Ankara’da izlediğim “FETÖ” davalarındaki usul ve esas hatalarını görünce gayrı ihtiyari, “Kimbilir Anadolu’da neler oluyordur” diye düşündüm.
Her iddianameyi okumam, her davaya gitmem mümkün olmadığından, avukatlardan yardım istedim.
Bunlar, öyle “FETÖ’cü” diye bilinen veya CMK gereği atanan değil, kumpas davalarda bulunmuş, 15 Temmuz’dan sonra kendilerine gelen talepleri kılı kırk yarıp, “FETÖ’cü/darbeci” olmadığına inandıktan sonra kabul eden avukatlardı.
-Sanığın Cevabını Tahmin Edin-
Öyle inanılmaz notlar geldi ki!..
İşte bunlardan bir demet:
– Anadolu’da ağır ceza mahkemesi başkanları en fazla 10 yıllık. Kurayla yeni göreve başlamış hakimler de üye…
– Bazı mahkemelerde hâkimler bu davalara bakmamak için sırası gelmediği halde bir yolunu bulup, başka şehirlere tayinini çıkartıyor. Mahkeme başkanları, üye hakim olarak başka bir şehre gitmeye razı oluyor…
– Torbaya atılmış sanıklar hakkında tahliye talebi vermekten korkan veya siyasi baskıdan bunalan hakimler duruşma günü mazeret bildirip, heyete çıkmıyor. Yerine ceza hukukunu bilmeyen iş mahkemesi hakimi görevlendiriliyor…
– CMK’ya göre, davalara doğrudan zarar görenlerin müdahil olması gerekirken, belediyeler, AKP il ve ilçe başkanları müdahillik talebinde bulunuyor. Mahkemeler de mecburen bu talepleri kabul ediyor…
– Bazı illerde özellikle karar günü Başsavcı mahkemeye gelip, duruşma savcısının yanına konan koltukta davayı izliyor…
– Kopyala-yapıştır iddianameler ve bu yüzden pek çok hata var. Aynı kişinin hem tanık, hem şikayetçi, dahası hem de sanık gözükmesi… Sanığın birkaç birlikte görev yapmış gibi görünmesi… Bir sanıkla ilgili bölümün, başka bir sanığın bölümünde de yer alması gibi…
– Dosya eklerinde sanıkların Akıncılar veya Genelkurmay’daki darbe yöneticileriyle olay gecesi telefon irtibatlarının kayıtları var, ama bunlar iddianamelerde yok…
– Avukatı olmaksızın sanığın sorgulanması, o sorgunun yok hükmünde sayılmasına yol açacağı halde, avukat yokluğunda ifade alınıyor…
– Aylık tutukluluk incelemelerinin 5 dakikada evrak üzerinde yapılması bir yana, heyet cezaevi kampüsü içinde tam gün süren bir başka duruşmada, dosya ise adliye binasındayken, “tutukluluğunun devamına” karar veriliyor…
– Davalar devam ederken, bazı hâkimler FETÖ üyeliğinden tutuklanıyor veya görevden alınıyor. Bunların yaptığı işlemlerin “yok hükmünde” sayılması gerekirken, duruşmalar kaldığı yerden devam ediyor…
Geliyoruz çok çarpıcı bir örneğe;
Küçük illerimizde değil, İzmir’de yaşanmış.
Sanık ile avukatı arasındaki notlar ve savunmaların önceden heyetin kontrolüne sunulması tüm davalardaki genel uygulama. İzmir’de ilave olarak, avukatların sanıklara soru sormasına izin verilmemiş. İtiraz üzerine heyet, soruların kendilerine yazılı verilmesini isteyip, beğenmediği soruyu okumayacağını söylemiş ve bunu uygulamış. Avukatların, “Sanığın ilk soruya ne cevap vereceği bilinmediğinden, sonraki soruyu önceden nasıl yazılı olarak hazırlayacağız?” şeklindeki itirazı üzerine de, “Sanığın cevabını tahmin edin, ona göre takip eden soruyu hazırlayın ve bize verin. Sözlü soru yasak” denilmiş.
