İçeriğe geç

Gizli Tanık Abdullah’ın Başına Öyle Bir İş Daha Geldi ki!..

Darbe davalarının en önemli gizli tanığı kod adı Abdullah’ı artık hepiniz tanıyorsunuz.

15 Temmuz darbe teşebbüsüne öncülük yapan komutanlıklarının birisinde subaydı.

2015 yılından itibaren TSK’daki “FETÖ yapılanması” hakkında bildiklerini devletin tüm kademeleri ile paylaştı. Meclis’te, bakanlıklarda en üst düzeyde ağırlandı. Nihayetinde bir AKP milletvekili başkanlığında oluşturulan grupta görev alıp, TSK’daki “FETÖ’cülerin” isim isim tespit edilmesine ve bu listelerin Saray’a gönderilmesine katkıda bulundu. Bildiklerini, darbeden 3 ay önce savcılara da anlattı. Hasılı darbeden önce devletin “Hassas kaynağı”, darbeden sonra ise en muteber gizli tanığı oldu. Çok önemli davalara polisler eşliğinde gidip, “Abdullah” kod adıyla tanıklık yaptı. Birçok ismin tutuklanması ve ağır cezalara çarptırılmasında rol oynadı.

Tanıklık sürecini biraz daha detaylandıralım.

4-5 Nisan 2016’da İzmir Savcısı Okan Bato’ya ifade verdikten sonra tanık koruma polisleri kendisiyle irtibata geçti. Çağrı üzerine koruma uygulaması başlatıldı. Haftada bir de, “Sıkıntı var mı?” diye arandı.

Aramalar 15 Temmuz’dan sonra daha da yoğunlaştı. Hatta bir üst koruma tedbiri isteyip, istemediği soruldu.

Bunun üzerine Ağustos 2016’da tanıdığı tüm üst düzey yetkililerinin de teşvikiyle ilgili mercilere müracaat ederek, Tanık Koruma Kanunu kapsamında kimliğinin ve işyerinin değiştirilmesini istedi. Tanıklığının henüz soruşturma aşamasında olduğu, konunun kovuşturma aşamasında dikkate alınacağı bildirilerek talebi geri çevrildi.

Davalarla birlikte tanık olarak dinlenmeye başlanınca, kovuşturma aşamasına geçildiğini hatırlatarak, Kasım 2016’da bir kez daha dilekçe verip, talebinin neden yerine getirilmediğini sordu. İlk kez başvurmuş gibi işlemler sil baştan tekrarlandı.

Kimliği yavaş yavaş deşifre olmaya başlamıştı. Bu defa İzmir Mahkemesine başvurarak, en azından kışla içerisinde kendisine yakın koruma verilmesini istedi. Mahkeme, “Kışla içinde gizli tanıklığın gizlilik vasfının kaybolacağı” gerekçesiyle bu talebi de reddetti.

-Tüm Kapılar Yüzüne Kapandı-

Geçen süreçte Abdullah, devlet kademelerinde ağırlandı, anlattıkları hem siyasiler, hem savcılar tarafından dikkate alındı.

Taa ki, Nisan ayında Kara Havacılık Komutanlığı davasında tanık olarak dinlendiğinde, Genelkurmay eski Başkanları Hulusi Akar ve Necdet Özel hakkında da “FETÖ’cü” imasında bulunana kadar.

İşte bundan sonra tüm kapılar ve telefonlar yüzüne kapandı. Böyle bir ifade verdiği için herkesten tepki gördü.

Abdullah’ın o ifadesini yayınladığımız için Hulusi Akar’ın hakkımızda açtığı 250 bin liralık tazminat davasına ilişkin 10 Mayıs tarihli dilekçede de ilk kez hakkında, “FETÖ’cü gizli tanık” ifadesi kullanıldı.

Ardından Abdullah’ın tayini Ankara’dan Isparta’ya çıktı.

Tesadüf olsa gerek, Mayıs sonunda ankesörlü telefon soruşturmasında gözaltına alınan bazı kişilere, “FETÖ şüphelisi” diğer bazı isimlerin yanısıra gerçek adıyla Abdullah da sorulmaya başlandı.

Nihayetinde ise Abdullah henüz 1 yıllık albayken, YAŞ kararıyla sürpriz bir şekilde emekli edildi.

Sanıklar ile firari “FETÖ’cülerin” Abdullah’ın gerçek kimliğini bildiklerini, hatta emeklilik haberinden sonra arayıp, tehdit ettiklerini de kaydedelim.

-İş Ararken-

Abdullah’la ilgili son gelişmeye gelince;

Emekli edilmesinin ardından yine devlet yetkilileri ile görüşmeye çalıştı, ancak hiç kimseyle görüşemedi.

Yeniden ilgili mercilere başvurup, şu dilekçeyi verdi:

“Gelecek safahatımın sivil havacılıkta devam ettirilecek olması nedeniyle yaşanabilecek zorluklar nedeniyle şu an için kimlik değişikliği talebimin kaldırılması, sadece ve sadece doğruları söylemem ve FETÖ ile mücadele adına karşılık bulmayan dilekçe ve raporlarım nedeniyle kurumumdan emekli edilmem ve bu emeklilik durumundan önce kurum değişikliği talebimin yerine getirilememesi nedeniyle ilgili kanun gereği sakıt kalan kurum değişikliği talebimin rızam olmamasına rağmen kaldırılmasına, lakin üst kurula hazırlanacak rapora, ‘Geçmişte FETÖ ile etkin mücadelesi ve devletin bekasına yaptığı katkıları nedeniyle uygun devlet kurumunda pilot olarak görevlendirilmesi devlet menfaaatleri bakımından gereklidir’ tarzında bir ifadenin yer alması için gereğini arz ederim.”

Ses çıkmadı. 13 Ağustos’ta ikinci bir dilekçeyle, geçmişteki başvuru ve taleplerini hatırlattıktan sonra, “Gelinen aşamada talebim yerine getirilmeden emekli edildim. Sadece ve sadece doğruları söyleyerek tanıklık yaptığım ve kurumum içinde mevzuata uygun olarak acı gerçekleri ortaya koyan FETÖ ile mücadelem nedeniyle emekli edildiğim ve işsiz bırakıldığımı düşünüyorum. Ağustos 2016’daki talebim kovuşturma başladıktan sonra devam etseydi, beni daha çok muhafaza edebilecek bir kuruma geçebilecek ve işsiz kalmayacaktım. Devletimin yüksek meblağlı bir sermayesi olan pilotluk vazifemi yine bir devlet kurumunda yapabilmem için gereğini arz ederim” dedi.

Bu dilekçe üzerine bazı devlet görevlileri Abdullah’la görüşüp, sorunun halledileceğini bildirdi.

Önceki gün bir başka devlet kurumuna durumunu sormak için gittiğinde ise, “Adın FETÖ şüphelileri arasında yer alıyor. Seninle görüşmeyiz” cevabıyla karşılaştı.

İşte “En muteber gizli tanıklıktan”, “FETÖ’cülüğe” Abdullah’ın hikâyesi…

Gel de bu “FETÖ’yle mücadele”nin içinden çık!..

Ve şu tablo, özellikle devlet adına her anlamda çok vahim değil mi?!.

Müyesser YILDIZ

29 Ağustos 2018

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/basina-oyle-bir-is-geldi-ki…-29081814.html

Kategori:Uncategorized