15 Temmuz’dan sonra açılan tüm darbe davalarının en önemli dayanağı, itirafçı olan iki gizli tanığın ifadesi.
Şu, 15 Temmuz’dan 1 hafta önce Ankara Çukurambar’da bir villada Adil Öksüz başkanlığında yapılan toplantıyla, darbe planına son şeklinin verildiğine dair meşhur ifade veya iddialar.
İfadenin sahibi gizli tanıkların ismi; “Şapka” ve Kuzgun”.
Hem tanık, hem sanıklar. Tutuklular ve etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorlar.
Sonradan kimliklerini açıkladılar; O yüzden isimlerini verebiliriz.
“Şapka”, 15 Temmuz’da Foça Jandarma Komando Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkan Vekili eski Albay Hakan Bıyık.
“Kuzgun” ise Foça Amfibi Deniz Piyade Tugay eski komutanı Halil İbrahim Yıldız.
Her ikisi de Çukurambar’daki o villada Adil Öksüz’le toplantıya katıldıklarını, Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin burada belirlendiğini, sözkonusu evde Akın Öztürk, Mehmet Partigöç, Ömer Faruk Harmancık gibi isimleri gördüklerini anlattı.
Ancak sonrasında birbirini yalanlayan ifadeler verdiler… Daha önceki ifadelerinde bazı değişiklikler yaptılar veya söylemediklerinin tutanağa geçtiğini belirttiler vs.
Mesela Halil İbrahim Yıldız “Kuzgun” olarak verdiği ifadede villadaki toplantıda, “Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve kuvvet komutanlarının ikna edilmeye çalışılacağının” konuşulduğunu anlatmışken mahkemede, “Genelkurmay Başkanı bu darbenin içinde dendi. Kuvvet Komutanları bu darbenin içinde dendi. Ne Genelkurmay Başkanı darbenin içindeymiş, ne Kuvvet Komutanları darbenin içindeymiş, sonradan anlıyoruz” dedi.
Keza; Önce, “Orada darbe planı yapıldı” demişken mahkemede, “Bu plan darbe planı değil, uydurulmuş belli listelerin piyasaya sürülerek, bu liste üzerinde gerekli tasarrufların sağlanması maksadıyla yapılan bir darbecik planı diye değerlendiriyorum. Çünkü ben Amiralim, Amiral olarak Tugay Komutanıyım İzmir Bölgesini, bırakın İzmir Bölgesini, gerekirse Türkiye’nin tek Tugayıyım en güçlü Tugaylardan biriyim ben buradan çıktığım zaman İzmir’de yer yerinde taş üzerinde taş bırakmam. Bakın ben darbe yapıyorum, darbeye dahil olacağım, benim birliklerim darbeye müdahil olmayacak iki tane adamla ben darbe yapacağım bu darbe darbe planı değil… Darbe böyle olmaz, darbe böyle planlanmaz. Ben bunu o anda göremedim” şeklinde ifade verdi.
Yine Akın Öztürk’ü o villada gördüğünü, yan yana yemek yediğini söyledi, ama daha sonra, “Pardon, özür. Adil Öksüz’le karıştırdım. Yok öyle bir şey” dedi.
“Kuzgun” olarak verdiği ifadesinde, “darbecilerden” birisinin evinde toplandıkları, evin hanımının kendilerini ağırladığını söyledi. Bu yüzden 3 çocuk annesi ve öğretmen olan o kadın hem tutuklandı, hem meslekten ihraç edildi. Ancak mahkemede, şunları söyledi:
“….. Hanımı ben hiçbir yerde, hiçbir şekilde, hiçbir ortamda görmedim, tanımıyorum. Ne çocuklarını tanıyorum, ne kendisini tanıyorum. Hiçbir yerde, hiçbir ifadede bu şekilde ifade etmedim ben.”