-Olmayan Kamera Kayıtlarının Bilirkişi Raporu Var-
Avukatlardan gelen notlara devam edelim:
– Neredeyse 1 yıl geçtiği halde hakkında iddianame düzenlenmeyen şüpheliler hakkında Kovuşturmaya Yer Yok Kararı verilmiyor. Verilmediği için de bu kişiler görevlerine dönemiyor…
– Aynı durumda olan tutuklular var; İddianame yok, aksine hakkında lehte deliller çıkmış. Ama tahliye kararı verilmiyor…
– Bir dosya; Kamera kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporu var, ama kamera kayıtları yok. Avukatlar, kamera kayıtlarını istiyor, mahkeme, “Kayıtlar dosyada yok ki!.. Bilirkişi raporuyla yetinin” diyor.
-Usulsüzlük Usûl Olursa-
Son örnek; Geçen hafta yine büyük bir ilimizdeki davada yaşandı, ben de gelişmeleri telefondan takip ettim.
Sözkonusu iddianameyi onaylayan Başsavcı, aynı zamanda davada tanık sıfatıyla yer alıyor. Çünkü 15 Temmuz’a dair tuttuğu tutanak var.
Sanıklardan birisini aradığına, ancak telefonuna cevap vermediğine dair.
Sanık, o gece derdest edildiğini, elinin kolunun bağlandığını, ayrıca kendisine böyle bir telefon gelmediğini öne sürüyor.
Mahkemeye gelen HTS kayıtları da sanığı doğruluyor. Yani o gece aranmamış.
Bunu geçelim.
CMK’ya göre, tanıklar, tanıklık yapacakları ana kadar duruşma salonuna alınmaz, giremez.
Ancak geçen haftaki duruşmada tanık Başsavcı, üstelik AKP İl Başkanıyla birlikte salona girdi ve duruşmayı izledi. Avukatlar itiraz etti. Mahkeme heyeti, tanığın salonda bulunmasında sakınca olmadığına karar verdi.
Daha ilginci; Medya davayı takip ettiği halde bu olay tek satır kamuoyuna yansımadı.
-Kumpas Şehidi Cem Amiralin Hak ve Hukuku İçin-
Davalarla ilgili olarak bu usülsüzlüklerin dillendirilmesinden kimse rahatsız olmasın…
“FETÖ’cülerin ekmeğine yağ sürmek” olarak da değerlendirilmesin…
Aksine, bu yanlışları sürdürmek, buna yol vermek, “FETÖ” için “yağ-bal ve kurtuluş” olacaktır!..
Bugün, “Donanmanın kutup yıldızı” olarak bilinen kumpas şehidi Cem Aziz Çakmak’ın 2’inci ölüm yıldönümü.
Silivri’de kanser oldu… “En fazla 6 ay yaşar” denilince, mecburen tahliye edildi… Hapishane koğuşundan, hastane koğuşuna gitti… Özgürlüğü tadamadan, yıldızlarla buluştu…
Silivri’deyken şöyle haykırmıştı:
“Hainlik ve ihanetin odağı olan dış mihraklara uşaklık eden şerefsizlere sesleniyorum; Vatana ihanetten yargılanacaksınız. Bundan kaçışınız asla mümkün değildir. Büyük Türk Milleti, çok yakın bir zamanda bu görevi tamamlayacak ve bu hesabı kapatacaktır.”
Cem Amiral başta olmak üzere tüm kumpas, terör ve 15 Temmuz şehitlerinin hak ve hukukunun Türk Milleti adına tecellisi içindir ki, illâ da “Hak, hukuk, adalet” diyorum!..
Müyesser YILDIZ
3 Temmuz 2017
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/tanik-olan-savci-akp-il-baskani-ile-durusma-izlerse..-0307171200.html