5 gün önce Dışişleri Bakanlığı’nda “FETÖ”nün sınav yolsuzluğuyla ilgili bir operasyon gerçekleştirildi. 42 ilde eş zamanlı düzenlenen operasyon kapsamında, 249 şüpheli hakkında gözaltı kararı verildiği ve 78 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.
Operasyonun kapsamı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada şöyle denildi:
“2010-2011-2012-2013 yılları Aday Meslek Memurluğu sınavlarına istinaden ataması yapılan 275 şahıs bulunduğu, bu şahıslardan 249’u hakkında yabancı dil sınavlarına ilişkin olarak düzenlenen bilirkişi raporları, ankesörlü telefonlar ile örgüt üyeleri ile iletişimlerine ilişkin bilirkişi raporları, örgüt tepe yönetimi ile irtibatları, ByLock kullanıcısı olmaları, ÖSYM tarafından gerçekleştirilen KPSS-KPDS gibi sınavlara ilişkin olarak düzenlenen olağan dışılık raporlarında isimlerinin bulunması gibi delillere istinaden terör örgütü üyeliği nitelikli dolandırıcılık ve terör amaçlı sahtecilik suçlarının işlendiğine ilişkin yeterli şüphe yoğunluğu oluştuğu tespit edilerek, Ankara ve 42 ilde şüphelilerin eş zamanlı olarak gözaltına alınmalarına yönelik operasyon başlatılmış olup, 78 şüpheli yakalanmış, diğer şüphelilerin yakalanması için Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğünce çalışmalar devam etmektedir.”
Bu açıklamaya ilave olarak medyada şu ayrıntılı bilgilere yer verildi:
“Operasyonun temel dayanağı olan bilirkişi raporlarında, çoğunluğu yabancı dille yanıtlanmış cevap kağıtlarındaki olağan dışı benzerlikler tek tek tespit edildi. Yazılı sınavdaki çeviri sorularında adayların çoğunluğunun, aynı paragraf içerisindeki cümlelerin bir kısmında üst düzey yabancı dil seviyesi kullanırken, bir kısmında ise ilköğretim seviyesinde bir dil kullandıkları belirlendi. Raporda, 2010’da yapılan yazılı sınavda birçok adayın kalıp olarak kullandığı bir kompozisyonun, 2012’de bir büyükelçi tarafından yurt dışındaki bir konferansta kullanıldığı belirlenirken, bu durumun hazırlanan kompozisyonların bir üst akıl tarafından adaylara servis edildiği ve ezberletildiği kanaatini güçlendirdiğine vurgu yapıldı. Bilirkişiler tarafından düzenlenen raporun sonuç bölümünde ise adayların cevap kağıtlarının birbirine benzeyebilmesinin 300 milyonda bir olasılık olduğu da ifade edildi. Raporda, sınavı kazanan adayların KPDS ve YDS puanları kontrol edildiğinde, çok düşük puanlar aldıklarının göze çarptığı, aynı adayların Dışişleri sınavında yabancı dilde üstün başarı göstermelerine dikkat çekildi.”
Operasyon hakkında Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu da şöyle konuştu:
“Bakanlığımıza giriş sınavlarında yapılan 2010-2013 yılları arasındaki yolsuzluk ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının bir soruşturması vardı. Bakanlığımıza da gerekli bilgiler verilmişti. Bilirkişi raporlarını hazırladıktan sonra yine Başsavcılığın vermiş olduğu karar neticesinde bazı şüpheliler gözaltına alındı. Gözaltına alınan bu şüphelilere baktığınız zaman bunların yüzde 95’i bakanlığımızdan aynı gerekçeler, şüpheler ve bazı somut deliller neticesinde uzaklaştırılmış kişilerdir. Bu da esasen bakanlığımızın geçmişte FETÖ’cüleri uzaklaştırırken ne kadar isabetli kararlar aldığını gösteriyor. Diğer şüpheliler için ise haftalar öncesinde bakanlık ve Başsavcılık arasında gerçekleşen yakın işbirliği çerçevesinde tedbirler alındı. Bundan sonra yargı süreci devam edecek. FETÖ’cülerin kurumlarımızdan tamamen ve net bir şekilde temizlenmesi gerekiyor. Sayı olarak azaldık, ama daha güçlendiğimizi söyleyebiliriz. Çünkü içerde hain olduğu zaman güçlü bir bakanlık veya ülkeden bahsetmek mümkün değil.”
