İçeriğe geç

İzmir Casusluk Kumpasının TSK’daki “Sorumlusu” Bulunmuş Oldu mu?

Kumpas davaların en büyüğü sözde İzmir Askeri Casusluk davasıydı. Çünkü sadece TSK mensuplarının değil, toplam bin 500 bürokratın da adı geçiyordu. Fakat sadece TSK mensupları tutuklandı ve yargılandı.

En sonunda bu davanın kumpas olduğu anlaşıldı ve sanıklar ancak Şubat 2016’da beraat etti. Bu dava yüzünden TSK’dan atılanların mağduriyetleri ise sürüyor. Bir kısmı göreve dönse de bir kısmının dosyası AYM’nin kararına rağmen halen Danıştay’da bekliyor.

Sanıkların casuslukla suçlanmasının ve yıllar süren tutukluluğunun temel sebebi, ev veya işyerlerinde ele geçirilen belgelerin “gizli” olmasıydı.

Peki, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un konuşmasının da yer aldığı sempozyum kitabı, telefon rehberi, ders notları dahil 700 civarındaki “belgenin” “gizli” olduğuna kimler, nasıl karar vermişti?

2013’te Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’nda oluşturulan 9 kişilik komisyon, 2 günlük incelemeyle, “Bu belgeler çok gizli” demişti.

Sanıklar ve avukatlar, sözkonusu raporla ilgili olarak komisyon üyelerinin yanı sıra dönemin Adli Müşaviri Muharrem Köse ile dönemin İstihbarat Başkanı, şimdinin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler’i de suçlamıştı.

Nitekim davanın kumpas olduğu ortaya çıktıktan sonra kumpasçılar hakkında hazırlanan iddianamede, suçlanan kişilerin arasında Yaşar Güler’in de yer aldığı ortaya çıkmıştı.

Yaşar Güler Kimi Suçladı?

Bilindiği gibi geçen hafta Genelkurmay Çatı Davası kapsamında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’la birlikte Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler de sanık ve avukatların bulunmadığı özel bir celsede müşteki sıfatıyla ifade verdi.

İşte Mahkeme heyetinin Güler’e yönelttiği sorulardan birisi de İzmir Casusluk kumpasıyla ilgiliydi. Güler şunları söyledi:

“İzmir Casusluk Davası ile ilgili olarak gelen evrakların tamamının Genelkurmay Karargâhı’nda, her kuvvetten ve Genelkurmay’dan görevlendirilen personelce incelenmesi kararı verildi. Her kuvvet 3 ila 4 personel görevlendirdi. Genelkurmay da İstihbarat Başkanlığı’nda o zamanki Daire Başkanı olan Mustafa Özsoy’un önerisi üzerine Hüseyin Yıldırım, tarafımdan görevlendirilmiştir.”

Güler’in suçladığı ve bir anlamda “Beni kandırdı” dediği Mustafa Özsoy kimdir? 15 Temmuz sürecinde Genelkurmay İstihbarat Başkanı olan ve tutuklanan kişi.

O Dönemin “Kara Kutu”su Neler Anlattı?

İzmir Casusuluk kumpasına ilişkin bir kişinin daha ifadesi var.

Bu kişi de o dönemin en “yetkili-etkili” kişilerinden olan ve sanıkların ilk sırada suçladığı eski Adli Müşavir Muharrem Köse.

15 Temmuz’dan sonra tutuklanan Köse 4 ay önce mahkemedeki ifadesinde, dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve 2. Başkan Hulusi Akar’ın, Nisan 2012’de adli makamlarla yazışmalarda tüm yetkiyi kendisine verdiklerini vurguladıktan sonra şunları anlattı:

“Mayıs 2012’de İzmir Casusluk soruşturması başladı. Bu dönemde TSK’dan Savcılığa gönderilmiş, sanıkların aleyhine olabilecek tüm yazılarda sorunu ben kırdım. Halbuki devamlı emirde de belirtildiği üzere Genelkurmay Adli Müşavirliği, adli birimlerden gelen yazı, müzekkere; müzekkerede istenilen konunun ilgilisi olduğu komutanlığa gönderir, burası cevabını hazırlar, bilgi, belgeleri ekler, Adli Müşavirliğe gönderir. Komutanlık ve birlikten gelen yazıdaki tespitler, değerlendirmeler, yorumlar hiçbir şekilde değiştirilmeden, yorumlanmadan, çıkarılmadan sadece üst yazıya dökülür. Genelkurmay Adli Müşaviri’nin imzası açılır. Bu arada savcılara gönderilmeden önce tüm yazılar ekleriyle İkinci Başkan ve Genelkurmay Başkanı’na arz edilir. Dolayısıyla denetim ve kontrolden geçmiş yazılar savcılığa gönderilir. Bir usülsüzlük varsa, bu cevabı hazırlayan birlik ve komutanlığın sorumlu olması gerekirken, benim imzamla dosyaya girince tüm yazılardan ben sorumlu tutuldum. Dolayısıyla sanıklar ve avukatları beni hedef aldılar.”

