Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, birkaç gün önce SADAT’la ilgili yaptığı paylaşımlarda, Ergenekon kumpasından da söz edip özetle şu iddialarda bulundu:
“Üsküdar Üniversitesi Rektörü Nevzat Tarhan’ı melaike bir adam haline getirmişler. Bu kişi Ergenekon davasında savcıların sanıklar aleyhine olan tanığıdır (Yani Zekeriya Öz’ün tanığıdır). O tarihlerde AK Parti’de siyaset yapan bir iş adamı vasıtası ile kendisini tanımıştım. Hastaneye gittiğimizde sohbetimiz esnasında, uyku ile alakalı sorunum olduğundan bahsetmiştim. Bu şahıs Savcılığa verdiği ifadede, benim kendisine Köksal Karabay’dan bahsettiğimi; haricen Veli Küçük, Korkut Eken’den bahsettiğimi, onlarla ortak çalışmalar yaptığımı, ayriyeten de şiddet yapmaktan hiç üzüntü duymadığımı (adam öldürmekten) söylediğimi ifade olarak Ergenekon mahkemesinde tanık olarak belirtmişti. Takdir edersiniz ki, ben böyle bir şey söylememiştim. Ayrıca ben deli miyim? İnsan ilk gördüğü kişiye böyle şeyler niye söylesin? Bu ifadedeki tek amaç, eski dönem Özel Harp Dairesi’nin bağlı olduğu Korgeneral Köksal Karabay’ı da Ergenekon davasına dahil etmekti. Bu iddialar savcılık tarafından bana soruldu. ‘Gizli tanık olmak ister misin, seni tahliye ederiz’ dendi. Ben tabii ki, böyle bir iğrençliği kabul etmedim. Tabii FETÖ’cüler tasfiye edilince, Nevzat Tarhan gemisini yeni limanlara kırıp, bir anda SADAT’çı oldu… Nevzat Tarhan’ın Ergenekon davasındaki tanıklığından dolayı üzerindeki fetöcü şüphesinden kurtulmak için 15 Temmuz hain darbe kalkışmasından sonra verdiği beyanatlara bakarsanız, ‘darbe gecesi iki bin SADAT’çıyla beraber sokaktaydık’ diyor. Bir taraftan kendini aklarken, diğer taraftan da kendisini yamaladığı SADAT’ın reklamını yapıyor… Tabii Nevzat Tarhan’ın bu yeni yapının içine dahil olduktan sonra var olan zenginleşmesini de gözden kaçırmamak gerekir. Nevzat Tarhan psikolojik harp uzmanıdır ve SADAT’ın gayri yasal tüm işlerinin bir parçasıdır. Asla masum değildir.”
ABD İle Müzakerelerde Katıydı
Ergenekon’un da Balyoz’un da ABD’nin, Türk Ordusu’na AKP-FETÖ eliyle gerçekleştirdiği kumpaslar olduğunu vurguladıktan sonra Peker’in açıklamalarında ismi geçen emekli Korgeneral Köksal Karabay kimdir; bunu anlatalım.
Irak’ın işgâlini öngören 1 Mart tezkeresinin Meclis’te kabul edilmemesinin ardından ABD, 4 Temmuz 2003’te askerlerimizin başına çuval geçirdiğinde, Genelkurmay’da Harekât Başkanı’ydı. 1 yıl sonra emekliliğini isterken, “Çuval krizi nedeniyle emekli edildiği” öne sürüldü. Ayrıca, ABD ile müzakerelerde “Taviz vermeyen, katı tutumuyla” bilindiği kaydedildi.
