Biliyor, görüyor, yaşıyoruz; ülke içindeki tüm sorunların kaynağını adaletsizlik oluşturuyor. Bağımsız ve tarafsız yargı bir türlü tesis edilemediği, Anayasa ve yasalar kişilere göre uygulandığı, hakimlerin “vicdani kanaati” baskılandığı için “adalet” feryatları arşa ulaşmakla kalmıyor, “Mülkün” yani Devletin temelleri de sarsılıyor.
Ülkenin bu yoğun gündeminde, “adaleti” yazmamızın hikmet-i sebebi ne mi?
Yöneticilerimizin, adaletin tesisini adeta hakim-savcı sayısı veya yeni adalet sarayları yapılmasına bağlayan yaklaşımı.
Erdoğan, daha 3 gün önce, iktidara geldiklerinde 9 bin 349 olan hâkim-savcı sayısının bugün 21 bin 904’ü bulduğunu vurgulayıp, “Mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 84, idari yargıda yüzde 38 artırarak, adalet teşkilatını güçlendirdik. Bu hizmetlerin en yüksek standartlarda verilebilmesi için 2002 yılından bu yana 275 adet hizmet binası inşa ettik.” demedi mi?
1 Milyar 630 Milyonluk Bina
Dün de Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Ankara İncek’te yapılan ve 1 Eylül’de Erdoğan’ın katılımıyla açılacak olan yeni Yargıtay binasını gazetecilere tanıtmış.
Yargıtay binası ihalesinin davet yöntemiyle, Saray’ı yapan Rönesans Holding’e 1 milyar 30 milyon bedelle verildiğini, daha sonra “tefrişat yapım işi” adı altında yine aynı şirkete yaklaşık 600 milyon lira ödendiğini ve bu ihalenin Sayıştay’ın 2019 yılı raporunda da eleştirildiğini belirtmekle yetinip devam edelim.
Hatırlanacaktır; geçen Nisan’da 104 emekli amiral, “Montrö’ye sahip çıkılsın, TSK’da yeni tarikat yapılanmalarının önüne geçilsin” diye açıklama yapınca tepki gösteren yalnızca iktidar olmadı. Amiraller hakkında soruşturma açıldığı halde Yargıtay ve Danıştay Başkanlıkları da o açıklama üzerine, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliğine, anayasal ve demokratik düzen ile bireysel hak ve özgürlüklere yönelik her türlü müdahaleye karşı; yargı yetkisini Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız şekilde kullanan yargı kurumları, yasalar çerçevesinde gereğini takdir ve ifa edecektir.” şeklinde duyuru yayımladı.
Bunu ve mahkemelerin gerek AİHM gerekse Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamaması sorununu geçip aylardır gündemde olan konulara bakalım.
Bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir siyasetçinin Sedat Peker’den ayda 10 bin dolar aldığını söyledi.
Sedat Peker; Bakan Soylu, Burhan Kuzu ve Sezgin Baran Korkmaz’la ilgili inanılmaz iddialarda bulundu.
Kara para aklamakla suçlanan Sezgin Baran Korkmaz’ın Paramount Otel’inde bazı yargı mensuplarının da kaldığı ortaya çıktı.
Bu ay içinde yaşanan yangın ve sel felaketlerinin sorumluları tartışıldı.
Ama yargımızdan ne tek ses çıktı ne de yargı kurumları, “gereğinin takdir ve ifasını” gerçekleştirdi.
Basın turuna katılan gazetecilerin, yargının en tepesindeki isimlerden olan Başkan Akarca’ya milletin gündeminde olan bu konulardan birisini sormasını beklersiniz değil mi?
Hayır, bunları değil, iktidarın gündeminde olan “sosyal medya düzenlemesi” hakkındaki görüşlerini sormuşlar. O da şunları anlatmış:
“Sosyal medya ile ilgili bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğu kesin. Bizim de kanaatimiz o yönde. Bu alanın başı boş. Herkesin şerefi ve haysiyetiyle oynayıp, çatışmacı bir ortama sürüklemeye hiçbir devlet izin veremez. Avrupa ülkelerinde bu düzenlemelerin örnekleri var. Biz geciktik bile bu konuda. Dileyen sahte hesap açabiliyor. Bu hesaplarından kimler tarafından açıldığı sosyal medya platformlarından alamıyorsunuz. Burada bir yasal boşluk var. Asılsız haber yaymak, toplumu kışkırtan ve tedirginliğe sevk eden haber yaymak dünyanın her yerinde suç.”
Yeni Binada Başka Ne Var?
Her neyse; yeni Yargıtay binasının özelliklerine bakalım.
Başkan Akarca’nın verdiği bilgiye göre; kampüs 191 bin 272 metrekarelik alan üzerine inşa edilmiş. 24 adet daire başkanı odası, 309 adet üye odası, 48 adet kıdemli tetkik hakimi odası, 744 tetkik hakimi odası, her dairede ikişer olmak üzere 48 adet müzakere salonu, 26 adet duruşma salonu, 40 toplantı salonu, 133 arşiv, 215 depo, 85 asansör varmış. Binanın dekorasyonu için 14 kişilik bir komisyon kurulmuş ve Atatürk resimlerinden mobilyalara kadar bu komisyon karar vermiş.
Eksik kalanları tamamlayalım.
Öğrendiğimiz kadarıyla, her 3 Yargıtay üyesine bir sekreter hizmet verecekmiş… Üyelerin odalarında ayrıca dinlenme odası varmış… Dahası özellikli ve önemli başkan ile üyelerin odasına duş kabini konmuş… Bir de her katta kadın ve erkekler için mescit yapılmış… İleride Yargıtay kampüsünün aynen Saray’daki gibi bir camiye kavuşturulması da planlanıyormuş…
Yargının tüm eksiklikleri giderildiğine göre, bize sadece “Güle güle otursunlar, adil ve hakkaniyetli kararlara imza atsınlar.” demek düşer, değil mi efendim?!
Müyesser YILDIZ
27 Ağustos 2021