Teröristbaşına 8 yıldır uygulanan yasağın kaldırıldı, 2 Mayıs’ta avukatlarıyla görüştürüldüğü ortaya çıktı.
Görüşme yetmedi, bir de mektubu yayınlandı.
Mektubunda, kendisine uygulanan “tecrit” nedeniyle HDP/PKK’lıların başlattığı ölüm orucuna işaret edip, “toplumsal uzlaşma, demokratik müzakere yöntemi” çağrısında bulunan teröristbaşı, “2013 Nevruz bildirisini derinleştirme kararlılığından” söz etti. PKK’nın Suriye’deki uzantısıyla ilgili olarak ise şu mesajı verdi:
“İnanıyoruz ki, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründen uzak durularak, içinde bulundukları konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesinde Anayasal güvenceye kavuşturulmuş yerel demokrasi perspektifinde çözüme ulaştırılması amaçlanmalıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyetlerine de duyarlı olunmalıdır.”
Teröristbaşına tecrit uygulanması sebebiyle PKK’lılar, 2012 yılında da cezaevlerinde ölüm orucu başlatmış, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin Sincan Cezavi’ne gidip teröristlerle görüşmüş ve ardından “demokratik açılımlar” ve “müzakereler” gelmişti.
Teröristbaşının, avukatlarıyla görüşmesi konusunda Erdoğan, “bir çözüm sürecinin” söz konusu olmadığını bildirirken, İttifakın küçük ortağı Bahçeli, “Bana sorarsanız, avukatlarıyla görüşsün” dedi.
Ve dün Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, teröristbaşının avukatlarıyla görüşme yasağının kaldırıldığını duyurdu.
Adeta yakın tarihin tekerrürü ile karşı karşıyayız. Bakalım bu “açılım” nasıl sonuçlanacak!..
Niye Yasaklanmıştı?
Sonuç konusunda bir fikre varmak için teröristbaşına getirilen bu yasağın sebebiyle birlikte geçmişte Erdoğan ve Bahçeli’nin neler söylediğini hatırlayalım mı?
Eylül 2011; Partisinin MKYK toplantısında konuşan dönemin Başbakanı Erdoğan, Öcalan’ın uzun süredir avukatlarıyla görüştürülmediğini, bunun devam edeceğini, zira yasal boşluktan yararlanarak avukatları aracılığıyla terör örgütüne talimat verdiğini, bu yasal boşlukların giderileceğini vurgulayıp şu açıklamayı yaptı:
“Eskiden bu görüşmelere kısıtlama getirildiğinde, dünya kamuoyunda daha çok tepki alınırdı. Ancak bu konuda artık onlar da Türkiye’nin tutumuna destek veriyor.”
Yasağın sebebi neymiş; avukatların “kuryelik” yapması!.. Acaba o yasal boşluklar giderildi mi ki görüşmelere yeniden izin çıktı?
Devam edelim.
1 yıl sonra PKK’lılar, ölüm orucuna başlayıp teröristbaşının ev hapsine çıkarılmasını istedi.
Erdoğan, Kasım 2012’de partisinin Kızılcahamam’daki toplantısında şöyle konuştu:
“Açık, net söylüyorum, [teröristbaşıyla] ailesi ve yakınları görüşmek istediği sürece görüşmeye devam edebilirler, herhangi bir engel yoktur; ama avukatlar noktasında onu bir kenara koyun… Siz bunu [cezaevlerindeki açlık grevlerini] bize şantaja dönüştürmeyin. Çünkü biz sizin söylemenizle, bu tür eylemi yapmanızla teröristbaşını oradan çıkartıp evine göndermeyiz. Yok böyle bir şey. Bu ülkede on binlerce insanın ölümüne vesile olan bir teröristbaşına idam verilmiştir; ama bu ülke birilerinin, bazı malum yerlerin baskılarıyla idamı dahi kaldırmıştır. İdamı kaldırmak suretiyle şu anda İmralı’da yatmaktadır. Şu anda birçok insanımız kamuoyu araştırmalarında ‘idam yeniden gelsin.’ diyor. Çünkü öldürülenin yakınlarının canı yanıyor.”
“Görüşmeye izin vermeyeceğiz” sözleri üzerine teröristbaşının avukatlarının, Erdoğan hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu kaydedelim.
