İçeriğe geç

Sıra Türk Ocakları’nda mı?!

MHP Lideri Devlet Bahçeli, partisinin dünkü Grup Toplantısında bu defa da Türk Ocakları’na öfke kustu.

Öfkesinin sebebi; Türk Ocakları’nın kuruluşunun 110’uncu yılı münasebetiyle İstanbul Şube Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte düzenlediği “İslâm Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu”nda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması ve de toplantıya Canan Kaftancıoğlu’nun katılmasıydı.

Bahçeli’nin tepkisinden önce yaşanan gelişmelere bakalım. Sempozyum önceki gün yapıldı. Aynı gece Türk Ocakları Genel Merkezi, İstanbul Şube Başkanı Dr. Cezmi Bayram ve Şube Yönetiminin görevden alındığını duyurdu. Buna ilişkin açıklamada, Türk Ocakları’nın partiler üstü konumu vurgulandıktan sonra, Devlete ‘seri katil’ diyenlerin Türk Ocakları toplantılarda boy göstermesi kabul edilemez. denilerek, tepkinin bu ifadeyi 2012 yılında kullanan Kaftancıoğlu’nun katılımına olduğu ima edildi.

Yani dün Bahçeli’nin o konuşmasından evvel her şey olmuş bitmiş ve Genel Merkez, İstanbul Şube’ye ceza” kesmişti. Bu gelişmeyi takip etmemiş ya da ya da aralarında daha “köklü” bir sorun olmalıydı ki, Bahçeli’den -İstanbul Şube’den çok- doğrudan Türk Ocakları’nı hedef alan o çıkış geldi.

Ve, Bazen kelimeler dizilir insanın boğazına, söz inat eder çıkmaz ağızdan. Geçmiş gelir aklınıza, yaşanmışlıkların hatırası düğüm düğüm olur hafızalarınızda.” gibi duygusal bir girişten sonra sözü o Sempozyuma getirip özetle şunları söyledi:

“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın konuşmalarını dinleyince, hele hele devlete seri katil diyen bir müfterinin, bir suçlunun anılan sempozyumda olduğunu öğrenince bu duygu ve düşünceler kapladı ruhumu. Halbuki Türk Ocakları göz nurumuzdu, bir nevi mektebimiz, mefkûremizdi. İlk sevdamızdı, fikirlerimizin sistemleşip sadırdan satıra döküldüğü ülkü membaımızdı… Şimdi herkes elini vicdanına koyup düşünsün, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sempozyumda ne işi vardır? Biz bu hazin manzarayı nasıl okuyalım? Neye yoralım? Nasıl yorumlayalım? Davet ede ede, hem de böylesi bir dönemde Kılıçdaroğlu mu davet edilmiştir? Benim sözüm Türk Ocakları’nın üç-beş yöneticisinedir. Ya bunu nasıl yaptınız? Nasıl böyle bir hatanın faili oldunuz? Bu gaflete nasıl kapıldınız?.. Ben çok üzüldüm, dalıp dalıp uzaklara gittim; acaba Türk Ocakları yönetimi hiç mi rahatsız olmadı? Hiç mi vicdan azabı çekmedi? Türk milletinin kurşun gibi ağır günlerden geçtiği bir dönemde bu Türk Ocakları ne yapar, ne arar, neyle meşgul olur?.. Türk Ocakları 110 yıl evvel millet zillete düşmesin diye kurulmuştu, ama 110 yıl sonra zillete ev sahipliği yaparak geçmişine kalın bir sünger çekmiş, bizim de ciğerimizi dağlamıştır. Çok söze gerek yoktur, Türk Ocakları’nın vaki açmazını en iyi değerlendirip sorgulayacak olanlar, bu Ocağın samimi ve sağduyulu mensuplarıdır. Bu da onlar için bir tarih ve millet vazifesidir.”

Aynısını Söyleyen TRT Yönetim Kurulu Üyesi Yapılmadı mı?

Bahçeli’nin bu tepkisine Türk Ocakları Genel Merkezi’nin cevabı şu oldu:

Türk Ocakları yönetiminin milliyetçilik konusunda hiç kimseden ders almaya ihtiyacı yoktur. Türk Ocakları parti siyasetinin dışındadır, ancak Türk kelimesinden tüyleri diken diken olanlarla yol yürümemiştir, yürümeyecektir. Türk Ocakları partiler üstüdür, ancak Ermeni soykırımı yalanının propagandasını yapanlar veya hangi cenahtan olursa olsun Türk Devletine ‘seri katil’ diyenlerle bir arada olmamıştır olmayacaktır. Bizi yöneten siyasilere hatırlatırız ki; biz parti siyasetinin tarafı veya hiçbir partinin arka bahçesi değiliz. Bizim tek kaygımız Türk Milletinin birliği ve Türk Devletinin bekasıdır. Kimse unutmasın ki, merhum Dündar Taşer’in dediği gibi, ‘Türk Ocağı fazla kurcalamaya gelmez, oradan bozkurt çıkar. Bozkurt.’