-O Sınavları Kimler Yaptı?-
2010-2013 yılları arasında Dışişleri sınavlarında yolsuzluk yapıldığı iddia edildiğine göre, ilk olarak bu dönemde kimin bakan olduğuna ve sınavların kimler tarafından nasıl yapıldığına da bakmak gerekir değil mi?
Bakan Ahmet Davutoğlu idi. Mayıs 2009’da bu göreve atanan Davutoğlu, 5 yıl Dışişleri Bakanlığı yaptı, ardından Başbakanlık koltuğuna oturdu.
Sınavların nasıl ve kimler tarafından yapıldığına gelince;
15 Temmuz’dan sonra şimdi operasyon kapsamında gözaltına alınanlar başta olmak üzere birçok isim KHK ile ihraç edilirken, üst düzey üç isim tutuklandı. Bunlar, “İmam seviyesinde” denilen Gürcan Balık, Tuncay Babalı ve Ali Fındık’tı.
Örgüt üyeliğinden yargılanın bu isimlerden Balık, Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde Özel Kalem Müdürlüğü’nü yapmış, sonrasında Abdullah Gül’ün Dış Politika Başdanışmanı olmuştu. Davutoğlu’nun “Oğlu” olarak da bilinen Balık, Aralık ayında 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılıp, ev hapsi ve yurtdışı yasağıyla tahliye edilmiş, ancak Savcının itirazı üzerine tahliyesi durdurulmuştu.
Balık, Babalı ve Fındık’a yöneltilen suçlamalardan birisi Bakanlıkta “FETÖ kadrolaşması” yapmalarıydı.
Duruşmalarda Fındık, tüm tayin, terfi ve alımların Müsteşar başkanlığındaki bir komisyon tarafından yapıldığını, bu konuda halen BM Daimi Temsilcisi olan dönemin Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun bilgisine başvurulabileceğini belirtip, “Benim bulunduğum dönemde Dışişleri’ne 34 kişi alındı. Sadece 4’ü ihraç oldu. Komisyonda görev yapan 5 kişiden 4’ü halen göreve devam ediyor” derken, Gürcan Balık da Sinirlioğlu’nu işaret edip, şunu söylemişti:
“Kimileri selefleriyle siyasi hesaplarını veya sorumluluklarını başkalarına yüklemek istiyor olabilir, ama ‘Davutoğlu’nun prensi’ olarak bilinen bir kişi olarak o döneme ait tasarruflarla ilgili notlarımı vermeye hazırım.”
-Gül ve Davutoğlu’na Yakın Bir İsim Daha-
AKP iktidarları döneminde Sinirlioğlu dışında çok uzun süre görevde bulunan bir diğer isim de Naci Koru oldu.
1981 yılında Dışişleri Bakanlığı’na giren Koru, 2002-2007 arasında Chicago Başkonsolosluğu, 2007-2009 yıllarında Riyad Büyükelçiliği görevlerinde bulunduktan sonra 2009’da Dışişleri Bakanlığı İdari İşler Müsteşar Yardımcılığına getirildi. 2012’de ise Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanı olmasından sonra Bakan Yardımcılığına atandı. Beraberinde İdari İşler Müsteşar Yardımcılığı görevini de sürdürdü.
Kasım 2016’da Müsteşar Sinirlioğlu BM Daimi Temsilciliğine atanırken, Koru, BM Cenevre Daimi Temsilcisi yapıldı.
Kulislerde, Bakanlık’taki “FETÖ yapılanmasında” etkili olduğunun öne sürülüp, “FETÖ” iddiasıyla görevden alınan eski büyükelçilerin hakkında ilginç anektodlar paylaşması üzerine Koru, 2018’de önce merkeze çekildi, ardından emekli oldu veya edildi.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı sırasında kamu diplomasisi, protokol müdürlüğü, mali işler, bilgi sistemleri gibi birçok alanın yanısıra “İnsan kaynaklarına” da bakan Naci Koru’nun akla gelen ilk özelliği ise Abdullah Gül’e yakınlığı ile bilinen Gazeteci Fehmi Koru’nun kardeşi olması.
-Sınavlar İçin “Heyecan Verici” Demiş-
Malûm Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın yeni parti kurma hazırlıkları yaptığı konuşuluyor.
