İçeriğe geç

Şemdinli Davasının Tüm Savcı ve Hakimleri Tutuklu… Ama Onlar Hâlâ Hapiste…

9 Kasım 2005’te meydana gelen, herkesin “TSK’ya kumpasın miladı” dediği, Savcı Ferhat Sarıkaya’nın, “İddianamenin bazı bölümlerini ben yazmadım” itirafında bulunduğu Şemdinli davasında yeni gelişmeler var. Yaklaşık 10 yıldır hapiste yatan bu davanın sanıkları astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile Veysel Ateş’in Avukatı Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, infazın durdurulması veya ertelenmesi talebinde bulundu. Mahkemenin bu taleple ilgili olarak önümüzdeki günlerde karar vereceği bildirildi.

15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra “FETÖ”nün devletteki yapılanması ve kurduğu kumpasların açık seçik ortaya dökülmesinin ardından Şemdinli davası da yeniden gündeme geldi. Özellikle HSYK’nın “FETÖ”cü savcı ve hakimler hakkında hazırladığı raporda, Şemdinli davasının da bir kumpas olduğunun vurgulanması üzerine sanıkların Avukatı Yurdakan Yıldız Ağustos ayı başında Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, yargılanmanın yenilenmesini, ayrıca infazın durdurulması veya ertelenmesini istedi.

Mahkeme, 28 Ağustos’ta yargılanmanın yenilenmesi talebini kabul ederken, infazın durdurulması veya ertelenmesi konusunda, “Naip hakim görevlendirilerek, toplanan delillere göre daha sonra karar verilmesini” kararlaştırdı.

Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın taleple ilgili mütaalasında da, “Savcı Ferhat Sarıkaya’nın beyanları, kovuşturma evrakı ve hükümlüler vekilinin dilekçesi dikkate alındığında soruşturma ve kovuşturmanın FETÖ/PYD terör örgütünün yönlendirmesiyle gerçekleştirildiği” tespiti yapıldı.

Bu gelişmelerin ardından Avukat Yurdakan Yılmaz iki gün önce Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeniden başvurarak, Şemdinli davasının soruşturma ve kovuşturma safhasına ilişkin bilgi ve belgeleri sunduktan sonra infazın durdurulması veya ertelenmesi talebini tekrarladı.

Avukat Yıldız dilekçesinde bu davaya bakan savcı ve hakimlerle ilgili olarak şu çarpıcı tabloya da yer verdi:

“Dönemin Cumhuriyet Savcıları Kemal Kaçan, İbrahim Özer, Metin Dikeç FETÖ/PYD örgütü üyesi oldukları iddiasıyla tutuklu… Dönemin Ağır Ceza Mahkemesi Başkanları ve üye hakimler İlhan Kaya, Behçet Aşılar, Eşref Aksu, Sinan Sivri ile İbrahim Önöker FETÖ/PYD örgütü üyesi iddiasıyla tutuklu… Verilen hükmü onayan Yargıtay 9. Ceza Daire Başkan ve üyeleri Ekrem Ertuğrul, Ahmet Toker, Hamza Yaman, Abdurrahman Kaya ile Fikriye Şen de yine FETÖ/PYD’den tutuklu veya firari… Bu yargılamalar sırasında hukukun uygulanmasını savunan, sanıklar lehine beyanlarda bulunan ve mütaala veren, usülsüz kararlara itiraz eden Cumhuriyet Savcıları İbrahim Halil Selçuk halen Ankara Başsavcı Vekili, Sezgin Kanmaz Ankara Savcısı, Bahadır Sakoğlu ise Uşak Savcısı. Yine o dönemde sanıklar lehine tahliye talebinde bulunan, gördüğü baskı nedeniyle davadan çekilmek zorunda kalan 3. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olan Hakim Ferhat Erbaş da halen hakim olarak görevde. Görüldüğü gibi, bu davada terör örgütü üyesi olmak iddiasıyla meslekten atılan hatta tutuklu bulunan hakimler tarafından ceza verilmiştir. Yargılama safhasında da bu nedenle sanıkların aklamasına neden olacak hiçbir talep ve delil kabul edilmemiştir. Bu terör örgütünün yargılayıp, ceza verdiği tüm TSK mensupları cezaevinden çıkarken, sadece müvekkiller kalmıştır.”

