Ağustos ayında Türkiye ile ABD’nin Suriye’de “Güvenli bölge” kurmasının heyecanını yaşadık!..
MSB ile ABD askeri heyeti arasında 3 gün süren görüşmelerden sonra 7 Ağustos’ta Şanlıurfa Akçakale’de bir “Müşterek Harekât Merkezi”nin kurulması kararlaştırıldı.
O gün Erdoğan, şu açıklamayı yaptı:
“Üç günlük bir görüşme periyodu oldu ve bu görüşmeler gerçekten olumlu bir istikamette devam etti. Tarih vermeyeceğim, şimdi Amerikalılar ile birlikte bir harekât merkezinin kurulması kararı verildi. Bu harekât merkezini kurmak suretiyle buradaki süreç başlatılacaktır. Dolayısıyla adım atıldı mı, atılmadı mı, bu soru cevabını buluyor. Demek ki, adım birlikte atılıyor. Burada aslolan Fırat’ın doğusunda bu adımın atılması meselesiydi ve bu da şimdi Amerikalılarla birlikte gerçekleştiriliyor.”
Oysa adında bile mutabakat yoktu. Ankara, “Müşterek Harekât Merkezi”, ABD, “Ortak Koordinasyon Merkezi” diyordu.
Sadece adı mı? Merkezin görevi de farklı tanımlanıyordu. Ankara’ya göre, “Fırat’ın doğusu PKK/YPG’li teröristlerden temizlenecekti”… ABD’ye göre ise “IŞİD Mücadele Küresel Koalisyonu ve ABD’nin partneri SDG (Suriye Demokratik Güçleri)’yle birlikte IŞİD’le mücadeleye odaklanılacak ve de bölgede koordineli olmayan askeri faaliyetler (Burada kastedilen Türkiye’ydi) sınırlandırılacaktı”…
ABD’nin yeni bir “Oyalama/Kandırma” mekanizması peşinde olduğu gün gibi açıktı.
Ama ne gam!..
Ağustos boyunca şu “Flaş” haberler verildi:
12 Ağustos: Bir grup ABD askeri, merkezin kuruluş çalışmalarını yürütmek üzere Şanlıurfa’ya geldi…
15 Ağustos: ABD’nin Avrupa Kuvvetleri (EUCOM) Komutan Yardımcısı Korgeneral Stephen Twitty başkanlığındaki bir askeri heyet önce Genelkurmay’ı, sonra Şanlıurfa’yı ziyaret etti…
16 Ağustos: Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı ve Kuvvet Komutanlarıyla Şanlıurfa’daki birlikleri denetledi. Akar, “Hazırlıklar büyük ölçüde tamamlandı. Özellikle kritik fonksiyonların tesisi gerçekleşti, diğer konularda da çalışmalar devam etmektedir. Birleşik Müşterek Harekat Merkezi tam kapasiteyle önümüzdeki hafta çalışmaya başlayacak” dedi…
Ardından; İHA’larımız bölgede görev icra etmeye başladı… Bunu, havadan ortak uçuşlar izledi… Nihayetinde karadan ortak devriye turlarına geçildi vs.
ABD’li General Stephen Twitty, 10 Eylül’de bir kez daha Türkiye’ye geldi. Bu defa yanında ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutan Yardımcısı Korgeneral Thomas W. Bergeson da vardı. Medyamız 2 generalin gelişini, “Erdoğan’ın güvenli bölge restinin ardından ABD’nin sürpriz hamlesi” diye duyurdu!..
EUCOM ise şu açıklamayı yaptı:
“ABD ve Türkiye, güvenlik mekanizmasının süratli şekilde uygulanması için birlikte çalışıyor ve birçok alanda planlanan takvim hızlı ilerliyor. Güvenlik mekanizmasının başarısının sürekliliği, IŞİD’in kuzeydoğu Suriye’de yeniden ortaya çıkmasını engelleyecek, Koalisyon’un ve bizim partnerimiz SDG’nin IŞİD’i mağlup etmesine odaklanmasını sağlayacaktır.”