Gül, 31 Mart sonrası AKP karşıtı açıklamalar yaparken, Davutoğlu hem deklarasyon yayınladı, hem de iftar programları ile yeni bir siyasi oluşumun sinyallerini verdi.
ÖSYM eski Başkanı Ali Demir’in, YSK’nın İstanbul seçimlerini görüşme öncesi gözaltına alınıp, bırakılması gibi, 3 yıl sonra Dışişleri’nde yapılan sınav yolsuzluğu operasyonu da bu isimlere bir mesaj mıdır bilinmez, ama Davutoğlu’na çok yakın olan Naci Koru’nun bugün soruşturma konusu yapılan 2010 sınavlarıyla ilgili çok ilginç bir yazı kaleme aldığı ortaya çıktı.
21 Aralık 2010’da kendi blogunda yayınladığı, “Dışişleri giriş sınavı sonuçları açıklandı” başlıklı yazısında Koru, özetle şunları anlattı:
“Diğer kurumlar gibi biz de Dışişleri Bakanlığı olarak her yıl memuriyet sınavı açıp bakanlığımıza genç diplomatlar alıyoruz. Son üç yıl içinde başta Afrika ülkeleri olmak üzere, dünyanın dört bir yanında yeni büyükelçilikler ve başkonsolosluklar açtığımız için personel ihtiyacımız da geçmiş yıllara göre arttı. Bu nedenle ilk kez bu yıl daha çok sayıda memur almayı planlıyorduk. Açtığımız sınavlara ilgi de yüksek olunca sınav maratonu yorucu, ama yorucu olduğu kadar bizler için heyecan verici geçti. Çoktan seçmeli ve yazılı sınavların ardından üç yüzden fazla gencimizin katıldığı sözlü sınavları da geride bıraktık… Meslek Memurluğu sınavında 100 aday, Konsolosluk ve İhtisas Memurluğu (KİM) sınavında ise 101 aday başarılı elde etti. Bu yılki sınavlar, daha çağdaş, adil ve kapsayıcı bir sınav sistemi oluşturmak için hazırlanan Sınav Yönetmeliği’nin getirdiği yeni unsurların olumlu sonuçlarının görüldüğü bir süreç oldu… Yeni yönetmeliğin getirdiği unsurlar, Bakanlığa olan sınav başvurularının önceki yıllara oranla rekor bir düzeye ulaşmasıyla olumlu etkilerini gösterdi. Ülkemizin hemen her köşesinden, yine neredeyse hemen her üniversitesinden sınavlara başvuru oldu. Meslek Memurluğu için toplam başvuru sayısı 1.835 iken KİM’de bu sayı 3.645’e kadar çıktı.”
Yazısının devamında sınavlarda başarı kazanan adayların mezun olduğu üniversiteler, bölümleri ve yabancı dil bilgisi konusunda detaylı bilgiler de veren Koru, “Meslek Memurluğu sınavının son aşaması olan sözlü sınavı da geçerek başarılı olan 100 adayın genel profiline baktığımızda, sınav sisteminin hedeflediği neticeleri büyük ölçüde verdiği görülmektedir… Sınavın Dışişleri Bakanlığı açısından bir başka olumlu boyutu ise pek çok başka devlet kurumundan adayın sınavı başarıyla geçtiğinin anlaşılmasıyla ortaya çıktı… Sonuç olarak, Bakanlığımıza ülkemizin pek çok farklı üniversitesi ve bölümünden, yine farklı eğitsel birikim ve iş tecrübelerine sahip adayın kazandırıldığına, Bakanlığımızın ihtiyaç duyduğu kalifiye insan gücünün bir nebze de olsa karşılandığına inandığımız bir sınav dönemini de geride bıraktık. Önümüzdeki dönemde, yukarıda değindiğim gibi alan bilgisi ile özellikle yabancı dil bilgisi düzeyi Bakanlık sınavında başarılı olmak açısından çok ciddi öneme sahip olmaya devam edecek” dedi.
2010’da böylesine övülmüş bir sınava katılanlar, şimdi gözaltında olduğuna göre, bakalım en azından o sınavları yapanların bilgisine de başvurulacak mı?
Yoksa Ali Demir örneğindeki gibi, bir yerlere “Mesajla” mı yetinilecek?
Müyesser YILDIZ
25 Mayıs 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/disisleri-operasyonu-davutogluna-mi-mesaj-25051940.html