Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ABD Başkanı Trump’ın Suriye Temsilcisi James Jeffrey’le bir kez daha toplantı yapıp, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulması planlanan “Güvenli bölgeyi” görüştü.
“Bir kez daha” dedik, çünkü 1 yılda Jeffrey tam 7 kez Türkiye’ye teşrif etti. Jeffrey ile ilki 4 Eylül 2018’de, sonuncusu geçen hafta yapılan görüşmelerde nereden nereye gelindiğini, Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklamalarından özetleyelim.
4 Eylül 2018’deki ilk görüşmeyle ilgili olarak Milli Savunma Bakanlığı’nda yapılan açıklamada şöyle denildi:
“Görüşmede, Suriye’de son dönemdeki gelişmeler ve terör örgütü PKK/PYD/YPG’nin bölgedeki varlığından duyulan rahatsızlık ele alınmıştır. Bu kapsamda, Türkiye’nin hak ve menfaatlerinin korunması için Türkiye tarafından sergilenen kararlılık vurgulanmış ve bölücü terör örgütünün bölgeyi tamamen terk etmesinin gerekliliği ifade edilmiştir.”
7 Aralık 2018 görüşmesi hakkında ise şu bilgi verildi:
“Genel olarak Suriye konusunun ele alındığı görüşmede; Fırat’ın doğusu, İdlib ve Münbiç’te yaşanan son dönemdeki gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Bu kapsamda, Bakan Akar tarafından muhatabına; Uluslararası hukuk ve anlaşmalardan kaynaklanan hak ve menfaatlerimizin korunması konusundaki kararlılık, ABD’nin terör örgütü YPG/PKK ile ilişkisini sonlandırması konusundaki haklı beklentimiz, gözlem noktalarından vazgeçilmesi ve ülkemizin güneyinde bir terör koridoru oluşmasına asla müsaade edilmeyeceği hususları tekraren ifade edildi.”
25 Ocak’taki görüşmeyle ilişkin açıklama da benzerdi.
5 Mart’taki görüşmede ise bu konulara ilave olarak Jeffrey’e, “Fırat’ın doğusunda tesis edilecek güvenli bölgede PKK/YPG terör örgütü unsurlarının bulunmaması ve emniyetinin Türkiye tarafından sağlanması gerektiğinin” söylendiği duyuruldu.
-Jeffrey Bizi Oyalarken-
Geldik 1 Mayıs’a. İstanbul’daki görüşmede Münbiç ve Fırat’ın doğusu başta olmak üzere Suriye’de son dönemde yaşanan gelişmelerin ele alındığı bildirildi. Akar da şunları söyledi:
“Daha önceki görüşmelerimizde ortaya koyduğumuz görüşlerimizi tekrarlamakla birlikte bizim görüşlerimize Jeffrey ve heyetinin yaklaştığını görmekten de son derece mutlu oldum. Dileğimiz, temennimiz önümüzdeki günlerde yapacağımız diğer görüşmelerle de güvenli bölge başta olmak üzere ikili konularda birbirimize yaklaşacağımızı görüyorum. Bu manada dostumuz, müttefikimiz, stratejik ortağımız ABD’den bizim talebimiz PKK’dan hiçbir farkı olmayan YPG’nin bir an önce bölgeden çıkarılması, bunların silahlarının toplanması ve sınırlarımızdan en az 30-40 kilometre güneye doğru götürülmesidir. Bu konuda başlangıçtan itibaren Amerika’nın kendine göre bir tutumu var, bu tutumda bazı esneklikler olduğunu görüyoruz. Bizim görüşlerimize yaklaştıklarını da memnuniyetle müşahede ediyoruz.”
Akar, güvenli bölge takvimine ilişkin olarak ise, “Bir an önce” ifadesini kullandı.
Akar ile Jeffrey’nin 27 Haziran’da NATO Karargâhı’nda yaptığı, yine “Münbiç’te verilen sözlerin yerine getirilmesinin” ve “Türkiye’nin güvenli bölge konusundaki görüşlerinin bir kez daha aktarıldığı” görüşmeyi geçelim.
