15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra “FETÖ üyeliğinden” tutuklanan Yargıtay üyeleri hakkında hazırlanan fezlekeler birer birer Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmeye başlandı.
Fezlekeleri gönderilenler arasında Balyoz kumpas davasını onayan meşhur 9. Ceza Dairesi’nin Başkanı Ekrem Ertuğrul ile üyeler de var.
Sözkonusu fezlekelerde, bu isimlere yöneltilen suçlamaların başında da bu geliyor ve “FETÖ/PDY isimli örgüt içerisinde yer alan yargı mensuplarının örgütün talimatı ile yerine getirdikleri Balyoz ismi verilen soruşturma ve yargılamada haksız ve hukuksuz işlemleri sonucu verilen hukuka aykırı kararın da örgüt tarafından dizayn edilen Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandığı bilinmektedir” deniliyor.
Öncelikle şunu belirtelim; 15 Temmuz darbe girişiminden çok önce Yargıtay’daki “şüpheli” daireler dağıtılmış, bu arada görev değişikliği yapılarak 9. Ceza Dairesi’nin baktığı davalar 16. Ceza Dairesine verilmişti.
Yakın zamanda Yargıtay’daki dairelerin görevlerinde yine sessiz sedasız bir değişikliğe gidildi ve “FETÖ’cü” suçlamasıyla tutuklanan yüksek yargı mensuplarının 9. Ceza Dairesi’nde yargılanması kararlaştırıldı. Yani Balyoz başta olmak üzere bir çok kumpas davayı onayan dönemin 9. Ceza Dairesi Başkan ve üyeleri şimdi o dairede sanık sandalyesine oturacak.
“Kaderin tecellisi” veya “İlahi adalet” denebilir!..
-Balyoz’da 7 Kişi-
Lâkin Yargıtay aynı konuda eş zamanlı olarak büyük bir garabete daha tanıklık ediyor, edecek.
Şöyle ki; Dönemin 9. Ceza Dairesi Başkan ve üyeleri “Balyoz kararını” onamakla suçlanıyor ya, önce bu davanın nasıl sonuçlandığını hatırlatalım.
Onamadan sonra Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “adil yargılanma hakkının ihlal edildiği” kararı üzerine dava İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görüldü. Yaptırılan bilirkişi incelemesiyle Balyoz Harekat Planı’nan sahte olduğu tespit edildi ve dava 236 sanığın beraati ile sonuçlandı. Ancak Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı sanıklardan 7’si, Çetin Doğan, İhsan Balabanlı, Behzat Balta, Mehmet Kaya Varol, Metin Yavuz Yalçın, Erdal Akyazan ve Emin Küçükkılıç’a verilen beraat kararını, “usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle temyiz etti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da temyiz başvurusundan tam 15 ay sonra 24 Haziran 2016’da hazırladığı tebliğname ile 7 sanık hakkındaki beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 15 Temmuz darbesinden yaklaşık 3 ay sonra duyulduğu için gözlerden kaçan tebliğnamede, 2003’te 1. Ordu Komutanlığı’ndaki seminerde yapılan konuşmalar delil sayılıp, “Sanıkların, Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçu için anlaştığı” yönünde görüş bildirildi.
Bu tebliğname tam 1 senedir Ergenekon kararını bozan Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde. İnceleme sürüyor. Dava muhtemelen duruşmalı değil, dosya üzerinde görülecek ve karar verilecek. Kulislerde, 7 sanığın cezaya çarptırılacağı, ancak bunun yattıkları süreye sayılacağı konuşulduğu gibi, siyasi gelişmelere göre “teşebbüs suçu için anlaşma”nın kapsamının genişletilebileceğinden de söz ediliyor.
Düşünün, Yargıtay’ın bir dairesinde, “Balyoz’a teşebbüs suçunu” gerçekleştirme iddiasıyla 7 eski subay, diğer dairesinde de “Balyoz davasında verilen mahkumiyetleri” onamakla suçlanan hakimler yargılanacak.
Tamam, Erdoğan’ın ve Başbakan Binali Yıldırım’ın, “Balyoz da Ergenekon da sapına kadar gerçekti, ama FETÖ’cüler sulandırdı” dediğini, dahası Yıldırım’ın sadece 3 ay önce, “Darbeciler, Balyozcular, Ergenekoncular sırasını savdı, bu sefer FETÖ’cülere görevi devretti” iddiasında bulunduğunu biliyoruz.
