İçeriğe geç

Akar Oradayken ABD Genelkurmay Başkanı Neredeydi?

“Tarihi” Erdoğan-Trump görüşmesinden sonra gazetelerimizi süsleyen manşetler ne kadar bildik!.. Bush’la da şimdilerde “beni kandırdı” dediği Obama’yla görüşmelerde de aynı manşetler atılmıştı. “Türk’ün Türke propagandasını ne çok sevdik” diyecektim, ama onlar “Türk”ten hazetmediği için vazgeçtim.

Diğer ABD Başkanları ile görüşme sürelerini hatırlamamız bile Türkiye-ABD ilişkilerinde nereden nereye geldiğimizi göstermeye yeter.

Bush’la meşhur 5 Kasım 2007 görüşmesi tam 1.5 saat sürdü. Kameralar önünde, “dostluk, müttefiklik, PKK ortak düşmanımız, istihbarat paylaşımı” açıklamaları yapıldı. Ama ardından “Ergenekon” ve “PKK açılımları” geldi. Zaten dönemin Başbakanı Erdoğan da bu görüşmeden 19 gün sonra partisinin Kızılcahamam toplantısında, “mahrem anlaşmalar ilân edilmez” diyordu.

“Sivil anayasa”dan, “Kürt sorununa siyasi çözüm”e pek çok önemli şeyin konuşulduğu 8 Ocak 2008’deki Gül-Bush buluşmasının perde arkasının, Beyaz Saray tarihinde ilk defa ismi açıklanmayan bir yetkili tarafından gazetecilere aktarıldığını kaydedip, geçiyorum.

İşte o görüşmelerden sonra Barzani’yi “tanıdık” ve Şubat 2008’de Bush, Barzani ve Maliki’yi bilgilendirerek yaptığımız harekattan sonra bir daha Irak’ın kuzeyine kara harekatı yapamadık.

Büyük umutlarla, uğruna kurbanlar kesilerek karşıladığımız Obama’ya gelince; “7 Aralık Zirvesi” denilen 2009’daki ilk buluşma için 5-10 dakikalık başbaşa görüşme planlanmıştı, 45 dakika sürdü. Obama “jest” yaparak, Erdoğan’ı, “Selamün aleyküm” diye karşıladı. Heyetimiz, Beyaz Saray’da toplam 3 saat kaldı. “Afganistan’a takviye asker talebi, İran’ın nükleer program resti, Irak’ta iç barış ve istikrarın sağlanması, Ermenistan’la ilişkilerimizin normalleştirilmesi, ekonomik ilişkilerimizin geliştirilmesi, enerji alanında işbirliği ve PKK’nın Irak topraklarındaki varlığına son verilmesi” şeklindeki gündem başlıklarını sıralayan Obama, “Bunları sayarken bile yoruldum. Bize 2 gün bile yetmez” dedi.

Obama’nın 8 yıllık Başkanlığı döneminden sonra hem bu konularda, hem Erdoğan-Obama ilişkisinde gelinen nokta ortada.

-Erdoğan O Fotoğrafları Gösterdi mi?-

Ve dünkü “tarihi zirve”…

Erdoğan gitmeden günlerce ana gündem maddelerimiz yazıldı-çizildi… ABD’nin, PYD/YPG’ye desteği… Fetullah Gülen’in iadesi… Rakka operasyonu… Listeye resmen konulmayan bir konu daha vardı tabii; Rıza Sarraf dosyası.

Trump’ın, “Uzun ve zorlu bir görüşme olacak” dediği başbaşa görüşme sadece 22 dakika sürdü. Gir-çık, tercüme (Sahi tercümanlığı kim yaptı?.. Tutanak tutuldu mu?..) topu topu 5 dakika… Bu sürede ancak “dosya” alışverişi olur, değil mi?

“Tarihi zirveyi” izleyenler en azından Erdoğan’ın defalarca, “16 Mayıs’ta önüne koyacağım. Bu nedir diye soracağım” dediği ABD askerleri ile YPG’lilere ait o fotoğrafları Trump’ın önüne koyup koymadığını söyleselerdi bari!..

-Hangi Küresel Mutabakat?-

Biliyorsunuz, ortak açıklama başbaşa görüşmeden sonra yapıldı.

Trump, PKK’dan söz etti, ama PYD/YPG’nin adını anmadı. Üstelik iddialara göre, Erdoğan’ın bu konudaki sözleri İngilizce’ye yanlış tercüme edildi ve Trump bu “yanlış tercümeyi” memnuniyetle karşıladı.

