İçeriğe geç

“Devlet Aklının Yerine Hissiyat Geçerse!..”

İçeride, dışarıda gerçekten çok zor günlerden geçiyoruz.

İçerideki gündem:

AKP’li belediye başkanlarının istifaya zorlanması… Hani sandıkla gelen sandıkla giderdi?.. Sandıkla gelenin emirle gitmesi hangi demokrasi kitabında yazıyor?… Yolsuzluk mu yapmışlar veya FETÖ’cü mu çıkmışlar?.. Yapılması gereken aynen HDP’li belediye başkanları gibi görevden alıp, haklarında adli-idari soruşturma açmak değil midir?.. Ha kim gitmiş, kim gelmiş anlam ve önemi var mı, o da ayrı mesele… Biliniyor ki, en tepeden en alta bir kişi ne derse, o oluyor, olacak… Yaşananların önemi, demokrasi, milli irade ve hukuk adınadır!..

TEOG ve üniversite sınavları… Aileler çocuklarının nasıl bir eğitim göreceği, yani gelecek telaşında… Ama bırakın eğitimcileri, Meclis’i, bakan bile sınav sisetiminin değişeceğini televizyondan öğreniyor…

Vergi artışları… Bu ülkede 1 numaradan habersiz değil vergi koymak, adım bile atılamayacağı aşikârken, “savunma için ihtiyacımız var” denilen vergiler bir talimatla aşağı indiriliyor… Savunma ihtiyacımız mı ortadan kalktı, yoksa “Allah sevdiği kula eşeğini önce kaybettirir, sonra buldurur” diye sevinmemiz için mi böyle oldu?

Ve 15 Temmuz’dan sonra arş-ı alaya yükselen, en nihayetinde Erzurum’da ağaca çıkan adalet arayışları… Yüzbinlerce insan aş-iş, binlercesi özgürlük derdine düşmüş… Kim suçlu, kim masum ayıklanamadığı gibi, daha “FETÖ”cü operasyonları sürüyor… Kimse yarınından emin değil… Mahkemeler tahliye kararı, doktorlar hasta mahkumlara rapor vermeye korkuyor… Kardeşi “FETÖ”den atılan OHAL Komisyonu Başkanlığına veya kardeşi darbecilikten yargılanan Başdanışmanlığına getirilirken, neredeyse BankAsya’nın önünden geçen 7 sülalesiyle birlikte ya işten atılıyor, ya hapse konuyor…

Özetle daha dün, “Bölücü örgütün saldırılarında ve bunlarla mücadelede yeteri kadar insanı kaybettik. FETÖ gibi milletimizin değerlerini kullanarak bir kanser hücresi gibi sinsice bünyemizi saran ihanet çetelerine yeteri kadar insanımızı maalesef kaptırdık” denmişken, yeni nesillerin kaybına, ülkenin kamplaştırılmasına devam ediliyor…

Yine daha dün, “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın… İnsanımızın hayatına dokunan her konuya özel ehemmiyet veriyoruz” denmişken, komadaki insanın “tutukluluğuna devam” kararı yürürlükte tutuluyor… Ana-babasının suçu yüzünden çocuklar, yakınlar açlıkla sınanıyor, sağlık hizmetlerinden bile yararlandırılmıyor…

Devletin başının, “Artık 80 milyonun tamamına biz sımsıkı sahip çıkacağız. Her bir vatandaşımızın bugünün ve geleceğinin sadece bu topraklarda olduğunun bilinciyle ülkesini sahiplenmesini sağlayacağız” sözleri, tam da bu tablonun ve vahametin itirafı değil midir?.. Bu ülkenin insanlarına ne zamandan beri sahipsiz?.. İnsanlar hangi ara ve neden ülkesini sahiplenmekten vazgeçip, bugününü ve geleceğini başka topraklarda arar oldu?..

Dışarıdaki gündem:

“Barzanistan” üzerinden Sevr’in ilk adımı atılmış… Suriye sınırımızda boydan boya “İsrail koridoru” kuruluyor… İktidarın gündeminde olmasa bile Yunanistan Ege’yi oyup, hançer saplıyor… Ülkemizi hedef alan terör örgütleri, TSK’da bile bulunmayan silahlarla donatılıyor…

Can, aş, iş, gelecek kaygısına düşmüş insan, ülkesinin çevreleyen bu sorunlarla nasıl ilgilensin, ne yapsın?!.

