10 gün önce, merhum Necmettin Erbakan ile Tansu Çiller’in kurduğu REFAHYOL Hükümeti’nin istifa etmesine yol açtığı belirtilen ve “postmodern darbe” olarak nitelendirilen 28 Şubat’ın 24’üncü yıldönümüydü. Bu vesileyle Erdoğan ve tüm AKP’liler bir kez daha o dönemde yaşanan türban mağduriyetlerine vurgu yapıp ne kadar büyük acılar çekildiği anlattı.
Öncelikle, üniversitelerde türban yasağının kaynağının, 28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu kararları değil, ondan 8 yıl önce, 1989’da Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararı olduğunu belirtip, Erdoğan’ın konuyla ilgili geçmişte yaptığı bazı açıklamaları hatırlatalım.
2018’de yani 28 Şubat’ın 21’inci yıldönümünde, yaşanan mağduriyetlere ailesinden örnekler verirken, şunları söyledi:
“Başı örtülü olduğu için nice kızımız üniversite tahsili göremedi, polis copları ile dövüldükleri günleri bilirim. Başlarından başörtülerinin sökülüp alınarak okula sokuldukları günleri bilirim. Bana ülkelerin hükümet başkanları, cumhurbaşkanları; ‘Sizin kızlarınız, sizin oğlunuz niye Amerika’da okuyor?’ bu soruyu sordular. Dedim ki, kızlarımın kendi ülkemde, ne yazık ki, inandığı gibi okuma hakkı yok… Allah hiç kimseyi öz vatanında eğitim imkanından mahrum eylemesin. İmam hatip ya da meslek lisesi mezunu olmalarından dolayı nice başarılı genç üniversitede istediği bölümde okuyamadı. İmkanı olanlar eğitimlerini tamamlamak için kendi vatanlarını bırakıp yurt dışına gitmek zorunda kaldı… Benim gibi, eşim gibi, birçok aile bu hasreti çektiler. Gönderenler dönüşlerini beklediler. Gönderemeyenler yavruları üniversitede okuyamadığı için onlar da hep dertliydiler ve bunun için de hep hüzün içinde adeta bir ömür geçirdiler.”
2019’daki 22’inci yıldönümünde CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenip, “Benim başörtülü kızlarımın üniversitelere alınmadığı bir günün yıldönümü. Bu çileleri bu CHP ile çektik. Onların bu zihniyetidir. Camilerimizi ahıra çeviren bu zihniyettir.” dedi.
28 Şubat Davasına Müdahil Oldular
Bilidiği gibi, 28 Şubat’la ilgili dava Erbakan’ın vefatından sonra açıldı. Genelkurmay Başkanı merhum İsmail Hakkı Karadayı başta olmak üzere o dönemde görev yapan 103 asker yargılandı.
Suç tarihinin 18 Haziran 1997 olarak belirlendiği, sanıkların da REFAHYOL Hükümeti’ni devirmekle suçlandığı davaya, geçmişte ve sonraki yıllarda “irticai faaliyetlerinden” dolayı YAŞ kararıyla TSK’dan ihraçlarına karar verilenlerin yanısıra türbanlı oldukları için mağdur edildiklerini söyleyen çok sayıda isim mağdur-müşteki sıfatıyla katıldı.
Bunlar arasında, Erdoğan’ın 28 Şubat döneminde henüz 12 ve 14 yaşlarında olan kızları Sümeyye Erdoğan ile Esra Albayrak da vardı.
19 Şubat 2014’te avukatlarının verdiği dilekçede Albayrak ve Erdoğan’ın, “28 Şubat sürecinde başörtülü oldukları için Türkiye’de okuyamadıkları”, “yurt dışına çıkmak zorunda kaldıkları” ve “postmodern darbe sürecinde mağdur oldukları” gibi şikayetlerin yer aldığı bildirildi.
Sümeyye Erdoğan ve Esra Albayrak’ın bu talebi, Haziran 2015’te davaya bakan Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Haziran 2020’ye gelelim. Sümeyye Erdoğan Bayraktar, Instagram üzerinden katıldığı bir programda, 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını özetle şöyle anlattı:
“Ben Türkiye’de okuyamayacağım için ÖSS’ye hiç bakmamıştım. Yine de Amerika’da okuyacağım okulun denkliğinin burada kabul edilmesi için burada da ÖSS’ye girmiş ve barajı aşmış olmam gerekiyordu. Ben de sadece formalite icabı hiç bakmadan sınava girdim ve o dönemde bir özel üniversitenin uluslararası ilişkiler bölümünü kazanmıştım… O dönemin asıl temel zorlayıcı kısmı, o dönemin psikolojisiydi. Sonuçta 28 Şubat yasakları dolayısıyla biz oraya gitmek zorunda kaldık. Bir de deli dolu yıllarınız, en temel eğitim hakkınızdan mahrum ediliyorsunuz, hiç sebepsiz yere. Böyle bir mecburiyetle evinizi, ailenizi bırakıp gitmek zorunda kalıyorsunuz. Bu tabi ağır geliyor insana. Orada avantajım, ablam, kuzenlerim, arkadaşlarımın yanımda olmasıydı. Beraber gitmiştik. Yasak hepimiz için geçerliydi.”
Doğrudan Zarar Görmediklerinden
28 Şubat davasına dönersek; 13 Nisan 2018’de sonuçlanan davada, İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Erol Özkasnak ve dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz başta olmak üzere 21 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Geçtiğimiz Haziran’da Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi, verilen kararları aynen onadı.
Onanan hususlardan biri de davaya mağdur-müşteki olarak katılımına karar verilenlerdi.
Nihayetinde dosya Yargıtay’a geldi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 3 Şubat’ta davayla ilgili tebliğnamesini tamamladı.
Tebliğnamede yer alan görüşleri geçen hafta paylaşmıştık.
Şimdi bununla ilgili bir başka ayrıntıyı aktaralım.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Sümeyyen Erdoğan Bayraktar, Esra Albayrak ve TBMM 15 Temmuz Darbesini Araştırma Komisyonu Başkanı AKP’li Reşat Petek’in de bulunduğu 114 ismin “suçtan doğrudan zarar görmediğini”, bu yüzden “hukuki değerden yoksun” olan davaya katılım kararlarının reddedilmesi gerektiğini bildirdi.
Tebliğnamede, şöyle denildi:
“Sanıklar hakkında açılan kamu davasına konu suçlar olan ‘Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini Cebren Iskat veya Vazife Görmekten Cebren Menetmek’ suçu ile ‘Gizli İttifak’ suçunun nitelikleri itibarıyla haklarında katılma kararı verilenler ile müştekilerin bu suçlardan doğrudan zarar görmemeleri, eylemin 54. Cumhuriyet hükümetine yönelik olması nedeniyle davaya katılmalarına yasal imkan bulunmadığı, bir kısım müştekiler hakkında verilmiş olan davaya katılmalarına ilişkin kararların kovuşturmaya konu suçlar için hukuki değerden yoksun olduğu ve katılma kararlarının bu suçlardan dolayı onlara hükümleri temyiz etmek hakkı vermeyeceğinden; katılanlar, müştekiler, katılanlar vekilleri ve müştekiler vekillerinin temyiz taleplerinin reddi…”
Bakalım, dosyayı karara bağlayacak olan Yargıtay 16. Ceza Dairesi ne diyecek?
Müyesser YILDIZ
10 Mart 2021
Odatv link: https://odatv4.com/yargitaydan-28-subat-reddi–10032135.html