İçeriğe geç

Paşinyan’a da Turkuaz Halı Yakışır!..

ABD Başkanı Biden bu yılki “soykırım” iftirası mesajında tam dört kez o ifadeyi kullandı.

Geçen yılki açıklamasının aksine bu defa Osmanlı İmparatorluğu’ndan veya Türkiye’den söz etmeyen Biden’ın şu vurgusu da önemliydi:

Bir soykırımın ardından Ermeni halkı, çoğunlukla ABD’nin de dahil olduğu yeni yuvalar ve topraklarda topluluklarını ve kültürlerini yeniden inşa etmeye kararlılardı. Amerikalı Ermeniler, ABD kumaşının vazgeçilmez bir parçasıdır. Atalarının yaşadığının trajedisini taşımaya devam ederken, ulusumuzu daha güçlü ve daha dinamik bir hale getiriyorlar. Acılarını anlıyor ve hikâyelerini onurlandırıyoruz.

İşte bu mesajın ardından, ismi lâzım değil, bir Türk gazetesinin genel yayın yönetmeni şunları yazabildi:

Amerika Başkanı, ‘soykırım’ derse… Her şey allak bullak olacaktı. Davalar kapımızı çalacaktı. Başımız belaya girecekti. Kâbusa uyanacaktık. Aha bakın: Biden, bir yıl önce dedi. Bir şey olmadı. Dün de dedi. Yine bir şey olmayacak. Amerikan Başkanı ‘soykırım’ diyecek mi demeyecek mi diye merakla beklemeyi biraz abarttık mı nedir?

Az daha bekle arkadaş; hele başta Kıbrıs, kalan birkaç hedeflerini daha gerçekleştirsinler, “kâbusa” uyanacak mısın uyanmayacak mısın, görürüz!..

Ha, ülkemizi yönetenlerin tepkisi ondan farklı mı oldu? Yoo; yine bol bol kınadılar, o kadar. Ancak –“soykırım” iftirasının tanınması için Meclis’te önerge veren– Garo Paylan’a söylediklerinin yarısını bile söyleyemediler.

Aynen evlatlarımızın canına, vatanımızın bütünlüğüne kasteden PKK/YPG gibi, Paylan’lar da bu cesareti bizatihi Bidengillerden almıyor mu?!

Tamam, içimizdekiler hakkında işlem yapılacak; peki ağababaları hakkında ne yapılacak? Tabii ki, hiç bir şey. “Nerede kalmıştık?” diye para pul istemeye, “müttefikliğe” devam edilecek.

Onlar Tarihi Emellerini Çok İyi Biliyor

Erdoğan’ın cevabına geçelim.

Çeşitli ülkelerin yönetimleri ve parlamentoları tarafından güya tanınan Ermeni iddialarına ilişkin ifadelerin bizim nezdimizde hiçbir hükmü yoktur.” dedikten sonra şöyle konuştu:

ABD Başkanı’nın açıklamasını da bu şekilde görüyor ve tamamı yalan yanlış bilgiler üzerine kurulu olduğu için üzerinde durmaya değer bile bulmuyoruz. Sayın Biden, önce Ermenilerle olan bu tarihi gayet iyi öğrenmesi lâzım, gayet iyi bilmesi lâzım. Bunları bilmeden kalkıp da Türkiye’ye meydan okumaya kalkmasını bizim bağışlamamız mümkün değil.”

Onlar tarihini çok iyi biliyor ve tarihi emellerine sahip çıkmayı sürdürüyor. Ya biz?!

Erdoğan’ın aynı konuşmasındaki, “Türkiye’yi bölgesinin ve dünyanın en güçlü, itibarlı, onurlu devletlerinden biri hâline getirdik.” sözüne ne demeli?

Bölgenin ve dünyanın en güçlü, en itibarlı ülkesi olsak adamlar böyle saldırabilir, koca bir milletin alnına “soykırımcı” damgası vurup onuruyla oynayabilir mi?