-Devlet Şirket Gibi Yönetilir mi?-

AKP Milletvekili Yalçın Akdoğan bugün Star’da güzel bir yazı yazmış.

“Devlet aklının yerine hissiyât geçerse” diyor ve şu yakıcı soruları yöneltiyor:

– Bir lider kendi hissiyatı için milletini tehlikeye atabilir mi?

– Duygusal tatmin için gemiler yakılır mı?

– Akıl yerine sadece hissiyat üzerinden siyaset yapanlar devlet adamı olabilir mi?

– Devlet aklı olmadan ise devlet olur mu?

Bunları kime mi soruyor; Barzani’ye!..

Devamında şunları söylüyor:

“Devlet olmanın şartlarından birisi devlet aklına sahip olmaktır, akıl yerine hissiyat ile hareket eden, sadece duygusal davranan bir zihniyet devlet falan kuramaz… Devlet aklı, milletin umumi hissiyatını, efkârını ve ortak çıkarını kapsar, dönemsel değil uzun vadeli kazanımlara odaklanır. Rasyonalite olmadan sistem olmaz, sistem olmadan devlet olmaz. Devlet aklı üzerine elbette felsefi tartışmalar yapılabilir, olumsuz göndermelerde bulunulabilir. Burada kastettiğimiz milli iradeye ve demokratik yapıya ters, kıymeti kendinden menkul bir devlet bakışı değil… Demokratik siyaset kurumunun hukuk içinde kalarak yönettiği temel devlet politikalarına yönelik bakış açısını kastediyoruz; ‘hikmet-i hükümet’ anlamında, devletin varlığını sürdürmek için her yolu mubah gördüğü bir anlayışı değil…”

Sonra da “devlet aklının” ne olduğunu tane tane şöyle izah ediyor:

– Devlet aklı, uzun dönemli stratejiler yerine kısa dönemli taktiklerle hareket etmez.

– Devlet aklı, umumi ve kalıcı faydalar yerine, geçici popülist kazanımları esas almaz.

– Devlet aklı, kendi milletinin selameti yerine, başka bir üst aklın hizmetkârı olmayı hedeflemez.

– Devlet aklı, hayatın gerçekleri yerine, duygu seline kendini kaptırmaz.

Samimiyetle altına imzamı atıyor, ama bir kalemde de şunları sormak istiyorum:

– Yıllar boyu “FETÖ” tehlikesine dikkat çekildiğinde, “Alnı secdeye değenden zarar gelmez” demek…

– PKK ve Barzani’nin “üst aklın” maşaları olduğunu söyleyenleri, “Ergenekoncu” ilân etmek…

– “FETÖ”cülerin, “Size suikast düzenleyecekler” yalanına inanıp, TSK’yı hallaç pamuğu gibi atmak…

– “Üç tarafı denizler, dört tarafı düşmanlarla çevrili ülkeyiz” gerçeğini, “tekerleme” saymak…

– Irak’ın işgâline destek vermek, Suriye’yle bir kalemde düşman olmak, Rusya’yla gel-gitler yaşamak…

– Ülkenin stratejik kuruluşları dahil neyi var, neyi yok satmak…

– Terör örgütlerine silah yağdıranları, Türkiye’yi bölünmüş gösteren haritaları kullananları “dost”, partisine oy vermeyenleri “düşman” görmek…

– Kurucu değerlere savaş açmak, her daim geçmişi kötülemek, bu milletin adını bile söyleyememek…

– “Yeni Türkiye”nin kurulduğunu açıklamak…

– Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “A.Ş. gibi yönetmeyi” istemek…

– Ülkeyi, milleti ve devleti, tek kişi ve partiyle özdeşleştirmek…

Ve daha niceleri… Acaba bunlara ne diyeceğiz; Devlet aklının gereği mi, hissiyat mı?..

Müyesser YILDIZ

4 Ekim 2017

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yalcin-akdoganin-yazisinin-altina-imza-atarim-ama-sunlari-da-sorarim-0410171200.html

Kategori:Uncategorized