Damat Berat Albayrak’ın kontrolündeki Sabah Gazetesi’nin hedef aldığı Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Nerede ahlaksızca bir saldırı varsa, bilin ki, orada FETÖ’nün bir tezahürü vardır. Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye kalkışmasınlar” dedikten sonra şöyle devam etti:
“Kimse asil şerefli Türk yargısına saldırmaya kalkmasın. Türkiye, FETÖ, PKK/PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle eş zamanlı mücadele ediyor. Bu mücadeleyi taviz vermeden sürdüreceğiz.”
Gül’ün bu tepkisinin hemen ardından Adalet Bakanlığı’ndan, “FETÖ”yle bağlantılarını cümle alemin bildiği, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da sık sık, “Bu adamı kim koruyor?” diye sorduğu Fettah Tamince hakkında verilen “Takipsizlik” kararının kaldırılması için “Kanun yararına bozma” hamlesi geldi.
Tamince’nin avukatlığını Saray’a yakın isimlerin yaptığı bilindiği için sözkonusu gelişme, “Kim olursa olsun üzerine gidilecek ve FETÖ borsasına el atılacak” mesajı olarak yorumlandı.
-Antalya’da Neler Oldu?-
Ancak Adalet Bakanı Gül adına Bakan Yardımcısı Şaban Yılmaz imzasıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan “Kanun yararına bozma” talebinde üzerinde hiç durulmayan önemli bir ayrıntının yer aldığı ortaya çıktı.
Bu ayrıntıdan önce Fettah Tamince dosyasının Antalya ayağında neler yaşandığını özetleyelim.
2009 yılında Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanıyken, eski Başbakan Necmettin Erbakan’ın da hapis cezasına mahkum olduğu “Kayıp trilyon” davasındaki takipsizlik kararını kaldırıp, RP Genel Başkan yardımcısı olduğu dönemde şüpheliler arasında bulunan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yargılanmasını isteyen eski Hakim Osman Kaçmaz, “Nitelikli dolandırıcılık, zimmet, güveni kötüye kullanma ve terör örgütüne üye olma” suçlarından Fettah Tamince başta olmak üzere, 8 isim, ayrıca Gaye Vakfı ve Uluslararası Antalya Üniversitesi yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 10 Mayıs 2018’de “Kovuşturmaya yer yok” kararı verdi.
İtiraz üzerine dosya Antalya 3. Sulh Ceza Hakimliğine gitti ve 14 Ağustos 2018’de “Kovuşturmaya yer yok” kararı kaldırıldı.
İddialara göre, bundan sonra kararı veren Hakim önce izne ayrıldı. Ardından Ticaret Mahkemesi üyeliğine atandı.
Hakim izindeyken, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı, “Müştekilerin itiraz hakları bulunup bulunmadığı araştırılıp tartışılmadan verildiği, ayrıca etkin soruşturma yapılmadığının kabulü halinde dahi Hakimlik tarafından soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunularak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle, 3. Sulh Ceza’nın kararının kaldırılmasını talep etti.
3. Sulh Ceza Hakiminin yerine verilen nöbetçi hakim de 21 gün sonra 5 Eylül’de Başsavcılığın bu itirazını kabul etti, yani hukuken mümkün olmamasına rağmen aynı mahkeme kendi kararını bozdu ve başa dönüldü.
Sonra mı?
Osman Kaçmaz ile diğer müşteki Gökhan Çelikel, son kararla ilgili olarak “Kanun yararına bozulması” yoluna gidilmesi için Adalet Bakanlığı’na başvururken, Nöbetçi hakim ve Antalya Cumhuriyet Başsavcısı hakkında HSK’ya suç duyurusunda bulundu.
Özetle 1 yıl öncesine ait bir süreçten söz ediyoruz. Nöbetçi hakim ve Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı ile ilgili olarak bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmadığı belirtiliyor.
Adalet Bakanlığı’nın Tamince hamlesine gelince; Normalde 2-3 ay içinde atılması gereken bu adım, 1 yıl sonra atılmış oldu.
-Hem Nalına Hem Mıhına-
Bakanlığın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı “Kanun yararına bozma” talebinin gözden kaçan ayrıntısına gelince;
Aynı başvuruda, “Kesin nitelikte karar” denmesine rağmen Antalya 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 14 Ağustos 2018 tarihli kararı için de bozma talebinde bulunuldu. Gerekçesi de şöyle açıklandı:
“Antalya 3. Sulh Ceza Hakimliğince, soruşturma için gerekli bilgi ve belgelerin toplanmadan denetime elverişsiz rapora dayanarak, etkin soruşturma yapılmadığından bahisle, itirazın kabulü ile kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verilmiş ise de; CMK’da yer alan, ‘Sulh ceza hakimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir, kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder…’ şeklindeki düzenleme karşısında Sulh Ceza Hakimliğince soruşturmanın genişletilmesi kararı verilmesi ve Cumhuriyet Savcılığınca söz konusu bu hususlarla ilgili eksiklikler giderildikten sonra şüpheliler hakkında itirazla ilgili bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, doğrudan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Bu mümkün mü ve ne anlama geliyor; Osman Kaçmaz’a sorduk. Kaçmaz şunları söyledi:
“Adalet Bakanlığı doğru bir karar vermemiş. Birinci hakimin yaptığı doğruydu. Biz sadece ikinci karara itiraz edip, kanun yararına bozma istedik. Birinci kararı re’sen gözönüne alamaz. Şu haliyle Adalet Bakanlığı, ‘Dava açma, ama soruşturmayı genişlet’ diyor. Özetle hem nalına hem mıhına bir karar. İşin çözümü Yargıtay’a kalmış durumda.”
Kaçmaz, Yargıtay’ın kararı için belli bir süre olup olmadığı konusunda ise, “2-3 ay içinde karar verilmesi gerekir, ama Adalet Bakanlığı da 2-3 ay içinde yapması gerekeni 1 yıl sonra yaptı” sözleriyle, sürecin uzatılabileceği imasında bulundu.
Buna rağmen yine de iyimserliğini koruyan Kaçmaz, “Önemli olan bu durumun ortaya çıkması ve vatandaşın bilmesiydi” dedi.
1 yıldır yaşananlar ortada… Ne beklenebilir ki?!.
İnşallah olması gerekenler olur ve 15 Temmuz’da eşi ile oğlunu şehit veren Nihal Olçok’un, Adalet Bakanlığı’nın Tamince kararından sonra sosyal medya hesabından Erdoğan’ı etiketleyerek, ettiği teşekkür boşa düşmez!..
Müyesser YILDIZ
20 Eylül 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/fettah-tamince-kararinda-dikkatlerden-kacan-onemli-ayrinti-20091956.html