İçeriğe geç

Bitmeyen Dava: Heyet 3 Karar 5 Kez Değişti!..

Yüzlerce sanıklı darbe davaları biterken, Ağustos 2017 tarihinde 7 sanıkla başlayan, son olarak 2 sanığın kaldığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (EDOK) davasında altıncı karar aşamasına gelindi.

Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve bir numaralı sanığın dönemin EDOK Muhabere ve Muharebe Eğitim Destek Komutanı eski korgeneral Metin İyidil olduğu davada, önce aralarında İyidil’in de bulunduğu 3 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı, diğer sanıkların ise beraatına karar verildi.

İstinaf aşamasında 20. Ceza Dairesi, diğer sanıklarla ilgili kararı onarken İyidil’in tahliyesini ve beraatını kararlaştırdı. Ancak Erdoğan’ın tepkisi üzerine tahliye edilen İyidil yeniden tutuklanırken, 20. Ceza Dairesi heyeti başka illere gönderildi.

Daha sonra dosyaya bakan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Metin İyidil, Hamza Koçyiğit ve beraatına karar verilmiş olan Abdullah Barutçu’nun darbeye yardımdan cezalandırılması gerektiğine hükmetti.

Bu arada ilk kararı veren 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, Bölge Adliye Mahkemesi’ne daire başkanı olarak atanırken, yeni gelen heyet Yargıtay ilamına uyarak sanıkları darbeye yardımdan alt sınırdan, 12 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırdı. Kararla birlikte Abdullah Barutçu da tutuklandı.

Son kararı inceleyen 16. Ceza Dairesi’nin yerine kurulan 3. Ceza Dairesi bu defa da Metin İyidil ve Hamza Koçyiğit’i verilen cezayı eksik bularak üst sınırdan cezalandırılmaları gerektiğine hükmetti.

İşte bu son kararın ardından bugün Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde İyidil ve Koçyiğit’in yeniden yargılanmasına başlandı. Heyetin yine değiştiği görüldü.

Bir General Poposunu Kaldırıp da

Yine uzun bir savunma yapıp, tutukluluğunun 7’nci yılının birinci gününde olduğunu belirten Metin İyidil, Yargıtay ilâmını şu sözlerle eleştirdi:

Böyle bir ilâm görmedim. Benimle ilgili tek bir suçlama yok. O gece ben ne yaptım, yok. Ön yargıyla hüküm kurmaya çalışmışlar. Darbeciler, yaptıkları 93 kişilik görevlendirme listesinde 4 general/amirali tasfiye etmişler. Yaşar Güler, Ümit Dündar, Musa Ayseven bir de ben. Bu liste benim gurur tablomdur, çocuklarıma vasiyetimdir. Ben o YAŞ’ta orgeneralliğe yükselmede birinci sıradaydım. Eğer bu darbe teşebbüsü olmasa şimdi hangi rütbede ve makamda olacaktım, bilmiyorum. 15 Temmuz’dan 1 yıl 2 gün önce 13 Temmuz 2015’te ablamın hastalığı sebebiyle emeklilik dilekçesi verdim. Komutanlarım, ‘Sana ihtiyacımız var’ diyerek kabul etmedi. Yargıtay ilamında, bu dilekçem için suç deliliymiş gibi, ‘Ele geçirildi’ diyor. Nerede ele geçirilmiş? Personel Daire Başkanlığında. Bir kamu görevlisi olarak dilekçeyi nereye vermem gerekiyorsa oraya vermişim. Yargıtay hakkımdaki 15 iftira niteliğindeki şikayeti dikkate almış. Bunları yazarken de birçok kelimesini değiştirip cümleleri bozmuş. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bu şikayeti yapanlarla çalışıp çalışmadığımı sordum. Komutanlık, 3 kişinin olmadığını bildirdi. Yani olmayan birilerinin şikayetlerine itibar edilmesi, adil, vicdani ve hukuki değildir. Ben 2 bin 200 konutun olduğu bir sitede oturuyorum. Tutukluluğumun 23’üncü gününde polisler o civardaki çöp konteynerında, siyah bir poşette teröristbaşının kitaplarını buluyor ve bunun bana ait olduğunu iddia ediyor. Peki 23 gün sonra konutumun yakınında bir ceset bulunsa ne olacaktı? 15 Temmuz’dan önce Topçu ve Füze Okulu’na denetime gitmişim. Bana bağlı bir yer. Resmi yazıyla, eskortla gitmişim. O zaman 13 Temmuz’da şimdiki Genelkurmay Başkanı da Muhafız Alayı’ndaki mezuniyet töreni provasını denetliyordu. Affedersiniz, bir general poposunu kaldırıp da bir yere gideceği zaman tüm gerekli mesajları çekmek zorunda, ben de bunu yapmışım.”

Beraat etmiş vaziyetteyken gözaltına alınıp tutuklanan tek kişi olduğunu ve bu durumun hukuk fakültelerinde ders olarak okutulduğunu vurgulayan İyidil, kendisi lehindeki tüm ifadelerin çuvallara atıldığını, uzman görüşlerinin dikkate alınmadığını söyledi ve “Başlangıçtan bir karar verilmişse, biz niye kendimizi temizlemeye çalışıyoruz?” dedi.

Yanımdaki Komutan Terfi Etti Bana Kelepçe Vuruldu

Mahkeme Başkanı’nın, Benzer savunmaları yapıyorsunuz, toparlamaya yönelik ilerleme kaydedilsin.” uyarısı üzerine de İyidil, Heyet değişikliğini dikkate alıyorum. Derdi olan konuşuyor. Büyük haksızlığa uğradım.” karşılığını verdi.

