İçeriğe geç

Güvenpark Suriye “Kürdistanı”nın Dağlıca’sıdır!

2013 başıydı… Dönemin Başbakanı Erdoğan Birleşik Arap Emirlikleri’nden dönerken, Suriye’nin bölünmesi senaryoları hakkında görüşlerini açıkladı.

Beraberindeki gazetecilerin yönelttiği soruları Erdoğan şöyle cevapladı:

Soru : Birçok senaryo var, Suriye’nin bölünmesi, iç savaşın daha da uzun sürmesi gibi bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdoğan : Başta Türkiye olmak üzere Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır bu ülkelerin hiçbirisi bölünmesinden yana değil. Böyle bir şeye de inşallah fırsat vermeyiz. Suriye’nin bütünlüğü bizim için çok çok önemli. Irak’ta yaşanan sıkıntının da biz yaşanmasını istemiyoruz. Biz, Kuzey Suriye gibi bir oluşuma Türkiye olarak müsaade edemeyiz. O bize farklı yetkiler, farklı haklar verir. Kimsenin de böyle bir şeye müsaade etmemesi lâzım. Irak’takini bölünme olarak kabul etmiyorlar, ‘eyalet sistemine geçiştir’ diyorlar. Eyalet sistemine geçişse, Süleymaniye için Kerkük veya Musul için aynı sistemi niçin düşünmüyorsun?

Soru : Suriye’nin kuzeyde, Kuzey Irak’taki gibi bir otonom bölge kabul edilebilir mi?

Erdoğan : Ne otonom, ne legal, ne illegal… Bütünlüğü bu bozar, biz bütünlüğü bozan herhangi bir oluşuma müsaade edemeyiz, o olduğu zaman farklı bir sıkıntı meydana gelir. Bizim, Kuzey Irak’taki sınırımızla burayı birbirine karıştırdığımız zaman burası 1’e 3. Tamamı PYD’nin sınırı değil, ama bunların içinde Arapların egemen olduğu bölge var, Türkmenlerin egemen olduğu bölge var. Kürtlerin içerisinde PYD yapısında olan da var, olmayan da var. Böyle bir yapı var, yeknesaklık yok. Orada çok ciddi sıkıntılar meydana geliyor.

2015 yılının başına geldiğimizde Erdoğan bu defa da Somali’den dönerken, şunları söyledi:

“Biz yeni bir Irak olsun istemiyoruz. Nedir bu? Kuzey Irak… Şimdi de Kuzey Suriye doğsun! Bunu kabullenmemiz mümkün değil. Burada Türkiye olarak üzerimizdeki yükün ağır olduğunun bilincindeyim, biz buradaki duruşumuzu korumak zorundayız. Aksi takdirde Kuzey Irak’tan sonra burada da bir Kuzey Suriye… Bu oluşumlar gelecekte büyük sıkıntılara yol açacaktır.”

Özetle, Erdoğan Suriye’de Irak’ın kuzeyi gibi bir yapılanmaya şiddetle karşıydı.

Peki Erdoğan’ın “mecburen” kabullendiği Irak’ın kuzeyindeki oluşum ve Barzani ile ilgili eski görüşleri neydi?

Yıl 2007; Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde verdiği resepsiyonda, Barzani’nin, “Beni muhatap almıyor ki Türkiye yönetimi, oturup, konuşalım” şeklindeki açıklamasını soran gazetecilere şu değerlendirmeyi yaptı:

“Türkiye olarak bizim muhatabımız Barzani olamaz ki… Türkiye olarak bizim muhatabımız Irak’ın merkezi yönetimidir. Dolayısıyla biz Bağdat’la görüşüyoruz… Kaldı ki, Barzani’nin şunu çok açık net ortaya koyması lazım; Terör örgütüyle ilgili olarak terör örgütüne o bölgede yataklık yapar durumdalar. Olay budur. Uluslararası hukuk noktasında ne anlama geldiği de bellidir.”

Erdoğan, Barzani’nin sözlerinin yayınlanmasından da çok rahatsızdı, “Barzani’yi konuşturuyorlar. Ellerinden gelse İmralı’yı konuşturacaklar. Şimdi birlik olma zamanı. Topu bize atıyorlar, ama ellerinde atılması gereken top varsa bize değil, PKK’ya atılması lâzım” dedi.

-Barzani İçin Dönüm Noktası-

Peki AKP-Barzani muhabbetini sağlayan dönüm noktası neydi?

PKK’nın 21 Ekim 2007’deki Dağlıca saldırısı… 12 askerimiz şehit oldu, 16’sı yaralandı, 8 asker de kaçırıldı.

Erdoğan’ın yukarıdaki açıklamaları da işte bu saldırı sonrasında yapılmıştı.

Aynen bugün olduğu gibi, tüm dünya kınadı, Türkiye ayağa kalktı… ABD’nin yanısıra Barzani ve Talabani’ye rest çekildi.

Meclis’ten hemen tezkere çıkarıldı… Ama Erdoğan’ın 5 Kasım’da Bush’la yapacağı “çok önemli” görüşmenin beklenmesi kararlaştırıldı… Erdoğan muhalefetin “derhal operasyon” taleplerine de, “Ben bunları anlamakta zorlanıyorum. Bu konuda bir söz dalaşına girmek hiçbir zaman işim değildir. Yeri geldiğinde onu da yaparız, o ayrı mesele. Şu anda onun zamanı değil. Şu anda bir dayanışma zamanı, onu arıyorum. Ben işimize bakalım diyorum. Çünkü sorumluluğu taşıyan biziz. Muhalefet sorumluluk taşımıyor. Muhalefet sağ olsun, tezkerede olumlu yaklaşımını gösterdi, bize tezkereyi verdi. Ve biz bu tezkereyi, Genelkurmayımız’la görüşmek suretiyle vakti, saati geldiğinde nasıl olması gerekiyorsa, o konuda atılması gereken adımı atarız” diye tepki gösterdi.

Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarına yönelik ilk harekât Dağlıca baskınından yaklaşık 2 ay sonra 16 Aralık 2007’de yapıldı. 21 Şubat 2008’de de kara harekatı düzenlendi.

Ancak daha operasyonun ilk haftasında Bush ve Savunma Bakanı Gates Türkiye’ye, “Get out from Kürdistan” ültimatomu çekti.

“Kürt açılımı” başladı!.. Barzani’ye tavırlar değişti…

Ve dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Dağlıca saldırısından iki yıl sonra bir “ilk”i gerçekleştirip, Erbil’e gitti. Yani Barzani oluşumu fiilen tanındı…

Dağlıca ile Barzani’nin, yani Irak’ın kuzeyindeki oluşumun kabullenilmesi arasındaki ilişkiye gelince;

Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun yazdığı Wikileaks’te Ünlü Türkler kitabında, 17 Şubat 2010 tarihli dönemin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’nin kaleme aldığı bir kripto var. Kripto, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile “Kürt açılımına” büyük destek veren o zamanlar Irak’taki ABD Kuvvet Komutanı olan “çuvalcı general” Ray Odierno’nun 13 gün önce yaptığı görüşmeyle ilgilidir ve şunlar anlatılır:

“Davutoğlu görüşme sırasında Odiearno’dan PKK ile mücadele konusunda Barzani’yi ikna etmesini talep etti. Barzani ile Erbil’de yaptığı görüşmede Kürt liderin PKK ile mücadelede destek sözü verdiğini, ancak bu alanda Amerika’nın teşvikine ihtiyaç duyduğunu belirterek, ‘Bunu sizden duymaları gerek’ dedi ve ekledi: ‘Eğer bize yardım ederlerse, karşılığını 10 katıyla alırlar’. Davutoğlu’nun bu ilginç ifadesi PKK’nın tasfiyesi halinde Kuzey Irak ile ilişkilerin gelişeceğinin ipuçlarını veriyor.”

O görüşmede Odierno, sorunun yalnız silahla çözülemeyeceğini belirtip, ABD’nin “Kürt açılımını” desteklediğini söyleyince, Davutoğlu ilginç bir cevap verir. Türkiye’nin Dağlıca’da yaşadığı kayıpların ardından muhalefetin Kuzey Irak’a operasyon istediğini, ancak hükümetin tam tersini yaptığını anlatan Davutoğlu, “Erbil’i yerle bir edebilirdik, ama yapmadık. Tersine Kürt yönetimiyle işbirliğini arttırdık” diye de övünür.

-Güvenpark Katliamı ve Suriye-

Suriye “Büyük Kürdistan” projecilerinin maşası IŞİD-PKK/PYD maymuncuğu ile dörde bölündü…

Rusya Suriye’de alacağını aldı…

Barzani, PKK’nın Irak’ın kuzeyini terketmesini, “Türkiye topraklarına veya başka bir yere gitmesini” istiyordu. Kampların büyük bölümünü Suriye’nin kuzeyine, teröristlerini de Güneydoğu’ya taşıdılar…

Yani herkes için maksat büyük ölçüde hasıl oldu.

Türkiye hariç…

Bizzat devletin başının ağzından, “Kuzey Suriye gibi bir oluşuma müsaade edemeyiz” demiş, emperyalistlerin “kara gücü” gördüğü “PYD’yi terör örgütü” saymış, top atışları yapmaya başlamıştı, Erdoğan sık sık “meşru müdafaa hakkından” söz eder olmuştu.

Ve Ankara Kızılay’da yaşanan katliam!..

Hükümet, saldırıyı PKK’nın yaptığını ve bombacının “Kobani”de eğitim aldığını açıkladığı halde Erdoğan ve Davutoğlu’nun “Kak’ı, gururu, dostu” Barzani’den şu yorum geldi:

“Araştırmalar sürüyor. Ancak şüpheye yer bırakmayacak şekilde PKK’nin bu saldırının arkasında olduğu ortaya çıkarsa bu Kürt milletini büyük bir suçlamayla karşı karşıya bırakır. Büyük bir felakete yol açar ve sorunlar daha da büyür. Bu Türkiye’de Kürtler ile Türkler arasında büyük bir milli savaşa dönüşür.”

PKK değilse kim? Barzani bir şeyler biliyor olmalı, değil mi?

Her neyse!.. Suriye’deki Kürt grupların bu saldırıdan sadece 3 gün sonra toplanıp, “federalizm” ilân etmesi tesadüf mü?

Peki “federalizm” ilânın üzerinden iki gün geçtiği halde Ankara’dan niye bir “Eyyy” duymadık?

Suriye, ABD, Rusya konuyla ilgili tepkilerini resmi ağızlardan duyurdu. Ankara’nın bakışını ise şu ana kadar sadece bir “Dışişleri yetkilisi”nden öğrendik.

Erdoğan’ın ifadesiyle Türkiye’ye “büyük sıkıntılar” verecek bu gelişmeyi değil de Davutoğlu’nun “şok atağı” sayesinde tüm milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını konuşuyoruz.

Olacaklar için şimdiden not düşelim; İnşallah Güvenpark saldırısı, Suriye “Kürdistanı”nın Dağlıca’sı değildir!..

Müyesser YILDIZ

18 Mart 2016

Kategori:Uncategorized