Gerek Bahçeli’nin gerek Türk Ocakları’nın cevabındaki ortak nokta, Türk Devleti’ne ‘seri katil’ diyenler ifadesi. Yukarıda da belirttik, kastedilen Canan Kaftancıoğlu; ancak Türk Ocakları’nın açıklamasındaki, hangi cenahtan olursa olsun vurgusuna dikkat!..

Biliyoruz ki, iktidarın gözde bir ismi de 2010’da, “Diyorlar ki, ‘Devlete katil deme’. Olur. Seri katil” şeklinde bir paylaşım yapmıştı. Kendisi geçen yıl TRT Yönetim Kurulu üyeliğine atandı, MHP’den de hiçbir ses çıkmadı.

Veya Türk Ocakları, Türk kelimesinden tüyleri diken diken olanlarla yol yürümemiştir, yürümeyecektir.” ifadesi?! Türk milliyetçiliğini “açılım-saçılım” sürecinde ayaklar altına alanlarla bugün yol yürüyenlere yapılan bir gönderme olmasın?!

AKP “Açılım” İçin Ocağa Gittiğinde

Bahçeli, geçmiş gelir aklınıza dedi ya; benim de aklıma dönemin İçişleri Bakanı Bakanı Beşir Atalay’ın Türk Ocakları Genel Merkezi’ne gidip açılım-saçılım” sürecine destek istemesi geldi.

Atalay, o zamanki Genel Başkan Nuri Gürgür’le 1.5 saat görüştükten sonra sürecin amacı ve hedefleriyle ilgili bilgi sunduğunu belirtip, “Bu sorun zaten hepimizin sorunu… Bırakın siyasi partileri, bütün kuruluşlarımızın sorunu. Demokratik açılım çerçevesinde, kendine güvenerek, kendi çabalarıyla ama büyük bir anlayış, mutabakat, büyük bir iyi niyetle konuya yaklaşarak çözüm bulacağımıza inanıyoruz. Ben bu süreçte büyük bir mesafe alındığını da görüyorum.” dedi.

Hatırladığım kadarıyla; açılıma karşı çıkan birçok kişi ve kuruluş, Türk Ocakları yönetimini eleştirirken Bahçeli’den bugünkü gibi bir tepki gelmedi. Sadece aynı gün yaptığı bir açıklamayla, genel olarak yıkım sürecini eleştirdi. Nuri Gürgür’le görüşmesinin ardından, Bahçeli’nin bu açıklaması sorulduğunda da Beşir Atalay, “Soru almıyorum. Niye almıyorum? Bu, siyasi polemiklerle götürülecek bir olay değil. Onun için soru almıyorum.” karşılığını verdi.

Öte yandan “açılım medyası” bu görüşmeyi Türk Ocakları’ndan Kürt açılımına destek olarak sununca, Türk Ocakları uzun bir açıklamayla sürece ilişkin görüşlerini madde madde kamuoyuyla paylaştı.

Geçmişe dair bir not daha: Mart 2013’te MHP Lideri Bahçeli’nin, Türk Ocakları’nın 100’üncü Yıl Kurultayı’nda seçilen şimdiki Başkanı Mehmet Öz’ü ziyaret haberinde şunlara dikkat çekildi:

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İmralı görüşmeleriyle birlikte ‘milliyetçilik’ tartışmalarının yaşandığı açılım sürecinde, 10 yıl aradan fazla kapısını açmadığı Türk Ocakları’nı ziyaret ederek küslüğe son verdi… Bahçeli, 10 yıldan fazla bir süredir fikir ayrılığına düştüğü Türk Ocakları’na mesafe koymuş ve teması kesmişti.”

O ziyarette neler mi konuşuldu? Bahçeli’nin, “Son günlerde medyada Türklük kavramı üzerinde yoğun tartışmalar yürütülüyor. Türklük buradaki son kaledir. Türklükten geri adım atılırsa, bu çözülmeye gider. Kamuoyunda İmralı süreciyle başlayan tartışmalar Türk kavramının etkisiz kılınması için yoğun bir saldırıya dönüşmüştür. Bugünkü ortamda Türk kavramının savunulması, kamuoyunun bu konuda harekete geçirilmesi ve doğru bir şekilde bilgilendirilmesi için fikri öncülük yapacak kuruluş, Türklüğün 101 yıldır savunucusu, Cumhuriyetin kuruluşunda da aktif rol alan Türk Ocaklarıdır.” dediği, Başkan Mehmet Öz’ün de, Başbakan Erdoğan’ın milliyetçilikle ilgili son sözlerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdiği bildirildi.

Bahçeli İle Türk Ocakları Arasındaki Gerçek Mesele

Peki Bahçeli ile Türk Ocakları arasındaki gerilimin sebebi, gerçekte açılım-saçılım” süreci miydi?

