Erdoğan’ın Latin Amerika’ya gider ayak kucağımıza bıraktığı “Fidan krizini” görünce, iki gündür MİT eski Müsteşarı Hakan Fidan için destanlar yazan, Davutoğlu’nun Erdoğan’ı nasıl ikna ettiğini ballandıra ballandıra anlatan yandaşların yüzü gözümün önüne geldi.
Ters köşe oluşlarını toparlamak için epey çaba sarfetmek zorunda kalsalar da merak etmeyin, kısa sürede mutlaka toplu seans şeklinde bir izah bulacaklardır.
Erdoğan’ın ve teröristbaşının, hatta “Türkiye’nin geleceğinin sır küpü” Fidan’ın AKP’den adaylığı, bunun Türkiye için anlam ve önemi konusunda söylenecek çok şey var. Ama madem ki, Erdoğan gider ayak “Adaylığına olumlu bakmıyorum” dedi, kabaca ve hızla bunu yorumlayalım.
1- Bedeni değil, fikri Türkiye’de olacak. O yokken, bir hafta tartışmaya doyamayacağımız bir gündem bıraktı.
2- AKP’de çeşitli gerekçelerle Hakan Fidan’a güvenmeyen, icraatlarından rahatsız olan ve bunu Erdoğan’a hissettiren çok sayıda isim var. Erdoğan’a en büyük zararı Fidan’ın verdiğine, ileride de “Brütüs”ü olacağına inanıyorlar. O yüzden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın önceki gün “muhtıra” gibi sözlerini yabana atmayın. “Şahsi görüşlerim” dese de AKP grubu içindeki bir çok kesimin duygularına tercüman oldu. Fidan’ın adaylığı, hele de gelecekteki pozisyonuna ilişkin senaryolar, “AKP’nin dönüşmesi ve yeni yetmelere” karşı kazan kaldırmanın sebebi olmaya aday bir olay.
3- Herkes bilir ki, AKP’de Erdoğan’dan izinsiz değil aday olmak, nefes almak bile neredeyse imkânsız. AKP Grubu’nda Fidan’a yönelik tepkileri biliyor. Üstüne Arınç’ın “muhtırası” gelince, “Ben yapmadım, o yaptı” pozisyonu alıp, ateş topunu Davutoğlu’na attı.
4- Hâlâ AKP Genel Başkanlığı yaptığına dair sert eleştiriler ve milletvekili listelerini belirleyeceği iddialarına karşı yaptığı bu çıkışla, “Bakın beni bile dinlemiyorlar” algısı yarattı. Beraberinde Davutoğlu’nun çizilen karizmasını kurtardı.
-Üst Aklın İstediği Oldu-
Tüm bu ihtimalleri bir yana bırakıp, işin esasına geçelim:
5- Fidan’a yönelik 7 Şubat operasyonu, onu MİT Müsteşarlığından almak için yapılmamış mıydı? Fidan’ı MİT’ten uzaklaştırmak isteyen kimdi? Cemaat… Yani “üst akıl”, yani MOSSAD-CIA. 3 yıl sonra tam 7 Şubat’ta “kendi istek ve iradesiyle” MİT’ten ayrıldı. MİT Müsteşarı olarak bir milletvekili, hatta bakandan daha fazla dokunulmazlık zırhına büründürülen Hakan Fidan söylendiği gibi, Başbakan yapılmayacaksa, milletvekilliği terfiyen tasfiye anlamına gelmez mi? Özetle, “üst aklın” isteği bir başka şekilde yerine getirilmiş olmadı mı? “Birilerinin bu gerçeği hatırlatma ihtimaline karşı şimdiden ön alıp, sorumluluğu Davutoğlu’na atıyor” yorumunu yapsak, yanlış mı olur?
Erdoğan’ın kabinedeki gözlemcisi, Arınç’ın “yeni yetme” dediği Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Hakan Fidan’ın Başbakan olacağı iddiasıyla ilgili şunları söyledi:
“Doğrusu ben çok böyle komedi filmlerini falan takip edemiyorum, olup biten şeyleri… Biraz da ciddi bir adam gibi beni görüyorlar. Bu tür siyasi değerlendirmeleri görünce gülmeden edemiyorum.”
Evet ağır bir komedi filmi izliyor gibiyiz… Lâkin Oslo’da teröristbaşına övgüler dizen, onun “gözlem ve entellektüel analitiklerinden şey yapan”, “sayın Öcalan’ın düşünsel evrime ulaştığını” anlatan, PKK’ya her konuda açık çek veren Hakan Fidan Başbakan olursa, asıl o zaman hep birlikte epey güleceğiz!..
Foça’ya kucak dolusu sevgiler
Müyesser YILDIZ
8 Şubat 2015
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/hakan-fidana-7-subat-tasfiyesi-mi-0802151200.html