6 ayda bu kadar görüşme… Peki ABD, teröristleri Münbiç’ten çıkardı mı, hayır!.. YPG/PKK ile ilişkisini sonlandırdı mı, hayır!.. Gözlem noktalarından vazgeçti mi, yine hayır!..
Bu mudur “Görüşlerimizin yakınlaşması” ve “ABD’nin tutumunda esneme”?!..
Geçen Pazartesi gerçekleşen son görüşmeye gelelim. Milli Savunma Bakanlığı şu açıklamayı yaptı:
“Bakan Akar tarafından; Fırat’ın doğusunda Türkiye ve ABD’nin koordineli bir şekilde birlikte güvenli bölge tesisi, PKK/YPG terör örgütü unsurlarının güvenli bölgeden çıkarılması, ayrıca bölgedeki mevzii ve tahkimatın imha edilmesi ve ağır silahlarının toplanması, yerinden edilen Suriyeli kardeşlerimizin evlerine dönmeleri için gerekli şartların oluşturulması, Türkiye’nin mücadelesinin Kürt ve Arap kardeşlerimiz ve diğer etnik/dini gruplarla olmayıp, DEAŞ ve PKK/YPG’li teröristlerle olduğu, ABD’li bazı sivil, asker üst düzey yetkililerin, PKK/YPG terör örgütü elebaşları ile Suriye’de yaptıkları görüşmelerden rahatsızlık duyulduğu ifade edilmiştir.”
Jeffrey’le yapılan ilk görüşmeler ile sonuncu görüşme hakkında yapılan açıklamalar arasında ne fark var?
Birincisi, “ABD’nin YPG/PKK ile ilişkisini sonlandırması beklentimiz” yok… Bu bir anlamda ABD’nin, “YPG benim kara gücümdür” tezinin kabulü anlamına gelmiyor mu?
İkincisi ve daha önemlisi; “Uluslararası hukuk ve anlaşmalardan kaynaklanan hak ve menfaatlerimizin korunması konusundaki kararlılığımız” yani “Fırat’ın doğusuna operasyon” mesajı yok.
Akar, birkaç gün sonra Genelkurmay Karargâhı’nda TSK komuta kademesine tahta başında, “Fırat’ın doğusundaki terör hedeflerine olası harekatı” anlatıp, “Bütün görüşlerimizi, tekliflerimizi gelen heyete ilettik. Bunları inceleyip cevaplarını derhal vermelerini bekliyoruz. Bir gecikmeye tahammülümüz olmadığını, gerekirse inisiyatifimizi kullanacağımızı kendilerine bir defa daha vurguladık” dese de resmiyette durum bu.
Ankara’dakiler Jeffrey ile görüşürken; Mayıs 2016’da Suriye’ye gidip PKK’ya, “Akdeniz’e inme” sözü veren ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Joseph Votel’in yerine gelen Orgeneral Kenneth McKenzie Suriye’deydi. PKK elebaşlarından Şahin Cilo’yla buluşan McKenzie, “Türkiye’nin, Fırat’ın doğusuna operasonunu engellemek için her şeyi yaptıklarını, PKK/YPG ile Türkiye arasında denge kurmaya çalıştıklarını ve YPG ile çalışmayı sürdüreceklerini” söyledi.
-Çavuşoğlu ve Bahçeli’den İnanılmaz Açıklama-
Bilindiği gibi Erdoğan 2016’dan itibaren, “Bir gece ansızın gelebiliriz… Bu millet kendi göbeğini kendi kesecektir, bunun başka çaresi yok” demeye başladı.
Milli Savunma Bakanı Akar sık sık her türlü hazırlığı yaptıklarını, Erdoğan’ın talimatını beklediklerini vurguladı.
Öyle ki, iktidar medyası da yapılacak operasyonun adının “Ay-Yıldız” olduğunu duyurup, planın aşamalarını en ince detayına kadar yazdı.
