İçeriğe geç

Barzani’yle “Dostluğa” Devam mı?

Başbakan Binali Yıldırım’ın, “Türkiye zor bir bölgede, etrafında 100 yıl ertelenen hesap var, Lozan’la ertelenen. Tekrar önümüze kondu. Bu toprakların kaderini değiştirecek sinsi planların uygulamaya sokulacağı dönemden geçiyoruz” dediğinin ertesi günü, iki “stratejik müttefikimiz” tabir-i caizse Sevr’i gözümüze soktu.

ABD ve Barzani arasında imzalanan “askeri protokol”den söz ediyorum.

Protokolü, Barzani’nin sarayında ve onun huzurunda yapılan törenle ABD Savunma Bakan Yardımcısı Elissa Slotkin ile Barzani’nin Savunma Bakanı Kerim Sincari imzaladı.

Siyasi ayağı da bulunduğu öne sürülen protokolün, Barzani Peşmergelerinin IŞİD’e karşı savaşla ilgili olduğu, ABD’nin askeri ve maddi destek vereceği bildirildi. Nitekim anlaşmayla ilgili olarak Anadolu Ajansı’na konuşan Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cabbar Yaver de maaşlarının ABD’nin göndereceği bütçeden karşılanacağını, Musul kent merkezine düzenlenecek operasyona yaklaşık 50 bin kişilik güçle katılacaklarını açıkladı.

Bu öyle sıradan veya sadece IŞİD’le mücadele için imzalanan bir protokol değil, “Büyük Kürdistan” projesinin “Barzanistan” ayağının resmen tamamlanmasıdır. ABD-İsrail’in bölgedeki yedek-vekil ordusu “Kürdistan ordusu”nun kuruluşudur. Aynen Suriye’nin kuzeyindeki vekil “PYD-YPG” gibi.

Erdoğan Ramazan ayında şehit yakınları ve gazilere verdiği iftarda, “Haçlı Seferlerinin, Moğol İstilasının, Sevr’in yarım bıraktığı işi, bu kez terör örgütü üzerinden tamamlamak istiyorlar” diyerek, önümüze Sevr’in konduğunu ilk kez itiraf etti. Başbakan Binali Yıldırım’ın üç gün önce AKP Siyaset Akademisi’nde, “Lozan’la ertelenen hesap” sözü de dolaylı olarak “Sevr”i işaretti.

Evet Sevr’in en önemli maddelerinden birisi topraklarımızdan Kürdistan çıkarmaktı. Lozan’la rafa kalktı, ama günü gelince Irak’tan başlanmak üzere adım adım yeniden önümüze kondu.

Onun için ABD-BM katkılarıyla hazırlanan Barzani’nin Anayasa taslağının girişinde açıkça “Sevr’deki alacaklar” denildi.

Yalın gerçek bu iken, bir vakitler Cemil Çiçek’in “dünün postal yalayıcısı”, Erdoğan’ın “muhatabım değil” dediği Barzani’yle dost oldular… Diyarbakır’da “Kürdistan Başkanı” olarak ağırladılar… Nihayet geçen yıl dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu sayesinde Barzani’nin “bayrağı” Çankaya Köşkü’nde dalgalandırıldı!..

-Dün PKK Bugün ABD’yle Protokol İmzalayan Kişi-

ABD’yle o protokolü imzalayan Kerim Sincari’nin Türkiye nezdindeki “konumunu” hatırlatsak dahi yeter.

Kimdir bu kişi?

Bölücü terör örgütü 21 Ekim 2007’de Dağlıca karakolunu bastığında, 12 askerimizi şehit etmiş, 8 askerimizi de kaçırmıştı.

Sonrasında o askerlerimiz tam da Erdoğan-Bush görüşmesi öncesi PKK’nın Zap Kampı’nda düzenlediği Apo posterli, paçavralı, karşılama mangalı “şov”la bir heyete teslim edilmişti. Heyette DTP milletvekillerinin yanısıra işte o vakitler Barzani’nin istihbarat şefi olan bu Kerim Sincari de vardı. Sincari orada tüm PKK’lıları önce sanki bağımsız bir ülkenin ordusuymuş gibi “denetlemiş”, ardından da tek tek ellerini sıkarak tebrik etmişti. Dahası PKK’yla “askerlerin teslim protokolünü”, üzerinde teröristbaşının fotoğrafları bulunan masada o imzalamıştı. Karşısındaki de Dağlıca saldırısının planlayıcısı olduğu iddia edilen “Alişer Koçgiri” kod adlı Yücel Halis’ti.

