İçeriğe geç

Darbecilerin Kökeni!..

15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra askeri okulların kapatılması kararlaştırıldı. Kendilerince, “darbeleri” önlemek için “TSK’nın inine” giriyorlar.

Kararla ilgili olarak bazı yazarlar, “Askeri okulların özel bir ideolojik alan” olmaktan çıkacağını savunuyor.

Askeri okullarda “FETÖ’cülük eğitimi” verilmediğine göre, “ideolojik alandan” kasıt elbette ki, Atatürkçülük.

Başbakan Binali Yıldırım da, “Harp Okulları’nın kapatıldığını söylüyorlar. Bunlar doğru değildir. Harp Okulları aynen devam edecek. Yaptığımız şudur; Lise bölümlerini, askeri liseleri kapattık. Artık Harp Okulları’na herkes girebilecek” diyor.

Anlaşılan o ki, Başbakan Yıldırım darbecilerin askeri okullarda yetiştirildiğine inanıyor.

Erdoğan’ın Başdanışmanı Şeref Malkoç’un bugün Milliyet’e yaptığı şu açıklamalar ise dehşet ötesi:

“15 Temmuz gecesi kanlı bir darbe girişimi oldu. Türkiye eşkiyalıkla, çeteyle karşı karşıya kaldı. Çıkarılan KHK’de asıl hedef şu; Bundan sonra Türkiye’de bir daha darbeye kimse teşebbüs etmesin. Bunun için devletin kurumları başta TSK olmak üzere yeniden yapılandırılması. Hükümetlerin değişimleri silahla değil, sandıkla olsun. Kararnamelerin amacı ve hedefi bu. Siyasi tarihimize baktığımızda arka arkaya darbeler. İnsan sayarken bile zorlanıyor, utanıyor, sıkılıyor. Bunları yapanlar kurmay subaylar, generaller. Askeri liselerde, harp akademilerinde, harp okullarında. Türk Milleti’nin evlatlarına ne okutuluyor, ne öğretiliyor, ne yediriliyor ne içiriliyor ki, bunlar eşkiya oluyorlar, darbeci oluyorlar? TSK başımızın tacı. Ama ne oluyor ki, bunlar hep eşkıya çıkıyor?”

Bu yaklaşımların mantığını özetlersek;

Darbecilerin kaynağı askeri liselermiş… Başta İmam Hatip’liler olmak üzere herkes harp okullarına girecekmiş… Sivilden gelenler herhalde “Atatürk ideolojisi” ile eğitilmediği için de darbe marbe düşünmeyecekmiş…

Darbecilikle mücadelenin formülü ne kadar da basitmiş!..

FETÖ’cülük eğitiminin harp okullarında değil, dışarıda Işık Evlerinde verildiğini,

Geçmişte Işık Evlerine giden öğrencileri takip edip, okuldan attırmaya çalışan komutanların bizzat AKP iktidarı döneminde cezalandırıldığını hatırlatıp,

15 Temmuz darbesinde rol alan FETÖ’cü generallerin büyük bölümünün askeri lise kökenli olmadığını somut örneklerle anlatalım.

-80’li Yıllarda Kurulan Sivil Sınıflar-

FETÖ’cülerin askeri okullara 2000’li yıllardan itibaren soru çalma yöntemiyle sızdığı konuşuluyor. Ama bir başka yöntem daha var; “Sivil sınıf” uygulaması.

Tespit edebildiğimiz kadarıyla bu uygulamanın başlangıcı 1981.

O tarihe kadar Kuleli, Maltepe, Işıklar askeri liselerinden mezun olan öğrencilerle, sivil liselerden gelenler Harp Okullarına gittiğinde karma sınıflar oluşturulup, kaynaşmaları sağlanıyor ve “devre ruhu” yaratılıyordu.

1981’de Kara Harp Okulu’nda 19’uncu bölüğün 63’üncü kısmında özel bir sınıf oluşturuldu. Bu sınıfın özelliği şuydu; Öğrencilerin tamamı sivil lise kökenliydi.

Bunlar ve diğerleri 1985’te mezun olup, TSK’ya katıldı.

Kara Harp Okulu’nun o özel sınıfındakilerin abıketi mi? Kimi Güneydoğu’da şehit oldu, kimi emekliye ayrıldı.

Kimi de 15 Temmuz darbesinde karşımıza çıktı!..

