İçeriğe geç

“Hamdolsun” Soykırım İftirası Bitti mi?

Erdoğan geçen yıl Malazgirt Zaferi’nin 950. yıldönümü etkinliklerinde yabancı misyon şefleriyle yemek yerken, Ermenistan’la yegâne meselemiz Karabağ’ın işgâliymiş gibi bir mesaj verdi.

Bunun üzerine biz de; “Önümüzdeki günlerde ‘Hamdolsun Ermenistan’la masaya oturuyoruz.’ müjdesi duyarsak şaşırmayalım!..” yorumunu yaptık.

Niye bunu söyledik?

Çünkü Erdoğan’ın Biden’la 14 Haziran 2021’deki ilk görüşmesinin ardından önümüze adeta bir liste konmuş gibi; BAE, İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır ile peş peşe açılımların geldiğini gördük.

İşin Ermenistan boyutunun önemi ise şuydu:

İlk kez bir ABD Başkanı, 24 Nisan için soykırım ifadesini kullanmış ve bunu Erdoğan’a telefonla bildirmişti.

Erdoğan da, 14 Haziran’daki NATO Zirvesi’ne giderken, Biden’ın “soykırım” demesinin kendilerini ciddi manada üzdüğünü belirtip, Bunu gündeme getirmeden geçmeyi tabii doğru bulmamız mümkün değil.” açıklamasını yapmıştı.

Ama görüşmeden sonra buna ilişkin bir soruya, Hamdolsun hiç gündeme gelmedi.” karşılığını vermişti.

Maalesef tahminimizde yanılmadık; Ermenistan’la da masa kuruldu, özel temsilciler atandı, uçak seferleri başladı, karşılıklı bayramlaşıldı.

Tek “Kırmızı Çizgimiz” Azerbaycan mı?

Bu süreci hatırlatmamızın sebebi şu:

Erdoğan, geçen hafta katıldığı TRT ortak yayınında İsrail, Suudi Arabistan, BAE ile normalleşme sürecine ve Mısır’la atılan adımlara değinirken Ermenistan’la ilgili şöyle konuştu:

Başbakan Paşinyan ile her iki ülkenin dini bayramları kapsamında karşılıklı tebriğimiziilettiğimiz bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Tabii ülkemiz ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecini de konuştuk. Bizim baştan itibaren kırmızı çizgimiz Azerbaycan’dı. Azerbaycan konusu yoluna girdikten sonra biz zaten ‘Kapılarımızı açarız’ dedik. Paşinyan’ın bölgesel barış ve işbirliği açısından bizimle benzer düşünceleri paylaştığını duymaktan da memnun oldum. Artık söylemin ötesinde somut adımlar atmalarını bekliyoruz. Biz Ermenistan ile normalleşme sürecinde ciddiyiz, kararlıyız. Tam normalleşme ve iyi komşuluk ilişkilerinin tesisini de hedefliyoruz. Türkiye’de bugün 100 binin üzerinde Ermeni var. Bizim vatandaşımız olan Ermeniler var, bir de vatandaş olmaya namzet olan Ermeniler var. Bu bizim yaklaşım tarzımızı gösteriyor. Azerbaycan ile eşgüdüm içinde Ermenistan ile olan yaklaşımı geliştiriyoruz.”

Erdoğan’ın bu sözlerinden sonra bir kez daha altını çizelim. Ermenistan konusundaki yegâne kırmızı çizgimiz; Karabağ başta olmak üzere Azerbaycan topraklarını işgâl etmesi değildi ki!.. Daha soykırım iftirasından asla ve asla vazgeçmemesi, sınırlarımızı tanımayıp Doğu Anadolu’muzu Batı Ermenistan sayması, Ağrı Dağı’nı milli ve resmi sembol olarak kullanması var.

Kaldı ki, Azerbaycan topraklarını işgâli sorunu da halen tam anlamıyla çözülmüş değil. Ermenistan, hâlâ Karabağ’ın kendilerine ait olduğunu iddia edip -daha dün olduğu gibi- Azerbaycan mevzilerini ateş altına almayı sürdürüyor.

Mayınlar Temizleniyor mu?