Çok çelişki var, uzatmayalım. Ancak “Şapka” ve “Kuzgun”un, “Villada gördük” dedikleri darbe sanıklarının da bu iddiayı reddettiğini, hatta bazılarının belirtilen tarihte Türkiye’de dahi olmadığını ispatladığını, buna rağmen sözkonusu ifadelerin davalarda halen en önemli “delil” sayıldığını vurgulayıp, devam edelim.
-Aksakallı’ya da Soru Veriyorlardı-
“Kuzgun” Halil İbrahim Yıldız, Mahkemedeki sorgusunda 15 yıl önce Harp Akademilerinde kendilerine sınav sorularının verildiğini de anlattı.
Yıldız, Akademiyi ikinci hakkında kazandığını, birinci sınavda sadece genel kültür sorularının verildiğini belirtince Mahkeme Başkanı, soruları kimin verdiğini sordu.
Yıldız’ın kendileriyle ilgilenen “Remzi” kod isimli birisinin verdiğini söylemesinin ardından Başkanla aralarında şu diyaloglar yaşandı:
Yıldız : Harp Akademilerinde okurken başka gruplara öğretim elemanları tarafından sorular veriliyordu, onların yanına biz çalışmalara gittiğimiz de başka grup hangi gruptan olduğunu bilmiyorum, öğretim elemanı soru, biz orada öyle muhabbet açmış çünkü şimdi orada ben en küçük olarak sınıf olarak 1989 olarak ben vardım, orada 1990’lar var, benden küçük 1 sene vardı, 1988’ler, 1987’ler, 1986’lar, 1984’lü sınıflarına kadar vardı. Hatta şu anda Özel Kuvvet Komutanımız olan, adı neydi unuttum bak adını.
Başkan : Zekeriya Aksakallı.
Yıldız : Zekeriya Aksakallı bizim kıdemlimizdi orada, hatta onun yanına bile gittiğimizde ona da bile soru veriyorlardı; ‘Ya Halil gel bakalım’ diyordu. ‘Ya sen şuna baktın mı’ diyordu. Kitabı açıyordu Zekeriya Aksakallı. O zaman Binbaşı, ‘Gel şunu bir oku’ diyordu. ‘Okuyayım efendim, ne olacak’. ‘Sen oku, boşver’ diyordu. Okuyordum. Ben sınava giriyordum, bu aynısı çıkmış.
Mahkeme Başkanının, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın isminde yanlışlık yapması normaldir. Lâkin bir Amiralin, üstelik bu kadar önemli bir tanığın, hakkında çok ciddi bir iddiada bulunduğu Aksakallı’nın adını bile hatırlayamaması çok ilginç.
Bunu geçelim. İddia yeterince önemli ve dikkat çekici olduğundan bir sanık avukatı, “Şu an ülkemizde kahraman ilân edilen bir subayı da zan altında bıraktınız. Bu belli gruplar kimlerdir; Cemaat midir, siyasi düşünce örgütü müdür?” diye sordu.
Yıldız, bunun üzerine şöyle konuştu:
“Bilmiyorum çünkü ben onları. Efendim o zaman siz akademiye gidin, akademide bir yaşamı görün, üçlü dörtlü grupların içine girin, o zaman anlarsınız. Bilmiyorum belli gruplar hangi grup olduğunu. Nereden bileyim ben şuradaki şahsın hangi grup olduğunu, nereden bileyim yani ona soruyu vermiş, ben onun yanına giderken ya ağabey nasılsın dediğinde ya şuna bir bak diyor ben o kadar onun haricinde detayını bilmiyorum.”
“Şapka” ve “Kuzgun”un anlattıklarının tümü dikkate alınıp, çarşaf çarşaf manşetlere taşındığı halde Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı ile ilgili iddianın görmezden gelinmiş olması da bir yana;
Temennimiz şu:
İnşallah Türkiye, Ergenekon ve Balyoz kumpasındaki “gizli tanık” rezaletlerinin tekrarını yaşamıyordur, yaşamaz!..
Müyesser YILDIZ
15 Ağustos 2017
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/en-onemli-gizli-tanigin-sapkasindan-hangi-komutan-cikti-1508171200.html