Rus uçağını düşürmemizden 1 hafta sonraydı; Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesi konusunda eleştirilerde bulunan ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, “Türkiye’den IŞİD’le havadan ve karadan daha fazla mücadele etmesini beklediklerini” söyledi.
Carter, şunu da vurguladı:
“Türkiye’nin PKK’ya karşı düzenlediği operasyonları anlıyoruz, ancak IŞİD’e karşı da daha etkili olunmasını bekliyoruz.”
Rusya krizi üzerine Türkiye’ye akın akın uçak ve gemi gönderen NATO’nun Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise 24 saat önce yaptığı açıklamada, “IŞİD’le mücadelenin sadece hava bombardımanlarıyla yürütülemeyeceğini, ama IŞİD’in daha fazla ilerlemesini durdurmak için hava saldırılarından faydalanmanın önemli olduğunu” bildirdi. Suriye’ye karadan müdahale edilmesi fikrine karşı olduklarını da tekrarlayan Stoltenberg, “Kara güçlerine değil, daha çok yerel güçlere ihtiyaç var” dedi
7 Haziran’dan sonra azan PKK terörü üzerine, Türkiye’nin yurt içinde ve dışında geniş çaplı operasyonlar yürüttüğünü, ancak kısa bir süre sonra bu operasyonlara bugün ülkemize yerleşen ABD başta tüm koalisyon güçlerinden, “Ölçülü olun… IŞİD’le mücadeleye ağırlık verin… PKK’yla müzakere masasına geri dönün” şeklinde tepkiler geldiğini hatırlatıp, şu gelişmeye bakalım:
Gelen haberlere göre, ABD, Rusya ile “uçak krizi” yatışana kadar Türkiye’nin IŞİD’e karşı hava saldırılarına daha aktif destek vermesi talebini geri çekmiş. 24 Kasım’dan beri Suriye hava sahasında Türk savaş uçakları görülmüyormuş. Reuters’e konuşan Türk yetkililer ise Türkiye’nin hava saldırılarına desteğinin sürdüğünü, IŞİD’le mücadele konusunda hiçbir değişiklik olmadığını belirtmiş.
Hangisi doğru bilmiyoruz, ama farkında mısınız; Epeydir sınır dışında PKK’ya yönelik hava operasyonlarına ilişkin haber de duymuyoruz.
Tüm inlerine girildi de ondan mı? Yoksa, ABD’nin, Rusya ile “uçak krizi” yatışana kadar hava operasyonlarını durdurmamız talebinin kapsamında, PKK’ya yönelik operasyonlar da mı var? Veya o talebin asıl sebebi, PKK’ya operasyonları sonlandırmak mıdır?
Bugün Hürriyet’te röportajı yayınlanan ABD Dışişleri eski Müsteşarı Nicholas Burns’un şu sözleri de şüphemizi doğrular nitelikte değil mi?
“NATO ülkelerindeki hissiyat şu; Türkiye, IŞİD’in mağlup edilmesini öncelik haline getirme noktasında her zaman diğer ülkelerle uyum içinde olmadı. Türkiye’nin geçen aylarda IŞİD’e karşı en etkin mücadeleyi veren Suriyeli Kürtlerin mevzilerini bombalamış olması da hükümetlerimizin tam uyum içinde olmadığını ortaya koyuyor.”
-Peşmergeyi Eğiten PYD’yi de Eğitir-
Türkiye’nin Suriye konusundaki “kırmızı çizgilerini” yeniden hatırlayalım. Uçuşa yasak bölge olacak, güvenli bölge kurulacak, Esad gidecek, PKK’nın Suriye kolu PYD’ye silah yardımı yapılmayacak.
İlk iki madde başından beri kağıt üzerinde kaldı. Rusya krizinden sonra da Esad’ın en azından kısa vadede gitmeyeceği iyice anlaşıldı. Sadece Rusya değil, ABD ve Fransa da öncelikli konunun Esad’ın gitmesi değil, IŞİD’le mücadele olduğu görüşünde.
“Kırmızı çizgilerinizi” garantiye almadan, koalisyon güçlerine, “Buyur dükkan sizin” derseniz, olacağı budur.
PYD konusuna gelince; NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in, “Kara güçlerine değil, daha çok yerel güçlere ihtiyaç var” sözü, kimlerin kastedildiğini yeterince açıklıyor.
Eğit-Donat programında “Suriyeli muhaliflerin” eğitildiğini sanıyorduk. Meğerse Musul’da Barzani Peşmergelerini eğitiyormuşuz.
Rusya krizinden sonra ABD-NATO-AB’ye yakamızı, paçamızı iyice kaptırmış bir haldeyken adamlar, Türkiye’yi kesinlikle karşı çıktığı “PYD ile istihbarat paylaşımına” zorlamaz, hatta “Madem Peşmergeyi eğitiyorsun, PYD’yi de eğit” demez mi?
-Vanayı Barzani’ye Teslim Etmek-
Rus kriziyle bağlantılı bir diğer konuya geçelim.
Malum, Barzani yönetimi ile Irak merkezi hükümeti arasında petrol ve doğalgaz ihracatı konusunda ciddi çatışma yaşanıyor. Merkezi hükümet, kendi izni ve bilgisi olmadan bu ihracata karşı çıkıyor, ABD ise hem nalına, hem mıhına vuran bir politika izliyor.
20 Kasım’da, yani Rus uçağı düşürülmeden 4 gün önce İstanbul’da düzenlenen 7. Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi’nde bir konuşma yapan Barzani’nin Doğal Kaynaklar Bakanı Aşti Havrami, 2016’da 20 milyar metreküp doğalgazla ihracata başlayacaklarını duyurdu.
Rusya krizinden hemen sonra da Barzani yönetimine yakın Rudaw’da, Türkiye’nin doğalgaz arayışına girişeceği duyurularak, “Az kaldı, Kürtlere oluk oluk para akacak. Kürdistan Bölgesi’nin önümüzdeki birkaç yıl içinde doğalgazdan yılda 27 milyar dolar gelir elde etmesi bekleniyor” şeklinde haberler yapıldı.
Yanılmadılar, Rusya’nın doğalgazı kesmesi ihtimali üzerine Türkiye “C planı” olarak Barzani’den doğalgaz alımını gündeme getirdi.
Putin’den kurtulurken, vanayı Musul-Kerkük, Suriye koridoru, hatta Diyarbakır’ın peşinde olan Barzani’ye teslim etmek!..
Epey “stratejik derinlikli” bir politika olsa gerek!..
Rus uçağını nasıl ve niye düşürdüğümüz bilinmiyor, ama düşmesinin kimlere yaradığı/yarayacağı ayan beyan görülüyor.
Müyesser YILDIZ
7 Aralık 2015
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/rus-ucaginin-dusmesi-en-cok-kime-yaradi-0712151200.html