İçeriğe geç

FETÖ Çatı Davasında “FETÖ’cü” Denilen Bakan Kim?

Kendi partisindeki “fiili” konumu tartışmalı Devlet Bahçeli’nin katkılarıyla, “Erdoğan’ın fiili durumunu hukukileştiren” Anayasa değişikliği Meclis’ten çıktı. Bahçeli ve Erdoğan’a hayırlı uğurlu olsun.

Farkında mısınız; Bahçeli sadece 17/25 Aralık değil, artık 15 Temmuz darbesinin “siyasi ayağının ortaya çıkarılması” konusunu da ağzına almamaya başladı.

AKP’nin sıkıntısı belliydi; “Türkiye Cumhuriyeti’yle tarihi rövanş ve 100 yıllık parantezi kapama” misyonunu ramak kala 1 oya bile ihtiyacı varken, elbette darbenin siyasi ayağı ile partideki “FETÖ’cülerin” ortaya çıkarılmasını istemezdi.

Ya Bahçeli; O niye bu işin peşini bıraktı?

Erdoğan’ın bazı itirafçıların ifadelerinden rahatsızlığını gündeme getirmesinin ardından bazı savcıların, özellikle de Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak’ın görevden alınması “FETÖ’nün siyasi ayağı” konusundaki tutumunu bir kez daha gözler önüne serdi.

“AKP’nin sıkıntısı belli, anayasa değişikliği sürecinde tek bir oy bile önemli” dedik, ama görünen o ki, mesele bunun ötesinde.

Birincisi; Hani “FETÖ’yle mücadele, en önemli mesele”, hatta “milli mücadeleydi”?.. Bu nasıl bir “milli mücadele”dir ki, kişiye özel anayasa değişikliği, bu mücadelenin önüne geçebildi?

İkincisi; Yargıdaki “FETÖ yapılanmasını” anlatan HSYK’daki itirafçılar bol bol Adalet eski Bakanı Sadullah Ergin’in adını verdi.

Veya polis teşkilatındaki “FETÖ yapılanmasının” mimarının İçişleri eski Bakanı Abdülkadir Aksu olduğunu bilmeyen, söylemeyen yok. İfadelerde onun da adı geçiyor.

İyi de her iki isim artık milletvekili değil. Yani AKP’nin bunların oyuna ihtiyacı yok.

Hal böyleyken, bırakın sanık yapılmalarını, şimdiye kadar tek bir savcının bunların tanık olarak bile ifadeye çağırmamasını neye yormak gerek?

Besbelli AKP, eski-yeni tek bir mensubunun adının iddianamelerde, hatta ifadelerde geçmesini istemiyor?

Ama Ankara’daki söylentilere göre, ne kadar örtülse, engellense, sansürlense de ister istemez geçiyor, daha da geçeceğe benziyor.

-Genelkurmay’ın 2 Yıl Önce Niye Çok Kızdığı Anlaşıldı-

Hem de Ankara’da görülmeye başlanan “FETÖ çatı davası” iddianamesinde öyle bir isim var ki!..

17/25 Aralık’tan sonra hazırlanmaya başlanan, ancak 15 Temmuz darbesiden hemen sonra kabul edildiği için dikkatlerden kaçan bu iddianamede yer alan bir tanık ifadesinde, alenen “FETÖ’cü” denilen bakanı açıklamadan önce Kasım 2014’te yaşanan bazı olayları hatırlatalım.

O günlerde medyaya, “Askeri Yargıtay’da üye olarak görev yapan bir kişinin Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na gizli tanık sıfatıyla ifade verdiği” yansıdı.

Bunun üzerine sert bir açıklama yapan Genelkurmay Başkanlığı, sözkonusu kişinin ifadesinde yer aldığı belirtilen iddialarla aynı içerikte sahte isimli ihbar mektuplarının daha önce Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı gibi değişik birimlere gönderildiğini, bunların hiçbir delile dayanmayan, soyut nitelikte iddialar olduğunu bildirdi. Açıklamada, yapılan soruşturma sonucu ihbar mektuplarını gönderen kişinin tespit edildiği de belirtilerek, “Bu kişi ve kişilerin Askeri Yargıtay’da devam eden disiplin ve adli soruşturmaları, yargılamaları etkileme, baskı altına alma maksadıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak ’paralel yapı’ iddialarıyla ilgili devam eden soruşturma kapsamında ifade verdikleri düşünülmektedir. Bu kişilerin şahsi menfaatleri doğrultusunda gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan, mesnetsiz iddiaları kendileri hakkında yapılabilecek adli ve idari işlemleri etkisiz kılma ve bu süreçte yer alan tüm personeli itibarsızlaştırma amacına yönelik olarak tekrar tekrar gündeme getirdikleri anlaşılmaktadır. Konu ile ilgili olarak gerekli yargısal süreç başlatılmıştır” denildi.

Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında kastedilen kişilerden biri, dönemin Askeri Yargıtay Üyesi Yasin Aslan’dı. Hakkında soruşturma açıldı. Disiplin cezasına çarptırıldı. Mektuplarda adı geçen “FETÖ’cü” olduğu öne sürülen 20 Askeri Yargıtay üyesi Aslan hakkında suç duyurusunda bulundu. Aslan da emekliye ayrılmak zorunda kaldı vs.

-O Bakan Hâlâ Görevde-

Sonrasında hakkında pek çok iddia gündeme gelen Yasin Aslan’la ilgili tartışmalar bir yana; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifade “FETÖ Çatı İddianamesi”nde “gizli tanık” değil, kendi adıyla geçiyor.

“FETÖ’nün TSK’daki yapılanması” başlıklı bölümde ifadesine yer verilen Aslan, Askeri Yargıtay’daki olayları ve “FETÖ’cüleri” isim isim anlattıktan sonra “FETÖ’cü bakanı” açıklıyor ve bu da iddianamede şöyle aktarılıyor:

“…. bir başka dikkat çeken konununda da Genelkurmay Başkanının emri ile Genelkurmay Savcılığının Türk Silahlı Kuvvetlerindeki cemaat yapılanması ile ilgili soruşturma başlatması olduğu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Askeri Yargıtay Başkanı’nın Gülen Cemaati üyesi olduğunu, cemaat üyeleri hakkında bir çok ihbar ve şikayet yapılmasına rağmen Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı tarafından cemaat üyeleri hakkında soruşturma açtırılmadığını beyan etmiştir.”

“Gülen cemaati üyesi” olmakla suçlanan Askeri Yargıtay Başkanı Ahmet Zeki Liman’ın 15 Temmuz darbesinden sonra sadece tanık olarak ifadesinin alındığını ve halen bu görevde bulunduğunu;

Yine “Gülen cemaati üyesi” olduğu öne sürülen İsmet Yılmaz’ın 2011-2015 arasında Milli Savunma Bakanlığı yaptığını, Haziran-Kasım 2015 arasında TBMM Başkanlığına seçildiğini, Kasım seçiminden sonra yeniden Milli Savunma Bakanlığı’na getirildiğini, Mayıs 2016’dan beri de Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturduğunu hatırlatıp, şunu sormakla yetinelim:

Erdoğan ve AKP’nin, davası Kasım’dan beri görülen “FETÖ Çatı İddianamesi”nin bu bölümünden haberi var mı? Ve dahi iktidarın “fiili ortağı” haline gelen Bahçeli bu iddiaya ne der?

Müyesser YILDIZ

21 Ocak 2017

Kategori:Uncategorized