-Yargıtay’da 2 Yıldır Bekleyen Dosya-

Şemdinli davasında tek mesele sanıkların yıllardır hapiste yatması değil. 2 yıldır Yargıtay’da bekleyen bir dosyaları daha var.

Şöyle ki;

Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanıklar hakkında verdiği kararın “adam öldürme” ile ilgili kısmı dönemin Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onanırken, “terör örgütü üyesi olma suçu”yla ilgili hüküm bozuldu.

Ancak Mahkeme Yargıtay’ın bozma hükmüne uymadı ve sanıkların “terör örgütü üyeliğinden” de 1 yıl 8’er ay hapis cezasına çarptırılması kararında direndi.

Dosya yeniden Yargıtay’a geldiğinde 9. Ceza Dairesi Başkan ve üyeleri (Şimdi FETÖ’den tutuklu veya firari isimler) değişmişti, karar bu defa onandı.

Avukatların temyiz ettiği bu dosya 11 Nisan 2014’ten beri Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda bekliyor.

İşte bununla ilgili olarak da Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na başvuran Avukat Yurdakan Yıldız, Savcı Ferhat Sarıkaya’nın itirafları ile kararı onayan 9. Ceza Dairesi Başkan ve üyelerinin durumunu hatırlatarak, dosyanın ivedilikle görüşülerek, bozma kararı verilmesini talep etti.

-Başbuğ Meclis Darbe Komisyonu’nda da Şemdinli’yi Anlattı-

Şemdinli davasını TSK’ya kumpasın miladı kabul eden isimlerden birisi de Ergenekon kumpasında hapse atılan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ.

Başbuğ 3 Kasım’da bilgi verdiği TBMM 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu’nda süreci anlatırken, yine Şemdinli davasına değinip, şunları söyledi:

“Gülen Cemaati’nin yargı yoluyla gerçekleştiği komplolar aslında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde başlayan soruşturmayla başlamıştır. Bunu unutmayalım. 2005’teki Şemdinli soruşturmasıyla da ilk defa Türk Silahlı Kuvvetleri hedef alınmıştır. Bugün, Şemdinli soruşturmasını yürüten itirafçı savcı, hatırlıyorsunuz, her şeyi anlattı. Dolayısıyla o Şemdinli soruşturmasındaki bütün pislikler bugün ortaya döküldü.”

Bu tespitten sonra soru-cevap kısmında, Şemdinli davasında müdahil avukat olan CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Başbuğ arasında şu tartışmalar yaşandı:

Tanrıkulu : Şemdinli davası. Bu davada ben ve rahmetli Tahir Elçi müdahil avukatıydık. O davanın 2 yönü var. 9 Kasım 2005 tarihinde Şemdinli’de kitapçının bombalanması olayı var. Veysel Ateş, itirafçı, Ali Kaya ve Özcan İldeniz’in gerçekleştirdiği eylemdir, işin o tarafı var, suçüstü yakalanmışlardır ve cezalarını almışlardır. Fakat ondan sonra tetkik edilen dosya var Büyükanıt’la ilgili olarak, onun nasıl manipülasyon olduğu da ortaya çıktı, ama işin bu tarafı var ve 1 yurttaşımız da yaşamını yitirmiştir. İkisi de Van, Hakkâri Jandarma Komutanlığında görevli başçavuşturlar. Yani görgü tanıklarıyla, anlatımlarıyla falan tümüyle sabittir, ikinci konu budur. Üçüncü konu da şunu ifade etmek durumundayım: Terörle mücadele, evet, sonuna kadar hiç kuşkusuz, hukuk içerisinde, insan haklarını gözeterek ve yaşam hakkına müdahale etmeyerek, bunu da bu tespiti de burada yapmak durumundayım.

