Erdoğan dün Cuma namazı çıkışında yine konuştu. Gazeteciler sordu, o cevapladı. Haliyle ağırlıklı konu, ülkemizi kasıp kavuran yangın felaketiydi. Doğal olarak da bu konuda anlattıkları tartışılıyor.
Dikkati Erdoğan’ın dünkü açıklamalarından gündem olmayan bir başka konuya çekmek istiyorum.
Biliyorsunuz, ABD geçen yıldan beri sınırımızın dibindeki Dedeağaç’a askeri yığınak yapıyor. İşte Erdoğan’a bu gelişmeler hatırlatıldı, o da şu karşılığı verdi:
“Bu 2014 yılından beri Amerika’nın Dedeağaç’taki aslında bir planlı programıdır. Dolayısıyla yani burada anormal bir gelişme söz konusu değil. Bu kendisinin bu planlı attığı adımı da bizler de yakından takip ediyoruz. Yunanistan-Amerika ilişkilerini zaten biliyorsunuz, fakat bizler de burada üzerimize düşen neyse bunu her zaman yapıyoruz. Tedbirse tedbir. Bunlar da zaten her zaman bizim için alınan veya atılan adımlardır.”
Üslenme Değil Tatbikat Planı
Doğrusu ABD’nin 2014’ten beri Dedeağaç gibi planlı bir programı olduğunu duymamıştım. Araştırdım. 2014’teki olay özetle şu:
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi üzerine ABD öncülüğünde, NATO ve AB’nin de desteğiyle Atlantik Çözümü Operasyonu (Operation Altantic Resolve) planı hazırlandı. ABD-Avrupa stratejik ortaklığını güçlendirme amaçlı planda ABD’nin bölgedeki hava, kara ve deniz varlığını artırıp önceden planlanmış tatbikatlar geliştirilmesi öngörüldü. Sözkonusu planın, “müttefiklere güvence vermek ve Rusya’yı bölgesel hegemonyadan caydırmak için” “ihtiyaç olduğu sürece yürürlükte kalacağı” kaydedildi. Bu kapsamda da çok sayıda tatbikatın planlaması yapıldı.
Dedeağaç Ne Zaman Gündeme Geldi?
Ekim 2018’e gelindiğinde, dönemin Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos (2017’de bize ait Eşek Adası’nda kuzu çeviren Bakan) Washington’a gitti. ABD’li mevkidaşı Jim Mattis’e, “Yunanistan’da 3 askeri üs daha kurmalarını” teklif etti. Kammenos’un üs kurulmasını istediği yerlerden birisi de Dedeağaç’tı.
Yunanistan’da koalisyon hükümeti vardı ve bu teklif o hükümeti bile karıştırdı. Büyük ortak, Başbakan Çipras’ın partisinden, “Hükümetin öyle bir planlaması yok. Kesinlikle mutabık değiliz. ABD’nin bölgedeki emelleri için Yunanistan’ı saldırı noktası olarak kullanmasına karşıyız.” açıklaması yapılırken Çipras, Kammenos’tan konuyla ilgili bilgi istedi. Kammenos sosyal medya hesabından, “Bu üsler zaten faaliyet gösteriyor.” iddiasında bulundu. Bu arada ABD’nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt, “Dedeağaç’da ABD helikopter üssü kurulmayacak.” dedi.
Geçen yıl bu zamanlarda ise şunlar yaşandı:
- ABD’nin 101. Hava İndirme Tugayı Dedeağaç’a yerleşti. Malzemeleri taşıyan ABD bayraklı gemiye Bizans bayrağı çekildi.
- ABD’nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt bu törende yaptığı konuşmada, “ABD’nin ortak güvenlik ve ekonomik çıkarlarını ilerletmek için Yunanistan ile çalışmaya kararlı olduğu” konusunda izleyen herkese açık bir sinyal gönderdiklerini vurguladı. Meis Adası dahil Yunanistan’a ait adaların Yunanistan anakarası ile aynı münhasır ekonomik bölge haklarına sahip olduğunu öne sürdü. Ve dahi Türkiye’ye “Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile Kıbrıs’ın kendi yetki alanı ilan ettiği alanlarda doğal kaynak arama planları gibi gerginlik yaratan faaliyetlerini durdurması yönünde” çağrıda bulundu.