Türk Ocakları’nın eski Genel Başkanı Nuri Gürgür, sosyal medya hesabından dün geniş bir açıklama yapıp İstanbul Şube Başkanı Cezmi Bayram’ın görevden alınmasını eleştirirken, adeta bu sorunun da cevabını verdi.

Gürgür, öncelikle Sempozyum’a ilişkin şu bilgileri verdi:

Toplantıdan iki gün önce CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi beni aradı. Kendisi camiamızın yabancısı değildir. Zonguldak şubemizin kurucularından Turgut Hamzaçebi’nin kuzenidir. Şimdiki hizmet binamızın yerini satın aldığımız dönemde Millî Emlak Genel Müdürü’ydü ve bize çok destek olmuştu, o günlerden tanışırız. Bana, ‘Genel Başkanımız bu toplantıya katılmayı arzu ediyor, birlikte geleceğiz’ dedi ve Cezmi Bayram’ın telefonunu istedi. Yani hiçbir siyasi partiye özel bir davet söz konusu değildir. Kaldı ki, toplantıyı finanse eden Belediye Başkanının, böylesine önemli bir faaliyetin açılışında mensubu olduğu partinin Genel Başkanının ve yöneticilerinin de bulunmalarını istemesi doğaldır. Bazıları Cezmi Bayram’ı neredeyse kapıda bekleyip gelenleri siyasi görüşlerine göre salona almadığı için hain ilân etmeye kalkışacaklar. Bu tarz bağnazlıklar Türk Ocağı geleneğinde hiç olmamıştır.”

Ardından şunları anlattı:

1993’ten 2006 yılına kadar Türk Ocakları’nın öncülüğünde ve devletimizin desteğiyle Türk Dünyası’nın değişik yerlerinde tam 14 defa Türk Dünyası Gençlik Kurultayları düzenlendi. Değişik hükümetler döneminde kesintisiz yapılan bu önemli toplantı sadece 57. Hükümet döneminde gereken destek sağlamadığından yapılamadı. 2006’da İstanbul’da yapılan toplantının açılış konuşmasını dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül yapmıştı. Türk Ocakları’nın bugünkü hizmet binasının açılışına başta Cumhurbaşkanı Demirel olmak üzere bütün partilerin liderleri, Bahçeli’nin dışında gelmişlerdi.

Gürgür’ün sadece 57. Hükümet döneminde gereken destek sağlanamadı dediği hükümetin, MHP’nin de yer aldığı merhum Ecevit Başbakanlığındaki ANASOL-M hükümeti olduğunu hatırlatıp devam edelim.

Gürgür, şu dikkat çekici değerlendirmeleri de yaptı:

Türk Ocakları kuruluşundan itibaren farklı siyasi görüşe sahip partilerin buluştuğu fikri bir merkez olmaya, ayrımcılık yapmamaya çalışmıştır. 20 milyona yakın vatandaşı farklı siyasi görüşteler diye yok saymak mümkün mü, 85 milyon insanımızın belli değerler üzerinde buluşmaları sağlanmadan ülkemizin bekası temin edilebilir mi? Siyasetçilerin ve parti liderlerinin birbirlerini hemen her gün en ağır şekilde suçlamalarına, çemkirmelerine, öteki sayıp dışlamalarına alıştık; artık grup toplantıları başta olmak üzere her vesileyle kullanılmakta olan bu dili yadırgamıyoruz. Ama siyasi heves ve ihtirasları bulunmayan, bütün istekleri Türk milletine, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk dünyasına hizmet etmekten ibaret olan, ülkücülüğü ömürleri boyunca bu anlayışla benimseyen, hayatlarına yansıtmaya çalışanlara lütfen müdahaleye, siyasi gömlek giydirilmeye kalkışılmasın… Ülkemizde siyasi liderlerin ortak özelliği doğrudan kendi güdüm ve kontrollerinde olmayan her kişiye ve kuruluşa kuşkuyla bakmaları, biat etmemekte direnenleri hırpalamaya, mümkünse izole etmeye çalışmalarıdır. Başkaları neyse de bilimsel kariyerleri bulunanlar bu siyasal bağnazlığın, dalganın altında kalıp ezilirlerse çok yazık olur; ülkemizin geleceğini aydınlığa çıkaracak işlevi yapmaları beklenen kesimlerden de yoksun kalırız.”

Ez cümle; keşke Bahçeli, Türk Ocakları’na böylesine ateş püskürmeden evvel Suriye’de ve Libya’da teröristleri desteklemekle suçladığı, 15 Temmuz’un arkasında olduğunu söylediği, Cemal Kaşıkçı cinayetinin faili ilân edip “Usame Bin Ladin”e benzettiği Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin Ankara’ya gelmesi için Kaşıkçı dosyasının kapatılması hakkında ve herkesin onurunu zedeleyen Prens’in Saray’da karşılanma, ağırlanma ve uğurlanma törenleri hakkında da birkaç kelam etseydi!..

Müyesser YILDIZ
29 Haziran 2022

Kategori:Uncategorized