Erdoğan ise bugüne kadar Türkiye’de ne söylediyse bunları bir de Trump’ın yanında tekrarlarken; “Bölgemizin geleceğinde terör örgütlerine yer yoktur. Özellikle YPG/PYD terör örgütünün hangi ülke tarafından olursa olsun muhatap olarak alınması bu konuda küresel düzeyde verilen mutabakata kesinlikle uygun değildir” dedi.

İşte buna seviniliyor, “Noktayı koydu” değerlendirmesi yapılıyor. Sanki Trump, Erdoğan’ın şimdiye kadar yaptığı açıklamalardan bihaberdi de oracıkta duyup, “Obama dönemindeki yanlışlıkları ortadan kaldıracağız. Artık PYD/YPG ortak düşmanımızdır” demiş gibi!.. İkincisi, Erdoğan “küresel düzeyde verilen mutabakat” ifadesini kullandı ki, ABD de Rusya da PYD/YPG’yi terör örgütü saymadığını defalarca açıkladı. Dahası Rusya’ya göre, PKK da terör örgütü değil. Öyleyse hangi “küresel mutabakat”?..

Diğer “hayati konumuz”, Fetullah Gülen’in iadesi meselesine de bakalım. Erdoğan, ortak açıklamada aynen şunu söyledi:

“Sayın Başkan’a 15 Temmuz darbe girişiminin faili FETO terör örgütü konusundaki beklentilerimizi de açıkça ifade edeceğim.”

Demek ki, başbaşa görüşmede bu “hayati konuyu” ele almamış, yemekli heyetlerarası görüşmeye bırakmışlar.

Öyleyse başbaşa ne konuşmuş olabilirler?

-Akar’ın Arkadaşı Neredeydi?

Erdoğan-Trump başkanlığındaki heyetlararası görüşmeye geçelim.

Erdoğan zirve öncesi ABD’ye gönderdiği Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın 4 gün süren temasları için, “O görüşmeler benim için nihai görüşmeler değildir. Bunlar ön görüşmeydi. İnşallah bizim Sayın Donald Trump ile yapacağımız görüşmedir asıl belirleyici olan” demişti.

Gördük; Beyaz Saray’daki heyetlerarası görüşme ciddi bir toplantıdan ziyade kalabalık bir “aile yemeği” gibiydi. 1.5 saatte kim, neyi anlatmış olabilir ki?!.

Masadaki muadiller meselesine takıldım. Türk tarafındaki isimleri biliyoruz, ama ABD’den kimler vardı? Mesela MİT Müsteşarı Hakan Fidan oradaydı. Ya CIA Başkanı?

Ama Genelkurmay Başkanı Akar masadayken, ABD’li mevkidaşı ve “yakın arkadaşı” Joseph Dunford’ın olmadığını biliyoruz.

Acaba Dunford niye yoktu?

Erdoğan buluşma öncesi ABD’nin PYD/YPG’ye verdiği desteğin “Obama dönemi askeri kalıntıların işi” olduğunu söyledi, Başdanışmanı İlnur Çevik de “Generaller, Trump ve adamlarına yalan söylüyorlar” diye yazdı.

Obama döneminde de Genelkurmay Başkanı olan Dunford’ın suçlandığı ortadaydı.

Bir de geçen hafta İncirlik’te gerçekten tarihi bir olay yaşandı. Bordo Bereli Albayımız Orkun Özeller kendisine verilen ABD devlet nişanını, “Bu madalyayı verenler benim düşmanım olan YPG ile işbirliği içindedir. Onurum, bu madalyayı kabul etmeme müsaade etmemektedir” diyerek, iade etti ve törenden ayrıldı.

Bunları dikkate alırsak, iki ihtimal var:

Ya Dunford bu açıklamalara ve belki de Albayımızın tavrına tepki için o masaya oturmadı…

Ya da Trump, Erdoğan’a “jest” veya generallerden değil, ekibinden “akıl aldığını” göstermek için Dunford’ı heyete dahil etmedi.

Peki, Türk heyeti özellikle de Akar Beyaz Saray’dayken, Dunford neredeydi?

Washington’daydı ve muhtemelen tam o saatlerde NATO Askeri Komitesi Savunma Başkanları toplantısına katılmak üzere Brüksel’e hareket ediyordu.

Keşke Akar da yemeğe katılacağına Brüksel’e gitseydi.

En azından;

Geçen hafta “jest” yapıp, kapıda kendisini ayaküstü selamlayan Trump’ın arkasını dönüp, PYD/YPG’ye silah desteği kararını imzalamasına Albay Orkun Özeller kadar bozulduğunu veya masada muadilinin olmamasından rahatsızlık duyduğunu zannederdik!..

Müyesser YILDIZ

17 Mayıs 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/hulusi-akar-masadayken-abd-genelkurmay-baskani-neredeydi-1705171200.html

Kategori:Uncategorized