İçeriğe geç

Cezaevindeyken O Generalle İlgili Bilgiler Bana Bile Geldi!..

Geçen Ağustos’ta 45 dakikalık YAŞ toplantısında Tuğgeneralliğe terfi ettirilip, Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atanan Serdar Atasoy’un “FETÖ’cü” çıkması şok etkisi yarattı. İktidar medyası başta olmak üzere herkes günlerdir, “Bu adamı kim korudu?” diye soruyor.

Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi ile Nedim Şener, dün Serdar Atasoy’un ankesör soruşturması sayesinde tespit edildiğini bildirdi.

Abdülkadir Selvi’nin aktardığı bilgilerden başlayalım; Serdar Atasoy’un özel bir mahrem” olarak korunması için tek imama bağlandığını, bu yüzden MİT tarafından ancak Ocak 2021’de tespit edilmesinden sonra gözaltına alınıp itirafçı olduğunu ve “FETÖ’yle ilişkisine dair önemli bilgiler verdiğini” aktardı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, “FETÖ’yle ilgili hiçbir dosya beklemez. Geldiği an inceler, işlem yapılması için hemen savcılığa sevk ederim.” şeklindeki sözlerini hatırlatan Selvi, şunları sorguladı:

Serdar Atasoy’un, FETÖ soruşturması kapsamında 2017 yılında Erzincan’da gözaltına alınıp savcılık sorgusundan sonra serbest bırakıldığı bilgisi, tuğgeneralliğe yükseltildiği 2020 yılı Yüksek Askeri Şûra toplantısında gündeme gelmedi mi? Atasoy’la ilgili FETÖ soruşturması, dosyasında yer aldıysa buna rağmen nasıl terfi ettirilerek, Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı görevine atandı?”

Selvi, Atasoy’un durumunun, terfi ettirilip KKK İstihbarat Başkanı olarak görevlendirildikten sonra “bir anda fark edildiğini”, o yüzden bu göreve hiç başlatılmadığını da anlattı.

Nedim Şener’e geçelim. “Sabit hat” soruşturmalarının anlam ve önemine dikkat çeken Şener, “TSK içinde FETÖ unsurlarının bulunması, terfi etmeleri ve sonunda Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı’na kadar yükselmelerinin yaratacağı ulusal güvenlik riskini tahmin etmeye hayal gücümüz bile yetmez. Ve maalesef bizim hayal edemediğimizi FETÖ gerçekleştiriyor. FETÖ ile mücadelenin ne kadar önemli olduğunu gösteren bu olay herkese örnek olmalı. ‘Bu adamı kim koruyor?’ sorusunun cevabını mutlaka yetkililer bulmalı. yorumunu yaptı.

Dört gündür olayın üzerine giden Yeni Şafak Gazetesi ise bir yandan 15 Temmuz gecesi “Ataşeler” isimli WhatsApp grubundaki yazışmaların Atasoy’un ifadesini yalanladığını belirtirken, öte yandan Atasoy’un sorgusunda mahrem imamların yanısıra hücresindeki FETÖ’cü askerleri deşifre ettiğini yazıp, bu isimlerden bazılarını açıkladı.

Çelişkiler

Önce bu bilgileri değerlendirelim.

En azından WhatsApp grubundaki yazışmalar konusunda yalan söylediği ortaya çıktıysa, diğer beyanlarına nasıl itibar edildi ve serbest bırakıldı?

Atasoy, ifadesinde birden fazla imamdan söz ederken Selvi’ye onun tek imama bağlı olduğu bilgisini kim/kimler verdi?

Atasoy’un “FETÖ’cü” olduğu, gerçekten terfi ettirilip Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atandıktan sonra “bir anda” mı, yoksa MİT’in Ocak 2021’deki tespitiyle mi fark edildi?

2 Şehidin Adını Verdi

Serdar Atasoy’un “FETÖ’yle ilişkisine dair önemli bilgiler verdiği” ve hücresindeki FETÖ’cü askerleri deşifre ettiği bilgisine gelince; çoğu firari veya darbe davalarından ceza almış isimleri sıraladı.

Dahası, biri 1996’da diğeri 2017’de şehit düşen iki isim için “FETÖ’cü” dedi. Velev ki, öyleydiler. Onların isimlerini ifade tutanağına geçirmek, en önce ailelerine saygısızlık değil midir? Şehitler yargılanamayacağına göre, bunun “FETÖ’yle mücadeleye” nasıl bir katkısı olacak? Yoksa gazilerden sonra şehitlerde mi yargılanacak veya şehitlik de mi sorgulanacak?!

İşte Gerçekler

Gerçekte neler olup bittiğini bir de biz anlatalım.

Bizzat Serdar Atasoy ifadesinde, 2 Kasım 2020 tarihinde emekli olduğunu belirtti.

