İçeriğe geç

Yargıda “Yeni Çağ”… Bunlara da “Katip Kararları” Deniyor!..

Lafta, “Hukukun üstünlüğü” var.

Türkiye, 15 Temmuz’da tarihin en büyük suikastına maruz kalmış, ama o gecenin en kilit generalleri, darbe ihbarını yapan MİT Müsteşarı Meclis Komisyonu’na gidip ifade vermedi, yazı gönderdi. Siyasi iradenin tercihi, olabilir.

Ancak çağrılara rağmen Mahkemelere de gitmediler. Daha doğrusu, sadece Genelkurmay Çatı Davası’nda, sanıklar, avukatlar ve mağdur-müştekilerin huzurunda değil, özel bir celsede sadece heyete ifade verdiler. İleride, en temel bozma sebebi sayılacağı halde, haydi buna da “olabilir” diyelim.

İyi de farklı bir davada verilen bu ifadenin, “Eklenecek başka bir husus olmadığı” gerekçesiyle, bir başka davada “esas alınmasını” istemek, “Hukukun üstünlüğünün” neresine sığdırılacak?

“Yüce Türk Milleti” adına karar veren mahkeme, “Gel, seni dinlemem gerekiyor” diyor. Ama muhataplar, “Gelmemize gerek yok. Önceki ifade size de yeter” anlamına gelecek bir cevap veriyorsa, en basitinden; “O halde bu iki dava niye ayrı ayrı görülüyor? Birleştirilmesi gerekmez mi?” diye sormak gerekmez mi?

Vazgeçtik, 15 Temmuz’un A’dan Z’ye aydınlatılmasının, Türk Milleti’ne karşı herkesin boynunun borcu olmasını; adaletin tecellisine yardım etmek en önce yöneticilerin görevi değil midir?

-Noktalı Tutukluluk Kararı-

“Hukukun üstünlüğüne” dair bu tespitten sonra öve öve bitirilemeyen yeni yargı düzeninin hallerine ilişkin bazı örnekler paylaşalım.

Olay, Ankara’daki bir ağır ceza mahkemesinde yaşanır. Konu, aylık tutukluluk incelemesi ile ilgili bir ara karardır.

İnceleme sonucunda, sanığın tutukluluğuna devam kararı verilir.

Ancak şöyle bir sorun vardır:

Kararda; Sanığın adı, suçu, savcılığın soruşturma dosya numarası vs. “*******” şeklindedir.

Anlaşılan o ki, tutukluluk kararları için böyle matbu bir evrak var. Başkan, üyeler ve katibin e-imzaları da önceden atılıyor. Günü geldiğinde de katip, bu noktalı yerleri doldurup evrakı işleme koyuyor.

İşte bu örneğimizde, ara kararın tarihi, altında Başkan, üyeler, hatta katibin e-imzası var; ama sanığın adı, dosya numarası vs. yok.

Ne mi olur? Karar bu haliyle sanığa tebliğ edilmek üzere cezaevine ve avukatına gönderilir!..

-Dilekçe Ne? Karar Ne?-

Yine Ankara’dan bir başka örnek:

Bir kadın hakim Bylock’tan tutuklanır. Hapisteyken, sözkonusu telefonu savcı olan eşinin kullandığı anlaşılır. O da tutuklanır. Kadın, yaklaşık 10-15 gün sonra yurtdışı yasağı konularak tahliye edilir. Bir süre sonra da bu yasağın kaldırılması için mahkemeye başvurur.

Dilekçeye verilen cevap mı; “Tutukluluk halinin devamına” olur. Ve de bu karar, kadına tebliğ edilmek üzere cezaevine gönderilir!..

-Hakimin Farketmediği Sehven Karar-

Son örneğimiz çok yeni; 9 Ağustos tarihli.

Bir kamu kurumumuz, Güneydoğu’daki illerimizin birinde darbeciler hakkında tazminat davası açıp, ihtiyati haciz talebinde bulunur. Mahkeme, talebi kabul eder. Evraklar, ara karar yazılmak üzere kaleme gönderilir. Sonrasını, Mahkeme tarafından tanzim edilen tutanaktan okuyalım:

“Dava dilekçesinde ihtiyati haciz talep edilmiş olmakla, 09/08/2018 tarihinde tensip, ön inceleme ve diğer işlemler yapılmadan ara karar verilmek suretiyle ihtiyati haciz kararı verilmiş ve ara karar evrakı yazılmak üzere mahkeme kalemine gönderildiği, kararın yazılması esnasında karar başlığı altından ara karar yazmak isteyen ve göreve yeni başlayan zabıt katibi, sehven karar türünden kabul seçerek dosyaya karar numarası aldığı ve dosyaya ara karar evrakı yazdığı, yazılan kararın gerekçeli karar olduğunun hakim tarafından fark edilememesi nedeniyle kararın onaylandığı ve dosyanın karara çıkmış duruma geldiği tespit edilmiştir. Dosyada verilen ara karar evrakı tebliğe çıkartılmadığından ve dosyanın UYAP bilgi işlem sorumluları ile yapılan görüşme sonucunda, dosyanın düzeltilemediği, e-imza ile onaylanan evrakın silinemediğinin bildirilmesi üzerine dosyanın bu şekilde bırakılmasına ve yeni esas numarası alınması ile bütün işlemlerin alınan yeni esas üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.”

Bu “sehvenlere” yargı camiasında verilen adı biliyor musunuz; “Katip kararları” deniliyor!..

Yeni adli yıl açılış konuşmasında Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, “Liyakatın” önemini anlatırken, Hz. Muhammed’in, “Kıyamet ne zaman kopacak?” sorusu üzerine, “İş ehil olmayana verildi mi, kıyameti bekle dur” dediğini hatırlatmış, HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz da mesajında “Kıyamet günü”nden söz etmişti.

Şu yaşananlar, yargıda “Kıyamet çağı”nın göstergeleri olabilir mi acaba?

Müyesser YILDIZ

22 Eylül 2018

Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yargida-kiyamet-cagi-geldi-22091845.html

Kategori:Uncategorized