MHP Lideri Devlet Bahçeli dünkü Meclis Grubu toplantısında bir kez daha HDP’nin kapatılmasını ve TBMM’de bekleyen dokunulmazlık dosyalarının gereğinin yapılmasını isteyip, Türkiye’nin 2023 yılına bölücü terörün başını kaldıramayacak ölçüde yere sererek gireceğinden en küçük kuşku duymadığını söyledi.
Bahçeli, “Aziz millet varlığının büyük tehlikelere maruz kaldığı bugünkü süreçte”, “kucaklaşmanın adresinin, MHP ve Cumhur İttifakı olduğunu” vurgularken de, “Tarafımız doğrudur, alnımız paktır, yönümüz haktır. Karşımıza kim çıkarsa çıksın, hiç fark etmez. Cumhur İttifakı olarak alayına yeteriz. MHP olarak hepsine gününü gösteririz.” dedi.
MHP Lideri konuşmasının devamında ise “Şu anda devam eden muazzam mücadele sürecine bir nebze katkı vereceği umuduyla”, 22 Mart 2016’da açıkladığı, 8 maddeden oluşan terörle mücadele önerisini paylaştı.
O öneriler özetle şunlardı:
1- Terörle mücadele, teröristle mücadele değildir… “Terörizmle mücadele vizyonu” geliştirilmelidir.
2- Terörle mücadele, her ölümden sonra gösterilen günlük tepkiler değildir… “Terörle mücadele konsepti” oluşturulmalıdır.
3- Vizyondan beslenen, konseptten çıkartılan ve bütün milli güç unsurlarını sorumluluk bilinciyle seferber eden “terörle mücadele stratejisi” ortaya konulmalıdır.
4- Bu stratejinin ülkemizdeki resmi veya gayri resmi, özel veya tüzel bütün unsurlara görev yükleyen “terörle mücadele siyaseti” oluşturulmalıdır.
5- “Terörle mücadelede kitle kazanma programı” devreye sokulmalıdır.
6- Sorunun içten ve dıştan alabileceği bütün desteklerin kesilmesini sağlayacak kadar kapsamlı “diplomatik mücadele eylem planı” hazırlanmalı, eşgüdüm halinde uygulanmalıdır.
7- Güvenlik kuvvetlerini yeni şart ve durumlarla uyumlu olarak eğitecek, donatacak ve yönetecek “teröristle mücadele taktik eğitim ve icra programı” uygulanmalıdır.
8- Terörle mücadele içte olduğu kadar dışta da ittifak ve istikrar gerektiren bir ilişkiler alanıdır. Bu itibarla tutarlı, dengeli, istikrarlı bir “terörle mücadele tanıtım çalışmasına” ihtiyaç vardır.
“Öcalan ve Erdoğan’ın Yeni Türkiye’si”
Peki 2016’da, henüz AKP’yle ittifak kurmamış olan Bahçeli’nin bu önerileri yapmasının sebebi neydi? Tabii ki, AKP’nin “çözüm süreci” politikası ve bu sürecin sonunda terör ve bölücülüğün geldiği noktaydı.
O yüzden, 8 maddelik öneriden evvel, Bahçeli’nin neler söylediğini hatırlatalım.
“Demokratik açılımla toparlanan, çözüm süreciyle gücüne güç katan, pazarlıklarla bilenen, tavizlerle kuduran, dış destek ve teşvikle azgınlaşan terör çetelerinin, Türkiye’yi istikrarsızlığa mahkum ettiğini” anlatıp, biri biterken diğeri başlayan saldırıları sıraladı…
“Biz bu hallere nasıl düştük? Bu karanlık kuşağa nasıl girdik? Yanlış nerededir? Suçlular kimdir?” diye sorduktan sonra Erdoğan ve AKP’nin “çözüm sürecindeki” sözleri ile buna karşı çıkan MHP’ye yönelik tepkilerine dikkat çekti.
“Oslo’da bir AKP memurunun, PKK’lılarla pazarlık yaparken, ülkemizin terör örgütü tarafından bombalarla doldurulduğu iddiasını vahim bir itiraf olarak değerlendirdik ve her fırsatta gündeme getirdik… Eğer ki, büyükşehirlerimizde bombalar patlarsa, bunun hesabının nasıl verileceğini sordum, hiç kimseden ses çıkmadı… Dün gerçeklerden kaçınmanın bedeli, bugün canlı veya cansız bomba olmuştur.” tespitinde bulundu.
Terörle mücadelede hükümete desteklerini esirgemeyeceklerini tekrarlarken, “Ancak var olan gafletin hesabı sorulmayacak mıdır? Devletin istihbaratı ne işle meşguldür? Bunca kayıp ve hüsran verici olaydan sonra hiç mi bedel ödeyen olmayacaktır?.. Öcalan ve Erdoğan’ın yeni Türkiye’si bu mudur?.. Katliamdan sabıkalı terör örgütüyle Türkiye’nin masada görüşeceği, konuşacağı, paylaşacağı hiçbir konu olmaz, olamaz… Terörizme bakış bir tanım sorunu değil yorum sorunudur ve hükümetin teslimiyetçi yorumu bütünüyle yanlıştır… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terörü yeniden tanımlama düşünce ve hazırlığı temelsiz ve içi boş bir söylemdir… Hükümet teröre neden olan ve terörü bir sonuç olarak karşımıza çıkartan ana faktörleri yorumlamaktan acizdir.” dedi.
Nihayetinde, dün de tekrarladığı o önerilerini kelimesi kelimesine sıraladı.
Ancak çok önemli bir eksiklikle.
2016’da dillendirdiği 8’inci madde tam olarak şöyleydi:
“Terörle mücadele içte olduğu kadar dışta da ittifak ve istikrar gerektiren bir ilişkiler alanıdır. Yabancı ülkeleri teröriste destek vermekle suçlarken, hükümetin aynı mihraklarla yaptığı müzakerelerin kendi söylemlerimizi yalanlamıyor olması şarttır. Bu itibarla tutarlı bir ‘terörle mücadele tanıtım çalışmasına’ ihtiyaç vardır.”
Dün ise bu maddeyi, “Yabancı ülkeleri teröriste destek vermekle suçlarken, hükümetin aynı mihraklarla yaptığı müzakerelerin kendi söylemlerimizi yalanlamıyor olması şarttır.” cümlesine yer vermeden paylaştı.
Bahçeli’nin 2016’daki, “aynı mihraklarla müzakere”den kastı, terörü destekleyen yabancı ülkeler idiyse;
İktidar, sadece 5 yıl önce değil bugün de, bir yandan “yabancı ülkeleri teröriste destek vermekle suçlayıp”, öte yandan onlarla “dost ve müttefik” değil mi?
ABD’nin, bölücü terör örgütüne binlerce TIR’lık silah göndermesinden yakınılıp Biden’ın peşinden koşulmuyor mu?
Sadece YPG/PYD’yi değil, PKK’yı bile terör örgütü saymayan Rusya’ya da “dost” denilmiyor mu?
Veya kast edilen, “İmralı, PKK, HDP” idiyse;
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri için İmralı’daki teröristbaşından mektup getirtilmedi ve de kırmızı bültenle aranan kardeşi TRT’de konuşturulmadı mı?
Acaba Bahçeli, o önemli cümleyi Erdoğan ve AKP’yi, “kendi söylemlerini yalanlıyor” konumuna düşürmemek için mi atladı?!
Müyesser YILDIZ
12 Ocak 2021