Karabay, sözkonusu iddialara devir-teslim töreninde şöyle karşılık verdi:
“Bu olayın detayları hakkında bilgi sahibi olmadan, rahmetli Uğur Mumcu’nun dediği gibi yorum yapılıyor, fikir üretiliyor. Bir kere önce şunu söyleyeyim; oradaki TİM görevlisi arkadaşlarımız kahramanca görev yapmışlardır. Olaydan önce de olaydan sonra da… O tim personeli hiçbir arkadaşımın, en ufacık günahı yoktur. Özel Kuvvetler Komutanı’nın hiçbir günahı yok. İddia ediyorum, benim de hiçbir hatam, günahım yoktur. Eğer ‘Köksal Karabay’ın şöyle bir hatası var’ diyebilen varsa, somut olarak ortaya koysun. Ben buna hazırım. Sadece bu konuda değil, 41 yıllık askerlik hayatımda, gerek askerlik hizmetiyle, gerekse memlekete hizmetle ilgili olarak başımızı öne eğdirecek, utandıracak veya gocunduracak en ufacık bir olay olmamıştır. Bu kadar kesin ve kati konuşuyorum. Eğer bilen varsa çıksın ortaya söylesin, ben de öğreneyim.”
Karabay, hakkındaki “Müzakerelerde taviz vermez” şeklindeki tespiti doğrularken de, “Eğer bu eksiklikse, benim eksikliğim. Çünkü ben kendimde, memleket menfaatlerinde taviz verme yetkisini hayatım boyunca görmedim. Sadece Irak Savaşı ile ilgili değil, tüm müzakerelerde taviz vermez katı tutumumu sürdürdüm. Eğer bu eksiklikse, bu benim eksikliğim.” diye konuştu.
Hilmi Özkök’le Uyuşamadı
Karabay, 2006 yılında katıldığı bir televizyon programında ise, “Köşe yazarları, orada ateş etmeyin emrini benim verdiğimi yazdılar. Eğer bunu kanıtlarlarsa, ben Taksim Meydanı’na çıkar alnımın ortasına kurşun sıkarım.” dedikten sonra, bir soru üzerine çuval olayında kendisine sorulsaydı, “Ateş açın” emrini vereceğini söyledi.
Karabay, orgeneralliğe terfi ettirilmemesinin çuval olayıyla bir ilgisi olmadığını, YAŞ’tan önce terfi etmemesi durumunda istifa edeceğini açıkladığını belirtirken de 2012 yılında Ergenekon kumpası davasında tanık olarak dinlenen dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’le ilgili şu dikkat çekici ifadeleri kullandı:
“Terfi ettirilip ettirilmemem, Genelkurmay Başkanı’nın takdiridir. Ona saygı duyarım ama, ‘O dönemin Genelkurmay Başkanı ile uyuşuyor muydunuz?’ derseniz, ‘Hayır.’ derim.”
Ergenekon’dan Kurtuldu Ama
Sedat Peker’in iddiaları doğruysa, işte bu isim o vakitler GATA’da görevli, şimdi Üsküdar Üniversitesi Rektörü olan Nevzat Tarhan’ın tanıklığı ile Ergenekon kumpasına dahil edilmek istenmiş, ama Sedat Peker Zekeriya Öz’ün “gizli tanıklık” teklifini kabul etmeyince bu kumpastan kurtulmuş.
Evet, Karabay belki Ergenekon’dan kurtuldu; ancak yıllar sonra, yine GATA’da doktorken TSK’dan ihraç edilmiş olan Tamer Tatar’ın savcılığa gönderdiği sözde belgelerle açılan 28 Şubat soruşturmasında gözaltına alındı ve tam 9 ay tutuklu kaldı.
Oysa 28 Şubat sürecinde Türkiye’de değil, Arnavutluk’ta görevliydi.
Karabay’ın 28 Şubat davasında yaptığı savunmadan da bazı bölümler aktaralım. Öncelikle 28 Şubat davasının zamanlaması konusunda şunları vurguladı:
“Soruşturma 15 sene sonra başlatılmıştır. O dönemdeki faaliyetler 15 sene suç değildi de ne oldu ki, 15 sene sonra suç olmuştur? Bu zamanlamada Başbakan Erbakan’ın rahmetli olmasının, en önemli şahit olan bu kişinin şahitlik yapamayacak olmasının, ayrıca ilgili evrakların arşiv talimatı nedeniyle arşiv kopyalarının imha edilmiş ve bulunamayacak olmasının bir etkisi var mıdır?”