Başbuğ : Tabii, Şemdinli’yle ilgili söylediklerinize katılırım. Yani, bir yargılama olmuştur, yargı süreci olmuştur, şu safhada yargı süreci bitti mi, kesinleşti mi, onu bilmiyorum, Yargıtay’da filan… Yalnız kişilerin cezaevinde olduğunu biliyorum ama…

Tanrıkulu : Kesinleşti.

Başbuğ : Kesinleşti. Devam ediyor mu, yenilenmesi mi söz konusu?

Tanrıkulu : Yargılamanın yenilenmesi için başvurmuş olabilirler ama…

Başbuğ : Yargılanmanın yenilenmesi, bilmiyorum yani tam süreci. Tabii, yargıya giden bir konu, yargının içinde olduğu bir konu. Şu an o konu hakkında kesin yorum yapamayız, doğru da değil. Ancak bu süreçte bir savcı var ve Şemdinli davasının ana amacı Silahlı Kuvvetlere gitmek ve hedef Kara Kuvvetleri Komutanıydı, Yaşar Büyükanıt’tı ve o savcı –biliyorsunuz ismini, cismini- geçenlerde itirafçı oldu galiba yanılmıyorsam, bütün pislikleri anlattı. Şimdi, Sayın Tanrıkulu böyle bir savcı bütün pislikleri anlattıysa ya lütfen o yargılama sürecine de biraz şüpheyle bakın. Bakın, burada hemfikir miyiz? Böyle bir savcı böyle bir iddianame hazırlıyor, ondan sonra da bu iddianameyi nasıl, nasıl, nasıl hazırladığını anlatıyor deyince ben her ne kadar öbürü tamam, yargıdadır vesaire… Ama, biraz lütfen şüpheyle bakın, “Bitmiştir, kesinleşmiştir” demeyin. Yani, şüphecilik iyidir her zaman.

Tanrıkulu : Bence de iyidir, avukatlık yaptım çünkü her olaya şüpheyle baktım. Şöyle bir şey…

Başbuğ : Doğru, oraya katıldım.

Tanrıkulu : 9 Kasım’da bir bomba atılmış, bir kitapçıda 1 insan ölmüş ve hemen akabinde de atan itirafçı Veysel Ateş ve 2 başçavuş suçüstü yakalanmışlar araçta.

Başbuğ : Doğru.

Tanrıkulu : Bu sukut konusunda bir itiraz yok, hiçbir mahkemenin itirazı yok, ama yargıçlar…

Başbuğ : Ama, bu soruşturmayı yapan savcı kim?

Tanrıkulu : Yargıçlar, yargılayan savcılar falan, onlarla ilgili iddialar…

Başbuğ : Soruşturma yapan, hazırlayan kim, bu size hiçbir şüphe doğurmuyor mu?

Tanrıkulu : Bakın, tefrik edilen dosyayla ilgili olarak kuşkusuz doğuruyor, o konu ayrı.

Başbuğ : Yok, esas dava ile de bir şüphe acaba yok mu, benim kastım o.

Tanrıkulu : Bir insanın öldüğü ve itirafçıların yakalandığı olay var.

Başbuğ : Ama, çok insanımız öldü, yapmayın ya, çok insanımız öldü. Yani, herkese bu kadar hassasiyet göstersek, yani biz ne şehitler verdik, her gün şehit veriyoruz, bu şehitlere de o kadar hassasiyet gösteriyor muyuz acaba?

Tanrıkulu : Biz şehitlerin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz tabii ki ama sonuçta her yurttaşımızın can güvenliğinin de bu devletin koruması altında olduğu, silahlı kuvvetlerin, güvenlik güçlerinin koruması altında olduğu da kuşkusuzdur. Bir avukat olarak da şunu söyleyeyim; Hayatımın her döneminde şimdiki FETÖ davalarında olduğu gibi gizli tanıklığa karşı çıkmışımdır. Gizli tanıklık en iyi yargılamayı bile çürütür. Bu yargılama da çürümeyle karşı karşıyadır.

Müyesser YILDIZ

12 Kasım 2016

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiyenin-gunlerce-konustugu-davada-basa-mi-donuyoruz-1211161200.html

Kategori:Uncategorized