Bir haftadır Irak sınırındaki Şırnak Silopi’ye tank, zırhlı araç ve asker sevkiyatı yapılıyor.
Niye yapılıyor; Musul operasyonu mu, IŞİD’e karşı mı, yoksa PKK için mi, bilmiyoruz. Bildiğimiz Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın şu açıklamayı yaptığı:
“Bölgemizde önemli gelişmeler var. Bir taraftan Türkiye’nin içerisinde çok ciddi bir terörle mücadele var, diğer yandan da sınırımızın hemen diğer tarafında önemli gelişmeler var. Bütün bu gelişmelere hazırlıklı olmak açısından yapılan bir çalışma bu. Türkiye her türlü ihtimale önceden hazırlık yapmak durumunda, bu hazırlıkların bir parçası.”
Bu büyük çaplı sevkiyatla birlikte Silopi’de bir seyyar cerrahi hastane kurulması da gündemde. İşte bunun sebebini de bilmiyoruz. Doktorların söylediğine göre, “insani yardım” denmiş. Doktorlar da diyor ki;
“Silopi’de insani yardım yapamayacağımıza göre, muhtemelen güneye ineceğiz. Oraya askeri birlik olmadan inecek hastane hangi amaca hizmet edecek?”
-Sağlık Bakanı 27 Gün Önce Nasıl Kızmıştı?-
Silopi’de kurulması planlanan seyyar hastaneyle ilgili gelişmeleri aktarmadan önce hatırlatmamız gereken bir konu var.
GATA ve askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na devriyle ilgili gelişmeleri, yeni uygulamanın özellikle terörle mücadele ve savaşta hangi sakıncalara yol açacağına dair görüş ve tartışmaları biliyorsunuz.
Bu karara her kesimden tepki gelince, sadece 27 gün önce Sağlık Bakanı Recep Akdağ çıktı ve eleştirilere şu sert karşılığı verdi:
“Hani hep deniyor ya ‘Savaş zamanı ne olacak. Harp cerrahı lazım’ diye. GATA’da sadece 5 tane harp cerrahı var. İki tane de askeri psikiyatr bulunuyor. Onların da Diyarbakır’ı falan gördükleri yok. Niye Gülhane’deler, ballı parmak çünkü. Niye yetiştirmemişler kimseyi? Çünkü muayenehanede iş göremiyorlar. Konuşturmasınlar şimdi beni. Ama kaşınırlarsa anlatırım. Biz şimdi isterlerse Silahlı Kuvvetler’e 20 askeri psikiyatr, 50 harp cerrahı yetiştirebiliriz. Silahlı Kuvvetler de daha sonra nasıl bir eğitim vermek istiyorsa verir. Onlar da çatışma bölgelerine giderler… ‘Bakanlığın gönderdiği sivil hocalar terörle mücadele bölgelerine gitmek istemiyorlar’ diye bir iddia var, ama asılsız… Burada çalışan doktorların sanal olarak rütbeleri devam ediyor. Emeklilikte esas olan rütbeleri. Binbaşı, yarbay, albay olacaklar ve emekliliklerini böyle kazanacaklar. Silah taşıma izinleri devam ediyor. Yaptığımız şey çalışma ortamında rütbeleri ve üniformaları kaldırmak oldu. Düşünün ben hemşireyim ve albay olmuşum. Siz de doktor binbaşısınız. Hadi bana verebiliyorsanız talimat verin. Böyle saçmalıkları ortadan kaldırdık. Gülhane’de 6 yıllık eğitimde üç ay askerlik stajları var. Geri kalanı bildiğimiz tıp eğitimi. Başka hiçbir şey öğrendikleri yok. Şu andan itibaren benzediğimiz ülke İngiltere ve ABD. Silahlı Kuvvetler’in sağlık birimi kapanmadı, sağlık komutanlığı var zaten. Yeni mezun 250 kişi de asker olarak devam edebilecekler… Askeri hastanelerdeki 200 küsür hocayı bize vermediler. Sanırım araştırmalarını yaptılar artık FETÖ’den atacaklar mı ne olacak göreceğiz.”
Bakan Akdağ’ın bu çıkışı ile Silopi’de kurulması planlanan hastane arasındaki ilişkiye gelirsek;
İddia o ki, bu hastane için Genelkurmay Sağlık Komutanlığı’ndan 3 askeri doktor ile Sağlık Bakanlığı’na geçen 12 “sanal” askeri doktor belirlenmiş ve haftaya Silopi’ye gönderileceklermiş.
Askeri doktorların anlattıkları şöyle:
“Bu 12 doktoru kim belirledi diye sorduğumuzda, Sağlık Bakanlığı, ‘İsimleri TSK verdi’ diyor. TSK, ‘Hayır biz karışmadık, Sağlık Bakanlığı belirledi’ diyor. Hatta bir büyüğümüz bu gelişmeye çok şaşırdı ve ‘Aaaa hepiniz askeri hekim misiniz bilmiyordum’ dedi.”
Doktorlar haliyle Bakan Akdağ’ın, “Tıbbın askeri, sivili olmaz” sözlerini hatırlatıp, şunları da soruyor:
“Görev yapmaktan gocunmuyoruz. TSK’da kalsaydık, sıramız gelince zaten gidecektik, ama şu anki durum adil değil. Gönüllü mü olduk, kura mı çektiler? Hani herkes her görevi yapardı?”
Sağlık Bakanlığı ile karşı karşıya gelmemek için olsa gerek; Askeri kaynaklar, Silopi’de kurulacağı söylenen hastane ve buraya askeri doktorların gönderileceği iddialarıyla ilgili net bir bilgi vermekten kaçınıp, “Sağlık Bakanlığı ile koordineli çalışmalarımız sürüyor. Altyapı, konteyner, mobil sistemle dünya standartlarında gerek olduğu takdirde 24 saat içinde her türlü göreve hazırız” demekle yetindi.
Bildiklerimiz şimdilik bu kadar. Ancak şayet askeri doktorların anlattıkları doğru ise şunu da ekleyelim:
Atalarımız, “Büyük lokma ye, büyük laf etme” dememiş miydi?
Müyesser YILDIZ
6 Kasım 2016
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/bu-bir-buyuk-lokma-ye-buyuk-laf-etme-haberidir-0611161200.html