İçeriğe geç

“Barzanistan”ın Faturası Kime Kesilecek?

Erdoğan Başkanlık referandumu öncesindeki bir konuşmasında, “Birileri, Türkiye’nin referanduma yoğunlaşmasını milli güvenliğimizi ilgilendiren hususlarda fırsata dönüştürmeye çalışıyor ve bu çevreler yeni oldu-bittilerle farklı kazanımlar peşinde koşuyor” demişti.

Hep bir şeylere yoğunlaştık/yoğunlaştırıldık ve milli güvenliğimizi ilgilendiren konuları ıskalamamız istendi.

Şimdi de genelde FETÖ/darbe davaları ve hukuk ihlalleri, özelde ise “açlık-özgürlük” kaygısından başımızı kaldırıp, ülkenin bekasına yönelik aleni tehditlere odaklanamıyoruz.

İşte Barzani örneği, aldı başını gidiyor.

Kerkük’e bezini astı. Erdoğan, “Sonucu ağır olur” dedi. Tınmadı.

Irak İdare Mahkemesi, o bezin asılmasının “Irak Anayasası’na aykırı olduğu” yönünde karar verdi. “Kararı tanımıyorum” dedi.

25 Eylül’de “bağımsızlık” referandumu yapacağını açıkladı. Ankara herhangi bir yaptırım sopası göstermeyip, “hık, mıkla” geçiştirdi.

İyice palazlanan Barzani, referandumu lütfen ertelemek için Irak yönetimine bir dizi şart koştu.

Şartlar arasında, BM, ABD ve referandumun ertelenmesini isteyen ülkelerle bir anlaşma imzalanması, bir anlamda sonrası için “tapu tahsis belgesi” gibi garantinin alınmasının yanısıra, Türkiye’nin yıllardır “özerk statüde” olmasını savunduğu Kerkük’ün kendisine verilmesi de var. Ölümü gösterip, sıtmaya razı edecek yani!..

-Barzani’yi Tepemize Kim Çıkardı?-

Geçmişe dair birkaç hatırlatma;

Cumhurbaşkanı sıfatıyla Barzani’yi Çankaya Köşkü’nde ilk ağırlayan kim; Abdullah Gül.

Ona “KAK” diye hitap eden ilk Dışişleri Bakanı kim; Ahmet Davutoğlu.

Diyarbakır’da, “Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı” diye hitap eden kim; Dönemin Başbakanı Erdoğan.

Barzani’nin “bezi” meselesine gelelim:

2010’da dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Barzani’yi bakanlıkta ağırladıktan sonra yapılan basın toplantısında Türk ve Irak bayraklarının olmaması dikkat çekince Davutoğlu, “Aceleye geldi” gibi bir açıklama yaptı.

Davutoğlu 2015’te Barzani’yle Çankaya Köşkü’nde görüştüğünde Başbakandı ve arkalarında ilk kez Barzani’nin bezi vardı. Tabi, “Bu ne iş?” diye soran bir gazeteci olmayınca, herhangi bir izahata da gerek duyulmadı.

Bu sene başında bir aşama daha kaydedildi ve sadece Çankaya Köşkü değil, Barzani’nin kaldığı konukevi ile İstanbul ve Ankara havaalanlarına da o bez çekildi. Başbakan Binali Yıldırım’ın bu konudaki açıklamasına birazdan değineceğiz, ama Erdoğan’ın Başdanışmanı İlnur Çevik’in, “Hükümetin, misafire bir jesti” dediğini kaydedelim.

Ya bağımsızlık referandumu konusu?