Danıştay Şemasını da O Gönderdi

Bu arada Ergenekon davasına konu olan “Danıştay şeması” örneğini veren Köse, sözlerine şöyle devam etti:

“Danıştay şemasını benim gönderdiğim iddia edilmiştir. Bu şemayla ilgili İstanbul Ergenekon davasına bakan mahkeme, müzekkere yazmıştır. Ben Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı’na göndermişimdir. Genelkurmay İstihbarat Başkanı şemayı bulmuş, üstüne Yaşar Güler imzalı bu şemanın da, Ergenekon’la ilgili olabileceği üst yazısıyla Adli Müşavirliğe gönderilmiş. Adli Müşavirlik de aynı üst yazıyı virgülünü değiştirmeden, mahkemeye üst yazı ile göndermiştir. Burada bir suçlama, bir kumpas, bir yolsuzluk, bir suç varsa Yaşar Güler’in olması gerekirken, ne tesadüf Yaşar Güler Danıştay şeması ile ilgili bir kez bile suçlanmamış, tüm suçlamalar Adli Müşavirliğe yapılmıştır. Şema Adli Müşavirlikçe bulunmuş bir şema değildir ki, ben suçlanayım. Ancak bu suçlamaların doğru olmadığı, tüm yazışmaları okuyan, denetleyen Genelkurmay 2. Başkanı ve Genelkurmay Başkanı tarafından bilinen hususlardı. Bildikleri için de hakkımda herhangi bir işlem yapmamışlardır. Bu nedenle Genelkurmay Başkanı da Hulusi Akar da Yaşar Güler de bu süreçte, ‘Bizi kandırmış, bizi yanlış yönlendirmiş, bizi aldatmış’ şeklinde hiçbir iddiada, beyanda bulunmamıştır.”

Tüm Belgeler İstihbarat’ta İncelendi

Muharrem Köse, İzmir Casusluk belgelerinin nasıl incelendiği konusunda ise şu iddialarda bulundu:

“Savcılık, sanıklardan ele geçtiğini iddia ettiği gizli belgeleri Adli Müşavirliğe göndermiştir. Biz de geçmişte olan benzer şekilde İstihbarat Başkanlığı’na göndererek, incelenmesini yapmasını istedik. Geçmişte İstanbul Casusluk’ta tüm incelemeler İstihbarat Başkanlığı’nda yapıldığı için özellikle Deniz Kuvvetleri mensuplarının eleştirisi olmuş, ‘Bizim kuvvetin görüşü alınmadan, bizimle ilgili değerlendirmeler yapıldı’ şeklinde. Bu nedenle İstihbarat Başkanlığı’na gönderirken, kuvvetten temsilcilerin de oluşacak geniş bir heyetle belgeleri incelemesini istemiştim. Genelkurmay İstihbarat Başkanı o dönemde yine Yaşar Güler’di. Belge incelemelerini yapmış, üst yazıyla Adli Müşavirliğe göndermiş, Adli Müşavirlik de İkinci Başkan ve Komutana üst yazıyı göstermiş, Savcılığa göndermiş. Adli Müşavirlik’te hiçbir belge incelemesi yapılmamıştır. İncelemelerin tümü İstihbarat Başkanlığı’nda yapılmıştır. Burada belge incelemeleri yine benim imzamla gönderilince, tüm sanıklar ve avukatları yine beni hedefe koymuşlardır. Hakkımda, İzmir davası sanıklarını mağdur ettiğime yönelik soruşturma bile yoktur. Mağduriyet varsa, bu mağduriyetin faili Genelkurmay İstihbarat Başkanı olan Yaşar Güler’dir. Kuvvetlerde inceleme yapan heyet üyeleridir.”

Yıl 2013; İzmir kumpası mağdurları ve avukatları Muharrem Köse ile Yaşar Güler’i suçlarken Genelkurmay sessiz kaldı…

Yıl 2018; Muharrem Köse, Yaşar Güler ve komisyon üyelerini, Yaşar Güler ise sadece dönemin İstihbarat Daire Başkanı Mustafa Özsoy’u suçladı…

Birincisi; Güler’in Muharrem Köse’den hiç söz etmemesi ilginç değil mi?

İkincisi; TSK’nın, “Üst, astın yaptığı veya yapmadığı her şeyden sorumludur” şeklindeki temel ilkesi nereye gitti?

Üçüncüsü; İzmir kumpasının TSK’daki sorumluları bulunmuş oldu mu?

Müyesser YILDIZ
26 Mart 2018

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/feto-kumpaslarinda-oklar-hangi-komutani-gosteriyor-26031800.html

Odatv yeni link: https://www.odatv4.com/makale/feto-kumpaslarinda-oklar-hangi-komutani-gosteriyor-26031800-135667

Kategori:Uncategorized