9 Ekim 2013 günü bir kalemde yüzlerce subayın kalemini kıran dönemin Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Başkanı Ekrem Ertuğrul’un 2 yıl 8 gün tutuklu kaldıktan sonra geçen hafta sessiz sedasız tahliye edilmesi şok etkisi yarattı.
Peki bu karar sürpriz mi?
Bence değil.
Birincisi; Fezlekeler ve iddianameler tek tip olduğu,
İkincisi; Balyoz başta olmak üzere bu dairenin onadığı diğer kumpas davalar, suçlamaların temeli yapılmadığı, sadece çeşni niyetine sorgulandığı için…
Ama daha önemlisi Balyoz kararı onandığında;
“İngilizcesi çok havalı bir kalıp var. Sakın aklından bile geçirme! İnşallah kararlar ders olur, kimse darbe kelimesini aklından bile geçirmez” diyen bir isim bugün bakansa,
Yargıtay’ın iyi ve ciddi bir inceleme yaptığını, onama gerekçelerinin “Hukuksal açıdan çok yeterli ve doyurucu olduğunu” savunan siyasetçinin oğlu bugün AKP milletvekili seçilmişse,
“Hakimlerle uğraşmanın yanlışlığına” işaret edip, Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkan ve üyelerini öven, bir üye için, “Kıdem ve kararlarıyla saygın yargıç” ifadesini kullanan, onamadan sonra fenalaşan asker yakınlarıyla, “Daha çok ağlayacaksınız” diye alay eden, coşkuyla “Babalık ve kocalık haklarından mahrum edildiler” manşetlerini atan gazeteciler bugün hala gazetecilik yapabiliyorsa, fatura tek başına o hakimlere çıkarılabilir mi?
Bitmedi;
Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin Balyoz kararını bozmasından sonra yerel mahkeme tüm sanıklar için beraat kararı verdiği halde Savcının 7 kişi için yaptığı temyiz başvurusu 3 yıldır Yargıtay’da bekletilirken,
Ülkenin en yetkili isimlerinden biri daha dün gibi yakın bir zamanda, “Balyoz da Ergenekon da sapına kadar vardı” demişken, bu tahliyeye şaşırabilir miyiz?
Veya yöneticilerimizin, “Aldatıldık. Rabbim de milletim de affetsin” dediği yerde, “Aynı dairede çalıştığınız üyelerin bu yapı mensubu olduklarının farkına varmadınız mı?” şeklindeki bir soruya Ekrem Ertuğrul’un verdiği şu cevaba nasıl kızılır?
“Onun farkında olamadım. Bu kadar saflık olabilir mi? Bunların toplantılar yaptıklarından, bunları yaptıklarından hiç haberim yoktu. Çok hatam var, yalnızca işimi yaptım. Çalışmakla, tarafsız olmakla, düzgün olmakla bir yere varılamıyormuş. Bu ülkede, bu Yargıtay’da uyanık olmak lazımmış.”
-Yargıtay’daki Söylenti-
İddianamede, Ekrem Ertuğrul’un “örgüt içinde yer almamakla birlikte örgüt üyeleriyle fikir ve eylem birliği içinde yapıya dahil olarak örgütün istediği kararların çıkmasını sağlamakla” suçlandığını,
Duruşmada tanık olarak dinlenen eski HSYK Birinci Dairesi Başkanı İbrahim Okur, Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı Birol Erdem ile eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici’nin de, Ertuğrul’un “FETÖ” mensubu olmadığı, ancak dairesindeki üyelerin etkisi altında kalmış olabileceği yönünde ifade verdiğini hatırlatıp, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra Yargıtay’da konuşulan ve tahliye kararından sonra bir kez daha gündeme gelen bir söylentiyi aktaralım.
Ekrem Ertuğrul, 15 Temmuz’dan hemen sonra Yargıtay’daki makamında gözaltına alınmıştı.
İşte bu gözaltı işlemi sırasında iddia o ki; Ertuğrul, dönemin Yargıtay Genel Sekreterine, “Darbe başarılı olsa, sen gidecektin. Şimdi ben gidiyorum” demiş.
Yargıtay’da herkesin bildiği ve dillendirdiği bu söylentiyle ilgili olarak tanık beyanlarına başvurulur mu bilinmez, ama şunu belirtelim; Daha önce 9. Ceza Dairesi üyelerinden Abdurrahman Kavun için de tahliye kararı verildi. Savcılığın itirazı üzerine yeniden tutuklandı. Bu kadar tepkiden sonra Ekrem Ertuğrul için de aynı durum sözkonusu olabilir.
Ancak meselenin özü şudur; Bir savcı veya mahkeme kumpas davaların örgüt talimatıyla görülüp, sonuçlandırıldığını somut delilleriyle ortaya koyup, “Evet bu örgütsel bir faaliyettir” kararı vermedikçe, 28 Şubat örneğinde görüldüğü üzere “FETÖ”den tutuklu savcının hazırladığı iddianameyle davanın sonuçlandırılabildiğini ya da birçok başka hakim ve savcının daha tahliye edildiğini görürüz.
Müyesser YILDIZ
30 Temmuz 2018
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/darbe-basarili-olsa-sen-gidecektin-simdi…-30071809.html