Barzani geçen hafta Türkiye’nin, daha doğrusu Erdoğan’ın tavrıyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Kürdistan ile komşumuz Türkiye’nin ilişkileri çok iyi. Her iki taraf olarak ticari ve ekonomik ilişkilerimizin güçlü olmasından memnunuz. Türk arkadaşlarımız kendileri açısından Kürdistan Bölgesi’nin önemli olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu yüzden bizimle devam ediyorlar ve halen Kürdistan’da milyar dolarlık yatırımlar yapıyorlar. Dev projelerin büyük bir bölümünde ortaklar. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilişkilerimiz hem yeni hem de eski. Bizimle beraber uluslararası Erbil Havalimanı’nın açılışını yaptı. Bizden ilişkilerimizin güçlendirilmesi ve geliştirilmesinden başka bir şey istemedi.”

Böylesi bir kritik süreçte, “Erdoğan bizden ilişkilerimizin güçlendirilmesi ve geliştirilmesinden başka bir şey istemedi” diyor. 10 gün geçti; Yalanlama yok!..

-Bu ne Cüret ve Kimin Adına?-

Tüm bunları anlatma ve hatırlatmamızın sebebi şu:

Dün iktidar yanlısı bir gazetenin yazarının Barzani’ye yakın bir televizyon kanalına Başbakan Binali Yıldırım’ın bu sene başındaki “bez” meselesiyle ilgili sözlerini dayanak göstererek, “Sonuçta Binali Yıldırım’ın da dediği gibi, Kürdistan bağımsız olması gereken bir ülke” şeklinde açıklama yaptığı ortaya çıktı.

Oysa Yıldırım böyle bir şey söylemediği gibi, şunu vurgulamıştı:

“Türkiye, Irak’ın toprak bütünlüğüne sonuna kadar saygı duyar. Bizim bunun dışında başkaca bir diplomatik teamül geliştirmek, yeni usuller ortaya koymak gibi bir uygulamamız olmadı, olamaz.”

Sözkonusu yazarın; “Kürdistan Cumhurbaşkanı Barzani’nin, Türkiye’de ağırlanmasına, Kürdistan bayrağının asılmasına karşı olanlar aslında köken itibariyle Kürt düşmanıdır. Türkiye’de bu tür tartışmaların çıkmasını normal karşılamak lâzım. Çünkü Türkiye siyasi görüş açısından ve eski bagajların hala deva ediyor olmasından çok ‘renkli’ bir ülke. Hala eski genetik kodlarına işlemiş ırkçılık, ‘Ne mutlu Türküm diyene’ anlayışı devam ediyor. Bunun tezahürlerini de bir takım medya organlarında ya da bir takım siyaset organlarında görebilmek mümkün, ama örneğin KKTC bayrağı da var, KKTC tüm dünya tarafından tanınmayan bir ülke sonuçta, ama Türkiye Cumhuriyeti’yle Kıbrıs Cumhuriyeti arasındaki resmen protokole uygun olarak yapılıyor” gibi ifadeler kullandığını da belirtelim.

“Ne önemi var?” denebilir.

Önemli zira; Türkiye Sevr ateşiyle sınanırken, bunları dillendirebilen kişi iktidar medyasından biri.

Daha vahimi;

– Başbakana, söylemediği bir söz atfediliyor. Bunun içeride ve dışarıdaki yankıları düşünülürse, bu nasıl bir cürettir?

– Barzanistan konusundaki vahim gidişatta, neden Erdoğan, Gül, Davutoğlu değil de sadece, üstelik yakın zamanda, “Türkiye zor bir bölgede, etrafında 100 yıl ertelenen hesap var, Lozan’la ertelenen. Tekrar önümüze kondu. Bu toprakların kaderini değiştirecek sinsi planların uygulamaya sokulacağı dönemden geçiyoruz” tespitini yapmış olan Binali Yıldırım’ın adı anılıyor?

– Yoksa Devlette “Barzanistan”ın bağımsızlığı konusunda bir görüş ayrılığı var ve de “fatura” kesilecek birileri mi aranıyor?

Müyesser YILDIZ

19 Ağustos 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/devlette-barzanistan-ayriligi-mi-var-1908171200.html

Kategori:Uncategorized