-Darbeci 6 General O Sınıftan-

İşte o isimler:

Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın 16 yıllık arkadaşı, AKP Milletvekili Şaban Dişli’nin kardeşi, Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli…

EDOK Harekat Eğitim ve Öğretim Başkanı Tuğgeneral Lütfü İhsan Yanıkoğlu…

Sivas 5. Piyade Er Eğitim Tugayı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Fatih Celaleddin Sağır…

Antalya 3. Piyade Eğitim Tugay Komutanı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mustafa Kaya…

Balıkesir Bakım Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tümgeneral Mehmet Akyürek…

Ve Isparta Eğirdir Dağ ve Komando Okulu Eğitim Merkez Komutanı Tümgeneral Metin Akkaya…

17’li, 18’li yaşlarda Kara Harp Okulu’na gelmiş ve 30 yıl sonra darbeci general olmuşlar.

Bugün iktidarın mantığıyla sorgularsak; Niye askeri okul değil, sivil kökenliler darbeci olmuş?.. Sorun okuldaki eğitimse, niye diğerleri değil de sadece bunlar etkilenmiş?..

-Opera Bale ve Kızlardan FETÖ’cülüğe-

Kara Harp Okulu’ndan 1985’te mezun olan bu darbeciler o vakit nasılmış, mezuniyet yıllığından okuyalım mı?

Mehmet Dişli : Taktik derslerinde yegane temsilcimizdir. Hafta sonlarını opera ve balede sosyete kızlarıyla geçirir. Sigaranın zararları hakkında kompozisyonlar yazmasına rağmen hafta sonları cebinden çakmak ve sigarasını eksik etmez. İngilizce derslerinde Amerikalıları bile kıskandıracak derecedeki telaffuzu ile bizi gülmekten kırar. Bitmeyen neşesiyle iyi niyetli ve çalışkan arkadaşımıza başarı ve mutluluklar dileriz.

Lütfü İhsan Yanıkoğlu : Memleketimizin karı bol, kışı sert geçen yerinden gelen bu arkadaşımız, iklimin aksine devamlı gülen, güldürmesini bilen bir arkadaşımızdır. Derslerde hocalara karşı örtü ve gizlemeyi çok iyi uygulamakta ise de kaş ve saçlarıyla dikkat çekmektedir. Kısımda arkadaşlarına ilginç lakaplar takmakta olan Erzurum’un dadaşına, 63’üncü kısmın espri paşasına, futbol hastasına ömür boyu mutlulukla ve başarılar dileriz.

Fatih Celaleddin Sağır : Fatih deyince akla hemen uyku gelir. Uyumak için kendine her fırsatı yaratan arkadaşımız sabah etüdlerini çok iyi değerlendirir. Kendisine bu konuda program yapan arkadaşımız bu programı sınav haftalarında dahi bozmaz. Müzik dünyasının süper takipçisi olan arkadaşımız bu konuda da kendisini kanıtlamıştır. Kısmımızın ana muhalefeti, yakışıklı teğmenimize renkli rüyalar ve mutlu günler dileriz.

Mustafa Kaya : Bölüğe geldiğinden beri üstün görev anlayışı, leb demeden leblebiyi anlayan, ancak üstlerinin karşısında üç adımı muhafaza edemeyen yazıcımız, verilen tüm görevleri başarıyla yerine getirir. Sanatının ayrıntılarını, tuttuğu güzel notlarda gösteren arkadaşımız bu yönüyle de takdirlerimize layıktır. Eğitime bir turist olarak katılanlardandır. Törenlerle de yakından uzaktan ilişkisi yoktur.

Mehmet Akyürek : Az konuş, öz konuş deyip, kendini az ve öz bir şekilde takdim eder. Derslerde uyuma konusunda hayli yetenekli olan bu arkadaşımız şairane ruhunu sınav kağıtlarına da aktararak, hocaların gönlünü çelmiş ve vaziyeti kurtarmıştır. Arşimet’in kafasına elmayı onun düşürdüğü rivayet edilir. Gözünü budaktan esirgemeyen, iyilik ve neşe kaynağı şanlı piyademize ebedi saadetler ve başarılar dileriz.

Metin Akkaya : Çankırı’dan aramıza katılan bu sportmen arkadaşımız hızlı konuşması ve heyecanıyla dikkati çeker. Uzun müddet güreşimize katkıda bulunmuş daha sonra kendini tekvando ile takviye ederek kombine bir sporcu olduğunu kanıtlamıştır. Kanun nizam ve yönetmeliklere harfiyen uyması sayesinde son yıla kadar sağlam gelebilmiştir. Sakin ve duygulu bir yaşamı muhafaza etmesini becerse de bunun tam zıddı olarak çabucak sinirlenebilir. Aşırı gayreti ve azmi sayesinde gelecekte de başarılı olmasını diliyoruz.

Açıkça görülüyor ki, sorunun kaynağı ne askeri liseler ne de bu liseler ve harp okullarının müfredatı… Öyleyse öncelikle bunların nasıl, ne zaman devşirilip, FETÖ’ye kaptırıldığını sorup- konuşmamız, çözümü de ondan sonra bulmamız gerekmiyor mu?