Peki emekli mi oldu, olmak zorunda mı kaldı?.. Ve soruşturma için Kasım’dan Ocak’a kadar neden beklendi?

İddialara göre, Atasoy terfi ettirilip üstüne Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atanınca, onunla çalışmış olan önemli bir general, Komutanlık koridorlarında, “FETÖ’cü birisini nasıl böyle bir göreve getirirsiniz?” diye bas bas bağırdı. Bunun üzerine İstihbarat’tan alındı, ama bir diğer önemli birim olan Harekât Başkanlığı’na verildi.

İş saklanamaz boyuta gelince, Komutanlık bünyesinde bir soruşturma açıldı. İtirafçı oldu. Halen görevde olan 4 generalin ismini verdi. Ancak, “İstihbarat Başkanlığına getirilen isim FETÖ’cüymüş.” dedikodusundan çekinildiği için işlem yapılmayıp, emeklilik dilekçesini vermesi istendi.

Yine iddialara göre sonrasında, kimilerine göre henüz terfi ettirilmiş ve önemli bir görevdeki generale operasyon yapıldığı manzarasının yaşanmaması için, kimilerine göre ise Odatv’nin olayı duyurmasından sonra, hakkında emekliliğini verdikten sonra soruşturma açıldı.

Serdar Atasoy’un, 15 Temmuz’da Bangladeş’te askeri ateşe olduğunu, döndükten sonra 3. Ordu Komutanlığı’nda görev yaptığını, 2017 Ağustos Şurasında 2. Ordu Komutanlığı Harekat Başkanlığı’na, buradan da Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat ve Harekat Başkanlığı’na atandığını hatırlatıp, şuna da dikkat çekelim:

Özellikle son görev yerleri -Suriye harekâtları başta olmak üzere- çok önemli bilgi ve belgelere haiz birimler. Atasoy’un çocukluğu, evliliği, imamları, örgütdaşları vs. her şey konuşuluyor da, bu görevleri sırasında edindiği bilgi ve belgelerin, bunların bir yerlere aktarılıp aktarılmadığının da sorgulanması gerekmez mi? Buna ilişkin hiçbir şeyin sorulmaması da Atasoy’un hâlâ “korunduğu” anlamına gelmez mi?

O Bilgiler Her Yere Ulaştırıldı?

Olaydaki en can alıcı nokta ise şu:

Malûm, Haziran-Kasım arasında cezaevindeydim.

YAŞ’tan önce Serdar Atasoy’la ilgili hazırlanmış TSK’ya ait istihbari bilgi niteliğindeki not bana bile ulaştı, ancak cezaevi şartlarında araştırma imkânım olmadı.

Bana bile” diyorum; çünkü sözkonusu bilgiler, bugün bu haberleri yazan gazeteciler dahil devletin hemen tüm birimlerine gitti. Anlaşılan o ki, herkes kulağının üstüne yatmış!..

O bilgi notunda neler mi vardı?

Günlerdir anlatılan, 15 Temmuz’dan sonra gözaltına alınıp adli kontrolle serbest bırakıldığı… “Ataşeler” WhatsApp grubunda darbeci Sinan Sürer’in talimatı üzerine “Emredersiniz” diye karşılık verdiği… Cumhurbaşkanlığı yaver seçimi için belirlenen 139 kişilik listede adı yer aldığı için hakkında soruşturma açıldığı…

Ayrıca; hakkındaki adli evraklar istendiğinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından KYOK (Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı) kararı verildiği… Bu evrakların Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gönderildiği… Malatya Emniyet Müdürlüğü ve Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan hakkında ilave bilgi, belge olup olmadığının sorulduğu; herhangi bir bilgi olmadığının teyit edildiği… Ve Atasoy’un adli ve idari durumunun takip edildiği…

İşte bu bilgiler YAŞ’tan önce hemen herkesin elinde olduğu halde 700 subay bir kalemde tasfiye edilirken, o terfi ettirildi.

Durum bu iken; en önce, “Bu bilgiler Erdoğan’a aktarıldı mı, aktarılmadı mı?” diye sorulması gerekmiyor mu?

İkincisi; soruşturma süreci Atasoy’un, sadece geçmişte değil, bugün de “korunduğunu” göstermiyor mu?

Daha kaç tane Atasoy var?” sorusuna, “Daha çoook var” cevabı verildiğini,

Ve Atasoy olayının ayyuka çıkmasından sonra TSK’da herkesin topu birbirine attığını da kaydedelim.

Özetle; TSK’da çok ilginç şeyler oluyor. Devam edeceğiz.

Müyesser YILDIZ
6 Şubat 2021

Odatv link: https://odatv4.com/cezaevindeyken-o-generalle-ilgili-bilgiler-bana-da-geldi-06022138.html

Kategori:Uncategorized