Biliyoruz da 7 Balyoz sanığı hakkında hazırlanan bu tebliğname ve çıkacak “olası” sonuç, eski 9. Ceza Dairesi Başkan ve üyeleri hakkındaki fezlekeleri peşinen boşa düşürmüş, onlara güçlü bir savunma kozu vermiş olmayacak mı?
-FETÖ Davaları da Çöker-
Garabetin bir başka boyutu daha var.
15 Temmuz’dan önce hazırlanan ve birçok iddianameye temel yapılan FETÖ Çatı İddianamesinde;
“Ergenekon ve Balyoz türü davalar TSK içindeki FETÖ kadrolarının dışarıya sızdırdığı bilgi ve belgeler üzerinden kurgulanmıştır”,
“Örgütün TSK içinde kadrolaşmak için uydurduğu Poyrazköy, Balyoz, Ergenekon gibi davaların bir amacının da örgütten olmayan veya boyun eğmeyen kimseleri imha etmek amacıyla yürütüldüğü, örgütten olan hiç kimseye bu dava ve soruşturmalarda zarar gelmediği bu gün bütün açıklığı ile ortaya çıkmıştır”,
“Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk davaları, askeri kanada örgütün yerleştirilmesi için yapılmış kumpas soruşturma ve davalardır”,
“Balyoz Davası, TSK içerisindeki cemaat yapılanmasına karşı çıkanların tasfiyesi için oluşturulmuş sahte delillere dayanan kurgu bir diğer davadır. Kamuoyuna devletin bağırsaklarını temizlediği imajı verilerek soruşturma sürdürülmüş, birçok kişi tutuklanmış, yargılananların tamamı beraat etmiştir”,
“Örgüt, askeri bürokrasiyi hedef alıp kadrolarının TSK içinde etkili yerlere gelmesi için semineri darbe teşebbüsü kabul ederek etkili propaganda ile bunu fırsata çevirmiştir”,
“Kamuoyunda Balyoz darbe planı davası olarak geçen 230 kişinin yargılandığı davayı önce özel yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi karara bağlayıp mahkumiyet kararı vermiştir. Temyiz edilmiş ve onanarak hükümler kesinleşmiştir. Yargıtay 9. Dairesi tarafından karar oybirliğiyle onanmıştır. Kasten yapılabilecek ağır hukuki ihlalleri olan bu karar, böyle saflıkla kabul edilemez”,
Ve de 7 kişinin suçlandığı ses kayıtlarıyla ilgili, “Kişiler cebri hiçbir harekete daha başvurmadıkları halde sırf maksadı aşan konuşmalar esas alınarak darbe ile suçlanıp çok ağır şekilde cezalandırılmıştır. Bu davayı örgüt, kendinden olamayan askeri personeli tasfiye etmek için kullanmıştır. Davanın özü, TSK içinde cemaatten olmayan kişilere kurulan bir kumpastır” denilmedi mi?
Dahası suçlanan isimler arasında bulunan Metin Yavuz Yalçın için, “Ulusal bir televizyon kanalında kadın bir spiker ile görüşmeler yapan ve otele girerken çekilen görüntüsü internette yayınlanan aynı zamanda Balyoz Davasında sanık olarak yargılanan Korgeneral Metin Yavuz Yalçın da Fetullah Gülen Örgütünün gizli operasyonu ile istifaya zorlanmıştır” tespiti yapılmadı mı?
Keza Genelkurmay Çatı İddianamesinde de “2008-2014 TSK’yı Tamamen Ele Geçirme ve Örgütten Olmayanların Tasfiye Edilmesi” başlığı altında şunlar anlatılmadı mı?
“Tamamı örgüt elemanlarından oluşan mahkemeler tarafından kamuoyunda ‘isimli davalar’ olarak bilinen onlarca kumpas davası görülmüş ve muhataplarına uzun yıllar sürecek mahkûmiyetler verilmiştir. Örgüt bu mahkûmiyetlerin yüksek yargı organlarında onanmasını da başarabilmiştir.”
Özetle, öncelikle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 7 kişi için hazırladığı tebliğname, ayrıca 16. Ceza Dairesi’nin olası mahkûmiyet kararı bizatihi “FETÖ ana iddianamelerini” çökertmiş olmayacak mı?
Müyesser YILDIZ
3 Kasım 2017
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/feto-davalarinda-buyuk-tehlike-0311171200.html