Erdoğan 5 ay sonra, Mart 2013’te de bir TV programında teröristbaşının İmralı koşullarıyla ilgili olarak da şunları anlattı:
“11,5 metrekarelik bir odası var… Bu radyo meselesi karşısında ben Adalet Bakanıma dedim ki, ‘Niye radyo? Bunu televizyona dönüştürelim.’. Kendilerine 12 kanallı bir televizyonu verdik. Kendisini hayata dahil ettik. Orada kendi takımını da izliyor Türkiye’yi de izliyor. Jimnastik noktasında, ‘Haftada 3 gün’ dediler. Ben dedim ki, ‘Niye 3 gün, her gün 1 saat yapsın’. Arkadaşlarıyla günaşırı görüşüyordu, ben, ‘her gün 1’er saat yapsın’ dedim. Bu oradaki insanın yaşam koşullarını değiştirmesi açısından önemlidir. Benim verdiğim vereceğim budur.”
Teröristbaşının İmralı’dan Çıkarılmasını Kim İstedi?
MHP Lideri Bahçeli’ye gelince; Onun, teröristbaşı hakkındaki düşüncelerini hatırlamak için 2004’e gitmemiz gerekiyor.
Tarih 19 Kasım. Partisinin Merkez Yönetim Kurulu toplantısı öncesinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, eski DEP milletvekillerinin AB baskısıyla serbest bırakılması sonrası “PKK güdümünde” yeni bir siyasi oluşum çalışmalarının gövde gösterisi şeklinde başlatıldığını belirtip, “AKP iktidarı, AB ezikliği psikolojisi ile bunun en büyük teşvikçisi rolüne soyunmuştur” dedi. Bahçeli, teröristbaşı hakkında da şöyle konuştu:
“Etnik bölücülüğün siyasi arenaya taşınmasında İmralı’da rahat şartlarda ikamet eden teröristbaşının etkili olduğu, bu gelişmeleri İmralı’dan yönlendirdiği artık herkes tarafından daha iyi anlaşılmaktadır. Burada Başbakan’a şu hususu Türk Milleti adına sormak istiyorum: bu caniyi İmralı’da neden hâlâ özel misafir olarak ağırlıyorsunuz? Teröristbaşının iç hukuk süreci sona ermiştir. Bu durumda, teröristbaşının kanunlarımıza göre F tipi bir cezaevine nakledilmesi gerekirken hangi düşünceyle hâlâ İmralı’da, imtiyazlı bir konumda tutuyorsunuz? Son olarak AKP Hükümeti örgüt militanı gibi kurye görevi yapan ziyaretçilerin emrine bir de gemi tahsis etmiştir.”
Yıl 2006… AKP-MHP arasında teröristbaşının F tipi cezaevine nakli tartışmaları yaşanıp, bir Bakan, “Bu talep, teröristbaşının özlemini yansıtmaktadır” deyince Bahçeli, 30 Kasım’da partisinin MYK toplantısında özetle şunları söyledi:
“MHP’nin bu talebi, teröristbaşının özlemi ve arzusu değil, tam tersine kâbusudur. İmralı’daki otel lüksü sonrası Sincan F-tipi cezaevinde bir hücrede mutlak tecrit altında yaşamak, terör örgütünü yönetmek imkânından mahrum kalmak ve şerefsiz bir hayatın sonu için gün saymak eğer bu caninin özlemi ise, MHP’nin 60. hükümeti bunun gereğini derhal yapacaktır. Ancak, teröristbaşının arzusu ve hedefinin bu olmadığını AKP hükümetinin cezaevlerinden sorumlu üyesi de çok iyi bilmektedir. Buna rağmen bu caninin F-tipi cezaevinde hücre tecridine sevkedilmesine, ‘Öcalan da bunu istiyor’ yalanıyla karşı çıkmasının asıl nedeni, MHP’nin bu ısrarının, İmralı canisi ile ondan medet uman AKP hükümetinin ümit ve beklentilerini boşa çıkaracak olmasıdır. Bu bakımdan, AKP yöneticileri bu konuda MHP’ye dil uzatmaya yeltenmeden önce şu soruların cevabını vicdanlarında aramalıdır: İmralı canisinin avukatlarının siyasi kurye olarak kullanılmasını ve teröristbaşının kanlı örgütünü bunlar vasıtasıyla yönetmesini önlemek, hükümetin görev ve sorumluluğu değil midir? Bu hainin askeri yasak bölge statüsündeki İmralı’dan hala örgütüne serbestçe talimatlar gönderebilmesini, hükümetin aczi ve basiretsizliğinden başka bir nedenle izah etmek mümkün müdür? Teröristbaşı hakkındaki iç hukuk ve Avrupa mahkemesine ilişkin hukuki süreçler tamamlanmıştır. Bu durumda, Avrupa hukukunda hükümlülerin avukatlarıyla görüşme hakkı savunma hakkı kapsamında ele alındığına göre, bu caninin düzenli olarak ve sık sık avukatlarıyla görüşmesine hangi gerekçeyle müsamaha edilmektedir? AKP sözcülerinin bunlara verecekleri bir cevap yoktur. Zira; İmralı canisinin ‘Demokratik cumhuriyet’ söylemine sahip çıkarak teröristbaşı ile aynı frekansta konuşanların, bir kamu kuruluşunun üst düzey bir yetkilisini özel talimatla İmralı’ya göndererek bu katil ile diyalog kanalı açma arayışına girenlerin… Avrupa korkusuyla teröristbaşının avukatlarının siyasi kuryelik yapmasının şartlarını hazırlayanların ve bu amaçla İmralı’ya özel gemi tahsis edenlerin bu sorulara vereceği bir cevap olamayacağı gibi, bu konuda konuşmaya da yüzleri yoktur. Bu zihniyetin, şartları müsait gördüğünde, Avrupa baskısıyla İmralı canisine televizyon tahsis etmesi ve tecrit şartlarını hafifletmek amacıyla yanına PKK militanlarını koğuş arkadaşı olarak vermesi hiç kimse için şaşırtıcı olmayacaktır. Ancak burada unutulmaması gereken, bu görev ihmalinin ve görevi kötüye kullanmanın cezasız kalmayacağı, bunda sorumluluğu olan herkesin yakında Türk adaleti önünde hesap vereceği gerçeğidir.”
