanı tehdit ediyor. Başka bir hâkim de HSYK seçimlerini göstererek, soruşturmayı yürüten savcıları tehdit ediyor. ABD’de bir Başsavcı Obama’yı, Almanya’da Merkel’i, İngiltere’de Cameron’ı tehdit etse ne olurdu? Kıyamet kopardı. Bunu yapan savcı, bağımsız ve tarafsız olma vasfını yitirmiştir, o cübbeyi taşımaması lâzım diye herkesin sesini yükseltmesi lazım. Bu ülkelerde olsa o savcının cübbesini sırtından çıkartırlar…”
Yüksek yargı kulislerinde uzun süredir şöyle bir iddia dillendiriliyor:
“Tamam dinlemeleri polisler yaptı, bunlar tutuklandı. İyi de bu bu kararları veren hâkim ve savcılar ne olacak? Zekeriya Öz başta olmak üzere o kararları veren hâkim ve savcıların da tutuklanması isteniyor. Ancak İlhan Cihaner olayında yaşananların yaşanmaması için HSYK seçimleri bekleniyor.”
Erdoğan ve Bozdağ’ın o sözleri bir anlamda bu iddiayı doğrulamış olmuyor mu?
İktidar HSYK seçimlerini alırsa, Öz ve diğerlerinin “cübbesini sırtından çıkartacak”, belki de tutuklatacak. İyi, ama ya Yargıtay? Yargı çevrelerinin tahminleri şöyle:
“HSYK 1 yılda Yargıtay’da en fazla 10 üyeyi değiştirebilir. O zaman yapılacak iki şey var; Ya İstinaf Mahkemeleri kurulduktan sonra, “temyiz mercii burasıdır’ denerek, Yargıtay kapatılır ya da Ankara’daki 10 istinaf mahkemesi başkanına Yargıtay seçimlerinde oy kullanma hakkı verilerek, dengeler değiştirilmeye çalışılır.”
İşte Türk yargısının hâlleri!.. Kıblesi sadece hukuk ve adalet olanlar bu gidişata “dur” demez ise HSYK seçimlerini kim kazanırsa kazansın, kaybedeni bugünden belli; Adalet ve Millet!..
Silivri, Mamak, Şirinyer, Eskişehir, Malatya ve Antalya’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
9 Eylül 2014
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/onu-tutuklamak-istiyor-0909141200.html