Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Yazarı Hasan Karakaya için Genelkurmay Başkanlığı adına taziye telefonu açılması birçok çevrede şaşkınlıkla karşılanırken, özellikle Karakaya için kullanıldığı öne sürülen, “Haksızlığa karşı en zor zamanda konuşmasını bilmiş ve dik duruşundan asla taviz vermemiştir” şeklindeki ifadeler tepki çekti.
Evet bu olay, Genelkurmay’daki ve dahi Genelkurmay’la “duygusal kopuşu” görmeyen veya görmek istemeyenler için oldukça şaşırtıcı. Ancak kendi nam-ı hesabıma hiç şaşırmadım. Neden mi?
İçimde acı bir sızı olarak duruyordu, Genelkurmay’ın Murat Özenalp ve Cem Aziz Çakmak’ın vefatındaki duruşu.
Çetin Altan’ın ölümünden sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın gönderdiği uzun mesajı gördükten sonra sızım artmıştı.
Yüzlerce subayı “darbeci, katil, cami bombalayan” olarak gösteren, ölümlere, dramlara, acılara yol açan Taraf Gazetesi’nin yöneticisi Ahmet Altan ve “asker düşmanı” Mehmet Altan’ın babası değil miydi Çetin Altan?
Öyle Genelkurmay İletişim Dairesi Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gaziözkürkçü değil, bizzat Genelkurmay Başkanı Akar Baba Altan için başsağlığı mesajı göndermişti. Akar’ın, Altan Ailesine gönderdiği taziye mesajı şöyleydi:
“Sayın Altan ailesi, değerli babanız Türk basının asırlık çınarı kıymetli gazeteci Çetin Altan’ın siz sevgili ailesine gazeteci dostlarına ve basın dünyasına veda ederek sonsuz yolculuğa uğurlanışını büyük üzüntü ile öğrenmiş bulunuyorum. Ülkemizin yetiştirdiği müstesna gazetecilerden biri olan Altan’ın vefatı basın camiası ve memleketimiz için büyük kayıp olmuştur. Türk edebiyatına unutulmaz katkılar sunan gazetecilik ve yazarlık hayatı boyunca verdiği değerli eserleriyle de basın camiasının gönlünde aziz hatırasının hep yaşayacağına inandığım duayen gazeteci Altan’ın kaybından dolayı duyduğunuz acınızı yürekten paylaşıyor merhuma rahmet size ve basın camiasına sabır ve başsağlığı diliyorum.”
Ne kadar anlamlı, dolu dolu satırlar, değil mi?
“Askerlerimiz terörle mücadele edip, şehit düşürken, zamanı değil” diye erteleyip, durmuştum içimdeki o sızıyı paylaşmayı. Galiba şimdi zamanı.
Ülkemizin yetiştirdiği gerçekten müstesna subaylardan biri olan Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp Mamak Askeri Cezaevi’nde beyin kanaması geçirip, GATA’da yoğun bakıma alındığında Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu hemen her gün geldi, ilgilendi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ise sadece bir subay gönderip, “Yapacağımız bir şey var mı?” diye sordurmakla yetindi. Murat Albay’ın eşi Sema Özenalp, “Size ihtiyacımız yok” diyerek, tabir-i caizse kovdu o subayı.
Murat Albay vefat ettiğinde, cenazesinde sadece Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bostanoğlu vardı. Necdet Bey ise aileyi ne aradı, ne sordu.
Sadece kupkuru bir telgrafla taziyelerini iletti. Birazdan paylaşacağım ifadelerin aynısıyla.
Hasan Karakaya vak’ası bunları yaşayan Sema Özenalp’i bir kez daha yaraladı. Haliyle o da öfkeli ve tepkili. Genelkurmay’dan o ifadeler için yalanlama beklerken, “Hasan Karakaya dik durmuştur, doğrudur. Yani belki senin yapamadığını yapmıştır. Ama ‘dik duruşa’ bakışımız çok farklı. Neye ve kime göre dik duruş? Bu konuda yazılanları bile okumak istemiyorum. Keşke, suçluydu suçsuzdu demeden sadece gelip bize bir başsağlığı dileselerdi” diyor.
-Değerimizin Olmadığı Ortaya Çıktı-
Ya Cem Aziz Çakmak? O da “Donanma’nın kutup yıldızı” denilecek kadar müstesnaydı. Taraf Gazetesi’nin başlattığı operasyonla tutuklandı… Geleceği, hayatı çalındı… Silivri’de kanser oldu.
Hastalık yüzünden tahliye edilmesi çok ağırına gitmişti. Bir an önce iyileşip, mahpustaki silah arkadaşlarının yanına dönmek istiyordu. Olmadı, ağırlaştı. Evet, dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel de Kara Kuvvetleri Komutanı, şimdinin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da hastaneye ziyaretine gitti.
Vefat ettiğinde ise GATA’ya üst rütbeli bir subay gönderildi ve Sevgi Çakmak’a, “Genelkurmay Başkanımızın da taziyelerini iletiyorum” denildi. O kadar.
Cenaze ve defin töreninde ise yine sadece Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bostanoğlu vardı.
Ya taziye?
Necdet Özel kendisi ve eşi adına, Çakmak’ın eşi Sevgi Hanıma bir telgraf gönderdi. Telgraf şu satırlardan ibaretti:
“Değerli eşiniz E. Tuğ.A. Cem Aziz Çakmak’ın vefatını büylük bir üzüntü ile öğrendik. Acınızı yürekten paylaşır, merhuma Allah’tan rahmet size kederli aile yakınlarına başsağlığı ve sabırlar dileriz.”
Telgraf o günlerde Sevgi Çakmak’a ulaşmadı bile. Çünkü Cem Aziz Çakmak’ın defni için İstanbul’daydı. 1 hafta sonra Ankara’ya döndüğünde evin kapısında telgraf notunu buldu. Apartman görevlisi PTT postanesinden gidip, aldığında telgrafın Özel’e ait olduğunu gördü.
Sevgi Çakmak’ın, Hasan Karakaya vak’asına tepkisi mi?
“İçimizde Genelkurmay’a dair kırıntılar kalmış ki, şaşırdık, tepki gösterdik… En acısı, kumpas kurbanlarının değerinin olmadığı ortaya çıktı… Bize bir başsağlığı dileselerdi. Hadi beni aramadılar, Cem’in emekli bir asker olan babasını arasalardı bari” diyor.
Merakım şu; Genelkurmay, Karakaya’ya taziye olayından sonra gelen tepkilere şaşırıp, nedenlerini hiç sorguladı mı? Ya da umurunda mı?!.
Müyesser YILDIZ
4 Ocak 2016
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/genelkurmayin-akite-yolladigi-mesajdan-sonra-simdi-o-telgrafi-aciklama-zamani-0401161200.html