Normalleşmeden” Aynı Şeyi mi Anlıyorsunuz?

24 Nisan 2022 tarihinde bazı ülkelerin hükümet yetkililerince yapılan beyanlar hakkında” başlıklı açıklamasıyla Biden’a ilk tepki gösteren Dışişleri Bakanlığı’mız oldu. Kınadı… Reddetti… Ardından şunu ekledi:

Türkiye, bölgesinde ve dünyada barış ve istikrarın hâkim olması, işbirliği ruhunun öne çıkması için çaba göstermektedir. Ermenistan’la başlatılan normalleşme girişimi bu anlayışın bir başka tezahürüdür.

Erdoğan’ın, 24 Nisan günü Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan’a gönderdiği taziye mesajında da şu benzer ifadeler yer aldı:

Acıları büyütmek yerine bin yıla varan köklü birlikteliğimizden ilham alarak geleceği beraber inşa etmemiz gerektiğine inanıyorum. Nitekim komşumuz Ermenistan’la bu amaçla olumlu bir süreci başlatmış bulunmaktayız. Normalleşme sürecinin, iki komşu ülke arasında yakın işbirliğinden yana olan Ermeni kökenli vatandaşlarımızca da samimiyetle desteklendiğini biliyor ve bunu çok önemsiyorum.Çok uzun yıllar sonra bölgemizde kalıcı barış ve istikrar adına ortaya çıkan bu tarihi fırsatın değerlendirilmesine sizlerin de güçlü katkı vermesini bekliyorum.

Bir de Ankara’nın “normalleşmek” için can attığı Ermenistan tarafına bakalım mı?

Başbakan Nikol Paşinyan sosyal medya hesabından, “soykırım kurbanlarını” anmakla kalmayıp uzun bir mesaj yayımladı. Neler mi anlattı?

İftiralarını tekrarladı, “uygar dünyanın soykırımı tanıması ve kınamasını” istedi ve şu açıklamaları yaptı:

– “Ermeni soykırımının uluslararası tanınması gündemi, Ermenistan’ın güvenlik garantilerini güçlendirmeye hizmet etmelidir. Bu gündem, bölgesel gerilimleri artırmaya değil, tansiyonu düşürmeye hizmet edecektir.”

– “Büyük felaket sadece masum şehitlerimizin anısını onurlandırmak, onların önünde eğilmek için değil, aynı zamanda tarihimizi, geçmişimizi, bugünümüzü ve geleceğimizi düşünmek için bir fırsattır.”

Ardından, “Kendi güvenliğimizi sağlamanın en etkili aracı, başarılı bir devlet olmakile barıştır ve bu yolu izlemeliyiz.” sözleriyle konuyu “normalleşmeye” getirip şunları kaydetti:

Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkileri normalleştirmeye yönelik görüşmeler yapmamızın bir başka nedeni de bu. Türk tarafının isteklerinin samimi olduğunu ve bu yönde ilerleyeceğimizi umuyoruz.”

Paşinyan mesajının son bölümünde ise Erivan’daki “soykırım anıtı”nda yapılan gösteriye işaret edip, “Bu, 24 Nisan’ın en büyük sembolizmidir.” dedi.

Sadece tarih boyunca patronluğunu yapanların değil, onların da iftiralarından vazgeçmedikleri, vazgeçmeyecekleri gün gibi ortada, değil mi?

Bakanımız “Cesur Olun” Demişti

Peki durum bu iken, Dışişleri Bakanı’mız Mevlüt Çavuşoğlu 24 Nisan’a 10 gün kala neler söyledi, biliyor musunuz?

