İlk 2005’te Fetullah Gülen “Ulusalcılığı” tehdit saymış, “Ulusal cephe adı altında oluşturulmaya çalışılan dalganın sınırları belli değil. Hedefi, niyeti ve çağrı yaptığı hassasiyetleri farklıdır. Kemiksiz, kimliksiz ve hedefsiz bir dalga. Her açıdan manipülatif bir organizasyon olduğu belli. Ama sancılar olacaktır. Bunlar aşılacaktır” demişti.
Gülen’in bu beyanından sadece 2 ay sonra ise şimdilerde CHP’nin “Çatı adayı” yapmak istediği iddia edilen dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Zaman Gazetesi’ne konuşup, “Son günlerde artış gösteren ve kendisini ‘Ulusalcı’ diye tarif eden akımlardan” şikâyet edip, “İmparatorluğun da ulusalcı zihniyet yüzünden yıkıldığını” savunmuştu.
Sonrası malûm!.. Şemdinli, Sauna, Atabeyler, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Askeri Casusluk, Kozmik Oda, Odatv, Malatya Zirve Yayınevi kumpasları… Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın, “Ulusalcılığı, aşırı sağ faaliyetler kapsamında bir tehdit” olarak değerlendirmesi…
Bunu bir kenara not edip, o süreçte cezaevine konan insanların seslerini duyurma çabalarına geçelim.
Askerlerin eşleri, “Vardiye bizde” diyerek, birçok ilde “Sessiz Çığlık” eylemleri başlattı. Bu eylem yıllarca, son kumpas mağduru çıkana kadar sürdü. Polisler, hiçbirisini kaçırmayıp, tek tek izledi ve kayda aldı. İçeridekiler de Odatv’ye gönderdikleri yazılarla hem kumpasları anlatmaya çalıştı, hem de komuta kademesinin kendilerine sahip çıkmasını istedi.
Ve onlar içerdeyken, Gezi eylemleri başladı. Her kesim ve yaştan insanın destek verdiği eylemlerde en unutulmaz sahne, Taksim’de çıkan olaylar sırasında polis, biber gazı ile müdahale ederken, askerlerin bulundukları yerlerden göstericilere maske dağıtmasıydı. İktidar, o vakitler Gezi için de “Çeşitli marjinal çevreleri” suçlamıştı. Şimdi, “FETÖ darbesi” diyor.
-Necdet Özel Dönemi-
Bu genel tablodan sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’le ilgili bazı hatırlatmalar yapalım.
Işık Koşaner’in, “Silah arkadaşlarımın hukukunu koruyamıyorum” diyerek istifa etmesi üzerine “koşarak” Genelkurmay Başkanı olan Özel, Hasdal’daki komutanları ziyaret ettiğinde şunları söyledi:
“Davanın tamamen sahte belgelere dayandığını biliyorum. Çözmek için uğraşıyorum. Ancak benim yöntemim farklı. Ben masaya yumruk vurarak değil, müzakereyle sonuç alırım. Herkes göreve dönecekmiş gibi hazır olsun. Disiplini bozucu hareketlerden uzak durun. Mahkemeyle didişmeyin. Savunmalarınızı kısa tutun ki, bir an önce hükme gidilsin. Bu komployu önleyemezsem, ben de benden öncekiler gibi çeker giderim. Bu anlamda bana güvenin.”
Ancak hepsi müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay da 9 Ekim 2013 tarihinde sadece 63 sanık hakkındaki mahkumiyet kararını bozup, 237 sanıkla ilgili kararı onadı.
Haliyle oklar Özel’e yöneldi. Bu tepkiler üzerine bir bayram günü açıklama yapan Özel, tutuklu TSK personeli ve ailelerinin üzüntüsünü ailesiyle birlikte yüreğinde hissettiğini ifade edip, “Bütün soruşturma ve davalarla yakından ilgilendiğini, günlük olarak bilgilendiğini, halen de ilgilenmeye ve bilgilenmeye devam ettiğini” bildirdi. Uzun açıklamasının sonunda, “Bu tarihi davalarla ilgili vicdan muhasebesinin Yüce Millet tarafından yapılmasının daha doğru olduğunu düşündüğünü” vurgulayan Özel, “Geçmişte yaşanan olaylardan gerekli derslerin çıkarılması, ama bunlara takılıp kalınmaması, mevzubahis vatan ve millet olduğundan, saplantıların bir kenara bırakılarak, ‘Herşey Türkiye için’” denilmesini istedi.
