Birkaç gün önce “FETÖ’nün hedefindeki komutan neden terfi ettirilmedi” başlıklı yazımızda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’yı anlattık.
Tümamiral Yaycı, 15 Temmuz’dan sonra kamuoyunda en çok konuşulan ve iktidar medyası başta olmak üzere birçok kesim tarafından desteklenen isimdi.
Çünkü “FETÖ’cülerin” tespitini sağlayan kriterlerin, yani “FETÖ metrenin” mucidiydi. Bu yüzden de “FETÖ’nün hedefi” haline gelmişti.
Yaycı son dönemde ise Doğu Akdeniz’le ilgili çalışmaları ve söylemleriyle gündeme gelmişti.
O yüzden de bu yılki YAŞ’ta Koramiralliğe terfi etmesine kesin gözüyle bakılıyordu, ancak bu beklenti gerçekleşmedi.
Biz de bunun üzerine Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 9 ay önce TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda “FETÖ’yle mücadele” konusunda yaptığı bir açıklamaya dikkat çektik. Akar, şunları söylemişti:
“Burada mücadeleyi bazı basın organlarımız bilerek veya bilmeyerek bazı kişilerle, bazı kuvvetlerle anıyorlar. Bu doğru değil, bu gerçeği yansıtmıyor.”
-Anadolu Ajansı ve Yaycı-
Akar’ın o sözlerinin muhatabı kim ve hangi Kuvvet Komutanlığı idi, Cihat Yaycı ve “FETÖ metrenin” medyada çok sık yer alması mıydı bilmiyoruz, ama Yaycı ile ilgili olarak ilginç bir iddia daha gündeme geldi.
İddianın taraflarından birisi olduğu için öncelikle Yaycı hakkında Anadolu Ajansı’nın da geçmişte birçok haber yaptığını kaydedelim.
Mesela 11 Eylül 2018’de, “FETÖ metre ile kriptolar deşifre ediliyor” başlıklı haberde, “Kripto FETÖ mensuplarını deşifre etmek için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın geliştirdiği ‘FETÖ metre’ uygulaması ile 810 bin muvazzaf ve emekli denizcinin yanı sıra birinci derece yakını mercek altına alındı” denildi.
18 Ekim 2018 tarihinde 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yurtdışına firar eden eski askerlerin, örgüte karşı mücadele veren isimleri sosyal medya üzerinden hedef aldığının anlatıldığı “FETÖ’nün firarileri sosyal medya karalama timi kurdu” başlıklı haberde de “Firari askerlerin hedefindeki isimlerin başında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki (DKK) kripto örgüt mensuplarını deşifre eden ‘FETÖ metre sistemini’ geliştiren DKK Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı ve ekibinin geldiği” vurgulandı.
-FETÖ’yle Mücadelesi İçin Şükran Plaketi Verildi-
Yaycı ile ilgili iddiaya geçelim.
1999 yılında kurulmuş olan Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı, 15 Temmuz’un yıldönümü münasebetiyle “FETÖ’yle mücadele” eden bazı isimlere şükran plaketi verilmesini kararlaştırdı.
O isimler, Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcıları, Gazeteci Nedim Şener ve Cihat Yaycı’ydı.
Vakıf Başkanı Gazi Lokman Aylar, 10 Temmuz’da ilk olarak Cihat Yaycı’yı makamında ziyaret edip, “FETÖ metreyi geliştirmesi” ve “Şehit aileleri ile gazilere yakın ilgisinden” dolayı şükran plaketini sundu. Ziyarette, 15 Temmuz gazilerinden Yusuf Atak ve Mustafa Ersoy’un yanısıra o gece Jandarma Genel Komutanlığı’nı darbecilerin elinden kurtarmak için operasyon düzenleyen komutanlar arasında olan ve rehin alınan emekli Kurmay Albay Avukat Güven Şağban da hazır bulundu.
“Burada olay ne?” derseniz… İddia şu; Yaycı’ya plaket takdiminin haberleştirilmesi istenmiş. Bunun için de öncelikle Anadolu Ajansı’na başvurulmuş. Ancak yetkililer, “Milli Savunma Bakanlığı’na sormamız gerekir” demişler. Sormuşlar ve neticede haber yapılmamış!..
-Keşke Teröristbaşının Mektubunu da Sorsalardı-
Sıradan bir haberin yayınlanıp yayınlanmaması gerçekten MSB’ye soruldu ve Cihat Yaycı’ya “sansür” mü uygulandı, bilmiyoruz.
Buna inanmak zor olduğu için, “Acaba sansürün bir başka sebebi mi var?” diye düşündük. Mesela Vakıf Başkanı Lokman Aylar’ın 21 Haziran’da yaptığı açıklamada, Anadolu Ajansı’nı “aymazlıkla” suçlaması…
Neydi o açıklama? 23 Haziran seçimlerine 2 gün kala Anadolu Ajansı’nın İmralı’daki teröristbaşı Öcalan’ın mektubunu yayınlaması üzerine Başkan Aylar, şunları söylemişti:
“Bilindiği üzere dün teröristbaşı, bebek katilinin yazmış olduğu mektup yayınlandı. Anadolu Ajansı Kürtçe yayın yaptığı sitede terörist başından bahsederken ‘Öcalan’ ifadesi kullanıldı. Eğer bu haber İstanbul seçimleri için yapılmışsa bilinmelidir ki, bu en çok AK Parti’ye ve Sayın Binali Yıldırım’a zarar verecektir. Çünkü Kürt halkı başkadır, PKK başkadır ve Binali Yıldırım’ın seçimleri kazanması için İstanbul’da PKK destekçilerinden gelecek oylara ihtiyacı yoktur. Bu tür haberler vatanı için canını vermiş Aziz Şehitlerimizin kıymetli hatıralarına zarar verirken şehit ailelerini ve Kahraman Gazilerimizi derinden üzmüştür. Bu sebeple Anadolu Ajansını, sehven gerçekleştiğine inandığımız bu olay için önce şehit aileleri ve gazilerimizden, sonra Kürt halkı ve büyük Türk Milleti’nden özür dilemeye davet ediyorum.”
Ancak sonrasında Anadolu Ajansı’nın, Anayasa Mahkemesi’nin “Barış bildirisini” imzalayan akademisyenlerin cezalandırılması konusunda “hak ihlali” kararı vermesi üzerine Vakıf Başkanı Lokman Aylar’ın 28 Temmuz’da yaptığı kınama açıklamasını haberleştirdiğini gördük.
AA’nın Başkan Aylar’a yönelik bir tepkisi olmadığı anlaşıldığına göre, geriye iki ihtimal kalıyor.
Ya 10 Temmuz’daki “FETÖ’yle mücadele plaket takdimi” haber yapılmaya değer görülmediği için böyle bir mazeret uyduruldu veya iddia edildiği gibi, MSB izin vermediği için yayınlanmadı.
Eğer öyleyse; Keşke AA, teröristbaşının mektubunu yayınlamadan önce de MSB’ye sorsaydı!.. Sorsa, acaba ne cevap alırdı ki?!.
Müyesser YILDIZ
7 Ağustos 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/yasta-terfi-ettirilmemesi-tepkilere-neden-olan-fetonun-hedefindeki-komutana-sansur-mu-kondu-07081929.html