İçeriğe geç

Yalancı kahraman askerler sıra kendilerine gelince…

6 yıldır devam eden Erzincan Ergenekon davasına Yargıtay “balyoz” gibi kararlarla nokta koydu.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi, CHP Milletvekili İlhan Cihaner, dönemin 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk ile Erzincan İl Jandarma Komutanı emekli Kurmay Albay Recep Gençoğlu başta olmak üzere tüm sanıklar hakkında beraat kararı verirken, soruşturma ve kovuşturma sürecinde hukuksuzluklara imza atan savcılar, diğer yargı mensupları ve kamu görevlilerinin tüm hakkında HSYK’ya suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı.

11. Ceza Dairesi davanın “meşhur” gizli tanıklarının koruma kararlarını da kaldırdı.

Kararları açıkladıktan sonra 11. Ceza Dairesi Başkanı “Herkese geçmiş olsun” dedi.

GENÇOĞLU: NE SİLAH ARKADAŞLARI VE SAVCILAR GÖRDÜK

Erzincan’dan ayrıldıktan sonra Eskişehir İl Jandarma Komutanıyken gözaltına alınıp, “Ergenekon terör örgütü” üyeliğinden tutuklanan Albay Recep Gençoğlu karardan önce yaptığı savunmada çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gençoğlu, savunmasında şunları söyledi:

“Bizi Erzurum’da Merkez Komutanlığı’nın bir odasında, kaçmayalım diye kapının önünde üç askerin bulunduğu, eksi 25 derece soğukta, buz gibi suyla yıkanmak zorunda bırakan ve bize vebalıymış gibi davranan bir silah arkadaşımızın yanında 4 gün ifade vermek için bekleten savcılar gördük. Vicdanı bir hakimin gerçeği o günden görerek serbest bırakmasının ardından üç gün sonra aynı mahkemenin başkanı tarafından ilave hiçbir delil olmadığı halde verilen tutuklama kararını bekletip, sırf eşimin yanında tutuklamak için yolda giderken arkamızdan polisleri gönderen savcılar gördük. İfade sırası beklerken, koruma polisinin telefonunu kayıt yapacak şekilde yanımıza bıraktırıp, aklımızla alay etmeye kalkan savcılar gördük. İddianameyi bilgisayarda yazarken yapacağı tezgâhı not olarak yazan, sonra da silmeyi unutarak geceyarısı iddianame dağıtan savcılar gördük. Soruşturma dosyasını bir gecede kaçırmaya çalışan savcılar gördük. Bu dosyayı, sırf cezaevinde daha fazla yatalım diye Erzurum, Diyarbakır arasında komedi filmlerine taş çıkartacak şekilde defalarca götürüp getiren savcılar, hakimler gördük. 3. Ordu’nun koruduğu askeri cezaevinde yatarken, Erzurum çıkışında konvoy sırası bekleyen askeri araçları, askeri cezaevini basıp, içerdekileri kurtaracak sanıp, bir de bunu resmi yazıyla askeri makamlara soran, komutanın kendi kışlasını kendi askeriyle basıp, kendi kontrolündeki askeri cezaevinden kendi rütbelilerini kaçıracağını ciddi ciddi düşünen savcılar gördük.

AMİRLERİMİZ BİZİ DEĞİL KUMPASÇILARI DİNLEDİ

Kararınız ne olursa olsun bize şunu söyleyin lütfen; Bu bizim ailemiz, ülkemiz ve vatandaşlarımız için hayati önem taşımaktadır. Bize bu davanın bir kurgu olduğunu, bir kumpas olduğunu, böyle bir suç olmadığını söyleyin. Sadece suçsuz olduğumuzu söylemeyin. Bunun planlanmış bir tuzak olduğunu hukuki dille söyleyin bize, dileğim budur. Bu dava 6 yıl önce yani 2009 yılında, 2015’te ülkemizin başına neler geleceğinin sanıklar tarafından tespit edilerek, yazılı olarak devlet yöneticilerine iletildiği, ama vurdumduymaz idarecilerin bunu önemsemediğinin görüldüğü bir davadır. Biz o tarihte devletin içindeki bu garip yapılanmayı delilleriyle ortaya koyduk, komutanlarımıza, amirlerimize ilettik. Mülki amirler bizi dinleyeceğine, bize kumpas kuranlara yardımcı olup, para mükafatı dağıttılar. Sabahleyin teşekkür ederek imzaladığı operasyon planını, öğleden sonra bir bahaneyle getirtip, bütün nüshalarını yırtan, sonra da ‘ben izin vermedim’ diyen yöneticiler gördük. Operasyon günü denetlemeye gelip, durumu görünce acele kaçan, sonra da 3 ay yanımıza uğramayanları gördük. Bunun yanında korkusuz, delikanlı savcılar gördük, kocasına sonuna kadar inanan, ‘ne olursa olsun arkandayız’ diyen asker karısı, babasıyla gurur duyan çocuklar gördük. Genç bir Harp Okulu öğrencisiyken belime sarılıp, askerlik yemini eden, yıllar sonra o elini bırakmayan devre arkadaşı ile bir telefonla Erzurum’a gelen cesur avukatlar gördük.

YALANCI KAHRAMAN ASKERLER SIRA KENDİLERİNE GELİNCE

Diğerleri ise bir Albayla, iki-üç rütbelinin abartılı hezeyanı gibi gördüler. Bizim yazdıklarımızı önemsemeyen bu adamlar, kendilerine sıra gelip de haksız içeri girmeye başlayınca, bizim durduğumuz noktaya geldiler, ama iş işten geçmişti.

İşte heyetinizin vereceği karar, bizim yaptığımız bu soruşturmaların ve elde ettiğimiz bilgilerin ne kadar doğru olduğunun da bir göstergesi olacaktır. Vereceğiniz karar aynı zamanda, tüm olaylara yıldızlar savaşı penceresinden bakan, ‘bana faydası yoksa, dosyada kalsın’ zihniyetiyle hareket eden, kendisi ve yakınındaki dar bir çevrenin dışındakilerin düşünce ve fikirlerini önemsemeyen, fikirleri rütbe, makam, kariyer gözeterek sınıflandıran, geleceği görmeyen, personeline sahip olamayan veya ‘aradan bir kişi çıksın da benim önüm açılsın’ diye düşünen, tuzağı gördüğü halde sessiz kalan, ama sıra kendisine gelince feryat edip, önceden dikkate almadığı insanların desteğini isteyen, bu kadar badireden sonra bile akıllanmayıp, kendisine rant sağlamaya çalışan yalancı kahraman asker ve sivil bir kısım idarecilerin de nasıl bir gaflet ve acziyet içine düştüklerinin ispatı olacaktır.

İNTİKAM YOLUMUZU AÇIN

Son sözüm şudur: Bizim, intikamımızı hukuki olarak almamıza yardımcı olun. Bizi içimizde öç alma duygusuyla yaşamaya mahkûm etmeyin. Ailemizin ve sevenlerimizin bizim için döktükleri gözyaşının bedelinin, üç beş kuruş tazminatla geçiştirilemeyeceğini gösterin. Bu tezgâhı kuranları ve arkasındakileri, yol verenleri, göz yumanları gösterin, işaret edin. İntikam yolumuzu açın.

Ciğerlerimdeki son nefesin, bu bedenden çıkmasına kadar ‘intikam…intikam’ diye bağırmasına engel olun.”

Müyesser Yıldız

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiye-ile-ilgili-oyle-kritik-bir-madde-var-ki-31102003.html

Kategori:Uncategorized