“Türk Ordusunun Yıpratılması Ülkemize Çok Şey Kaybettirir” Demişti
Ardından, “Acaba Arnavutluk’tan nasıl cebir ve şiddet ışınladım, anlayabilmiş değilim.” diyen ve terörle mücadele konulu bir toplantıdaki konuşmalarının BÇG toplantısında yapılmış gibi gösterildiğine dikkat çekip şunları söyledi:
“Bazı insanlar kamuoyu önünde KCK üyesi olduğunu yani, PKK’nın şehir yapılanmasında yer aldığını, PKK’yı desteklediğini, Öcalan’ın kendilerinin lideri olduğunu söylüyor. Bazı insanlar, Türkiye’nin eyalet sistemine geçmesini öneriyor. Bazı insanlar Anayasa’nın değiştirilmeyecek ilk üç maddesinin değiştirilmesini teklif ediyor. Bunların hiçbiri suç olmuyor da benim Genelkurmay’daki başka bir Terörle Mücadele Toplantısı Birifing Konferansı veya yazısında kullanmış olabileceğim bu ifadelerim mi suç oluyor? Medyadan takip ediyoruz; adam eşini bıçaklamış, kadın hastanede ve hayati tehlikesi var, tutuksuz yargılanmak üzere bırakılıyor. Deniz Feneri sanıkları tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişler. KCK’lılar ha keza. Taksim’de elinde palayla vatandaşları kovalayan şahıs aynı şekilde. Bunların hiçbirinin kaçma şüphesi yok, bunlar delilleri karartmazlar. Bunlar için yeni delil ortaya çıkmaz; ama bizler kaçabiliriz, delilleri karartabiliriz, her an bizlerle ilgili yeni deliller ortaya çıkabilir! Neden? Çünkü biz askeriz. Tutuklanmamız için sebepler yaratılması gerekli. Memleketim ve milletim için gerekirse ömrümün sonuna kadar cezaevinde kalır, hiç tereddüt etmeden canımı da veririm. Şu unutulmamalıdır ki; bu Türk Ordusu memlekete her zaman, olmazsa olmaz derecesinde gereklidir. Ordumuzun yıpratılması, memleketimize çok şeyler kaybettirir. Ancak bazı dış güçleri ve memleketimizi bölmek isteyenleri sevindirir. Onun bilerek veya bilmeyerek yıpratılmasına sebep olanlar, öyle bir zaman gelir ki, çok pişman olurlar. İnşallah o zaman iş işten geçmiş olmaz.”
Peker Doğru Söylüyor
Peker’in kendisiyle ilgili açıklamaları üzerine görüştüğümüz emekli Korgeneral Köksal Karabay, Sedat Peker’i de Nevzat Tarhan’ı da tanımadığını, kendileriyle hiç karşılaşmadığını belirttikten sonra şöyle konuştu:
“Sedat Peker’in söyledikleri doğru. Nevzat Tarhan muhtemelen FETÖ’nün şahidiydi ve yalan söylemiş. Herhalde beni Ergenekon’a bulaştrmak için yaptılar, ama ya bulaştırmadılar ya da bulaştıramadılar. Haklarında kanuni işlem yapılması için başvuruda bulunacağım. FETÖ’cülerin benimle ne hesabı var, bilmiyorum. Demek ki beni sevmiyorlar!..”
Beraat Kararı Verildi Ama
28 Şubat davası Köksal Karabay açısından nasıl mı sonuçlandı? Mahkeme, 10 yıllık zaman aşımı sebebiyle hakkında beraat kararı verdi, İstinaf da onayladı.
Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, geçtiğimiz Temmuz’da 14 isim hakkındaki müebbet hapis cezalarını onarken, zaman aşımından beraatine hükmedilen 12 komutanın “gizli ittifak” suçunu işlediği sonucuna varıp yeniden yargılanmalarını kararlaştırdı.
İşte bu isimlerden birisi de Köksal Karabay oldu.
Anlaşılan o ki, birilerinin onunla “hesabı” bitmemiş!..
Müyesser YILDIZ
16 Ekim 2021