Artık top Anayasa Mahkemesi’ndeydi. Vardiya Bizde Platformu AYM önünde 45 gün boyunca “Adalet Nöbeti” tutup, sadece Sakarya Caddesi’nde değil, burada da Sessiz Çığlık eylemleri düzenledi. Eylemlere, tutukluların ailelerinin yanısıra Yargıtay’ın kararıyla tahliye olmuş askerler de katıldı. Genelkurmay eski Başkanı Işık Koşaner dahi geldi. Tabii, ben de 45 gün boyunca AYM önünde ve her hafta Sakarya Caddesi’ndeydim.
Nihayet 18 Haziran 2014’te AYM “Adil yargılama yapılmadığı” için Balyoz kararını bozdu.
Karardan 6 gün sonra dönemin AYM Başkanı Haşim Kılıç’ı ziyaret eden ilk isim Genelkurmay Başkanı Necdet Özel oldu. Özel çıkışta, “Bazı kişi ve çevreler tarafından haksız bir şekilde ve acımasızca eleştirildim. Bu durum, TSK ile ilgili hemen hemen her konuda halen devam etmektedir. ‘Gün ola harman ola’ güzel bir atasözümüz. Sabırla ve inançla hukukun üstünlüğüne inanarak bekledim/bekledik. Onların özgürlüklerine kavuşmasını görmek, benim en büyük görevim olduğunu düşünüyorum” dedi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada da, “Özel’in karardan son derece memnun olduğu, bu nedenle teşekkür ettiği” bildirildi.
Özel hakkında bir başka not:
TSK’daki cemaatçi örgütlenmeye göz yummakla eleştirilen isimlerden olduğu için 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından Hürriyet’ten Fikret Bila’ya konuştu. Terfilerin ne kadar büyük titizlikle yapıldığını şöyle anlattı:
“Haklarında bir ihbar veya iddia olmamış. Olsa mutlaka incelenirdi. Dosyaları da temiz, parlak siciller, ayrıca istihbarat raporları da temiz gelmişse, artık sizin yapacağınız bir şey yok demektir. Demek ki, kendilerini çok iyi gizlemişler. Çünkü araştırma yapılırken etraftan da bilgi toplanır, ailelerine dahi bakılır, istihbarat toplanır. Terfi edenlerin dosyaları ve istihbarat raporları temizdir ve haklarında bir ihbar yapılmamıştır ki, terfi edebilmişler. Sistem böyle işler.”
-Yüreği Yanan Bunu Yapar mı?-
Özel’in o röportajında Balyoz ve Ergenekon mağdurları için; “Yüreğim yanıyor, ömrüm oldukça da yanacak, ben artık böyle bir yürekle yaşayacağım. Üzüntüm çok büyük, vicdanımda bir sızı olarak kaldı. Birçoğu komutanlık görevini üstlenecek tecrübe ve donanıma sahipti. Benim için en önemli şey vicdan artı hukuktur. Hukuku izledik ama vicdanım sızlıyor”,
Darbe teşebbüsü için de, “Millet hepimizi affetsin. Asker-sivil sorumluluk makamındaki herkes milletten özür dilemeli” dediğini de kaydedelim.
Özel’in söylemleri böyle. Ya eylemleri?
Aylardır, Genelkurmay Çatı Davası İddianamesi’nin eklerindeki binlerce klasör üzerinde çalışıyorum. Bu klasörlerde, 2015 ve 2016 YAŞ çalışmaları için hazırlanan terfi dosyaları da yer alıyor.
Hani “FETÖ”cülerle ilgili olarak Özel, Fikret Bila’ya, “Haklarında bir ihbar veya iddia olmamış” demişti ya, öyle çok var ki!..
Bu bir yana.
