Türkiye Cumhuriyeti Devleti askerler, aydınlar, gazeteciler, siyasiler nezdinde yüz yılın hukuki, siyasi, ahlâki “kumpasına” maruz kaldı.
Hak yerini buluyor mu? Hesap soruluyor mu? Acılar sarılıyor mu?
Nerdeee?.. Miladı MİT Müsteşarına yapılan operasyon ve 17-25 Aralık’tan başlatıyorlar… “Kumpas” diyorlar, ama her fırsatta “darbe planlarını” nasıl engellediklerini anlatıyorlar… O yüzden de sadece kendilerine dokunanlara, dokunuyorlar…
“Safmışız, aldatıldık, özeleştiri yapıyoruz” diyorlar, ama ağızlarından bitmeyen, bitmesi mümkün olmayan en büyük acılar için bile bir özür, bir üzüntü sözcüğü dökülmüyor…
Kumpas acıları devam ediyor. İşte çarpıcı bir örnek:
Hapisten çıkıp, görevine döndüğü için bu askerimizin ismini vermeyeceğim. 84 yaşındaki annesi 3.5 yıl boyunca onu yurt dışında bildi. Oğlunun hasretine dayanamadığı bir gün gizlice bilet alıp, oğlunun görevde olduğunu zannettiği ülkeye gitmeye kalktı. Son anda durdurdular.
Esaret bitti. Askerimiz birkaç gün Ankara’da kaldıktan sonra annesine telefon etti, “Görevim bitti, geliyorum” müjdesini verdi. İki gün sonra bir sabah vakti kapısın çaldı. O kucaklaşma anına dair anlatılanlar bile herkesi ağlatmaya yeter!..
6 ay geçti. Anne, hâlâ oğlunun yurt dışından geldiğini sanıyor, arada bir “Yine gitmeyeceksin, değil mi?” diyordu. Taa ki, ev halkı televizyondan Fetullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkartıldığını duyana kadar. Herkes çığlık çığlığa, sevinçle birbirine sarılınca yaşlı anne şaşırır ve sorar; “Size n’oluyor? Niye seviniyorsunuz?”. O sevinçle biri, “Oğlun bunun yüzünden hapis yatmadı mı?” diye ağzından kaçırmaz mı? Yaşlı kadın kelimenin tam anlamıyla şoka girer, hışımla oğlunu arar. Aralarında şu konuşma geçer:
Anne : Ya sen çıkmadan ölseydim?!.
Oğul : Ya benim hapiste olduğumu duyduğunda, sana birşey olsaydı?!.
Anne : Bana yalan söyledin, artık sana inanmayacağım!..
Öyle veya böyle bu ana-oğulun acısı bir şekilde hafifledi.
Ya hiç dinmeyen, dinmeyecek acılar?
Minik Duru da babasını Mamak’ta gizli görevde sanıyordu.
Murat Albay hukuksuzluk bilmezdi… Silah arkadaşları arasında “hainlerin” olduğunu, olabileceğini ise aklına dahi getirmezdi…
Şimdilerde Hanefi Avcı kararı üzerine “paralel” denilen Yargıtay 9. Ceza Dairesi mahkumiyet kararlarını onadığında, hukuksuzluğu da tanıdı, umutları da bitti. Beyni, “Diri diri betona gömüldükleri” duygusunu kaldıramadı.
Bundan sonra hangi adil mahkeme, hangi siyasi iktidar Duru’ya babasını geri verebilir ki?!.
“Kumpas” yüzünden çok canlar gitti, çok canlar yandı, çok feryatlar yükseldi de 2014’ün 1 Mayıs’ında Kocatepe Camii’nde yankılanan o çocuk çığlığı, o Duru çığlığı 100 yılın çığlığı oldu.
Bir daha bu çığlıkların atılmaması, ama Duru çığlığının da asla unutulmaması dileğiyle mutlu yıllar!..
Mamak, Şirinyer, Eskişehir, Malatya, Antalya ve Foça’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
31 Aralık 2014
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/kocatepe-camiindeki-durunun-cigligini-unutmayin-3112141200.html