Mesela; Okula girdiklerinde, mezun olduklarında, teğmenliklerinde veya yarbaylıklarında değil de Cemaatçiliğin pirim yapmaya başladığı veya iktidarın “ne istedilerse verdiği” dönemde FETÖ’ye katılmış olamazlar mı?

-Amcasının Eşiyle Evlendirilen General-

Size çarpıcı bir örnek anlatayım.

Bu iddiayı, darbeden sonra değil, yaklaşık 1 sene önce TSK’daki cemaatçileri araştırırken ajandama not etmiştim.

Nottaki isim, darbecilikten tutuklanan Sivas 5. Piyade Er Eğitim Tugayı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Fatih Celaleddin Sağır.

Sağır, Savcılık ifadesinde şu itirafta bulundu:

“Fethullah Gülen cemaati ile yakın ilişkim vardı. 1988-1992 yılları arasında evlere ve yurtlara gidiyordum, tüm toplantılara katılıyordum. 10 yıl süreyle cemaate himmet ettim. 2007 yılından sonra özellikle Balyoz ve Ergenekon operasyonlarının ardından uzaklaşmaya başladım, ilişkimi askıya aldım.”

Sağır’la ilgili ajandamdaki nota gelince; Devreleri şunu anlatmıştı:

“1987’de Denizli’de Acemi Er Eğitim Alayı’ndayken babası yakın arkadaşlarına telefon açtı ve oğlunu kurtarmalarını istedi. Arkadaşları ne olduğunu, kimden kurtaracaklarını sordu. Baba, ‘Sormayın, kardeşim vefat etti. Şimdi oğlumu, amcasının karısıyla evlendirmeye çalışıyorlar. Tarikat varmış, oğluma büyü yapmışlar’ dedi. Bunun üzerine kendisiyle konuşuldu, ama ‘Yapacak bir şey yok. Mukadderat’ dedi ve amcasının karısıyla evlendi.”

Hâl bu iken, askeri okullar ve harp okulları neden-niçin infaza tabi tutuluyor?

-Erdoğan Tutarlı İse-

Askeri okulların bir Kanun Hükmünde Kararnameyle kapatılması kararı üzerine Erdoğan’ın siyasi partilerin kapatılması konusundaki görüşlerini hatırladım.

Daha Fazilet Partisi’nin Anayasa Mahkemesi kararıyla kapatılması sırasında bu konuda tavır koyan Erdoğan şunu söylemişti:

“Bir siyasi partinin kapatılması kararını bana göre, ileri demokrasilerde milletin vermesi gerekir. Ama bir siyasi partinin içinde, onu temsil edenler kişisel planda eğer bir suç işlemiş olurlarsa, bunlar bireysel olarak bunu ödeyebilirler. Ama bir partinin kurum olarak bunu ödemesi demokratik parlamenter sistemin egemen olduğu ve siyasi partilerin de demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olduğu ülkede, bana göre tarihe düşülecek eksi bir puan olarak düşünülmelidir.”

Erdoğan parti kapatmayla ilgili son olarak geçen yıl Balıkesir’de de şu açıklamayı yapmıştı:

“Partileri madem ki tüzel kişiliktir, gerçek kişiyle tüzel kişiliği birbirine karıştırmayalım. Hep nüktedir biliyorsunuz, tüzel kişiye ceza verilir mi ya? Ceza kime verilmesi lâzım, gerçek kişiye verilmesi lâzım. Bir partinin başkanı suç işlediyse ver. Mesela şu anda iktidar partisinin yaklaşık 22 milyon seçmeni var. Siz bunu kapattığınız anda bu ne demektir, 22 milyonu cezalandırıyorsunuz. Bu adalet mi? Ha tekrar yenisi kurulur, ayrı mesele. Ama niçin yanlış adımı atıyorsunuz?.. Aynı şeyi ben dernek, vakıflar için söylüyorum. Suç işleyen kimse gel onları cezalandır.”

Lütfen biraz tutarlılık; Askeri liseler de tüzel kişilik değil mi ki, kişilerin suçu bu tarihi kurumlara kesiliyor?

Tarihe eksi puan düşmek, yarın bir kez daha “aldatıldık” demek, daha önemlisi bir nesli daha “devlet düşmanı” haline getirmek istemiyorsanız, TSK’nın can damarını kesme yanlışından mutlaka dönün!..

Müyesser YILDIZ

3 Ağustos 2016

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/odatv-cemaat-darbecilerinin-yilliklarini-yayinliyor-0308161200.html

Kategori:Uncategorized