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde normalleşme için güven arttırıcı adımların atıldığını, Brüksel toplantısından sonra varılan mutabakatı önemsediklerini, üçüncü görüşmeyi Viyana’da yapacaklarını hatırlattıktan sonra Ermenistan’a şu çağrıda bulundu:

Tamam, baskı altında olabilirsiniz; bu kolay bir süreç değil. Diasporanın bir kısmı bu normalleşmeyi desteklemiyor, görüyoruz. Özellikle Amerika ve Fransa’daki diasporadan bahsediyoruz; tam tersi açıklamalar yapıyorlar. Artık üçüncü bir ülkede görüşmeye gerek var mı? Bir taraftan, ‘Bir günde ilişkiler normalleşsin, sınırlar açılsın’ diyorsunuz, diğer taraftan halen Türkiye’de ve Erivan’da görüşmeye cesaret edemiyorsunuz. Bu konuda yani kendi ülkelerimizde görüşmeye bile yanaşamıyorsan, diğer konularda nasıl adımlar atacaksınız? Suçlamak için söylemiyorum da biraz cesur olsunlar. Türkiye’de görüşmenin ne mahsuru var? Sen Türkiye’de görüşmeye gelemeyeceksen, diğer konularda nasıl adım atacağız? Hatta, “İlk biz Erivan’a gelelim’ dedik, ‘Yok, yok üçüncü ülkede görüşelim’ dediler. Yani biraz daha cesur adımlar atmaları gerekir.”

Hâle bakın!.. “Erivan’a gelelim” demişler, reddedilmişler… “Siz Türkiye’ye gelin” demişler, bu da kabul edilmemiş…

Şu tablo, Ermenistan’a adeta yalvarış değilse nedir?

İşte adamlar “cesur” bir adım atıp yine “soykırım” dediler!..

CHP’nin Programında Ne Yazıyor?

Ermeni açılım” sürecinden gayet iyi bildiğimiz için, iğneyi AKP’ye batırdıktan sonra çuvaldızı da ana muhalefet partisine batıralım.

Parti yöneticileri Biden’in, Paylangiller’in ve Tanrıkulugiller’in hezeyanlarını genel-geçer ifadelerle geçiştirdi.

6’lı masanın 24 Nisan günkü toplantısından sonra yapılan açıklamada ise son madde olarak şöyle denildi:

Ayrıca, bugün ABD Başkanı Joe Biden’ın tarihi gerçekleri siyasi istismar aracı yapan açıklamasını kınıyor, geçen sene ‘soykırım’ ifadesinin ABD Başkanı tarafından ilk kez kullanılmasına güncel kaygılarla sessiz kalan iktidarın bu ağır vebalin ortak sorumluluğunu taşıdığını vurguluyoruz.

Güzel de; giderek ağırlaşan bu tabloda şu “normalleşme” girişimlerine karşı da bir uyarıda bulunulması gerekmiyor mu?

Bunun altını çizmemizin sebebi mi?

Çünkü CHP’nin 2008’de kabul edilen ve tüm parti yönetimini bağlayan programında aynen şunlar yazıyor:

Ermenistan’la ilişkilerin geliştirilmesi, bu ülkenin işgâl ettiği Azeri topraklarından çekilmesi, dünyadaki Ermeni örgütleri vasıtasıyla Türkiye’ye karşı uluslararası hukuka aykırı biçimde soykırım iddiasıyla girişimlerde bulunmaktan vazgeçmesi ve Ermeni devletinin resmi belgelerinde Türkiye’ye ait bazı topraklarda Ermenistan’ın emelleri olduğu izlenimini veren ifade ve sembollerin çıkartılması koşullarına bağlıdır. CHP, sözde Ermeni soykırımı iddiası ile ülkemizin haksız önyargılarla suçlanmasına karşı bugüne kadar Partimiz öncülüğünde sürdürülen kararlı duruşa sahip çıkmaya devam edecektir.

İktidar öyle muhalefet böyleyken, yakın zamanda Paşinyan’ın da turkuaz halıyla karşılandığını görürüz herhalde!..

Müyesser YILDIZ
26 Nisan 2022

Kategori:Uncategorized