Genelkurmay kulislerinde, Necdet Özel’in sabah geldiğinde ilk işi olarak “FETÖ’cü” sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımları okuduğu, dosyaları bunlara göre hazırladığı anlatılmıştı da inanmamıştım.
2015-2016 dosyalarını görünce inandım. O ahlaksız iddia ve iftiraların tamamı, “Sosyal medya” bilgisi diyerek, dosyaların en başına konmuş.
Tüm bunların kumpas olduğu ortaya çıkmış, adamlar tahliye olmuş, hatta göreve dönmüş ve siz bunları “Bilgi” diye adeta katalog haline getirmişsiniz. Bu nasıl bir yöneticilik ve vicdandır?
-Ali Türkşen “Aşırı Sol”muş-
Yazının başında neden “Ulusalcılık, Sessiz Çığlık ve Gezi”den söz ettiğime gelince; Özel döneminde hazırlanan bu dosyalardan iki örnek vermek için.
2015 yılı YAŞ terfi listesinde, Balyoz’dan hapis yatan ve halen önemli görevde olan bir komutan hakkında şu bilgiler var:
Konu başlığı altında ilk sırada sosyal medya haberleri bölümü yer alıyor. Hakkında herhangi bir sosyal paylaşım olmadığından bu bölüm boş bırakılmış. Adli işlem kısmında, Balyoz’dan yargılamasının sürdüğü belirtiliyor.
Geliyoruz İKK (İstihbarata Karşı Koyma) Bilgilerine. Bu bilgilerin kaynağı ise PERGİN (Personel Güvenlik İncelemesi Sistemi), MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü. Neler mi var? Şunlar:
– Eşinin, ulusalcı yapıların “Sessiz Çığlık” konulu basın açıklamasında konuşma yaptığı.
– Amcasının Ulusalcı yapılara yönelik faaliyet gösteren derneğe üye olduğu.
– Sosyal çevresi içinde yer alan Müyesser Yıldız Uğur Gazeteci yazar olup Odatv’de yazıları yayınlanmaktadır.
– Ulusalcı grupların düzenlediği birden çok eylem ve etkinliğe katılmıştır.
– Taksim Gezi Parkı eylemlerine katılmıştır.
İkinci örneğe geçelim. Artık görevde olmadığından adını verebiliriz. Hem Balyoz, hem Poyrazköy’den hapis yatan Kardak kahramanı, şimdi İYİ Parti milletvekili adayı Ali Türkşen’in 2015’teki dosyasına da şu bilgiler konmuş:
Sosyal medya haberleri 2014- TSK aleyhinde Oda.tv internet sitesinde çok sayıda yazı ve TSK komuta kademesi hakkında hakaret… Astlık, üstlük münasebetlerini zedeleyen ve TSK’nın birlik beraberliğine zarar veren iki adet kitap yazmış ve www.oda.tv internet sitesinde çok sayıda yazı yazmıştır.
Sn. Genelkurmay Başkanı hakkında “Üzerindeki üniformayı sünnet kıyafeti mi yazdınız” cezaevindeyken yazdığı başlıklı yazı (Yazdınız değil, sandınız olacak MY).
Bu yazı hakkında yapılan işlem: Komuta katına arz edilmiştir. Gnkur.Adli Müş.liğince soruşturma emri verilmiştir.
İKK Bilgileri (PERGİN, MİT araştırması vb.)- Gnkur. Askeri Savcılığı tarafından yürütülen “TSK’da aşırı sol illegal yapılanma” soruşturmasında örgüt yöneticisi olarak ismi geçmektedir.
Besbelli Necdet Bey döneminde; Ulusalcılık, Sessiz Çığlık, Gezi eylemleri ile Odatv’de yazmak ve Odatv çalışanları ile aynı “sosyal çevrede” bulunmak “sakıncalı” sayılıyormuş.
Yegâne merakım şu; Halen böyle mi? Genelkurmay’ımız özellikle de ulusalcılık hakkında ne düşünüyor?
Müyesser YILDIZ
29 Mayıs 2018
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/odatvde-yazi-yazdigi…-29051834.html