Tüm bunları bir yana bırakıp şunlara bakalım:

Geçen ay başıydı; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yapıcı diyaloğumuzu devam ettirmek istiyoruz diyerek şunları anlattı:

Özel temsilcilerimiz artık aracı olmadan Ermenistan’la görüşmemize vesile oluyorlar. Güven artırıcı adımlardan tutun da gelecekte atılabilecek adımları da kendi aralarında görüşüyorlar. Bugüne kadar doğrudan uçuşlar, kara sınırlarının üçüncü ülke vatandaşlarına açılması, kargo uçuşlarının başlaması gibi bazı adımlar atıldı. Güven artırıcı adımlar diyoruz biz bunlara. Sonuçta biz süreci tedrici bir şekilde devam ettirmek istiyoruz… Bizim burada gördüğümüz en büyük engel, maalesef Ermenistan üzerindeki baskı. Diaspora bölünmüş durumda. Bir kısmı kesinlikle normalleşmeyi istemiyor, bir kısmı destek veriyor. Ermenistan içinde de aşırı gruplar başbakanın evine saldırıyorlar, sürekli sokaktalar. Ciddi bir baskı oluşturuyorlar. Bu da Ermenistan’ın normalleşme konusunda cesur bir adım atmasının önünde engel oluşturuyor. Bundan sonraki görüşmeler niye Türkiye ve Ermenistan’da olmasın? Biz hatta Ermenistan’a teklifte de bulunduk. İlk toplantıyı Erivan’da da yapabiliriz dedik, ama henüz Ermenistan buna hazır değil içerideki baskı sebebiyle. İleride de bu tür görüşmeler olabilir.”

Bakar mısınız; adamlar toplantının Erivan’da yapılmasını bile kabul etmiyor, ama biz normalleşiyoruz!..

İkinci olay veya iddia daha da vahim. İlk olarak gazetekars.com dillendirdi, ardından Yeniçağ Gazetesi’nden Selcan Taşçı ve Arslan Bulut bunu gündeme taşıdı.

Taşçı’nın aktardığına göre; Haziran sonunda Kars Akyaka’da mayın temizliği başlamış, temizliği yapanlar ise, Güneydoğu’da olduğu gibi, yine İsrailliymiş.

Arslan Bulut da; “Şimdi Ermenistan sınırındaki mayınlar bir İsrail şirketi tarafından sökülüyor. Irak’tan, Suriye’den ve İran sınırlarından sonra Ermenistan sınırından da insanlar Türkiye’ye akın akın gelsin diye herhalde.” yorumunu yaptı.

Doğru mu değil mi, bugüne kadar yetkililerden ses soluk çıkmadı; ama Çavuşoğlu, kara sınırlarının üçüncü ülke vatandaşlarına açılması adımından söz ettiğine göre, galiba doğru.

BM Genel Kurul Başkanı Nereyi Ziyaret Etti?

Sadece 5 gün önce ise şöyle bir olay yaşandı:

Birleşmiş Milletler (BM) 76’ncı Genel Kurul Başkanı ve Maldivler Dışişleri Bakanı Abdulla Shahid, Ermenistan’a gitti ve sözde soykırım anıtını ziyaret etti. Bunu da kendi resmi Twitter hesabından paylaştı, iyi mi?

Bunun üzerine ne mi oldu?

Shahid’in sözde soykırım anıtını ziyaret ettiğini anlayan Dışişleri Bakanlığı’mız, yazılı bir açıklama yapıp şu tepkiyi gösterdi:

BM Genel Kurulu Başkanlığı gibi adil ve tarafsız olması gereken bir görev üstlenen adıgeçenden daha dikkatli olması ve sorumlu davranması beklenirdi. BM yetkili organlarını temsil eden şahısların, 1948 tarihli BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Hakkındaki Sözleşme başta olmak üzere, BM müktesebatı ile uluslararası hukuk norm ve kurallarına uygun davranmaları gerekir. Tarihi olgular ve uluslararası hukukun siyasi manipülasyonla tahrif edilmesi gayretlerini kınıyor ve reddediyoruz. Türkiye, 1915 olaylarıyla ilgili gerçeklerin tam, adil ve dürüst bir çerçevede ele alınması gerektiği görüşündedir.”

Bu tepkinin ardından BM Genel Kurul Başkanı, o tweet’ini sildi. Ankara’nın da 8-12 Ağustos tarihlerinde Ankara’da düzenlenecek olan Büyükelçiler Konferansı için Abdulla Shahid’e yaptığı daveti geri çektiği bildirildi.

Ne Shahid’den bir özür ne de Ankara’nın bu pervasızlığı BM Genel Kurulu’na taşıması… Hepsi bu!..

Meramımız; ülkemiz gündemine sadece 24 Nisan’larda gelen -ve artık Hamdolsun hallolmuş gözüktüğü için gelecek sene belki de hiç konuşulmayacak olan- soykırım iftirasına dikkat çekmek değil, Yetkililerimizin titreyip kendilerine dönmesi umuduyla, bu iftiranın canını yaktığı insanlardan birisinin feryadını duyurmak.

Yarın devam edelim.

Müyesser YILDIZ
1 Ağustos 2022

Kategori:Uncategorized