İyidil savunmasını şöyle tamamladı:

Geçen hafta ellerim kelepçeli hastaneye gittim, ameliyat oldum. Orada 5 yaşında bir çocuk yanıma geldi. Ben onu severken o, annesine, ‘Bu kötü adam değil mi?’ diye seslendi. Benim imajım bu. O gece beraber olduğum diğer Korgeneral arkadaşım Faruk Şengün hakkıyla terfi etti ve 15 Temmuz’dan sonra 4. Kolordu Komutanlığı’na atandı. Şengün’e, ‘Aferin, sen EDOK Karargâhına gitmedin, başarılı oldun.’ denildi, bana kelepçe vuruldu. Şimdi ben ‘Niye Karargâha gitmedin?’ diye suçlanıyorum. O gün komutanlar derdest edilmese darbeciler daha kolay engellenirdi. Ben de edilmedim, sağ salim birliklerimi komuta ettim. Bu kişiye özel bir suçlamadır. Benden istediğiniz nedir? Görevimi yapmam mı, karargâha gidip ölmem mi? Ölüme gitmek için yemin ettik, o en kolayı. Ama Ümit Dündar 1. Ordu Karargâhına gitti mi? Bir ticarethanede hem birliklerini sevk-idare edip hem de Genelkurmay Başkanvekilliği yapmadı mı? Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu da birliklerine Bakırköy’de bir arabadan komuta etmedi mi? Zekai Aksakallı güvenli evde kalmadı mı? Geceleri anam, babam, eşim, çocuklarım için dua ediyorum. Bir de birisi bu evraklarımı okusun diye dua ediyorum. Çünkü o gece ben insanüstü bir efor sarfettim ve başardım. Tek isteğim, dosyama vicdani, adil ve hukuku bir şekilde bakılması ve okunmasıdır. Benim hakkım beraattır, cezaevinde teröristlerin yanı değil. Algılar, olguların önüne geçmemeli.”

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde İyidil’in avukatları, Yargıtay ilamına yönelik beyanlarda bulundu.

Avukatlardan Abdullah Kaya, İyidil’in lehine olabilecek hiçbir ifadenin kararlara yazılmadığına dikkat çekerek, “Bu konuda alınmış bir karar olmadığını düşünüyoruz, ama ortak bir irade varmış gibi bunlar asla kararlara konulmadı.” dedi. İyidil’in beraatına karar veren İstinaf 20. Ceza Dairesi için, Heyetin başına ne geldiğini biliyoruz.” İfadesini kullanan Av. Kaya, bu dosyanın herkesin korktuğu bir dosya haline geldiğini kaydetti. Av. Kaya, soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunurken, bu kapsamda o gece İyidil’e çeşitli emirler veren dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanı Yıldırım Güvenç’in duruşma salonu dışında hazır olduğunu belirterek kendisinin dinlenmesini istedi.

Av. Ali Rıza Bildik de Yargıtay’ın bu kararla birinci derece mahkemesinin yerine geçtiğini, bunun yetki gaspı olduğunu ve yok hükmünde sayılması gerektiğini belirterek, “Sizden yetkinize sahip çıkmanızı, Yargıtay’ın ne dediğine bakmaksızın vicdanınızla karar vermenizi istiyorum. Takdir hakkına karışılamaz. Yerinizde olmak istemezdim. Bu daireyi nasıl tatmin edeceksiniz?” diye konuştu.

Hakkındaki hüküm bozulan diğer sanık olan, dönemin EDOK Kurmay Başkanı eski tümgeneral Hamza Koçyiğit ise uzun bir savunma yaptı. Koçyiğit, kendisinin “FETÖ”cü olduğunu iddia eden gizli tanık “Abdullah” kodu suçladı. Koçyiğit, ayrıca bu davada yargılanan ve haklarında beraat kararı verilen iki ismin kendilerini kurtarmak için iftira attığını öne sürdü. Koçyiğit, “Ben vatanı satmadım, ihanet etmedim, ihaneti de görmezden gelmedim. FETÖ’cü olmadım, aksine herkesin selam durduğu dönemde amansız mücadele edip onları mahkemeye verdim.” dedi.

Koçyiğit’in Avukatı Hıfzı Çubuklu da Yargıtay ilâmında çelişkiler bulunduğunu, müvekkilinin hangi suçları işlediğinin gösterilmediğini, özetle suç olmadığını ama cezalandırma istendiğini söyledi.

Beyanların ardından mütalaası sorulan Savcı, Yargıtay ilamına uyulması ve soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin reddi yönünde görüş bildirdi. Ardından da esas hakkında mütalaasını sunup sanıkların alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasını istedi.

Savcının mütalaasından sonra Metin İyidil, Bana bir soru sorun ya, ‘Şunu niye yapmadın?’ diye. şeklinde konuşurken Avukatı Abdullah Kaya, beraat ettiği halde 2.5 yıldır hürriyeti tahdit edilen müvekkilinin kelepçe, kefalet dahil tüm adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliye edilmesi talebinde bulundu.

Mahkeme, sanık avukatlarının tanık dinlenmesi talebinin reddine ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi, esas hakkında mütalaaya karşı savunmaların yapılması için duruşmayı 14 Ekim’e erteledi.

Müyesser YILDIZ
19 Temmuz 2022

Kategori:Uncategorized