-Üçüncü Gelişi-
Sonrası malûm; “Güvenli bölge” hikâye oldu… 9 Ekim’de Barış Pınarı Harekâtı başladı… 17 Ekim’de ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence Ankara’ya geldi… Ve ABD’ye göre “Ateşkes” sağlandı, Ankara’ya göre ise Harekâta “Ara verildi”!..
Tanınan 120 saatten sonra teröristler çekilmediği halde “Ara” da ABD’li askerlerle devriye faaliyetleri de devam ediyor.
Şanlırufa’daki Harekât Merkezi’nin kuruluşunda muhatabımız olan Avrupa Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Korgeneral Stephen Twitty’e dönelim.
120 saatlik süre 23 Ekim akşamı sona erdi. İşte bu tarihten 1 gün önce Twitty, bir kez daha Ankara’ya geldi. Ancak yetkililer, nedense bu ziyareti duyurmadı, medyamız da duymadı.
Twitty, bu defa Genelkurmay 2. Başkanı Korgeneral Metin Gürak’la görüştü. Görüşmeyle ilgili olarak EUCOM’dan yapılan açıklamada, “Ateşkes ile Türkiye’nin NATO müttefiki olarak bölgedeki stratejik rolünün, Suriye’yle ilgili koordinasyon ve işbirliğinin nasıl geliştirileceğinin ele alındığı, iki komutanın diyaloğun gelecekte de devam etmesinin önemli olduğu konusunda görüş birliğine vardığı” vurgulandı.
-Erdoğan Trump’la Görüşürken O Nereye Gitti?-
ABD’li General Twitty konusuna kısa bir ara verip, Kıbrıs’a geçelim.
3 gün önce KKTC’nin 36’ıncı kuruluş yıldönümüydü.
Erdoğan, yıldönümü münasebetiyle yayınladığı mesajda, “AB başta olmak üzere kimsenin Kıbrıs Türkü’nü Rum oyunlarının esiri haline getirmeye hakkı yoktur. Anavatan ve garantör ülke olarak, milli davamız Kıbrıs’ın ve Kıbrıs Türkü’nün yanında yer almaya devam edeceğiz. Özellikle Kıbrıs Türklerinin, Doğu Akdeniz’de tespit edilen hidrokarbon kaynakları üzerindeki haklarının gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Geçmişte Kıbrıs Türkü’nün varlığına yönelik tehditleri nasıl bertaraf etmişsek, bundan sonra da hak ve menfaatlerini aynı şekilde korumakta kararlıyız” dedi.
KKTC’deki törenlere katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Rumları ve AB’yi eleştirip, Türkiye’ye yönelik yaptırım kararlarının “Hiçbir hükmü olmadığını” bildirdi.
KKTC ve Türkiye’nin haklarına sahip çıkmaya devam edeceklerini, oldu bittiye göz yummayacaklarını belirten Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da AB’nin “Tarafgir yaklaşımlarından vazgeçmesini beklediklerini” söyledi.
General Twitty’e dönersek;
KKTC’nin kuruluş yıldönümünün 2 gün öncesinde ve de Erdoğan-Trump görüşürken, o nerede miydi?
Rum kesiminde!..
Ne mi yaptı?
Milli Muhafız Ordusu Komutanı Korgeneral Elias Leontaris’le biraraya gelip, “İki ülke arasında süren savunma faaliyetlerini” konuştu… “Güçlü ortaklığa bağlılığını” vurguladı… Ve “Bölgesel istikrara katkılarından dolayı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne teşekkür etti”!..
“Güvenli bölge” işinde Ankara’yı oyalama misyonunu başarıyla(!) yerine getiren ABD’li Generalin bundan sonraki görevi, “Kıbrıs’ta oyalama” olmasın sakın?..
Sahi, Akçakale’deki o merkez hâlâ faaliyette mi?
Öyleyse, “Stratejik müttefikimizin” bu zaman ayarlı “Kıbrıs çıkarmasından” sonra da faaliyette olmaya devam edecek mi?
Müyesser YILDIZ
18 Kasım 2019
Odatv Link: https://odatv4.com/yazar/muyesser-yildiz/turkiyeyi-oyalayan-abdlinin-yeni-gorevi-ne-18111906.html