İktidar Medyası Bile Sorguladı
Bu gelişme karşısında Ankara’dan neredeyse hiç ses çıkmazken, Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım gibi hassasiyeti olanlar, Yunanistan’ın Dedeağaç’ta ABD’ye üs vermesinin Lozan Antlaşması ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi. Uzmanlar da Lozan’a göre, Dedeağaç’ın askersiz olması gerektiğini hatırlatıp bir kuşatma planı ile karşı karşıya olduğumuzu anlattı.
İnanmayacaksınız, ama iktidarın gazetesi Sabah’ta bile ABD’nin Dedeağaç’a askeri ve silah yığınağı için NATO tatbikatları gerekçe gösterilse de kurulacak üssün “Çanakkale ve İstanbul boğazlarını tehdit edebilecek bir gelişme” olduğu şeklinde yorumlar yapıldı.
ABD 5 ay önce Dedeağaç’a yüzlerce helikopter ve bin 800 askeri araç konuşlandırdığında da yine iktidarı destekleyen Yeni Şafak gazetesi, “Bu hazırlık kimin için?” diye sordu.
Mayıs’ta yine NATO tatbikatı gerekçesiyle Dedeağaç’a asker ve silah geldiğinde ABD, Yunanistan, İngiltere ve NATO’nun üst düzey komutanlarının katıldığı bir tören düzenlendi.
ABD’nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt, Dedeağaç ve Kavala limanlarının özelleştirilmesinde iki ABD şirketinin önemli rol oynayacağını belirterek Yunan hükümetine teşekkür ederken, Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopulos Türkiye’ye, “Yunanistan her zaman egemenlik haklarını savunmaya hazırdır ve gerekirse bunu kararlı ve etkili bir şekilde yapacaktır.” mesajı gönderdi.
Son olarak 6 gün önce Dedeağaç’a yüzlerce tanktan oluşan yığınak yapıldı. Hürriyet gazetesi bu yığınağın ABD’nin Doğu Avrupa’da Rusya tehdidine karşı yürüttüğü “Atlantik Çözümü Operasyonu” çerçevesinde yapıldığını ve bu tankların önümüzdeki günlerde Romanya ile Bulgaristan’a sevk edileceğini yazdı.
Atlantik Çözümü Operasyonu’nun ne olduğunu ve neleri kapsadığını yukarıda anlattık.
Oysa görüldüğü üzere ABD, dibimizdeki Dedeağaç Limanı’na, üstelik de Lozan’a aykırı olarak adeta el koymuş durumda.
Dedeağaç Anlaşmasının Tarihi
Bu gidişatın dayanağı ne derseniz?
ABD-Yunanistan arasında 8 Temmuz 1990’da imzalanmış olan Savunma İşbirliği Anlaşması 5 Ekim 2019’da yenilendi.
İşte 13 Şubat 2020’de yürürlüğe giren bu anlaşmayla Yunanistan, ABD’ye Dedeağaç Limanı başta olmak üzere karşılıklı mutabık kalınan “askeri olmayan tesisler ve altyapıyı kullanma” hakkı verdi.
ABD’nin Dedeağaç üslenmesinin hikâyesi buyken; gel de şunları sorma:
-Erdoğan bunun 2014’ten beri planlı bir program olduğunu nereden çıkardı; bu bilgiyi nereden, kimlerden aldı?
-Lozan’ın çiğnenmesi “anormal” bir gelişme değil mi?
-Türkiye’nin kuşatılması ve Lozan’ın çiğnenmesi karşısında alınan “tedbirse tedbir”ler ve atılan adımlar nelerdir?
Müyesser YILDIZ
31 Temmuz 2021