İçeriğe geç

Orası Hedefken Niye Böyle Gönderildiler?..

Cumartesi sabahı bölücü terör örgütünün Kayseri’de çarşı iznine çıkan askerlerimizi taşıyan halk otobüsüne düzenlediği bombalı saldırıda 14 askerimiz şehit oldu.

Hem büyük, hem vahim bir saldırı.

Katillerin haftalarca keşif yapıp, giriş çıkışları izlediğini anlamak için istihbaratçı, polis veya allame olmaya gerek yok.

Artık “istihbarat zaafiyetini” sormuyor, sorgulamıyoruz. Büyüklerimiz, “Dünyanın her yerinde oluyor böyle şeyler” dedikten sonra buna da alıştık.

İyi ama o katillerin oralarda dolaşması da mı hiç kimsenin dikkatini çekmedi?

9 gün önce İstanbul’un ortasında 44 can gitti. İnsaniyet namına tek bir yetkili istifa etmedi veya açığa alınmadı.

Kayseri’de de öyle.

Bunların hiçbirisini sormayalım, sorgulamayalım diye olsa gerek; Medyamız, Kayseri’deki Komando Tugayımızın kahramanlıklarını hatırladı, bunları ön plana çıkardı.

Evet, orası kahramanlar tugayı.

Geçen yıl bölücü terör örgütü bölgeyi ateş topuna çevirdiğinde çok şehit verdiler, ama bölgeyi de temizlediler.

Lâkin önemli bir konu vardı; Teröristler, ayan beyan bu tugaydan “intikam” alınacağını duyuruyordu.

Medyanın tavrını, ne yapmak istediğini sorgulama niyetim yoktu.

Ne zaman ki, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, “İcra edilen operasyonlar neticesinde ağır kayıplar veren bölücü terör örgütü, arazide baş edemediği kahraman komandolarımıza karşı haince, kalleşçe yöntemler kullanarak, varlığını sürdürebilme telaşına düşmüştür” dedi, bir anlamda bu saldırının Doğu-Güneydoğu’daki operasyonların “intikamı” olduğu itirafında bulundu, şunları sormak gerek:

Akar şayet bu gerçeği, medyanın saldırıdan sonraki hatırlatmaları sayesinde hatırlamadıysa; Yani Kayseri Komando Tugayı’nın hedef olduğunu zaten biliyor idiyse, bir süreliğine askerlerin çarşı izni niye iptal edilmedi? Veya en azından niye güvenli araçlarla ve koruma eşliğinde değil de halk otobüsüyle gönderildiler?

Bu tedbirsizliğin de mi bir sorumlusu yok?

Şehidimize “kelle” dendi… “Askerlik yan gelip yatma yeri değil” dendi… TSK’ya “terör örgütü” muamelesi yapıldı… Bağrımıza taş bastık…Tamam, ama askerimiz henüz 23 sentlik de olmadı ya!..

-Evlât Acısını Ciğerinde Hissetmek-

İstanbul’daki saldırıdan sonra 1 günlük yas ilân edildi… Kayseri’de ise böyle bir karara gerek duyulmadı… Bundan ne anlamamız gerekiyor; Yas eşiğimiz 44 can mı yani?!.

Başbakan o gün Kahramanmaraş’da 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış töreni programını iptal etmezken, şunları söyledi:

“Bana, ‘bugün canlı bomba patladı, şehitlerimiz var, teröristler saldırı yaptı, Kahramanmaraş programını değiştirelim’ dendi. Değiştirmedik, çünkü biz programımızı değişmeyeceğiz, terörün ekmeğine yağ sürmeyeceğiz… Programlarımızı da yapacağız, yatırımımızı da yapacağız. Bu saldırılar bizim Kahramanmaraş’ı hızlı trenle buluşturmamızı belki geciktirir, ama engelleyemez. Bu saldırılar belki modern havalimanını geciktirebilirler, ama engelleyemez.”

Kahramanmaraş programı için bu söylenirken, hem Erdoğan, hem Binali Yıldırım’ın o akşam Konya’da Şeb-i Arus törenine katılım programını iptal etmesindeki çelişkiyi bir yana bırakalım.

Tabii ki, devlet işleri aksamayacak, hayat durmayacak, ama şöyle de gerçekler var:

Söylemde birlik olsa bile 15 Temmuz şehit ve gazileri ile terör şehit ve gazilerimize epey farklı bakıldığı ortada. Hem maddi, hem manevi açıdan.

15 Temmuz şehitlerine “demokrasi şehidi” diyorlar. Hayır onlar da diğerleri gibi vatan şehidi.. Vatanı olmayanın demokrasisi mi olur?

Devlet büyükleri neredeyse 15 Temmuz şehit ve gazilerinin tümünün evlerine gitti, her yerde onlar için ağladı. Doğu ve Güneydoğu şehitlerimizin cenaze törenlerine katılım dışında, sonraki zamanlarda kapılarının çalındığını, onlarla beraber gözyaşı döküldüğünü hiç gördük mü?

Şuraya geleceğim;

Kayseri’deki 14 askerimizi 17 Aralık günü kaybettik.

17 Aralık’ın özelliği malûm!..

Devlet büyüklerimiz, yapılan o operasyonun ucunun kendilerine, özellikle de evlâtlarına ulaştığını görünce ne kadar endişelenmiş, bu operasyonu yapanlardan nasıl da hesap sormuştu!..

Niye? Çünkü evlât başka bir şeye benzemez de ondan, değil mi?

Ya 20’li yaşlardaki bir evlâdın, evlâtların acısı?!.

Diyeceğim; Ne olur bu ateş artık sadece düştüğü yeri yakmasın!.. Devleti yönetenler, her bir şehit ve gazimizin acısını tüm yüreğiyle, ciğerinin derinliklerinde kendi evlâdının acısıymış gibi hissedebilsin, bunu yaşayıp, gösterebilsin ki, milli seferberlik çağrılarının bir anlamı olsun!..

Müyesser YILDIZ

19 Aralık 2016

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/orasi-hedefken-niye-boyle-gonderildiler-1912161200.html

Kategori:Uncategorized