Askerlerimiz için devreye giren Erbil’deki Uluslararası Tolerans Vakfı diye bir kuruluştu. Başındaki kişi Kerim Sincari’nin yeğeni Hüseyin Sincari, Vakfın Türkiye’deki Yönetim Kurulu Üyesi ise şimdilerde Erdoğan’ın Başdanışmanı olan Gazeteci İlnur Çevik’ti. Çevik, teslimat sonrası şunları söylemişti:

“Hüseyin Sincari, askerlerin teslim edilmesine sağladıktan sonra, DTP’li milletvekilleri ve Kürt yönetiminin devreye girmesi üzerine çekildi. Askerleri teslim almaya Hüseyin Sincari’nin amcası Kerim Sincari gitti. ABD’liler, PKK ile ilintili görünmemek için son ana kadar devreye girmediler. Sincari ile DTP’lilerin bir tutanak imzaladıkları söyleniyor. Biz kayıtsız şartsız teslim konusunda anlaşmıştık. Biz olsak tutanağı kabul etmezdik.”

İşte AKP-Barzani “dostluğunun” başlangıcı o Dağlıca saldırısıydı. Barzani’yle dost oldular, ama teslimat rezaleti gerekçesiyle Sincari’ye veto koydular. Veto çok uzun sürmedi, Sincari kısa bir süre sonra Barzani’nin İçişleri Bakanı sıfatıyla Ankara’da ağırlandı. 1 sene sonra da PKK’yla mücadele için Türkiye-ABD ve Irak arasında kurulan üçlü komisyonda Irak temsilcisi olarak yer aldı.

-AKP’nin Barzani Projesi de Çöktü-

Emperyalizmin “Büyük Kürdistan” projesinin ilk ayağının “Barzanistan” olduğu, yani önümüze Sevr’in konduğu ortadayken, nasıl ve neden bu projeye hizmet ettiler?

Tabii ki, ABD istediği ve “BOP eşbaşkanlığının” gereği olduğu için…

“Kürdistan’ı kuruyoruz” diyemeyecekleri için de bunu, “Yeni Osmanlıcılık, Misak-ı Milli’nin tamamlanması” diye sundular. Kerkük-Musul dahil bölgenin Türkiye’yle önce ekonomik, sonra siyasi entegrasyonu gerçekleştirilecekti.

Hasılı tüm yatırımı Barzani’ye yaptılar.

Şuna emin olabilirsiniz; Beşar Esad’la da PKK’yla da aralarının bozulmasının önde gelen sebeplerinden birisi Barzani’dir.

Bilmem bilir misiniz; Beşar Esad Barzani’nin Suriye’ye “Kürdistan Bölge Başkanı” sıfatıyla ziyaretine hep karşı çıkmış, “Ancak parti başkanı olarak gelebilir” demiş, Barzani de bu yüzden Suriye’ye hiç gitmemiştir.

PKK kısmına gelince; İmralı’daki teröristbaşının, pazarlıklarda “Kuzey Suriye”nin Barzani değil, PYD’nin kontrolünde olması için çok bastırdığı malûm. Merak işte, Suriye’deki “Kürt koridorunu”, PKK-PYD değil de Barzani peşmergeleri kursa, acaba iktidar yine böyle karşı çıkar mıydı?

Şuraya geleceğim; Erdoğan ve AKP, PKK’yla mücadele konusunda yeterli destek vermedikleri için ABD’ye, AB’ye bilumum “dost ve müttefik ülkelere” sitemde bulunuyor.

İyi de bölücü terör örgütüne yardım ve yataklık yapan Barzani’ye niye tek bir laf edilmiyor?

PKK’nın karargâhı halen “dost” Barzani’nin bölgesinde değil mi? Geçmişte, “Kandil’i temizlemek için yeterli gücümüz yok” diyen Barzani, bugün IŞİD’ye mücadele için 50 bin kişilik güç oluşturabildiğine,

Ve

ABD’yle imzaladığı protokolle de kimin “postal yalayıcılığını” yaptığını ve nereye bağlı olduğunu gösterdiğine göre, artık ona da “Eyy Barzani, benim mi, terör örgütünün mü dostusun. Tarafını seç” demeleri gerekmiyor mu?

“Sevr’in yarım bıraktığı içi tamamlamak istiyorlar… Lozan’la 100 yıl ertelenen hesap görülüyor… Milli mücadele veriyoruz” diyenlerin yapması gereken bellidir; Hem Suriye’deki “Müslimistan”a, hem Irak’taki “Barzanistan”a karşı çıksınlar ki, ne kadar samimiler, anlayalım ve inanalım.

Müyesser YILDIZ

14 Temmuz 2016

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/barzani-abd-anlasmasini-imzalayan-o-ismi-hatirladiniz-mi-1407161200.html

Kategori:Uncategorized