Bu tartışmaların ardından MHP’nin 2007 seçim beyannamesinde, “Bugün İmralı’da özel misafir gibi ağırlanan ve siyasi kuryeler vasıtasıyla terör örgütünü hâlâ yönetebilen kanlı caninin İmralı misafirliğine son verilecektir” taahhüdünde bulunduğunu da belirttikten sonra soralım:
Bahçeli’nin o zaman vurguladığı gibi, “teröristbaşı hakkındaki iç hukuk ve Avrupa mahkemesine ilişkin hukuki süreçler tamamlandığına göre, avukatlarıyla düzenli olarak görüşmesinin” önünün yeniden açılmasının sebebi nedir?
Erdoğan’ın Başdanışmanının Kehaneti
Yazının başında teröristbaşının, PKK’nın Suriye’deki uzantısı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) hakkında verdiği mesajı özellikle aktardık. Sebebi şu; 7.5 ay önce Erdoğan’ın Başdanışmanı İlnur Çevik’in Yeni Birlik Gazetesi’ndeki yazısının başlığı, “Sonunda Öcalan da SDG başkanı olacak” idi.
Görünürde ABD’lilerin PKK-YPG-PYD ile muhabbetini eleştiren Çevik, “Yakında Amerikalılar, ‘Abdullah Öcalan da bir SDG lideridir’ derse sakın şaşmayın” kehânetinde bulunmuştu.
O mektubun açıklanmasına izin verilerek, Amerikalılardan önce Ankara, “Öcalan SDG lideridir.” demiş olmadı mı?
Avukat İzninin Ardı İmralı’dan Çıkış Olmasın
2006-2007’de AKP-MHP arasında yaşanan teröristbaşının F tipi cezaevine nakli tartışmalarına dönersek;
O vakitler iktidar ve medyası, teröristbaşının İmralı’dan çıkarılmasına şu gerekçelerle itiraz etti:
– F tipi cezaevine alınması halinde yönetmelik gereği, cezaevindeki aktivitelere katılabilir…
– Haftada 10 saate kadar 10 kişilik grupla bir araya gelip voleybol da dahil değişik oyunlar oynayabilir… Bütün dini ve milli açık görüşlerden yararlanır…
– Yurtdışından gelen heyetlerin görüşme talepleri artar ve bu kişi sürekli gündemde olur…
– Cezaevi yakınında toplantı ve gösteriler hiç eksik olmaz…
– Bu kişinin İmralı’dan alınması, PKK’nın siyasallaşması konusunda önemli bir adım olur…
Artık AKP ve MHP hemen her konuda ittifak halinde olduğuna göre, düzenli avukat görüşmelerine izinden sonra teröristbaşının F tipine, hatta ev hapsine alınması da gündeme gelir mi?
Ya da, yeniden “çözüm sürecine” dönülmesini isteyen emperyalistler ile maşası PKK, avukat adımından böyle bir mesaj çıkarır mı ki?!
Müyesser YILDIZ
17 Mayıs 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/devlet-bahceli-ocalanin-nereye-gonderilmesini-istedi-17051953.html
Odatv yeni link: https://www.odatv4.com/yazarlar/muyesser-yildiz/devlet-bahceli-ocalanin-nereye-gonderilmesini-istedi-17051953-161423