Erdoğan’ın Cuma günü AKP İl Başkanları Toplantısı’nda konuyla ilgili yaptığı son açıklamaya geçelim. Özetle şunları söyledi:
“ABD ile Suriye sınırları boyunca güvenli bölge oluşturmaya yönelik görüşmeler ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, Fırat’ın doğusundaki terör koridorunu paramparça etmekte kararlıyız. Şu ana kadar bunu başarıyla yürüttük ve ülkemize yönelik artık gizlenemez hale gelen Avrupa-Amerika ambargoları, ne de bölgeye yığılan on binlerce TIR dolusu silah ve malzeme bizi bu sorunu çözmekten alıkoyamayacaktır. Seyir mi edelim? Ne yapılması gerekiyorsa bunu yapıyoruz ve yapacağız. Bunun için de bir yerlerden izin almamıza ihtiyacımız yok. Daha önce dedik ya, biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmesini biliriz.”
Erdoğan, “Bir yerlerden izin almamıza ihtiyacımız yok” derken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bundan 2 gün önce yaptığı açıklamayı duydunuz mu?
ABD’nin getirdiği yeni önerilerin bizi tatmin eder düzeyde olmadığını, Münbiç gibi bir oyalama sürecine gitmek istedikleri izlenimini edindiğini belirten Çavuşoğlu, kelimesi kelimesine şunları anlattı:
“Daha önce Sayın Cumhurbaşkanımızın harekât ile ilgili talimatı vardı. Trump’ın ricası üzerine biz bu harekâtı durdurduk. Son zamanlarda sınırımızın öbür tarafında Türkiye’den giden PKK’lıların da olduğunu görüyoruz ve bu terör örgütleri sürekli kendilerini güçlendiriyor, Amerikalılar da silah veriyor. O nedenle bize yönelik tehdit artıyor ve bu tehdit artınca, süreç uzayınca tabii ki, harekât konusunda bir hazırlığımız oldu. Ve o zaman işte Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, yine Pompeo bizlerden rica ettiler, ‘Ekiplerimizi gönderiyoruz, o zamana kadar harekâtı başlatmayın’… Ama bir an önce artık bu güvenli bölge ile ilgili bir mutabakata varmamız lazım, çünkü bizim sabrımız kalmadı.”
Nasıl yani?.. Önce Trump, ardından ABD Dışişleri ve Milli Savunma Bakanları ile Genelkurmay Başkanı’nın “ricaları” üzerine harekâtı iki kez erteledik mi?.. İyi de nasıl haberleri oldu; İzin mi istedik?..
Söyleyen Dışişleri Bakanı olsa da inanılır gibi değil.
Ancak dün bir de Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Bahçeli, Amasya mitiginde, “Bugüne kadar Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyonlar iki defa ertelenmiştir. Her seferinde yeni bir oyalama sürecine maruz kaldığımız açıktır” demez mi?..
O “ricalardan” biri acaba Trump’ın 14 Ocak’taki, “Eğer Türkiye Kürtleri vurursa, Türkiye’yi ekonomik yönden mahvederiz. 20 millik (32 km) güvenli bölge kuracağız. Aynı zamanda Kürtlerin Türkiye’yi provoke etmesini istemiyorum” mesajı mıydı?!.
Erdoğan daha Cuma günü CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na, “Bay Kemal, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bizim dönemimizde asla ve kat’a emir alan bir hükümet olmamıştır. O sizin cibilliyetinizde var. Sizin geçmişinizde olanların Amerika’daki liderler karşısında nasıl el pençe divan durduğunu biz çok iyi biliriz. Bugüne kadar kimseden emir almadık, masada oturduk ve konuştuk ve hiçbir zaman da asla ve kat’a ecdadımızdan nasıl öğrendiysek, bundan sonra da yolumuza öyle devam ederiz” sözleriyle çatmışken, bu nasıl iştir?!.
Müyesser YILDIZ
28 Temmuz 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/inanilir-gibi-degil-28071951.html